Cevaplar.Org

SAİD NURSİ’NİN AİLE MODELİNİN FİRMA AİLESİNE (STAKEHOLDER) UYGULANMASI-3

C. Firma Ailesi (Stakeholder) Firmalar, doğal olarak bir hayır kurumu değil kâr amacıyla kurulmuş organizasyonlardır. Kaliteli ürün üretmek, kârlarını maksimize, maliyetlerini minimize etmek, yeni ürün geliştirmek, yeni pazarlara açılmak gibi belli amaçları gerçekleştirmek durumundadırlar


Bünyamin Duran, (Prof. Dr.)

2017-12-31 10:09:52

C. Firma Ailesi (Stakeholder)

Firmalar, doğal olarak bir hayır kurumu değil kâr amacıyla kurulmuş organizasyonlardır. Kaliteli ürün üretmek, kârlarını maksimize, maliyetlerini minimize etmek, yeni ürün geliştirmek, yeni pazarlara açılmak gibi belli amaçları gerçekleştirmek durumundadırlar. Bununla birlikte firmaları sadece bir ekonomik organizasyon görmek de doğru değildir. İşletmelerin hisse sahiplerine sorumlulukları olduğu gibi kamuya karşı da sorumlulukları vardır. Son zamanlarda işletmeleri sadece çalıştıran-çalışan ilişkisinin geçerli olduğu organizasyonlar olarak görmeyi reddeden ve bir 'işletme ailesi'(stakeholders)'nden söz eden teoriler giderek güç kazanmaktadır (Bowie, 1999: 42 vd).

C.1. Zenginliği Yönetmek

Türkiye'de belki yakın zamanlara kadar fakirliği yönetme durumu söz konusu idi, ancak şimdilerde zenginliği yönetme durumuyla karşı karşıyayız. Zenginliği yönetme, kabul edilmeli ki fakirliği yönetmekten çok daha zordur. Zenginliğimizi yönetmenin ilk start aldığı kesim doğal olarak işletmelerdir. İşletmeler zenginlik ve servet üreten ilk ve en önemli birimlerdir. Ekonomi ve üretimde özel sektörün ağırlığı giderek artmakta, bu sektör neredeyse fizikî mal üretimini tek başına gerçekleştirmektedir.

Önümüzdeki on yıllarda işletmelerimiz ya anlam ve değerden mahrum olarak kaba materyalist ve çıkarcı duygularla hareket edip sadece kârını düşünen 'düşüncesiz uzmanlar, hissiz hedonistler'in tekelinde yükselecek ya da anlam ve değer üreten felsefe ve teolojilere kulak vererek faaliyetlerine anlamlı ve değerli kılacaklardır. Ekonomik ve ticari faaliyetlerine anlam ve değer katmak sadece dinî duyarlılığa sahip firmaların değil, aynı zamanda seküler firmalarımızın da ihmal edemeyeceği bir evrensel sorumluluktur.

Doğal olarak anlam ve değer söz konusu olunca bunu en fazla dikkate alanların dini motivasyonu yüksek olan firmalar olmalıdır.

C.2. Ä°ÅŸletme Ailesi

İşletme ailesi; çalışanlar, hisse sahipleri, müşteriler, tedarikçiler, finans sağlayıcılar olmak üzere çok geniş bir yelpazeyi kapsar. Nursi'nin aile modelinden elde ettiğimiz objektif ilkeleri burada firma ailesine uygulamaya çalışalım.

C.2.1. Firma Ailesi Arasında Sadakat, Güven ve Arkadaşlık

Hatırlanacağı gibi çıkardığımız ilk ilke 'sadakat, sevgi ve saygı' ilkesiydi. Firma ailesinin birbirine sadakat ve güveni özellikle firmanın günlük işleyişi, rakip firmalarla ilişkisi, zamanında ve etkin bir tarzda mal tedarikini sağlaması ve yeni ürünlerin müşteriye güvenli bir şekilde ulaştırılmasında hayati öneme sahiptir. İlk olarak firmanın hisse sahipleri arasındaki güven, sevgi ve saygının önemine bakalım. Bu güven ve sadakat özellikle firma ile ilgili karar alma sürecinde son derece önemlidir. Çünkü güven, uzun dönem çıkar tatmininin bir ön şartıdır.

Konuyla ilgili çok sayıda çalışma firmada güven sağlayıcı inisiyatifler ile üretim maliyeti arasında yakın ilişki olduğunu vurgular. Dürüstlük iş ilişkilerinde güven ve istikrar unsurudur.

Firmanın en büyük hisse sahibi, diğer hissedarlara güvenmiyorsa hissesinin büyüklüğüne dayanarak firmayı tek başına yönetmeye girişebilir. Oysa kişilerin tek başına karar vererek amaçlarını gerçekleştirebilme şansları, başkalarının değer, tecrübe ve aklını da devreye sokarak gerçekleştirmeden daha düşüktür. Firmanın istikrarlı gelişmesi ya da karşılaştığı problem ve çelişkilerini firma ailesinin diğer hissedarlarını da katarak yüz yüze iletişim yoluyla istişare yoluyla belirlemesi ve kararları kolektif akla dayanarak vermesi, tek başına olandan çok daha faydalı ve etkili olacaktır.

Öte yandan firma yöneticileri ile çalışanlar arasındaki sadakat, güven ve kardeşlik ilişkisi de firma için son derece elzemdir. Burada çalışanlara düşen sorumluluk firmanın 'mahremi'ni rakip firmalara satmaması, firma yoluyla kazandığı beceri, ustalık ve birikimi yine firmaya tahsis etmesi ve firmasına bir aileye aidiyet gibi ait olmasıdır.

Firma yönetimi ile müşteri ailesi arasındaki sadakat, güven ve kardeşlik ilişkisi de firmanın istikrarlı büyümesi, gelecekle ilgili karar almada sağlıklı karar alabilmesinde esas belirleyicidir. Müşteriye karşı güvensiz, sadakatsiz ve arkadaşça olmayan ilişkilere sahip olan firmalar uzun dönemde piyasada tutunamaz ve varlığını sürdüremez.

Gerek finans, gerekse hammadde ya da yarı mamul tedarik eden tedarikçi firmalarla firma yönetiminin ilişkisi sadakat ve güvene dayanmıyorsa ilişki doğarken ölmeye mahkum bir ilişki olacaktır. Firma ailesi arasında ilişkilerin sağlıklı bir ailedeki gibi sadakat, sevgi ve arkadaşlığa dayanması durumunda üretim maliyeti de ona göre önemli ölçüde düşük olacaktır. Güven ve sadakatın olmadığı durumlarda ortaya çıkan ihtilafları çözmek için ihtiyaç duyulan uzman hukukçulara şimdi ihtiyaç duyulmayacaktır.

Aynı şekilde özellikle üretim ve pazarlama sürecinde kontrol süreçlerine ilave bir masraf yapılmayacaktır. Sadakat ve iletişim ortamında firmanın aile bireyleri genellikle herkesin kazançlı çıkacağı bir anlaşmaya eğilimli olacaktır. Bu anlaşmaya ulaşabilmek için üyeler arasında kolektif akıl yürütme yaşanacak ve bu süreçte farklı ve faydalı alternatifler üretilecektir. Böyle bir ortamın varlığı aile fertleri arasında yüksek düzeyli bir güvenin olmasına bağlıdır. Yüksek düzeyli güven aynı zamanda kararların çok kolay alınmasına da zemin hazırlar.

Çalışanlar yöneticinin direktiflerini meşru olarak görürlerse firma içi koordinasyonun maliyeti en düşük düzeyde olur. Şayet yöneticileri adalet duygusu motive ederse firma ailesi arasında çatışma riski minimum düzeye iner. Ahlaki taahhüt insan kaynaklarını harekete geçirir ve problem çözümünde iletişimi devreye sokar. Yöneticilerin çalışanların ya da tedarikçilerin sadakat ve vefa duygularını ciddiye alması durumunda anlaşmalar çok esnek ve yaratıcı olur.

Yöneticiler şayet güven veren birileri ise diğerleri adına ciddi kararlar verseler de bu kararlar genel olarak kabul görür.

C.2.2. Firma Ailesi Üyeleri Arasında Şefkat ve Merhamet

Nursi'nin aile modelinden elde ettiğimiz ikinci ilke şefkat ve merhamet ilkesiydi. Bu ilkeyi firma ailesine uyguladığımızda yine çok önemli sonuçlarla karşılaşırız. Burada şefkat ve merhamet doğal olarak güçlü pozisyonda olandan güçsüz pozisyonda olana yönelik olacaktır. Firma söz konusu olduğuna göre burada güçlü pozisyonda olan üyeler hisse sahipleri, firmanın üst yönetimi, finans tedarikçileri ve firmaya hammadde ya da yarı mamul tedarik eden diğer firmalardır. Güçsüz pozisyonda olanlar ise işçiler ve müşterilerdir.

Hissedarlar ve üst yöneticilerin çalışan ve müşterilerine karşı şefkatle yaklaşması gerekir. Onları sömürülmesi gereken birer araç değil, özünde şefkat edilmesi ve saygı duyulması gerekli bir amaç olarak görmeli ve değerlendirmelidir. Dolayısıyla nçalışan ve müşterilerine patron ve yöneticiler, stratejik değil, iletişimsel yaklaşmalıdır. (Habermas, 1984: 140 vd; Duran, 2016: 99 vd)

Buradaki 'stratejik değil iletişimsel yaklaşmalıdır'dan amaç patron ve yöneticilerin çalışan ve müşterilerini bir insan ve bir aktör olarak görmeli ve içselleştirmelidir. Başka bir çalışmada ifade ettiğimiz gibi bu konuda işletme Kant'ın 'kategorik imperatif' ve 'hipotetik imperatif' olarak adlandırdığı ilkeleri dikkate almalıdır. (Kant, 1991:8; Kant, 1997: 47)

Birinci ilkeye göre patron ve yönetim çalışan ve müşterilerini kendisi gibi değerli ve önemli birer aktör olarak görmeli ve onları kesinlikle araçsallaştırmamalıdır. Derin bir empati yaparak kendilerini onların yerine koyup onların da duyguları, özlem ve beklentileri, aşk ve sevgileri olduğunu hissederek onlara şefkatle yaklaşmalıdırlar. Hatta daha ileri giderek 'pozitif özgürlük' çerçevesinde onların potansiyel olan bazı duygularının gelişmesi ve inkişafına ortam hazırlamalıdır. Yani özellikle çalışanlarını iletişim kurabilen, dayanışma ve kardeşlik duygularıyla hareket edebilen, diğer insan ve canlılara fedakarlık gösterebilen, iradesini kontrol edip kaba hayvansal duygularının etkisinden sıyrılabilen birer özne olmaları için gerekli pratik ve teorik eğitim imkanını sağlamıdırlar.

Aynı şekilde sonucu ne olursa olsun işletme yönetimi, işletme ailesine karşı dürüst davranmalıdır. Yani yönetim işletmenin tüm süreçlerini şeffaf bir şekilde işletme ailesiyle paylaşmalıdır.

İşletmenin kâr-zarar durumu, rekabet gücü, finans durumu, gelecekle ilgili planları vb. konularda işletme ailesine net bilgiler vererek onları bilgi sahibi yapmalıdır.

İkinci ilke çerçevesinde (hipotetik imperatif) firma yönetimi işletme ailesinin üyelerinin fayda ve kazancını arttırmayı öngören önlemleri ortaklaşa belirlemeli

ve uygulamaya koymalıdır. Yönetim, işletme ailesiyle yeni yatırım yapma, yeni ürün geliştirme, yeni teknoloji transfer etme, yeni pazar bulma, ürünlerin kalitesini arttırma, fiyatını düşürme gibi herkesi ilgilendiren konularda iletişim içerisinde olmalıdır. Çünkü firma ailesinin fertleri arasında ortak çıkar birliği vardır. Bunlardan sadece belli bir kesimi değil tüm aile üyeleri kazançlı çıkmalıdır. Böyle bir durumda aile fertleri firmayla manevi bir bağ kurarak kendisini o ailenin ferdi olarak hissedeceklerdir.

Firma kendisini paylaşılan aidiyetler üzerine dayanan bir sosyal bütünlük olarak tanımlar ve tüm politikalarını bu istikamette belirlerse, tüm aile mensuplarının beklentisi firmanın başarılı olması yönünde olur.

Paylaşılan organizasyon amaçları ve iletişimle uyarılmış eylem arasındaki benzer bir bağlantı, çalışanlar, yönetim ve tedarikçiler arasında gerçekleşmiştir.

Mesela Saturn Firması tüketicilerinin şikayetlerini dikkate alarak 1980'lerin sonunda bir 'istihdam sözleşmesi' imzalamıştır. Bu sözleşmeye göre yönetim ve işçi temsilcileri organizasyonun tüm aşamalarında karar alma süreçlerine katılmaya başlamışlardır. Firma, otomobil endüstrisinde genellikle karşılaşılan büyük problemlerin çözümünde yönetim ve işçiler arasında kritik bilgi paylaşımını özendirmiştir.

Otomobil Çalışanları Birliği adı altında bir birlik oluşturularak bu birliğin üretimden en yüksek yönetim safhasına kadar konsensüsle karar alma süreçlerine dâhil olması sağlanmıştır. Birliğin üyeleri ürün geliştirme, teknoloji kullanma, pazarlama ve tedarikçilerle sözleşmeye varıncaya kadar tüm karar halkalarında etkin olmuşlardır (Smith, 2004: 325).

Bu örnek karşılıklı rızayla problemlerin nasıl kolayca çözülebileceğine güzel bir örnektir. Bu tarz uygulamalar sadece müzakerelerle elde edilenden daha avantajlıdır. Habermasyan müzakereci etik süreci gibi böyle bir ortak çabayı paylaşan katılımcılar diğerlerinin rızasını dikkate almayı önemserler.

Firma yönetiminin çalışan ve müşterilerine şefkatle yaklaşması ve sürekli iletişim içinde bulunması fikri teorik olarak çok cazip gelse de pratikte ortaya konması o kadar kolay olmasa gerek. 'Kapitalist, kapitalistin kurdudur' yaklaşımının baskın olduğu iş ve ticaret ortamında böyle şefkatli ve merhametli yöneticiler nasıl yetiştirilecektir? Bu konuda da Nursi'nin aile modelinden elde ettiğimiz son ilke devreye girebilir: şefkat ve merhamet gösterme öğretilebilir bir şeydir.

C.2.3. Şefkat Göstermek Öğretilebilir Bir Vasıftır

Yukarıda ifade edildiği gibi firma ailesi içerisinde güçlü pozisyonda olanlar güçsüz pozisyonda olanlara karşı şefkatle yaklaşmaları gerekiyordu. Bu kesim de firma hissedarları ve yönetici kesimdi. Dikkat edilirse her iki kesimde firmaya aile kurumu tarafından verilmektedir. Yani aile, doğurup, eğitip, meslek kazandırıp ya müteşebbis ya da yönetici olarak ya da çalışan olarak arz etmektedirler. Ünlü iktisat sosyoloğu Talcott Parsons, ana akım iktisadî yaklaşıma aykırı olarak müteşebbisi bağımsız ayrı bir üretim faktörü olarak almaz, onu ailenin belli bir kâr karşılığında firmaya arz ettiği bir girdi (input) olarak değerlendirir. (Parsons, 1982: 181 vd; Parsons, 2005: 55 vd)

Bu yaklaşıma göre üst düzey yöneticiler de yine ailenin bir girdiği olarak değerlendirilebilir. Bu durumda müteşebbis ve yöneticiler belli bir ailede doğmuş, eğitilmiş, sosyalleştirilmiş ve topluma katkı yapmak üzere piyasaya (firmalara) arz edilmiş beşeri faktörlerdir. Yani bunların iki kesimi de annenin eğitici, öğretici ve sosyalleştirici ikliminde geçmiş kesimler demektir.

Nursi'nin kişisel hayat tecrübesinden anlaşılacağına göre annenin eğitimi ve öğretimi insanın kişiliğinin teşekkülünde belirleyici süreçlerdi. Şefkat etme öğretilebilir ve eğitilebilir bir şey olduğuna göre anneler burada yeni bir sorumluluğun altına girmektedirler. Çocuklarına şefkati öğretmek durumundadırlar. Zenginliği yönetmek durumuyla karşı karşıya kalacağımız önümüzdeki süreçte annelere son derece önemli görevler düşmektedir. Derin bir bilinçle anneler, geleceğin girişimci ve yöneticisi olacak çocuklarına başkalarına şefkat etmeyi öğretmeyi esas amaç olarak almalıdırlar.

Sonuç

Çalışmada ulaşılan sonuçları şöyle sıralamak mümkündür:

1-Said Nursi'ye göre aile kurumunun özünü eşlerin birbirine karşı sadakati, sevgisi ve saygısı oluşturur.

2- Kur'an ve sünnet insanları birbirine karşı şefkatli ve merhametli olmaya çağıran ayet ve hadislerle doludur. Bu cephesiyle İslam'a bir şefkat dini demek mümkündür. Aynı şekilde ailede annenin karşılıksız şefkati ailenin devamı ve istikrarı için hayati öneme sahiptir.

3-Şefkat etme öğretilebilir bir vasıftır. Bu konuda annelere özel görevler düşmektedir. Anneler çocuklarını başkalarına şefkat edebilir vasıfta yetiştirmelidirler.

4-Bu ilkeler aynı zamanda modern 'firma ailesine' de uygulanabilir ilkelerdir. Firma ailesinin üyelerini oluşturan hissedarlar, üst yöneticiler, çalışanlar, müşteriler ve tedarikçiler arasında sadakat ve güvenin olması durumunda firmanın istikrarlı bir şekilde gelişmesi daha kolaydır.

5-Firmada güçlü pozisyonda olan üyeler güçsüz pozisyonda olanlara karşı şefkatle yaklaşmalı, onları araçsallaştırmadan kabullenip kimliklerini içselleştirmelidirler. Özellikle hissedar ve yönetici kesim, çalışan işçi ve müşterilerini önemli birer aktör olarak görüp onlarla iletişim kurmalı, onların potansiyel insanî değerleri ve erdemlerini daha da geliştirici ve inkişaf ettirici politikalar uygulamalıdır.

6-Şefkat ve iletişim kurma öğretilebilir vasıflar olduğundan anneler geleceğin patronu ve yüksek yöneticisi olacak çocuklarını şefkat edebilir ve iletişim kurabilir tarzda yetiştirip sosyalleştirmelidir.

7-Şefkat ve iletişime dayanan bir iş ahlakıyla zenginliğimizi insanî bir çerçevede yönetmemiz mümkün olabilir.

Kaynaklar

AL-BUHARÎ (1422), Sahih al-Buharî, c. 9, Dar-ı Tavq an-Nejat.

Al-VAQIDI (1989) magazi al-vaqıdi, c.3, darula'lemi, Beyrut.

ARÄ°STOTLE (1998), Politics, tr C.D.C. Reeve Cambridge.

BOWÄ°E, E. Norman (1999). Business Ethics A Kantian Perspective, Blackwell,

Malden, Massachusetts.

DURAN, B (2016). 'Hegemonik Rasyonelleşme-Sekülerleşmeye Bir Alternaİktisat

Sayısı • Yıl:2017 Sayı:3 tif: Habermasyan İletişimsel-Rasyonelleşme' ISSMC Hegemony Counter Gegemony/ Hegemonya Karşı Hegemonya, 1. Uluslararası Sosyal Bilimler ve Müslümanlar Kongresi Bildiriler Kitabı, ed:A. Buluş, M. Birekul, F. Kaleci, R. C. Alkın, Konya BŞB ve Konya Necmeddin Erbakan Ünv.

DURAN, Bünyamin (2013 ). "Jürgen Habermas'da Ekonomik, Politik ve Sosyo-Kültürel Sistemler Arasında İlişkiler ve Türkiye" Dünya İqtisadiyyatının İnkişaf Paradiqması: Bazarvə Sonrası" Mövzusunda Avrasiya Sosial Elmlər Forumu, Məruzələr, İqtisad Unıversıtetı Neşriyatı.

HABERMAS, Jürgen (1984). The Theory of Communicative Action, Cilt:I, tr: Thomas McCarthy, Beacon Press, Boston.

KANT, Immanuel, (1991). The Methaphysics of Morale, tr. Mary Gregor, Cambridge University Press.

KANT, Immanuel, (1997). Groundwork of Metaphysics of Morals, Cambridge

Text in the history of philosophy, tr. Mary Gregor, Cambridge Unversity Press.

NURSÄ°, B. Said (2007a). Lemalar, Yeni Asya Yay., Ä°stanbul.

NURSÄ°, B. Said (2007b). Mektubat, Yeni Asya Yay., Ä°stanbul.

PARSONS, Talcott (1982). On institutions and social evolution, Selected Writings,

(ed:Leon H. Mayhev), The Univesity of Chicago Press.

PARSONS, Talcott ve N. Smelser (2005). Economy and Society, Taylor Francis e-Library.

SMÄ°TH Jeffery D. (2004). 'A Precis of a Communicative of the Firm', Business Ethics A European Review, Volume 13, Number 4, Blackwell.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

AZÄ°Z ÃœSTADIMA

AZÄ°Z ÃœSTADIMA

Aziz üstadım; seni tanıdığıma, eserlerini okuduğuma şükür ediyorum. Sana talebe olma şe

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

Biz münevverler, ekseriyet itibariyle herhangi bir içtimai meselede gazete haberleriyle iktifa ede

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

1- Bedîüzzamân Saîd Nursî: Târihçe-i Hayâtı, Eserleri, Meslek ve Meşrebi, Doğuş Ltd. Şi

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

Rahmetli Said-i Nursi veya Kürdi'nin nasıl yaşadığını ve nasıl öldüğünü öğrenmek içi

SAÄ°D-Ä° NURSÄ°

SAÄ°D-Ä° NURSÄ°

Abdürrahim ZAPSU Yetmiş yıl evvel Van vilâyetinin Nurs köyünde doğdu. Babasının ismi Mirza

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

Bu anlattıklarımız, mücahid alim Said Nursi’nin hayatının bazı safhaları ve lem’alarıdÄ

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

Esaretten kurtulup Van’a döndüğünde Müslüman safları ve cemaatleri arasındaki İslami gayr

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

Bu kısa fetret dönemi sonrasında tüm himmetini bütün iÅŸlerde dinin tahkimine ve zayıflık gÃ

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

Üstad üstaddır. Müceddiddir. Geçmiş büyüklerle irtibatı çok kuvvetlidir. Geleceklere de ç

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-2

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-2

Van valisinin daveti üzerine Türkiye’nin kuzey doğusundaki Van’a gitti ve burada 15 sene kald

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-1

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz Üstad Bediüzzaman’ın vefatının sene-i devriyesinde son de

Kendilerine ait bir takım menfaatlara şahit olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.

Hacc Suresi:28

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Şekavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil şekavet sahibini Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."

Tirmizi, Birr 40, (1962)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI