Cevaplar.Org

İSLÂM COĞRAFYASININ SINIRLARININ ÇİZİLDİĞİ GECE: Mİ’RAC GECESİ-1

İsra ve Miraç Mucizesi Recep ayının 27. gecesi, Miraç Gecesidir. Bundan 1438 yıl önce Recep ayının yine böyle bir 27. gecesinde emsali görülmemiş bir olay yaşandı. Dünyada iken insanlık aleminden birine göklerin kapıları açıldı. O zat, en büyük ve son peygamber Hz. Muhammed’di. (s.a.v) Hz. Peygamber’in yaşadığı bu olay, Onun mucizelerinden biri olan İsrâ ve Mirac Mu’cizesi idi. İsrâ gece yürüyüşü, Miraç ise, göklere yükseliş anlamına geliyordu. Peygamberimizin Mekke’deki “Mescid-i Haram’dan alınıp, Kudüs’deki Mescid-i Aksa’ya götürülmesine İsrâ, oradan da âdetâ manevî bir asansörle göklere çıkarılmasına da Miraç denildi.


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2017-05-03 18:01:36

İsra ve Miraç Mucizesi

Recep ayının 27. gecesi, Miraç Gecesidir. Bundan 1438 yıl önce Recep ayının yine böyle bir 27. gecesinde emsali görülmemiş bir olay yaşandı. Dünyada iken insanlık aleminden birine göklerin kapıları açıldı. O zat, en büyük ve son peygamber Hz. Muhammed'di. (s.a.v) Hz. Peygamber'in yaşadığı bu olay, Onun mucizelerinden biri olan İsrâ ve Mirac Mu'cizesi idi. İsrâ gece yürüyüşü, Miraç ise, göklere yükseliş anlamına geliyordu. Peygamberimizin Mekke'deki "Mescid-i Haram'dan alınıp, Kudüs'deki Mescid-i Aksa'ya götürülmesine İsrâ, oradan da âdetâ manevî bir asansörle göklere çıkarılmasına da Miraç denildi.

Bu harikulade olayın bir naklen yani rivayet yoluyla, bir de aklen yani dirayet yoluyla izahı var. Biz önce sağlam rivayetlerden gelen İsra ve Miraçla ilgili bilgileri, sonra da bu meselenin akıl yoluyla izahını takdim etmeye çalışacağız. Hatip, vaiz, imam, öğretmen ve bütün Müslüman kardeşlerimizin bıkmadan, uzun demeden okuyacaklarına, bu faydalı malumatları çevrelerine taşıyacaklarına inanıyorum.

1-RİVAYET YOLUYLA MİRAÇ

Miraç Gecesi, Hicretten bir buçuk yıl önce Recep ayının yirmi yedinci gecesinde yaşanan ve Kur'an'da, adı geçmediği halde kendisinden bahsedilen mübarek bir gecedir. Bu geceden ve Peygamberimizin bu gecede gördüklerinden belli başlı iki sûrede kısa bilgiler verilmektedir. Bu iki sûreden biri, İsrâ; diğeri de Necm sûresidir. İsrâ sûresinde:

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

"Her türlü noksanlıktan uzak olan Allah'ın şanı ne yücedir!. Ki o Allah bir gece kulu (Hz. Muhammed Aleyhisselam'ı Mekke'deki) Mescid-i Haram'dan alıp o etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götürdü. Biz, bunu Ona ayetlerimizden bazılarını gösterelim diye yaptık. Hakikat, O Semi'dir =her şeyi işitir; Basîr'dir =her şeyi görür."[1] buyurulur.

Necm sûresinde de:

ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى {*} وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَى {*} ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى {*} فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى {*} فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى {*} مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى{*} أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى {*} وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى {*} عِندَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى {*} عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى {*} إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى {*} مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى{*} لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى

 "(Cebrail) kendi suretine girip doğruldu. O, o zaman en yüksek ufukta idi. Sonra yaklaştı yaklaştı yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. Allah'ın kuluna vahy ettiği neyse onu vahy etti. Gözleriyle gördüğünü kalbi yalanlamadı. Onun gördükleri hakkında şimdi kendisiyle tartışacak mısınız? Andolsun onu Sidretü'l-Münteha'nın yanında bir defa daha gördü. Ki Cennetü'l-Me'vâ onun yanındadır. Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. (Peygamber'in) gözü kaymadı ve aşmadı. Andolsun O, Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü."[2] buyurulmuştur.

Şimdi biz, bu iki ayet-i celilenin ışığında önce İsrâ ve Mi'rac olayının nasıl cereyan ettiğini kaynaklarda geçtiği şekliyle arz edeceğiz, sonra farklı bir bakış açısıyla Mi'rac'ı ele alacağız. Daha sonra da mi'raç'la alakalı ilginç sorulara makûl cevaplar vererek imanların vesvese kirlerinden ve inkâr hastalıklarından kurtulmasına yardımcı olacağız:

MİRAÇ GECESİ

Miraç gecesi, Peygamberimiz Mekke'de bulunduğu bir sırada[3] uyku ile uyanıklık arası bir halde iken [4]Cebrail (a.s.) gelmiş, Peygamberimizin kalbini açmış, zemzem ile yıkamış, beraberinde getirdiği altın bir tasın içindeki hikmet ve imanı Hz. Peygamber'in kalbine boşaltmış, sonra da üzerini kapatmıştır.[5]

Mirac Gecesi, Cennetten, Kâinatın Efendisi sevgili Peygamberimize, katırdan küçük, merkepten büyük, şimşek gibi çakan, yıldırım gibi uçan, adımını gözün gördüğü en uzak noktaya atan bir ak Burak getirilmiş, Peygamberimiz ona bindirilmiş,[6] Beytü'l-Makdis'e götürülmüş, Peygamberimiz, Burak'ı mescidin kapısına bağlamış, içeriye girmiş,[7] orada hazır bulduğu bütün peygamberlere imam olup iki rek'at namaz kıldırmış, bütün peygamberlerin varisi kılınmıştır.[8]

İSLAM COĞRAFYASININ SINIRLARI

Böylece Peygamberimiz, bütün peygamberlerin, dinlerinin, dâvetlerinin, devletlerinin, ümmetlerinin ve topraklarının varisi olmuştur. Tevrat ve İncil gibi bütün kitapların mesajı Kur'an'da, Hz. Musa (a.s) ve Hz. İsa (a.s) gibi bütün peygamberlerin güzellikleri de Hz. Muhammed'de (s.a.v) toplanmıştır. Peygamberimiz, Hz. Musa'nın varisi olduğuna göre ona inanan Yahudilerin yaşadığı topraklar da Peygamberimizindir. Peygamberimiz, Hz. İsa'nın varisi olduğuna göre, ona inanan Hıristiyanların yaşadığı topraklar da Peygamberimizindir. İster inansınlar, ister inanmasınlar Peygamberimiz bütün insanlığın peygamberi olduğuna göre bu gün insanlığın yaşadığı topraklar Peygamberimizin tasarruf alanındadır. Peygamberimiz, bütün cinlerin, melek ve ruhanilerin peygamberi olduğuna göre, bunların yaşadığı alemler de, Peygamberimizin tasarrufundadır.

Mirac Gecesinde Peygamberimiz, fena alemini geçip beka alemine girmiştir. Dolayısıyla İslâm coğrafyası dünyanın ve fizik aleminin tamamını içine almakla kalmıyor, beka alemini, öteler ötesini, hattâ bütün bir kâinati içine alıyor. "Allah'a kul olana, her şey hizmetkâr olur, Allah'ın mülkü onun mülkü haline gelir." Kaidesince Peygamberimiz, Allah'ın son peygamberi ve en kâmil kuludur. Onun için bütün fizik ve metafizik coğrafya, onun mülkü olmuş, Onun tasarrufuna verilmiştir. Allah'ın da zaten bir sözü vardır: "Yere benim salih kullarım varis olacaktır."[9] diye.

Bu gün, Mirac'la sınırları çizilen İslâm coğrafyasının bir kısmında gayr-ı Müslimler yaşamaktadır. Bu durum onların Salih olduğuna değil, olsa olsa Müslümanların salahatlerini kaybettiklerine delil olur. Müslümanlar, İslâm'ı hakkıyla yaşasaydılar, Peygamberleri Hz. Muhammed'e (s.a.v) layık olsa, Onun ahlakıyla ahlaklansaydılar arz ettiğim coğrafyanın tamamında yaşayan toplumların kahir ekseriyeti Müslüman olacaktı. Kur'an, Müslümanları her an yeniden iman etmeye, salih olmaya ve Hz. Muhammed'in (s.a.v) çizgisini bulmaya Ona layık bir ümmet olmaya dâvet ederken; ateistleri, gayr-i müslimleri, özellikle Yahudi ve Hıristiyanları da Müslüman olmaya çağırıyor. Umarım bütün insanlık Miraç'la gelen bu mesajı alır, "Arşa giden Astronot" da buluşur, umarım insanlık yeniden bir saadet asrını yaşar ve umarım Mescid-i Aksâ, Ayasofya gibi garip ve boynu bükük mescitler hürriyetine, eski huzurlu ve nurlu günlerin kavuşur. Allah'ın rahmetinden bunu bekliyoruz ve bizi de salih kullarından eylemesini Ondan niyaz ediyoruz.

Miraç Gecesi, Peygamberimiz, Mescid-i Aksâ'dan Miraç ile, yani manevî bir asansörle yedi kat göklere çıkarılmış, her katta gezdirilip bir peygamberle görüştürülmüştür.[10]

Mi'rac Gecesi, Hz. Peygamber (s.a.v), göklere doğru yükselirken birinci katta Adem, ikinci katta İsa ve Yahya, üçüncüde Yusuf, dördüncüde İdris, beşincide Harun, altıncıda Musa, yedincide İbrahim'le (aleyhimüsselam) karşılaşmış, hepsi ile ayrı ayrı görüşmüş, merhabalaşmıştır.[11]

Miraç Gecesi, göğün yedinci katında Peygamberimiz, yerin Kâbe'sini yapan Halil İbrahim'le (a.s.) karşılaşmış; O'nu, göğün Kâbe'si olan Beyt-i Mâmûr'un kapısında bir kürsü üzerinde otururken görmüş; Beyt-i Mâmûr'un bir nevî meleklerin mescidi olduğuna, her gün oraya ibadet için 70 bin meleğin girdiğine, her girene de kıyamete kadar geri dönme sırası gelmediğine [12] şahid olmuştur.

Miraç Gecesi, yedinci katta Peygamberimizin kar¬şısına "Cennetü'l-Me'vâ'nın gövdesi olan Sidre-i Münteha"[13] sahası açılmış; olacak şeylerin kaderini yazan Kalemin cızırtılarını işitmiş, cennetten getirilen yeşil bir Refref'e bindirilmiş, Cebrail'i asıl suretinde,[14] 600 kanadıyla birlikte görmüş,[15] Cebrail'in:

"İşte bu Sidre-i Müntehadır, ben buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam, yanarım!"[16] demiştir.

Miraç Gecesi, Peygamberimiz, tabir caizse gövdeden öze doğru yol almış, fena âleminden beka âlemine girmiş, Sidre-i Münteha'dan Cennet'e götürülmüştür.

 Miraç Gecesi, Peygamberimiz, Cennetin inciden yapılmış köşklerini, misk kokulu topraklarını,[17] çağıl çağıl akan sudan, sütten, şaraptan, ve baldan ırmaklarını[18] görmüştür.

Miraç Gecesi, Peygamberimize insanların etini yiyen, arkasından çekiştirip gıybet eden ve insanların namus ve şerefiyle oynayan,[19] faiz yiyen, haramdan ve ahlaksızlıktan para kazanmayı meslek edinen cehennemliklerin korkunç halleri gösterilmiştir.[20]

Miraç gecesi, mü'minin miracı olan ve mü'mini Cennete götüren beş vakit namaz farz kılınmış, Bakara süresinin İslâm akidesini tesbit eden ve mü'minlerin Mevlâ'ya nasıl yalvarmaları gerektiğini öğreten son âyetleri indirilmiş, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ümmetinden Allah'ı inkâr etmeyenlerin, O'na ortak koşmayanların bağışlanabilecekleri müjdesi verilmiştir.[21]

Miraç Gecesi, Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) uyanıkken hem ruhu ve hem de bedeniyle âlemin ve insanlığın temsilcisi olarak fizik ve metafizik âlemlerinde gezdirilmiştir.

Miraç Gecesi, Hz. Peygamber, olgunlaşma mertebelerinde yükseltilmiş, Allah'ın cemalini görmek ve sohbetine mazhar olmakla şereflendirilmiş ve bir anda dönüp gelmiştir.

 Bu gece sevenle sevilenin birbirine kavuştuğu vuslat gecesidir. Muhabbet gecesidir, marifet gecesidir, saadet gecesidir, 14 asır önce fezanın füzesiz feth edildiği gecedir- Onun için şair:

"Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not

Bizdedir ve bizdedir Arş'a giden astronot

Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,

Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde" demiştir.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

HADİS DEĞERLENDİRMELERİNDE MODERNİST BAKIŞIN ÇIKMAZLARI

HADİS DEĞERLENDİRMELERİNDE MODERNİST BAKIŞIN ÇIKMAZLARI

Muhâl ve münker muhteva taşıyan veya bu türden bir sonuca götüren hadislerin isnadı nasıl o

MODERN DÖNEMDE SÜNNETİN HÜCCET DEĞERİNE DİL UZATILMASI

MODERN DÖNEMDE  SÜNNETİN HÜCCET DEĞERİNE DİL UZATILMASI

FİTNENİN TARİHÇESİ Dr. Mustafa el-A’zamî “Dirasat fi’l-Hadisi’n-Nebevî” adlı kita

SİYER OKUNURKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİR HUSUS

SİYER OKUNURKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİR HUSUS

Bu güne kadar Hz. Peygamber hakkında birçok kıymetli eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerin ç

HATEMİYYET’E DAİR FARKLI BİR TAHKİK

HATEMİYYET’E DAİR FARKLI BİR TAHKİK

Bu yazıda Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) son Peygamber, Kur’an’ın da im

MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR

MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR

Hadisleri inkar edenlere mealciler, akılcılar ve Kur'an'cılar denilir. Bunlar kendilerine nispet

HZ. PEYGAMBERE KARŞI GÖREVLERİMİZ

HZ. PEYGAMBERE KARŞI GÖREVLERİMİZ

İslâm bir dindir. Bu dini gönderen Allah (cc)'dır. Bu dinin bir kutsal kitabı, bir peygamberi,

HZ. PEYGAMBER HAKKINDAKİ TAVRIMIZ NASIL OLMALI?

HZ. PEYGAMBER HAKKINDAKİ TAVRIMIZ NASIL OLMALI?

Hucurât, 2. âyet: “Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Bi

SÜNNETE BAŞVURMADAN KUR’AN’LA AMEL ETMENİN İMKANSIZLIĞI

SÜNNETE BAŞVURMADAN KUR’AN’LA AMEL ETMENİN İMKANSIZLIĞI

Sahâbe, dinî hükümleriKur’an-ı Kerim’den alıyordu. Ancak çoğu kez Kur’an ayetleri tafs

SAHABENİN HADİS YAZMAMASININ ÜÇ SEBEBİ

SAHABENİN HADİS YAZMAMASININ ÜÇ SEBEBİ

“Sahâbenin hadisleri yazmamasının üç sebebi vardır. Birinci Sebep: Allah Rasûlü'nün (S.

Ne yerde ne gökte zere ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz.

Yûnus,61

GÜNÜN HADİSİ

Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir

Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI