ŞAHİN HOCALAR KARIŞINCA
Akhisar’da bir ışık tayfı gibi yükselen Hilaliye Kur’an Kursları’nın kurucu başkanı merhum âlim Şahin Yılmaz Hocaefendi’nin vefatının üzerinden kısa bir zaman dilimi geçti. Sevenlerinin ve talebelerinin gönlündeki sızı d
Akhisar’da bir ışık tayfı gibi yükselen Hilaliye Kur’an Kursları’nın kurucu başkanı merhum âlim Şahin Yılmaz Hocaefendi’nin vefatının üzerinden kısa bir zaman dilimi geçti. Sevenlerinin ve talebelerinin gönlündeki sızı daha dinmedi. Hocamıza bais-i rahmet olur recasıyla, muhterem Ahmet Şahin hocanın kendisiyle alakalı seneler önce yazdığı bir yazıyı nazarınıza arz ediyoruz.. Garık-ı Rahmet olsun.
“Bazen insan sahip olmadığı fazilet ve meziyetin de sahibi olup çıkıyor, yanlışlıkla, benzeyişle başkasına ait itibar ve şerefin de mâliki haline gelebiliyor. Şahin hocalardaki isim benzerliğinde olduğu gibi.
Akhisar’da Şahin hocaefendi var, ülke çapında Kur’an talebesi yetiştirmekle meşhur. Nitekim yetiştirdiği öğrencilerden bir kaçını tatilde bizim Kur’an Kursumuza yardımcı hoca olarak istiyoruz. Sağ olsun gönderiyor, bize büyük çapta yardımları oluyor.
Camimizde hem imamlık yapıp, hem de Kur’an kursumuzda hocalık yapan bu gençleri görenler soruyorlar;
-Kim yetiştirmiş bu pırlanta gençleri?
Bilenler cevap veriyorlar; “Şahin Hoca.” Hemen bana geliyorlar. Bir memnuniyet, bir teşekkür ki sorma gitsin.
-Hocam, Allah Razı olsun, ne güzel talebe yetiştirmişiniz. Pırıl pırıl gençler maşallah. Ne de güzel Kur’an okuyorlar.
-Onları ben yetiştirmedim, diyorum. Benim öyle bir çalışmam ve faziletim yoktur.
-Olmaz olur mu, biz sorduk. “Şahin hoca’nın öğrencileri” dediler. Tevazu göstermeyin lütfen, diyorlar.
Fazla izaha gitmek istemiyorum. Hazır bir fazilete nispet edilmişken neden reddedeyim? Sadece Akhisar’daki Şahin Hocamız bizi affetsin, yeter. Hizmetin zahmetini o çekiyor, itibarına ise biz sahip çıkıyoruz.
Geçenlerde Şahin Hocaefendi İstanbul’a gelmişti. Bu durumu arz ettim, zahmeti siz çekiyorsunuz, ama itibarı biz harcıyoruz, dedim. Şakacı ve nükteci Hocaefendi parmağını dudağına götürüp bir sus işareti verdikten sonra;
-Sesini çıkarma, dedi. Bana da seninle ilgili şeyler geliyor, ben de onlara sahip çıkıyorum. Demek ki ödeşiyoruz.
-Ne gibi şeyler geliyor benimle ilgili?
Anlatıyor;
-Senin kitaplarını okuyanlar bana geliyorlar, “hocam çok güzel yazmışsın, Allah razı olsun” diyorlar. Ben de onlara “bu kitapları ben yazmadım, benim öyle bir çalışmam yok” diyorsam da dinlemiyorlar. Ben de fazla ısrar etmiyorum. Hem niye ısrar edeyim ki, hem müelliflik, hem de muharrirlik isnat ediyorlar bana, fena şeyler mi bunlar.
***
Şakayla karışık sohbetimizi bu noktaya getirmişken, bu hocamızın güzel bir tespiti ile yazımızı bağlayalım. Bazı meslektaşları ile birlikte otururken onlara Bediüzzaman’ın eserlerinden parçalar okuyormuş. Bir ara kitapta “insanlar dine hizmet yolunda kendi vazifelerini yapmalı. Allah’ın vazifesine karışmamalı” şeklinde cümle gelince, itiraz etmişler;
“İnsana vazife isnad etmek olabilir, ama Allah’a vazife isnadı doğru olamaz. Bu vazife kelimesi yanlış yerde kullanılmış.”
Hocaefendi hemen cevap verir;
-Bunu sokaktaki işçi söyleseydi çok görmezdim, ama sizin gibi ilim adamları söyleyince çok gördüm doğrusu. Siz edebiyatta müşakele kaidesini bilmiyor musunuz? Cümlenin bir yanında geçen bir kelime öte yanında da aynen tekrar edilmek suretiyle karşılıklı şekil güzelliği sağlanır, tesirine kuvvet verir, dedikten sonra bir de misal verir; Arap ediplerinden meşhur bir şair halifenin huzuruna çıkar. Kendisine “sana yemek pişirelim” derler. Arap edip, şair der ki; ,
“ Benim ihtiyacım yemeğe değil, bir sarıkla bir cübbe’yedir.
Siz bir sarık, bir de cübbe pişirin bana.”
Cümleyi pek beğenen halife, edip şaire istediğini verir, yani ona bir sarıkla bir cübbe pişirmiş olur.”
Kaynak: Meğer Biz Neymişiz?-Ahmed Şahin- Cihan Yayınları-İst–1997
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
serkan gökşen, 2007-08-16 09:56:15
bukadar değerli ağabeylerimiz var ken onları göremem cok kötü ve görüp onlardan ibret almamız nekadar munatazam bişe ... peki neden islamı dahada yaygınlaştıracak bişeler olmuyo? daha ötesi bu abiler neden dünyaca tanıtılmıyor bilmiyen cok bilinirse hakikatler daha da inkişaf etmezmi?
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir
Âl-i İmran:20
GÜNÜN HADİSİ
"Cebrail, bana komşu hakkında o kadar ısrarlı tavsiyelerde bulundu ki, onu mirasçı yapacak sandım."
Buhari
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...