EL-HABÄ°R


2003-06-01 20:19:10

Vicdan, son devirlerde aklın ve nefsin gölgesi altında kalmış; ama her fırsatta varlığını hissettiren hassas bir yol haritasıdır. Nefsini savurup akıl perdesini yırtmayı beceren kimseyi de vicdan tutar elinden; alıp götürür yalnızlığın boy veremediği vahalara. Çünkü orda kendisine şah damarından daha yakın olan, varlıkta her an esmasının cilvesini gösteren Dost'u hisseder. Hak'tan ayan bir nesne olmadığı sonucu aklını, hayalini, ufkunu, benliğini sarıp sarmalar ve daha önce görmediği, duymadığını saadet sahillerine onu usulca bırakıverir. O zaman içtimaî vicdanın yalnız kalabalıklara, ferdî vicdanların da ayrı kavanozlardaki münzevi balıklara(1) duyurmaya çalıştığı şu sessiz çığlık da cevabına kavuşmuş olur: “Lûgat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim! Eski esvaplarım, tutun elimden; Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?” (2) El-Habîr El-Habîr: Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdâr (3) Vicdan, vardığı nihaî neticede Habîr ism-i şerifinin tecellilerine göz kırpınca bir başka inşiraha vasıl olur. Varlığın iç yüzüne, gizli olan her şeye vakıf birinin varlığını bilmek yalnızlığın ürpertici nefesinden onu fersah fersah uzaklaştırır. Bu türden bilmenin getirdiği bir diğer netice ise dikkati uyanık tutmadır. El-Habîr bizi bizden daha iyi bilir, bilinçaltını, anlık hallerimizi, yaptığımız en ufak şeyleri görür, bilir... Mikropların icraatları, elektron hareketleri, bütün boyutlardaki dalgalanmalar onun ilmi altında cereyan eder. Varlığın iç yüzü dedik... Varlığın dışından başka içinde sakladığı nice manalar vardır ki onları müşahede eden birazcık hayretten nasibini almışsa bakışları o ulvi hakikatı hayranlıkla takip eden kudsî cihazlar haline gelir. “Kâinat ve içindeki herbir varlığın içyüzü dış yüzünden çok daha sanatlı, mükemmel ve harikadır. Hatta bu varlıkarın dışında görülen güzellik, içindeki sanat ve mükemmelliğin bir yansımasından ibarettir. Meselâ, bir çiçekteki renk, estetik güzellik ve hoş koku, onun yapıtaşları olan hücrelerinin iç dünyalarının mükemmel yapılış ve işleyişinin, bu hücrelerin özellik ve fonksiyonundan haberdar olarak sanatlı, âhenkli ve hikmetli bir biçimde dizilip örülmesinin ve dış dünyayla ilişkilerinin en ince ve hassas biçimde ayarlanmasının sonucudur. Bunları ise ancak, toprağın, havanın, suyun ve güneşin sahibi, bunların hasiyet, tabiat ve içyüzünden hakkıyla haberdar olan Allah istihdâm ve seferber edip çalıştırarak o çiçeği yaratabilir. ” (4) Bu misal aynı şekilde insanın üzerine de oturtulsa çok güzel uyar. Rikkat insanın davranışlarına yansır ya da vücudun içindeki fabrika dışarıdaki güzelliği intac eder. Kainatta süregelen bütün güzellikler onun gebe olduğu ulvi hakikatın bir yansımasından ibarettir.(5) “İmam Gazâli Hazretleri insanın, 'kendi ruh dünyasında cereyan eden ve başkalarının bilmediği şeyleri vicdanen bilmesi' cihetiyle, bu isme mazhar olduğunu söyler.”(6) Habîr İsmi ile Alîm İsmi Arasındaki Fark Bu konudaki umumî hüküm Habîr ism-i şerifinin daha çok “aşikâr olmayan şeyleri, çok az kişinin ya da hiçkimsenin bilemeyeceği sırları bilen” anlamına geldiği, Alîm isminin ise küllî olup “her şeyden haberdar” anlamına geldiği yönündedir. EK "Allah'ın 'Habîr' ismi Kitab-ı Mübin'de 45 defa zikredilmiştir. Bunlar: 'O, hikmet sahibi ve her şeyden haberdardır', 'O, her şeyden haberdar ve görendir', 'O, her şeyin inceliklerini bilen ve her şeyden haberdardır', 'O, her şeyi bilen ve haberdar olandır', 'O, işlemiş olduklarınızdan haberdardır', 'O, yaptığınız şeylerden haberdardır', 'O yaptıklarınızdan haberdardır', 'O, yaptıklarından haberdardır.' 'O, latiftir. (Bilgisi her şeyin içine geçen, herşeyi) haber alandır.'(Mülk, 67/14) (7) DİPNOTLAR: 1-"Ayrı kavanozlardaki münzevi balıklar" ibaresi şu kaynaktaki beyitten alınmıştır: Çile(Necip Fazıl Kısakürek-Büyük Boğu Yayınları; Bütün Eserleri: Cilt 4; 44.Basım/Mayıs 2001) s.91 2- a.g.e: s.19 3- Esmâ'ül Hüsnâ Şerhi-(Merhum)Ali Osman Tatlısu-Yağmur Yayınevi(Istanbul;1982) s.96 4-Kur'ân ve kâinat penceresinden Esmâ-i Hüsnâ- Doç. Dr. Abdülaziz Hatip- Gençlik Yayınları(Nisan 2001) s.176 5- Adı geçen eserde alıntıdan sonra bir sonraki paragrafa kadar olan kısım daha tafsilatlı incelenmiş 6-Esmâ-i Hüsna Allah'in Güzel İsimleri-Prof.Dr.Alâaddin Başar-Zafer Yayınları(Eylül 2001) s.90 7-Ayet ve Hadislerle El-Esmâü'l Hüsnâ (Prof.İzzeddin Cemel- Ravza Yayınları-2.Baskı; İstanbul, Eylül, 2000-Tercüme: Abdurrahman Poyraz) UMUMİ KAYNAKÇA: Dipnotlardaki eserlerden ve Küçük Lugat'tan(Ömer Sevinçgül- Zafer Yayınları) istifade edilmiştir.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

ES-SABÛR

ES-SABÛR

Sabûr kelimesinin sözlük anlamı: Çok sabırlı. Sabûr isminin terim anlamı: Günah işleyenl

EL-VÂRİS

EL-VÂRİS

Vâris kelimesinin sözlük anlamı: Ölenin malına sahip olmaya hak kazanan kimse. Vâris isminin

ER-REŞÎD

ER-REŞÎD

Reşîd kelimesinin sözlük anlamı: Doğru yolda bulunan, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt

EN-NÛR

EN-NÛR

Nûr kelimesinin sözlük anlamı: Aydınlık, ışık, aydınlatan. Nûr isminin terim anlamı: Nu

EN-NÂFİ

EN-NÂFİ

Nâfi’ kelimesinin sözlük anlamı: Fayda veren. Nâfi’ isminin terim anlamı: Hayırlı ve fa

EL-BÂKÎ

EL-BÂKÎ

Bâkî kelimesinin sözlük anlamı: Sonu olmayan, kesintiye uğramadan devam eden. Bâkî isminin

EL-BEDÄ°

EL-BEDÄ°

Bedi’ kelimesinin sözlük anlamı: Örneği ve benzeri olmayan, hayret verici eşsiz güzellikte

EL-HÂDÎ

EL-HÂDÎ

El-Hâdî kelimesinin sözlük anlamı: Yol gösteren, mutluluk veren. El-Hâdî isminin terim anla

ED-DÂR

ED-DÂR

Dâr kelimesinin sözlük anlamı: Zarar ve elem veren. Dâr isminin terim anlamı: Zarar ve elem v

EL-MÂNİ’

EL-MÂNİ’

Mâni’ kelimesinin sözlük anlamı: Mahrum eden, vermeyen, engel olan. Mâni’ isminin terim an

EL-MUÄžNÃŽ

EL-MUÄžNÃŽ

Muğnî kelimesinin sözlük anlamı: Zenginlik veren, cömert olan. Muğnî isminin terim anlamı

De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.

Cum'a, 8

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Biriniz bir oturma yerine girince selâm versin. Oturmak isterse otursun. Kalkarken yine selâm versin. Çünkü, birinci selâm ikincisinden daha üstün değildir."

Ebu Davud

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI