Ali Ulvi Kurucu’dan MAVERA SOHBETLERİ-2


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2006-02-01 17:15:12

Peygamber Sevgisi

Peygamber sevgisi bambaşkadır… 1970'de Afganistan'ın Suudi Arabistan sefiri, Sadık bey isminde bir zat vardı. O gün, hariciye, dış işleri Cidde'deydi. Sık sık Medine-i Münevvere'ye gelir, her geldiğinde kütüphaneyi ziyaret ederdi. Peygamber sevgisi hususunda çok güzel şiirler yazardı. Komünistler vurdular, şehid oldu. Allah Rahmet eylesin. Bize şefaat etsin İnşaallah. Gayesinin, davasının, imanının uğrunda Komünizme razı olmadı; "Komünizm demek Allah'ı inkâr demek, İslam'ı inkar demek. Böyle bir idarenin memleketimde hâkim olmasını istemem" dedi, vurdular.

Bir gün kütüphaneye geldi; "Sefir bey, gene şiir var mı?" dedim. "Var" dedi. "Bu şiirde bir beyit var, ağlayarak yazdım, hala da ağlayarak okurum. Hangi beyit olduğunu anlayabilirsen senin şair olduğunu tasdik ederim" dedi. "Görelim Sefir Bey" dedim. Verdi, okudum. Dedim ki; "Beyit kendi ağlıyor. Bunu anlamak için şair olmaya lüzum yok ki., beyit kendisi ağlıyor."
Şiirin başlığı şu idi; "Kâbe ile Hasbıhal." Sefir, Kâbe ile konuşuyor: "Ey Kâbe! Dünyada bu kadar renk var. Beyaz, sarı, pembe, kırmızı, yeşil, eflatun, mavi vs. bütün bunların içinden niçin sana siyah rengi tercih etiler de, senin örtün niçin siyahtır ey Kâbe."

Kâbe cevap veriyor; "Ey Şair! Benim derdimi eşeleme. Ben siyahlar giymeyeyim de kim giysin? Sevgilim Muhammed Mustafa burada doğdu, Peygamberlik burada geldi kendisine. Mekkeliler bu dini yaymaya imkân vermediler de, Mekke'yi bırakıp Medine'ye gitti. Ona yanar dururum. O günden beri ben sevgilimi kaybettim. Sevgilim beni bıraktı. Onun için bana "siyah örtülü beytullah" derler, Medine'ye de "yeşil kubbeli Medine-i Münevvere" derler."

…Allah cümlenizden razı olsun. Hoş geldiniz, sefa geldiniz. Rabbim kabul eylesin İnşaallah…

İslam'a hizmette fedakârlık ölçüsü
…Efendim, bir gün Mısır'da talebeyiz, Cami ül Ezher'de… Türkiye'den, Yugoslavya'dan, Arnavutluk'tan bazı arkadaşlarla beraber son Osmanlı şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi'nin devlethanesindeyiz. İslam, hizmet, cihad, gayret, çalışma… Bunlardan bahsedilirken, şeyhülislam hazretlerinden şöyle bir söz çıktı; "Çocuklar! Garip kalan dava bugün öyle fedakârlar ister ki; dava uğrunda, İslam'a hizmet uğrunda, İslam'ı yaşatmak ve İslam için yaşama uğrunda değil dünyasını, ahiretini bile fedaya hazır olurlar."
Bu kelime tuhaf geldi bana. Dedi ki; "İçinizden bazıları bu nasıl bir söz yahu? diyebilirler. Haklıdırlar da. Ashab-ı Kiramdan misal verirsem, susarlar. Beni haklı görürler."

Şu kıssayı anlattı, hepinizin bildiği: Sahabe-i kiramdan Hanzale isminde bir genç evlenmişti. Güvey, gusülhaneye girecek, yıkanacak, boy abdesti alacak. Medine sokaklarında bazı sesler duyuluyor, kulağını verdi: "Resulullah Uhud'a hareket etti. Allah ve Resulünü seven, Resulullah'a tâbi olsun. Eli kılınç tutan, savaşa iştirak etsin" diyordu münadiler.
Hanımına dedi ki; "Hanım elbisemi ver, giyiniyorum ben"

"Hanzale yıkanmadan nereye gidiyorsun sen?"

"Resulullah gitmiş, dayanamam ben" diyor. Çıktı, gitti, o gün şehid oldu. Harpten geldiler. Peygamber-i Zişan efendimiz(SAV) annelerimize dedi ki; "Yahu, Hanzale'nin hanımını, gelin kızımı taziyeye edin. Bir de şunu sorun; "Hanzale evden nasıl ayrıldı kızım?" deyin.


Gelirler; "Kızım Resulullah'ın selamını getirdik. Taziye ediyor. Yalnız şunu soruyor; "Hanzale evden nasıl ayrılmış?" diyor. Onlar böyle deyince kadın ağlamaya başladı: "Sormayın bunu. Hanzale cünüp gitti. Hanzale cünüp gitti Hanzale cünüp gitti" diye…

Gelirler, Peygamber-i Zişan'a(ASM) arz ederler. Der ki yüce peygamber; "Eyvah! şehid yıkanmaz. Gözümle gördüm. Arş-ı azamdan melekler indi, Hanzale'nin cenazesini yıkıyorlardı."

…Şeyhülislam bunları söyledikten sonra şöyle dedi; "Yavrum! Ashab-ı Kiramın imanı bu! Onlar böyle inandı İslam'a…"

"Farz oldu mu?"
…Bizzat dinlediğim bir şeyi de nakledeyim… Tahiri abi(*) vardı. Yazısı güzeldi, çok risale yazdı o. 1947'de ilk defa tayyareyle hacılar geliyor. (**) "Aşir efendi caddesinde Nazif Çelebi'yi gördüm dedi. "Tahiri ağabey! Acente oldum. Üç kişilik kontenjanım var, hacca götüreyim seni" dedi.

Abdülvahid Mutkan: -Amcaoğluydu onlar.
-Öyle mi? Allah…
-Fakat onların soyadları farklı. Tahiri abi de Çelebi yaptırmak istemiş. Demişler; "Çelebilik, melebilik kalktı şimdi. Mutlu demişler ve onun soyadı öyle kalmış."

-Ali Ulvi Bey; "Nazif bey!" demiş, "Ben hocama sormadan karar veremem. Üç gün bana müsaade eder misin?"

Üstada geldim; "Üstadım, ben hacca gidiyorum "dedim.

Büyük insan, demiş ki: " Maşallah… Tahiri Hacc farz oldu mu sana? Eğer farz olduysa, hocaya sorulmaz farz… Yoksa gezmeye mi gidicen?"

Hocadan hocaya mesele nasıl değişiyor. Âlimden âlime görüş nasıl değişiyor. "Tahiri, risale yazıyorsun. İnkârdan, küfürden kurtarıyorsun gençleri yahu! Kur'an yazısını öğretiyorsun sen Tahiri. Nereye gidiyorsun Allah aşkına? Cennette yalnız başına sıkılırsın. Cennete Müslüman kazandıracaksın Tahiri!"
Evet… Maksadı insanlığı kurtarmak, öyledir…

Notlar:

* Tahiri Mutlu: 1900 yılında Isparta nın Atabey kazasında doğdu. Bediüzzaman'ın yakın talebelerindendir. 1943'de Denizli, 1949'da Afyon hapislerinde Bediüzzaman'la birlikte bulundu. 1977'de vefat etti. Allah rahmet eylesin.

**Daha önce CHP idaresi tarafından Hacca gitmek men edilmişti.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Eymen Hakçalısı, 2014-01-29 07:43:31

Cihad, faz-ı kifayedir. Hacc, farz-ı ayndır. Manevi ve maddi cihad terk edilirse, bütün toplum günahkar olur. Oysa hacc terk edilirse, şahıs günahkar olur. Hem bu günahkarlık, niyete göre değişir. "Ameller niyetlere göredir." Tembellik ve ihmalden dolayı hacca gitmemek ile maddi ve manevi cihaddan dolayı hacca gidememek Hakk katında aynı muameleye tabi olamaz... Ali Ulvi Ağabey, Mustafa Sabri Efendi'nin sözünü aktarıp sahabeden misal verdikten sonra Asrın sahabelerinden olan Üstad Bediüzzaman'ın asrî bir sahabe olmasını istediği Tahirî Mutlu'ya yaptığı uhrevi fedakarlık dersini misal veriyor. Bu da sahabe fedakarlığı gibidir, diyor.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Salih Okur, 2006-03-29 18:24:13

Remziye hanıma; Burada Üstad mutlak ifade etmiyor. Son Şahitler adlı eserde gördüğümüz gibi "İlerde gideceksin" diyor ve gerçekten Tahiri ağabey Hacı oluyor. Bu o zaman çok önemli bir durum olduğundan söylenmiş bir söz. Tıpkı Ömer Muhtar'ın durumu gibi. Yirmi yıl süren şiddetli harbin tesirinden biraz olsun kendisini kurtarması ve Hac farizasını yerine getirmesini iyi niyetle teklif eden bazı mücahidlere şu karşılığı vermişti: “Bu vatanı asla terk etmeyeceğim....Ölüm meleği gelip de ruhumu alana kadar bu bölgeden ayrılmayacağım. Bir hac sevabı hiçbir zaman din, inanç ve İslam topraklarını savunmanın kazandıracağı sevaptan daha çok olmaz.”

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

remziye akverdi, 2006-02-17 13:23:01

selamun aleyküm.öncelikle ben ali ulvi beyi çok severim kendisini yazdıklarını ve sohbetlerini ilgiyle takip ederim rabbim kendisinden razı olsun mekanını cennet eylesin.sohbetinde bulunmayı çok istediğim ender şahıslardandır.ama bahisde geçen hac ili ilgili mevzuda bizlerin ayırt edemediği bi inve husus var diye düşünüyorum.hac farz olanbi ibadettir.tıpkı namaz gibi siz tebliğle namazın farziyetini kaldırabilirmisiniz ki haccınkini kaldırıyorsunuz.o zaman resullah niçin hac vazifesini yerine getirdi diye sorarım

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Refik Bürüngü, 2006-02-01 17:21:26

Muhterem Salih Bey,yazıyı ilgiyle okudum. Bununla birlikte ufak bir düzeltme yapma ihtiyacı hasıl oldu. İlgili yazıda geçen Nazif Çelebi Bediüzzaman'ın talebesi yani nurcuların beyninde meşhur olan yanılmıyorsam İnebolulu Nazif Çelebi ağabey değildir. Bahse konu Nazif Çelebi Bey İstanbulda manifatura ticareti ile uğraşan bir ara da havayolu acenteliği yaparak ifade edildiği üzere Türkiyeden hicaza ilk uçak seferlerine aracılık eden ilim yayma gibi cemiyetlerde kurucu üyelik yapmış zamanın bir elin parmağını geçmeyecek kadar az olan dindar işadamlarındandır. Kabri Eyüp Sultan da Zübeyir ve Bekir ağabeylerin olduğu sokaktadır. Ahmet Şahin hocamız kendilerini tanırlardı. Daha detaylı bilgi alınabilir. Ben de sualleriniz olduğu takdirde daha detaylı bilgi arz edebilirim. Hürmetlerimle..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.

HAÅžR, 1

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!"

Müslim

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI