Cevaplar.Org

ALLAH HAKKINDA İKİ SORUYA CEVAP

Allah’a Tanrı Denebilir mi? Bu soruya cevap vermeden Allah ismi hakkında şu bilgileri sıralayalım: 1-Allah, varlığı zorunlu (vacip) olan yaratıcının özel adıdır. 2-Allah lafzı başka bir varlığa isim olarak verilmez. 3-Allah isminin çoğulu kullanılmaz.


Ali Bozkurt

alibozkurt.02@hotmail.com

2019-05-16 00:42:37

I-Allah'a Tanrı Denebilir mi?

Bu soruya cevap vermeden Allah ismi hakkında şu bilgileri sıralayalım:

1-Allah, varlığı zorunlu (vacip) olan yaratıcının özel adıdır.

2-Allah lafzı başka bir varlığa isim olarak verilmez.

3-Allah isminin çoğulu kullanılmaz.

4-Allah ismi, cinsiyet ifade etmez ve cinsiyet ifade edecek şekilde kullanılmaz.

Allah'ın zatını ifade etmek üzere Farsçada "Huda", Türkçede "Tanrı", "Yezdan" ve "Çalap" kelimeleri kullanılır. Başka dillerde ise başka kelimeler Allah'ın zatına isim olarak verilmişlerdir. Mesela İngilizler "God", Fransızlar "Dieu" derler. Tanrı kelimesi bunlardan biridir.

Tanrı kelimesinin değişik kullanılma biçimleri vardır:

1-Tanrı kelimesi, Arapçadaki ilah kelimesinin karşılığıdır.

2-Kelime-i tevhit, "la ilahe illallah" ibaresiyle ifade edilir. Bunu Türkçeye "Allah'tan başka Tanrı yoktur." diye çevirebiliriz.

3-Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın zatı için "İlah", "Rab", "Mevla" kelimeleri kullanılmıştır.

4-Tanrı kelimesi, gerçekte ilah olmayan varlıklar için kullanılır. Yer tanrısı, gök tanrısı gibi.

5-Tanrı kelimesi, tanrılar diye çoğul olarak kullanılır.

6- Tanrı kelimesi, tanrıça denerek, kendisi için kullanıldığı varlığa cinsiyet izafe edecek şekilde kullanılır.

Allah kelimesi, ancak varlığı vacip yani zorunlu olan, kendisinden başka yaratıcı bulunmayan ve yokluğu asla düşünülemeyen zat için kullanılır.

Sonuç olarak şöyle diyebiliriz:

Allah, yüce yaratıcının özel adıdır. Tanrı kelimesi ise, hem Allah'ın zatını ifade etmek hem de mitolojik varlıklara ve semavi olmayan dinlerde varsayılan tanrılara ad olmak üzere kullanılmaktadır. O halde tanrı kelimesini İslam dinine ait bir kavram olarak kullanırken, Arapçadaki ilah kelimesinin karşılığı şeklinde ifade etmemiz gerektiğini unutmamalıyız.

II-Allah, Cennette Görülecek midir?

Cennette Allah'ın görülüp görülmeyeceği (rü'yetullah) konusu, İslam âlimlerinin ilgilendikleri meselelerin başında gelir. Az sayıdaki mutezile mensubu bilgin hariç, hemen hemen bütün ulema sınıfı Allah'ın cennette görüleceği fikrinde birleşmişlerdir.

İslam bilginlerini, Allah'ın cennette görüleceği kanaatine götüren delillerin başında aşağıdaki ayetler gelir:

"Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır."(1)

Aşağıdaki ayet ise bu kanaati kuvvetlendiren bir delil olarak görülmüştür:

"...derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir (denir)."(2)

Bu ayet, ahirette insanın önündeki gayb perdesinin kaldırılacağını ve gözlerinin daha önce görmediklerini görecek kabiliyete kavuşacağını anlatılmaktadır.

Şu ayet de rü'yetullah konusunda başvurulan delillerdendir:

"Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır."(3)

Kelâm bilginlerinin çoğu bu ayeti, ahirette Allah'ın görüleceğine dair bir delil olarak görmüşlerdir. Buna göre; kâfirler, Allah'ı görmekten mahrum olacaklar, mü'minler ise onu göreceklerdir.

Aşağıdaki hadis Buhari, Müslim, Ebu Dâvûd ve Tirmizi tarafından nakledilmiştir:

Cerir İbn Abdillah (r.a.) anlatıyor: "Resulullah (s.a.v.) bir dolunay gecesi aya baktı ve şöyle buyurdu:

"Siz şu ayı gördüğünüz gibi, Rabbinizi de böyle perdesiz göreceksiniz ve O'nu görmede bir sıkışıklığa düşmeyeceksiniz. (Herkes rahatça görecek) Artık, güneşin doğma ve batmasından önce hiçbir namaz hususunda size galebe çalınmamasına gücünüz yeterse bunu yapın (namazları vaktinde kılın, vaktini geçirmeyin)." Cerir der ki: "Resulullah, sonra şu ayeti okudu: "Rabbini güneşin doğmasından ve batmasından önce hamd ile tespih et." (Ta-Ha–130)(4)

Yukarıdaki hadis dışında da Allah'ın ahirette görüleceğini haber veren sahih hadisler mevcuttur.

Hz. Muhammed (s.a.v.) dâhil, bu dünyada kimse Allah'ı görmemiştir.

Müslim ve Tirmizi'nin rivayet ettiği bir hadis şöyledir:

Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor: "Resulullah (s.a.v.)'e: 'Sen Rab Teala'nı hiç gördün mü?' diye sordum. 'Nurdur, ben O'nu nasıl görürüm' buyurdular."(5)

Bununla birlikte Hz. Peygamber'in, miraçta Allah'ı gördüğünü savunanlar da vardır. Necm suresinde yer alan şu ayetler bu hususta tartışmalara konu olmuştur: "Onun gördüğünü kalp yalan çıkarmadı. Andolsun ki onu diğer bir defa da Sidretü'l-Münteha'nın yanında gördü."(6)

Çoğunluk bu ayetlerde görüldüğü haber verilenin Cebrail (a.s.) olduğunu kabul etmiş, ancak az sayıda bilgin görülenin Allah olduğunu iddia etmiştir.

Allah'ın miraçta Hz. Muhammed (s.a.s.) tarafından görülmediğini bildiren haberler ile görüldüğünü savunan haberler şöyle telif edilmiştir: Hz. Peygamber, Allah'ı gözleriyle değil, kalbiyle görmüştür.

İslam âlimleri, Cenabı Hak'kın Hz. Musa'ya hitaben; "Beni göremezsin."(8) demesini ve "Gözler O'nu göremez; hâlbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pekiyi bilen, her şeyden haberdar olandır."(9) ayetini, Allah'ın bu dünyada görülemeyeceği şeklinde anlamışlardır.

Cennetle ilgili ayetlerde, insanın ahiret hayatında ibadet edeceğine dair bir bilgiye rastlamıyoruz. İnsanın Allah'ı görmesi, her türlü ibadet ile hâsıl olacak manevi hazdan daha üstün bir haldir.

Hz. Muhammed (s.a.v.)'e bu dünyada İsra ve miraç nasip olmuştur. Mü'minin miracı ise namazdır.

Allah'ın, cennette görülecek olması, mü'minler için ulaşılacak en son kemal ve manevi haz noktasıdır. Böylece ibadetlerle varılmak istenen maneviyat ve kemal derecesinin en son noktasına ulaşılacaktır. Bir başka deyişle cennetlikler, ibadetin kendini aşarak sonucuyla müşerref olacaklardır.(10)

Dipnotlar

1-Kıyamet–22,23

2-Kaf–22

3-Mutaffifin–15

4-Prof. İ. Canan, Kütüb-ü Sitte, c:14, s:285, 5157. hadis

5-Prof. Dr. İ. Canan, Kütüb-ü Sitte, c:14, s:287

6-Necm–11.12.13.14

7-A'raf–143

8-En'am–103

9-Ali Bozkurt, Temel İnanç Sistemlerinde Tartışılan Konulara Sünni Bakış, S: 32-35

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH’IN SANATI

ALLAH’IN SANATI

Edebiyatımızda anlatılan bir “Molla Kasım” anekdotu (hikâyesi) vardır. Bu anekdotu bu gün

İLAHİ SANAT İNSAN SANATINA BENZEMEZ

İLAHİ SANAT İNSAN SANATINA BENZEMEZ

A benim iki gözüm, a benim tatlım, a benim gülüm, ilahi sanatla beşeri sanat, birbirinden çok

İSM-İ AZAM

İSM-İ AZAM

İsm-i Azam, Allah’ın en büyük ismi demektir. Hadislerde İsm-i Azam’dan bahsedilir. Kur

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ HADİSLER

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ HADİSLER

Esmaü’l-Hüsna hakkında bilgi veren üç hadis-i şerif şöyledir: 1-Buhari’de yer alan hadi

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ AYETLER

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ AYETLER

Esmaü’l-Hüsna terimi, dört ayette geçer. İçinde Esmaü’l-Hüsna terimi geçen dört ayet

ALLAH’IN KADERİ VE KAZAYI BELİRLEYİP YARATMASI

ALLAH’IN KADERİ VE KAZAYI BELİRLEYİP YARATMASI

Kader, Allah’ın ilim ve irade sıfatlarıyla, kaza ise tekvin sıfatı ile ilgilidir.

ALLAH’IN HAYATLARI SONA ERDİRMESİ (ECEL)

ALLAH’IN HAYATLARI SONA ERDİRMESİ (ECEL)

Ecel kelimesinin sözlük anlamı: Mutlak vakit, önceden tespit edilmiş süre. Ecel kelimesinin te

KULUN RIZKININ VERİLMESİ

KULUN RIZKININ VERİLMESİ

Rızık kelimesi sözlükte yenilen, içilen ve faydalanılan şey; terim olarak ise Allah’ın can

HAYIR VE ŞERRİN ALLAH TARAFINDAN YARATILMASI

HAYIR VE ŞERRİN ALLAH TARAFINDAN YARATILMASI

Yaratıcı tek olduğu için, hayrın da şerrin de yaratıcısı Allah’tır. Allah, hem hayrı he

KULLARIN FİİLLERİNİN YARATILMASI

KULLARIN FİİLLERİNİN YARATILMASI

İnsan, Allah tarafından yaratılan en mükemmel varlıktır. İnsanın en önemli özellikleri, ak

ALLAH’IN SUBUTİ SIFATLARI-8

ALLAH’IN SUBUTİ SIFATLARI-8

Allah’ın Tekvin Sıfatı Tekvin, yaratmak demektir. Allah’ın sıfatı olarak Tekvin, Allah’

Sakın israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez.

En'âm, 141

GÜNÜN HADİSİ

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii Tekrar İbadete Açıldı(15 Nisan 2002) *Şeyhülislam İbn-i Kemal'in Vefatı(16 Nisan 2002) *Einstein'in Ölümü(18 Nisan 1955) *93 Harbi Başladı(19 Nisan 1877) *Miladi Takvime Göre Efendimiz'in(s.a.v) Doğumu(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI