Cevaplar.Org

KUR’ÂN VE HADİS-İ ŞERİFLERDE MUTLU EVLİLİK PRENSİPLERİ-4

"Sâliha" Eş Olmaya Çalışmak İslâmî hayatta en önemli konulardan olan iffeti koruma yollarından biri, evliliktir. Bir hadis-i şerifte, “Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için de Allah’a karşı gelmekten sakınsın.’(1) buyuran Efendimiz (s.a.s.);


Saim Turgut

2022-09-01 23:00:49

"Sâliha" Eş Olmaya Çalışmak

İslâmî hayatta en önemli konulardan olan iffeti koruma yollarından biri, evliliktir. Bir hadis-i şerifte, "Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için de Allah'a karşı gelmekten sakınsın.'(1) buyuran Efendimiz (s.a.s.); "Dünyada elde edilecek şeylerin en değerlisi: Zikreden bir dil, şükreden bir kalb, kocasının imânına yardımcı olacak sâliha bir eştir." (2) şeklindeki kutsî sözleriyle konumuza ışık tutmaktadır. Kalb birlikteliğini temin yanında beşeri ihtiyaçlarını karşılamış olan eşler, fitnenin kol gezdiği günümüz dünyasında iffetlerini korunma konusunda birbirlerine yardımcı olurlarken, İslâmî hayatın yaşanması konusunda dayanışma içinde bulunurlar. 

Kur'ân-ı Kerim'de Yüce Allah, ideal eşi, "Es-Salihâtü Kânitâtün" (Nisâ, 4/34) şeklinde anlatmaktadır. Bu âyetteki, "Sâlihât" kelimesi, iyi, sağlam, düzgün, kendilerine verilen misyonu tam olarak yerine getiren hanımlar olup; bunları sıfatı olarak belirtilen, "Kânitât", Allah'a bağlı ve O'nun emirlerine itâatli manasını ifade ettiği gibi, yumuşak başlı, kocasına karşı ideal bir eş, ona içten sevgi ile bağlı kadınlar anlamına gelmektedir. Allah Resûlü (s.a.v.) de, "Sâlihâ" kelimesini "Kadınların en hayırlısı, ona baktığın zaman sana sürûr (sevinç) verir; ona bir şey emrettiğinde sana itâat eder." şeklinde açıklayarak yukarıdaki âyet-i kerimeyi okumuşlardı(3). Âyette, geçen "Kunût" kelimesi, baskı altında, isteksiz ve baştan savmacı bir itâat demek değildir. Aksine isteyerek, benimseyerek, gönüllü ve arzulu bir şekilde gösterilen itâat anlamına gelir. Bundan dolayı yüce Allah âyette, "Sâliha" kadınları, "itâat eden" anlamını ifade eden bir sıfat yerine "saygılı olanlar" anlamında "Kânitât" ile ifade buyurmuştur. 

"Mü'minlerin iman bakımından en olgun olanı; ahlâkı güzel olanıdır" kutsî sözleriyle güzel ahlakın önemine dikkat çeken Peygamber Efendimiz, bu hadis-i şerifin devamında "Sizin en hayırlınız da hanımlarına karşı hayırlı davrananınızdır." (4); Ben âileme en iyi olanınızım." (5)  buyurarak hanımlara iyi davranmayı kâmil iman sahibi olma ile yanyana koymuşlardır. Diğer bir hadis i şerifte, "Hanımlarınıza incitecek çirkin sözler söylemeyin." (6) ; "Kadınlarınız konusunda Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah'tan emânet olarak aldınız." (7) sözleri hanımlara iyi davranma konusunda yaptıkları uyarılardan bazılarıdır. 

Eşler arasında muhabbetin devamını sağlamaya yönelik şu nasihat oldukça önemlidir: "Hayat arkadaşını Allah'ın sana ihsan ettiği sevimli bir rahmet hediyesi olduğu cihetiyle sev. Bu sevgini, bir zaman sonra bozulacak olan güzelliği üzerine kurma. Kadının en çekici, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus mânevî güzelliğidir. En tatlı güzelliği ise, samîmî ve nûrânî şefkatidir. Bu şefkat ve mânevî güzellik hayatın sonuna kadar devam eder ve artar. (8)

Evlendiği Gece Ümâme Binti'l-Hâris'in Kızına Yaptığı Nasihat

 

"Yavrucuğum! İçinde doğmuş olduğun evinden, yetişip büyümüş olduğun yuvandan ayrılıyorsun… Bilmediğin bir adama, daha önce alışmadığın, sana yoldaş olacak bir eşe, önceden hiç girmediğin bir eve gideceksin… O, artık senin yoldaşın ve prensindir… O halde, sen onun için "yeryüzü" gibi ol ki; sana "gökyüzü" olsun; onun için bir "zemin" ol ki senin için bir " direk" olsun… Sen ona hakkıyla "eş" ol ki, o da sana gerçek manada "koca" olsun… (…) Senin evliliğine yapacağın küçük küçük katkılar biriktikçe yuvanın huzuru da artar; duvarları ve köşeleri hayatın fırtına ve kasırgalarına karşı o kadar dayanıklı olur. Ey Kızcağızım! Allah'a karşı edebinle beraber, ona da saygılı ol… Onu can kulağıyla dinle, günah olmadığı sürece, isteklerine itaat et."(9)

 

Aile Mutluluğunu Bozan Şeytânî Telkinlerinden Uzak Kalmak:

Yüce Allah, içki ve kumarı yasaklayan âyetinde (Mâide; 5/90-91), "İçki ve kumarla şeytanın yapmak istediği tek şey, sizin aranıza düşmanlık ve kin salmak, sizi Allah'ı zikretmekten ve namazdan alıkoymaktır. Artık bu (çirkin şeylerden ) vazgeçtiniz değil mi?" buyurmaktadır. Bu âyette, şeytanın içki ve kumar aracılığıyla, insanların dünya ve âhiret hayatına dair tahrip etmeye çalıştığı iki temel değerden insanlar arasına düşmanlık sokulmasının, ibadet hayatından önce belirtilmesinden hareketle, toplumda barış ve huzurun sağlanmasının oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz. Bu konudaki diğer bir âyette de, Yüce Allah, "(Ey Şanlı Peygamberim) Kullarıma söyle: Hep en güzel sözleri söylesinler, çünkü şeytan aralarını bozmaya çalışır. Muhakkak ki, şeytan insanın en büyük düşmanıdır. " (İsrâ, 53) buyurmaktadır.

"Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin (hayırlı işlerin) çok muzır manileri (zararlı engelleri) olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır" Şeytan kaleyi içten fethetmeyi hedeflediği için karı-kocanın arasını açmaya çalışacaktır. Yukarıda, eşler arasındaki ilişkilerin ihlâs üzerine kurulması halinde bu ailenin çok sağlam temel üzerine bina edildiğini belirttiğimiz üzere, şeytanın ortaya attığı engellere karşı, "İhlâs kuvvetine dayanmak gerektir." diyen Bediüzzaman, "İhlâsı kıracak esbaptan yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz" (10).. uyarısında bulunmuştur. İhlâs bahsinin ele alındığı söz konusu derste, kardeşlikten de bahsedildiğine göre, yılandan akrepten çekindiğimiz gibi kardeşlik duygularını bozacak sebeplerden de kaçınmalıyız.

Eşlerin sevimsiz davranışlar sergileyip, evlilik binasının yıkılması için olumsuz şartları hazırlamaları, aralarındaki ilişkilerin kötüye gitmesine imkan verme ve bir çok konuda şeytana yardımcı olma anlamına gelir. İnsanlara komplolar kurarak saptırmaya çalışan şeytanın yıkmayı hedeflediği en büyük değerin eşler arasındaki bağlılık olduğunu haber veren Efendimiz (s.a.v.), bu konuda şu acıklı tabloyu haber vermektedirler: 

"Şeytan, yardımcılarını yer yüzüne dağılarak müminleri baştan çıkarmalarını emreder. Şeytanın yardımcılarından biri (başkanlarına) gelerek, insanları saptırmak için yaptırdığı (içki içirme, namazı terk ettirme gibi her türlü kötü) amellerinden bahseder. O da, (bunlardan hiçbirini etkili bir faaliyet olarak görmediğinden) 'Hiçbir şey yapmamışsın!' der. Daha sonra onlardan biri (Şeytanların liderine) gelerek, 'Ben falanı yoldan çıkarmak için, hanımıyla arasını açıncaya kadar onların peşini bırakmadım!' der. Şeytan bu yapılan işi çok beğenerek onu kendisine yaklaşır ve: 'Sen ne müthişsin!' diyerek duyduğu memnuniyeti belirtir." (11)

Geçimsizlik ve bunun neticesinde boşanma ile sonuçlanan sürtüşmelere giren eşler, kendi elleriyle aile, toplum ve İslâm hayat kalesinin içten düşmesinin şartlarını hazırlamış olurlar! Müteaddid hadislerinde evlenmeyi teşvik eden Allah Resâlü (s.a.s.), "Evleniniz, boşanmayınız!.. Zira boşanma sebebiyle Rahman'ın Arş'ı titrer…"(12) buyurarak bu konuda eşlerin dikkatli hareket etmelerini uyarmışlardır.

-devam edecek-

Dipnotlar

1-Heysemi, Mecmeu'z Zevâid, No: 7310; Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, 2/239

2-Tirmîzî; Tefsir: 9/9 hadis no: 3094; İmam Ahmed, Zühd hadis no: 139.

3-İbn Kesir, Hadislerle Kur'ân-ı Kerim Tefsiri, çev. Bekir Karlıağa, Bedrettin Çetiner, Çağrı Yay. İstanbul 1991, IV/1680; Mevdudi ve Elmalı'nın adı geçen ayetin tefsiri

4- Tirmîzî, Radâ' 11, (1162); Ebû Dâvud, Sünnet 16, (4682))

5-Tirmizi, Menâkıb,46.

 6-Tirmîzî, Radâ' 11; İbn Mace, Nikâh 4; Ahmed, V, 72-73; Nesâî, 'Işretü'n-Nisâ, s, 167

 7-Ebû Dâvûd, Menâsik 56; İbn Mâce, Menâsik 84.

8-Refika-i hayatını, rahmet-i İlahiyenin mûnis, latîf bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü suretine muhabbetini bağlama. Belki kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymetdar ve en şirin cemali ise; ulvî, ciddî, samimî, nuranî şefkatidir. Şu cemal-i şefkat ve hüsn-ü sîret, âhir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zaîfe, latîfe mahlukun hukûk-u hürmeti, o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa hüsn-ü suretin zevaliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda bîçare hakkını kaybeder. (Nursî, Sözler,639)

9-Kinde kralı Amr oğlu Haris ile evlenecek kızına Ümâme Binti'l-Hâris düğün gecesinde bir nasihatte bulunur. Kızı da hayatı boyunca annesinin yaptığı nasihatlere uyar. Evlilik hayatı çok mutlu geçer. Öyle ki; Araplar arasında darb-ı mesel (atasözü) haline gelir. Bu nasihat, bu hususta söylenmiş en güzel ve veciz sözlerden biridir. Bu güne kadar nesilden nesle miras kalıp insanların dillerinde dolaşmıştır.

Yukarıda bir kısmını verdiğimiz bu tarihi nasihatın devamı şu şekildedir:

"Sen onu ne kadar sayarsan, o da sana karşı o kadar cömert davranır… Onun sözüne bağlı kaldığın sürece de birlikteliğiniz devam eder… Beklentileri hakkında uyanık ol, sakın senden yana bir çirkinlik görmesin… Hoşlandığı kokuları öğren; sende güzel kokulardan başka bir şey hissetmesin… Bir şey istediğinde ısrar etme ki; senden nefret etmesin… Ondan uzak kalma ki, seni unutmasın… Sana yaklaştığında sen de ona yaklaşıver, senden uzaklaştığında sen de ondan uzak dur… Yeme, içme ve uyku vakitlerine özen göster… Zira aç kalmak, onun öfkesini kabartır, susuzluk hislerini köreltir… Uyku da rahatlama, dinlenme ve neşesine kavuşma anlarıdır. (…)

Ey Yavrum! Eşinin hiçbir sözünden çıkma, hiçbir sırrını açığa vurma… Çünkü eğer onun sözünden çıkarsan, sabrını tüketirsen, sırrını açığa vurursan, onun kötülüğünden emin olamazsın. Sakın! O dertliyken karşısında sevinçli durma, neşeliyken de sen asık suratlı olma… Sakın! Açıkça yaptığında mahcup olacağın bir şeyi gizli de yapma… Yalancı vaatlerden uzak dur… En küçük şeye bile dikkat et… Zira sivrisinek bile aslanın gözbebeğini kanatabilir… Hatalara düşmekten sakın! Çünkü bu, en vahim akıbetlere ve en karışık problemlere yol açar… Son olarak da… Aile saltanatının çevresindeki bahçe duvarında sağlam bir tuğla ol. Sağ eliyle beşiği sallayan hanım, sol eliyle de dünyayı sallayabilir… www.arapcayarismalari.org AKADEMİ LİSAN VE İLMİ ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

10- Nursî, Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a

11-Müslim, Münafikûn 66-67 (5032)

12-Ali el-Müttakî, IX, 1161/27874

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

Bir sorunun cevabı; “Müzedeki bir insanın iskeleti 2.000 senedir var olduğu söyleniyor. Halbu

NAMAZDA 17 SIRRI

NAMAZDA 17 SIRRI

İslam Literatüründe “el-Mabud” kelimesi hakiki mabud olan Allah’ın bir vasfıdır. Ebced d

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

Kişi kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da öyle davranmalıdır. Bu minva

CEHENNEM NEREDEDİR?

CEHENNEM NEREDEDİR?

Soru: Cehennem Nerededir? Cevap: Cennet ise Kur’an-ı Kerim'de zikredildiği gibi yüksektedir ve

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

Rum suresi, Mekki mukattaat sureler sisteminde yer alan, Kur’an’daki tertip numarası 30 olan bi

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki: “Komşusu, zararlarından emin

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

Kıyâmetin pek yakın olduğu ve vaktin bereketinin azaldığı günümüzde, insanlar dünya tela

SAYGI GÖSTERGELERİ

SAYGI GÖSTERGELERİ

Toplum içerisinde âdâb-ı muâşeret dediğimiz; nezâket, saygı ve görgü kuralları, dünya v

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

İbn Hacer el-Heytemî diyor ki: "Sahabe arasında cereyan eden hâdiseler konusunda dilimizi tutmam

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

1.Hâfız ibn Hacer el-Askalânî el-İsâbe adlı eserinde diyorki: "Ehli-sünnet, sahâbenin âdil

Nâhl Suresi;128

Şüphesiz ki, Allah, takvaya sarılanlarla, iyilik yapan ve iyi kullukta bulunanlarla beraberdir.

GÜNÜN HADİSİ

Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Camii'nin yeniden ibadete açılışı(15 Nisan 1772) *Turgut Özal'ın Vefatı(17 Nisan 1993) *Türk-Yunan savaşının başlaması(18 Nisan 1897) *Miladi takvime göre Efendimiz'in (s.a.v.)dünyaya teşrifleri(20 Nisan 571)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI