RUH NEDİR- Mehmed Kırkıncı- Timaş Yayınları- İst–1998
 Ruhun iki cephesi var:1-Müteessirdir: Tesir altına girer.2-Müessirdir; eşyayı tesir altına alır. s:16
“İnsan ruhu hem şu görünen âlemle hem de gayb âlemiyle devamlı münasebet halindedir. Gayb âleminden feyz alır; şehadet âlemine ise ilim ve irfanıyla tesir eder.” s:16
“Ruh bizatihi kaimdir, fakat hâdis ve mahlûktur. Zatıyla idrak eden, aza ve hisler vasıtasıyla bedende tasarrufta bulunan ruh, hâkim bir cevher-i mücerred ve bir latife-i rabbaniyedir. Ebedidir fakat ezeli değildir.”s:17
“Ruh görünen âlemdeki varlıkları hissedip anlamak için her zaman vücuttaki organları kullanmaya muhtaç değildir.” s:17
“Ruh maddeden mücerred bir cevher veya bir latife-i Rabbaniye olduğundan onun mahiyetini idrak etmek insanlar için mümkün değildir.”s:18
“Görülmemekle beraber, ruhun varlığı beden ülkesindeki fiil ve hareketleriyle bilinmektedir. O, bedenin bütün hücrelerinde hazır ve nazırdır.”s:19
“Ölen bir insanın organlarında hiçbir canlılık eseri kalmaz. Öyleyse, o bedenden onun cinsinden olmayan, şuurlu ve müstakil bir hakikat ayrılmıştır. Bu hakikat ruhtan başkası değildir.” s:19
“Muntazaman idare edilen bir memleket bir sultanı gösterdiği gibi, beden de onda tasarruf ve hükmeden bir ruhu gösterir.” s:19
“Hayvanlarda da nebatat hayatının dışında, bir takım hislerle mücehhez ve bir nevi irade sahibi bir ruh vardır.” s:20
“Maddeciler bile; “ruh gerçekte var olmayıp mücerred bir mefhumdan ibarettir” diyerek, ruhu inkâra sapmışlarsa da “ancak, bilmediğimiz bir mahiyeti vardır” sözleriyle der ikrardan kurtulamamışlardır.”s:20
“Ruhun hakikatı vicdanın ayinesinde görünür. Yani insan bilir ki, bu bedeni sevk ve idare eden bir başka mahiyet vardır.” s:20
“Ruhun mahiyeti, insan idrakine sığmayacak derecede yüksek olduğu gibi, onun varlığı da her türlü şek ve şüpheden beridir.”s:20
“Akıl, ubudiyet vazifesini ifa içindir, esrar-ı Rububiyeti idrak için değildir.” Bediüzzaman-s:23
Elektriğin varlığını idrak ederiz, mahiyetini bilemez, duyu organlarımızla göremeyiz. Ruh da böyledir. İcraatı ile kendini gösterir, mahiyeti idrak edilmez. s:23
“Felsefe tarihi tetkik edildiğinde görülür ki, ne kadar filozof varsa adeta o kadar da tezatlar, tutarsızlıklar, şüpheler vardır.”s:25
“Felsefi doktrinleri tetkik ettiğimizde görürüz ki, filozofların çoğu maalesef vahyin ziyası altına girmemiş veya girememişlerdir. Onlar, sanki eşyanın yaratılmasında payları varmış gibi, müstakil ve müstağni konuşmuşlar, ahkâm kesmişlerdir.”s:25
“Ruhun varlığını kabul akıllılık, mahiyetini anlamaya zorlanmak ise cerbezedir, abesle iştigaldir.”s:28
“Bir terzinin elbiseyi insan bedenine göre biçip dikmesi, bir mühendisin binayı içinde oturacak kimselere göre planlayıp yapması gibi, Cenab-ı Hakim-i Mutlak da, bütün hayat sahiplerinin bedenlerini, ruhlarına en uygun biçimde nescetmiş, en münasip tarzda yaratmıştır.” s:31
“İnsanoğlu tavuklara kümes, kanaryalara kafes yaptığı gibi, Hakim-i Kerim de her bir nevi hayvanın ruhuna onlara en münasip ve istifadelerine en müsait cesetler giydirmiştir. Arslanın haşin ruhu ile kuvvetli bedeni ve keskin dişleri arasında tam bir münasebet olduğu gibi, bülbülün hassas ruhuyla nazik bedeni, narin tüyleri, tatlı sesi arasında yine tam bir tenasüp vardır.” s:32
“Ruh bedene dâhil olmadığı gibi hariçte değildir, bitişik olmadığı gibi ayrı da değildir. Bir şeye dâhil ve hariç olma cisim ve maddenin özelliğidir.”s:32
Elektrik akımı bir ampullün içinde ışığa dönüşür, ne o ampulün içinde ne dışında, ne dâhilde, ne hariçtedir. Beden ruh münasebetine buy misalle bakılabilir. s:32
“Ruh bedenin tamamını idare eder. Bedenin her yerinde mevcuttur, bölünmez ve parçalanmaz.” s:33
“Ruh; his, idrak, ihtisas ve irade üzerinde hâkimiyet kurar.”s:35
Burnumuzun havadaki bir kokudan ilk müteessir olmasına his deriz. Bu his sinirler vasıtasıyla zihine ulaşır. Kokunun zihne nakşedilişine intiba denir. Zihnin bu kokuyu diğerlerinden ayırması bir ilmi gerektirir ki bu ihtisastır. Aklın bu kokunun kaynağına inmesi işine idrak denir. Ruhun bu kokunun kaynağını, hakikatını ve sıfatlarını incelemesi ile marifet oluşur. Bu kokudan memnun olup olmama tercihine irade denir. Diğer duyu organlarımızla oluşan işlevleri de bu şekilde düşünebiliriz. s:35
“Ruh; vahit ve basittir. Terkip değildir. Terkip olmadığı için de zaman, mekân ve harici hadiseler onu çözüp dağıtamaz, eskitip yıpratamaz.” s:36
İnsanlara sevinç ve elem iki kaynaktan gelir:
Hisler yoluyla gelen cismani lezzet ve elemler
Hayal, tasavvur, fikir gibi ruhun sıfatlarından gelen ruhani sürur ve ızdıraplar. “Kılıç yarası iyileşir ama dil yarası iyileşmez” sözü iki eleme de bakar. s:38
“Akıl ruhun müsteşarıdır.” s:40
“Akıl her meselede kaynak olamaz. Gerçeği bulmak ve Hakka kavuşmak için aklın İlahi kitaplara, Rabbani düsturlara başvurması, Kur’an ve Sünnetten medet istemesi, zaruridir. Bunlara müracaat etmediği müddetçe yanılır ve yanıltır, aldanır ve aldatır.” s:40
“Vicdan, aklın temyiz kuvvetidir.” S:41
“Her şeyin kıymeti gayesi ile ölçülür.” s:42
“Tefekkür; ilim ve tecrübe, fikir ve muhakeme ile idraki geliştirip, basireti açan bir kuvvedir.” s:48
“Sürekli mütalaa ile tefekkürde meleke kazanan bir ruh, kemalat arşına doğru yürür.” S:48
“Mantık ve muhakeme, hüccet ve burhan tefekkürün rükünleridir, kanatlarıdır, ayaklarıdır.” s:48
“İnsan ruhunu tekâmüle götüren en büyük ilim marifetullahtır.” s: 50
“Bedenin sıhhati gıdaya bağlı olduğu gibi ruh ve kalbin sıhhati de marifete, Allah’ı bilmeye bağlıdır.” s:50
“İbadet; Mabud-u Bilhak olan Allahu Azimüşşan’ı O’nun tarifi veçhile, tazim, tekbir, tesbih ve tahmiddir.” s:51
“İnsan ibadet sayesinde, her hadiseyi Kur’an’ın mizanıyla tartma melekesi kazanır.” s:52
Tenasüh (Reenkarnasyon) düşüncesinin ilk çıktığı yer Mısır’dır. Eğitimini bu ülkede yapan Fisagor tarafından Yunanistan’a, oradan Batıya taşınmış. s :59
Tenasüh fikrini savunanlara göre 4 şekil ruh göçü var:
1-Nash: İnsan bedenleri arasında
2-Mash: Ä°nsandan hayvana
3-Rash: Ä°nsandan bitkilere
4-Fash: İnsandan maden ve cansızlara. s:59
Tenasühün yorumları ülkelere göre değişmiştir. Hindistan’da bütün varlıklar tenasüh geçirir. Budistlerde temiz ruhlar Nirvana’ya ulaşır. Kötü ruhlar devri daim ile temizleninceye kadar devri daim yapar. Eski Mısır’da insan hayvan arasıdır. Yunan’da felsefi bir libas giymiştir. İran’da Zerdüştler ve Mezdekilere girmiş, sonra bazı Şia kollarına hulul etmiş S:59–60
20. Asırda katı birer sosyalist olan Charles Fourrier ve Pierre Lerou, ahiret inancını inkâr için bu görüşe sarılmışlardır. s:60
“Kendisine köpek denildiğinde kızan insanoğlunun ruhunu Cenab-ı Hak hiç köpek cesedine sokup da oğlunun kapısına bağlatır mı? Yahut eşeğin bedenine sokup oğlunu ona bindirir mi?” s:62
Tenasüh inancı Cenab-ı Hakkın vaadi olan ahireti inkâr etmek demektir. s:62
Tenasüh iddiasında üç grup:
1-Birkaç çocuk
2-Birkaç psikopat
3-İdeolojik düzenbazlar. s:63
“Şu hakikatı da belirtelim ki, bu imtihan meydanında, Rabbini bilen, Kur’an ve Resulullah’a uyan, salih amel işleyen muttaki müminler üzerine şeytanların hiçbir hâkimiyeti olamaz. Yani onlara musallat olamazlar. Şeytanlar ancak, itikadı zayıf, ameli noksan, sefahate düşkün, emr-i haktan uzak, hâsılı Kur’an’ın nurundan tam istifade edememiş insanları kötülüğe sürükler ve oyuncak haline getirebilirler.” s:84
Ruh çağırma seanslarında “çağrıldığı zaman gelenler ve medyumların masalarına vurarak ses çıkaranlar şeytanlar ile cinnilerin fasık olan kısımlarıdır.”s:85
“Cin, insana galip gelir ve ona musallat olursa, insandaki insanlık sıfatları kaybolur. Her ne söylerse onu cin söylemiş olur. İster bu baştan, ister öbür baştan hakikaten söz cinnindir.” Hz. Mevlana-s:85
“Malumdur ki, kâinatta her nevin, her taifenin güzeli yanında çirkini, âlisi yanında adisi, iyisi yanına kötüsü vardır. Elbette ruhaniler taifesinin de hayırlı ve ruhanileri yanında, mülevves ve şerlileri de vardır.”s:90
El Kindi, Farabi, İbn Rüşd, İbn-i Miskeveyh gibi bütün İslam hükeması ruhun varlığında müttefiktir. s:97
İbn-i Sina’ya göre Ruhun mevcudiyetinin delilleri:
1-İnsanda cisminde bulunan hareket ve idrak ruhun varlığını gösterir. Cismin tabiatında sükûn ve atalet vardır. Onu hareket ettiren bir kuvvet vardır ki bu ruhtur. Madenin tabiatında idrak özelliği yoktur. İnsandaki idrak ruhun delilidir.
2-Benlik fikri, insanın ben demesi ruha delalet eder.
3-Cismin devamlı değişmesi, hücrelerin değişmesi ile değişmeyen bir hakikat vardır ki o ruhtur.
4-İnsanın azalara ihtiyacı varlıklarla münasebet içindir. Kendi varlığını ise bu azalar olmadan da bilir ki o kendini bilen ruhtur.
5-Bedenin yaşlanmasıysa beraber insanda daha çok kemale eren bir güç vardır ki bu ruhtur.
6-Cesedi bozulmaktan koruyan bir kuvve vardır ki onun çıkmasıyla cesed dağılır bu ruhtur. s:98–99
*İmam Gazali’ye göre insanda, bedenden başka asıl ve sabit bir hakikat vardır ki o da ruhtur. Beden ruhta değil ruh bedende tasarruf etmektedir. s:99
*İmam Gazali’ye göre ruh bir cevher-i mücerreddir, bir asıldır. s:100
*İmam Gazali’ye göre beden bir şehir gibidir. El ayak ve azalar şehrin esnaf sanat erbabıdır. Şehvet maliye müdür, gazab emniyet amiridir. Ruh padişahtır. Akıl padişahın veziridir. Şehrin padişahı devamlı veziri ile meşveret ilke hareket etse, maliye müdürü ile emniyet amirini sıkı gözetimde tutsa o şehir mutlu ve kazançlı bir şehir olur. Aksi halde heba olur gider. s:100–101
*Hz. Âdem ve İsa’ya Cenab-ı Hakkın ruhun nefyedilmesini bir güneşin ışığının bir duvara aksetmesi gibi anlamalı İmam Gazali’ye göre. Burada güneşin bölünüp parçalandığını anlamayız. s:102
*Gazali’ye göre Emir âlemi, his ve hayalin, cihet ve mekân tutmak özelliklerin dışında kalan harici varlıklardan ibarettir, ruh bu âlemdendir.
Sayılması ve çözülmesi kabil olan varlık âlemine ise Halk âlemi deniyor. s:102
*Ruh boşlukta yer kaplamaz, bölünmez, tartılmaz ve sayılmaz. s:103
* Fahreddin Razi’ye göre beden, ruhun gelişmesi için barındığı bir kışladır. s:103
*İsmail Hakkı Bursevi’ye göre âlem ikiye ayrılıyor:
1- Âlem-i Halk: Bu âlemde varlıklar sebebe bağlı olarak yaratılır. Ağacın meyveye, annenin çocuğa sebep olması gibi.
2-Âlem-i Emr: Burada sebepler yoktur, madde ve müddet yoktur. Ruh, akıl, levh, arş, Kürsi, Cennet, Cehennem âlem-i Emirdendir. s:108
*Elmalılı Hamdi Efendi ruh hakkında görüşlerini üç noktada toplamıştır:
1-Hareketin başlangıcı: Bu manada maddeyi harekete geçiren güce ruh denilir ki elektriğe bu manada ruh denebilir. Hareket ettiren her kuvvete şümul vardır.
2-Hayat başlangıcı: Canlılık olan her şeye şamildir ki bu manada bitkilerin hayatını da içine alır. Bu manada ölü bir arazinin yağmur ruhuyla canlanmasına o arazinin ruhlanması denebilir.
Bir de hayvani hayat için gerekli olan bir ruh vardır ki vicdan, akletmek, vs. özelliklerinden tecerrüd etmiştir.
3-İdrak başlangıcı: İnsani ruhtan ibarettir. s:109–110
*Üstad Bediüzzaman, “ruh mevzuunda şimdiye kadar ileri sürülen nazariyelerin en ileri seviyesinde serd-i kelam etmiş, bu mevzuyu layıkıyla işlemiş, denilmesi gerekeni en güzel şekilde dile getirmiştir. s:112
*Filozoflardan ruhu kabul edenler arsında Sokrat, Eflatun, Aristo, Descartes, Malebranche, Bergson’u sayabiliriz. s:117–123
*Akıl öyle bir cevherdir ki, Allahu Teala onu insan ruhuna bir nur olarak, ihsan etmiştir ki, eşyanın hakikatını onunla keşfetsin. S:124
*Kalb: İki kısma ayrılır:
1- Maddi kalb: (Yürek) Vücuda kan pompalayan bir merkez.
2- Manevi Kalb: İnsan ruhunun bir hassasıdır ki latif bir asıldır. Ona kalb denme sebebi devamlı değişmeye müsait olmasındandır. s:126
*Vicdan; fiil ve davranışların fikir ve düşüncelerin, arzu ve meyillerin hayırlı şerli, faydalı zararlı taraflarını tartan bir manevi histir. s:129
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
ali.ince, 2007-08-30 14:09:13
begendim cokgüzel
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DÄ°ÄžER YAZILAR
Al-i Ä°mran,139
"Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir."
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Alî b. Ebî Tâlib (r.a.)'dan :
"Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın."
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...