TARİHTE BUNLAR OLDU–17

BİR SÜKÛN LİMANI ŞAH-I NAKŞİBEND Yavuz Bülent Bakiler Bey bir yazısında Komünizm baskısı altındaki Orta Asya Müslümanların inançlarını muhafaza hususundaki gayretlerini şöyle anlatmakta


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2007-03-01 04:21:01

BİR SÜKÛN LİMANI ŞAH-I NAKŞİBEND

Yavuz Bülent Bakiler Bey bir yazısında Komünizm baskısı altındaki Orta Asya Müslümanların inançlarını muhafaza hususundaki gayretlerini şöyle anlatmakta; “Orta Asya Türklüğünün komünizmin anlatılmaz zulmüne rağmen “ruh köklerine” bağlı kalmalarında Şah-ı Nakşibend hazretlerinin büyük tesirleri var. O bakımdan Ruslar uzun yıllar onun kabrini Müslüman Türklere hep yasaklayıp durmuşlardır. Buhara’da bir yaşlı Türk’ün söyledikleri hâlâ kulağımdadır: “Bir zamanlar bizim demirperdemiz de işte bu Kâsr-i Ârifan duvarlarıydı. Komünistler Şah-ı Nakşibend’i ziyaret edenleri burada kurşuna diziyorlardı.”

IRKÇI PARANOYA VE NİHAL ATSIZ

Irkçı ideolojiler devamlı düşman üretmek zorundadırlar. Hayatiyetleri buna bağlıdır çünkü. “dört yanımız düşman” paranoyası hakimdir bu düşüncelerde.. İşte buna tipik bir misal olarak kafatasçı Nihat Atsız’ın(1905-1975) oğlu Yağmur’a yazdığı vasiyetnameyi ibret olarak sunuyoruz; “Yağmur oğlum! Bu gün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim. Sana bir resmimi yadigâr bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol..

Komünizm bize düşman bir meslektir, bunu iyi belle.

Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanımızdır.

Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romanyalılar yeni düşmanımızdır.

Japonlar, Afganlar ve Amerikalılar yarınki düşmanımızdır.

Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerideki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanlar çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcımız olsun.”

HALK PARTİSİNİN BASKILARINA DAİR BAZI ANILAR

Türkiye’de, bazıları “görmedim, duymadım” oyunu oynasalar da, “bir çeyrek asır Avrupa'dan daha dinden uzak” bir dönem geçmiştir. O günleri yaşayanları dinledikçe insanın ürpermemesi mümkün değil.. İşte bir şahidin anıları; Merhum Sadık Dânâ anlatıyor: “Türkiye’mizde otuz sene müddetle, yani 1920’lerden 1950 senesine kadar dine, yani İslamiyet’e karşı koyu bir şiddet politikası tatbik edilmiş, Kur’an ayaklar altına alınmış, Allah diyenler türlü bahanelerle hapislerde, zindanlarda çürütülmüştü. Kur’an okuyan da, okutan da şiddetle cezalandırılmıştı. Öyle bir tedhiş havası verilmişti ki, herkes gölgesinden korkuyordu.

Camiler kısmen kapatılmış, bir kısmı depo, askeri samanlık, kulüp olarak kullanılmış, bir kısmı da boyahane ve emsali şeyler için kiraya verilmişti. Laikiz denilmiş, bu vesile ile Müslümanlığa cephe alınmıştı. Yani laiklik dahi tatbik edilmemişti. Dine, milliyete, mukaddesata, daimi olarak saldırıldı. Türlü iftiralarla o tertemiz, günahsız, Allah sevgisi içinde yaşayan din rehberleri darağacında asıldı.

Merhum pederim çok üzgündü. Nasıl üzgün olmasın ki, yedi-sekiz yaşlarında olan oğlu ve torununun dini bilgilere ait en ufak malumatları yoktu. Koca İstanbul’da hangi hocaefendiye müracaat etse, şu cevabı alıyordu; “Bizi bağışlayınız. Çoluk çocuk sahibiyiz.” Böyle demeleri o zamandaki tedhiş, zulmet ve terör havasının insanlar üzerindeki tesirini göstermektedir.

Sonra, Anadolu’dan çocuklara Kur’an-ı Kerim öğretmek ve diğer dini bilgiler için bir köylü hocaefendi ikna edildi ve İstanbul’a geldiğinde kendisine şöyle bir tembihat yapıldı: “Seni herkes bahçıvan bilecek. Her gün bahçede birkaç saat sulama işleriyle meşgul olur, sonra kimseye görünmeden evin arkasındaki küçük kapıdan girer, yavruların dersini verirsin.”

Mahallemizde Tatar Zehra Hanım namıyla saliha bir hanım vardı. Yalnız o bu hususta cesaret gösteriyordu. Ücretsiz olarak, küçük yavrulara Kur’an dersi veriyor, Allah ve Peygamber sevgisini telkin ediyor, İslam’ın farzları, yasakları hakkında bilgilerle onları tezyin ediyordu. Bir gün, mahallenin bekçisi bundan haberdar olmuş, o kadıncağızı karakola götürmeye yeltenmişti. Bunu duyan bütün civar halkı bekçiye yalvarmışlar, kendisine hediye namıyla hayli dünyalık vermişlerdi. O günden sonra o kadıncağız evinin kapısını sımsıkı kapamış, ölünceye kadar misafir dahi kabul etmemişti.

Bir mahalle bekçisinde o zaman öyle bir salahiyet vardı ki, onunla karşılaşanlar gayr-i ihtiyari tir tir titrerler, kaçacak yer ararlardı. Bizler bunlarla gözlerimizle şahit olduk. Rabbımız Teala hazretleri o kara günleri bir daha göstermesin. Âmin.

Erenköy ilkokulunda bir öğretmen vardı. İsmi bizce malum, yavrulara daim Allah’ın yokluğu telkinatında bulunurdu. Hangi talebe “ var” dese onu sınıfta bırakırdı. Hiçbir talebe velisi de bu hususta şikâyet edecek bir merci bulamazdı.”

Kaynaklar

1-Altınoluk Sohbetleri-4-Sâdık Dânâ- Erkam Yayınları-İst–1994

2-Medrese’den Meclise, Meclis’ten Yassıada’ya- Gıyaseddin Emre- Kent Yayınları-İst–2006

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

efrail dökme, 2007-03-08 15:42:28

kardeşler Allah razı olsun.bunların çıktısını almak üzere bilgisayarıma kaydettim.herkesimden görüşe yer vermişsiniz.gerçekten güzel bir hizmet.öğrencilerime de okutacağım bunları.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

TARİHTE BUNLAR OLDU-56

TARİHTE BUNLAR OLDU-56

SADRAZAMIN ASİL HAREKETİ Mehmed Zeki Pakalın ‘Tarihe Mal Olmuş Hikayeler’de anlatıyor; “

TARİHTE BUNLAR OLDU-55

TARİHTE BUNLAR OLDU-55

MÜSLÜMAN KANI AKITMAK İSTEMEYEN HÜKÜMDAR İttihad ve Terakki fırkasına bağlı Hareket Ordus

TARİHTE BUNLAR OLDU-54

TARİHTE BUNLAR OLDU-54

İSTANBUL TÜRKLERİN ELİNDEN NASIL ÇIKAR? Kritovulos, 15. yüzyılda yaşamış Bizanslı bir t

TARİHTE BUNLAR OLDU-53

TARİHTE BUNLAR OLDU-53

HASAN BASRİ ÇANTAY VE 27 MAYIS Üstad Bediüzzaman modern zamanlarda dalalet ehlinin özellikle

TARİHTE BUNLAR OLDU-52

TARİHTE BUNLAR OLDU-52

“SENİN YANINA GİTMEK İSTEMİYORUM” Merhum Samet Ağaoğlu Bey, Ziya Gökalp’in amcasının

TARİHTE BUNLAR OLDU-51

TARİHTE BUNLAR OLDU-51

PAKİSTANLI İKİ YAŞLI PROFESÖRÜN DEDİKLERİ Muhterem Yavuz Bülent Bakiler beyefendi anlatıy

ŞEVKET BİNBAŞI

ŞEVKET BİNBAŞI

Not: Bugün merhum Sultan İkinci Abdülhamid hanın vefat yıldönümü. Cenab-ı Hak kendilerine r

TARİHTE BUNLAR OLDU-50

TARİHTE BUNLAR OLDU-50

Sultan İkinci Abdülhamid han Şam-Mekke demiryolunu yapmaya kalkışınca, alışkanlık icabı, b

TARİHTE BUNLAR OLDU-49

TARİHTE BUNLAR OLDU-49

ALMANYA CEPHESİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK Biraz abartı gelebilir ama Almanların Alman birliğ

TARİHTE BUNLAR OLDU-48

TARİHTE BUNLAR OLDU-48

Mercidabık zaferini kazanıp Haleb’i, Şam’ı ve Suriye’yi zapt eden Yavuz Selim hanın hazi

TARİHTE BUNLAR OLDU-47

TARİHTE BUNLAR OLDU-47

Tarihteki ilginç hadiselerden birisi de hayvanların muhakeme edilmesidir. Ortaçağ Avrupa tarihi

Şüphesiz o, korunmuş bir kitapta (yazılı) olan pek şerefli/değerli Kur'an'dır ki O'na temiz olanlardan başkası dokunamaz.

(Vakıa, 77-78-79)

GÜNÜN HADİSİ

İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev diri ile ölüye benzer.

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI