ASR-I SAADET ANILARI-14
“ÖMER’İN OKUDUĞU GİBİ OKU!” İnsanların farklı ilahi isimlere mazhariyetleri farklı meşreplere ayrılmalarına sebep olur. Ondan dolayıdır ki, eski devirlerde ayrı toplumlara aynı zaman dilimi içinde
“ÖMER’İN OKUDUĞU GİBİ OKU!”
İnsanların farklı ilahi isimlere mazhariyetleri farklı meşreplere ayrılmalarına sebep olur. Ondan dolayıdır ki, eski devirlerde ayrı toplumlara aynı zaman dilimi içinde farkı şeriat ve nebiler gelmiştir. Daha sonra insanlık bir Peygamberden ders alabilecek seviyeyi ihraz ettiğinden tek bir nebi’nin öğretisi yeterli olmuş, hatem-i divan-ı nübüvvet(ASM) ile bu kapı kapanmış, ama yine de ayrı ayrı mezheplere ihtiyaç devam etmiştir.
Bu bir zenginliktir ve bunu böyle görmek de ilahi kanunlara karşı edebin ifadesidir.
Sahabe-i kiram, bu konuda da bize en güzel örnekleri vermişlerdir. Onlar fıkhi ihtilafları bir zenginlik olarak görmüşler ve bundan dolayı birbirlerine sevgilerinde en ufak bir eksilme söz konusu olmamıştır. Mesela, İ’lam el Muvakkin adlı eserinde İbn Kayyım el Cevziyye, Hz. Ömer ile İbn-i Mesud arasındaki fıkhi ihtilafların sayısının 100’e ulaştığını kaydeder.
Ebu Hanife mektebinin bu iki büyük kaynağı arasındaki bu ihtilaflar onların birbirine sevgisine asla engel olmamıştır. Bu konuda iki misal vermek uygun olur; İbn-i Mesud’a Kur’an dinletmeye giden iki kişiden biri “beni Ömer okutmuştu” deyince, İbn-i Mesud hazretleri birden hıçkırıklara boğuldu. Öyle ağladı ki, gözyaşları oturduğu yeri ıslatmıştı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan şöyle diyordu; “Ömer’in öğrettiği gibi oku! O insanları koruyan güçlü bir kale idi. İnsanlar o kaleye sığınıyor ve kendilerini emniyette hissediyorlardı. Ömer’in vurulmasıyla kalede bir gedik açılmış oldu.”
…Bir gün Hz. Ömer’in bulunduğu bir yerden İbn-i Mesud geçiyordu. Onu gören Hz. Ömer şöyle buyurdu: “İşte ilim ve fıkıh dolu bir kap.”
BİR YAKININ DİLİNDEN HZ.ALİ
Ebu Nuaym’ın Ebu Salih’ten tahricine göre Darar bin Damrâ el Kinani, Hz. Ali Efendimizin şehadetinden bir müddet sonra Hz. Muaviye’nin bulunduğu şehre gelmişti. Muaviye; “Bana Ali’yi anlat” dedi. Darar;
-Beni mazur görmez misin?”dedi. Muhatabı “hayır” cevabını verince şöyle konuştu: “Eğer mutlaka anlatmam gerekiyorsa anlatayım; Allah’a yemin olsun ki, o uzak görüşlü ve çok güçlü biriydi. Hakkı söyler, adaletle hükmederdi. Onun her tarafından ilim fışkırır, hikmetli sözler dökülürdü. Dünyaya meyletmez, geceyi(gece ibadetini) ve karanlığı sever, Allah için gözyaşı dökerdi. Düşünce ufku genişti. Zaman zaman nefis muhasebesi yapardı. Elbisesinin yerlerde sürünmeyecek kadar kısa olanını tercih eder ve sofrası mütevazı olurdu.
Vallahi içimizden herhangi biri gibi idi. Yanına vardığımızda yaklaşarak bizi karşılar, soru sorduğumuzda bizi cevapsız bırakmazdı. Bize yakınlık göstermesine ve yanımızda olmasına rağmen heybetinden onunla konuşamazdık. Tebessüm ettiğinde inci gibi dişleri görünürdü. Dindarları yüceltir, fakirleri severdi. Güçlü olup batıl yolda olanlar ondan korkar, zayıflar onun adaletten şaşmayacağını bilirlerdi.
Allah’a and olsun ki, onun bazı hallerine şahit oldum. Bir keresinde karanlık çökmüş, yıldızlar parıldarken, bir elinde sakalını tutmuş, mihrapta zehirlenmiş gibi davranıyor, hüzünle ağlıyordu. “Ey Rabbim, Ey Rabbimiz” diye yalvaran o sesi şimdi de duyuyor gibiyim. Dünyaya hitaben şöyle diyordu; “Beni mi gördün? Bana mı sundun kendini? Heyhat, heyhat, benden başkasını kandır! Seni üç talakla boşadım. Ey dünya! Ömrün kısa, sohbetin değersiz, önemin büyük değil! Ah! Ah… Yol karanlık, yolculuk uzun, azık kıt.”
Hz. Muaviye’nin tutamadığı gözyaşları sakalına dökülüyor, koluyla yaşlarını silmeye çalışıyordu. Orada bulunanlar da hıçkırıklara boğulmuşlardı. Muaviye; “Hasan’ın babası işte böyleydi” diyebildi. Sonra Darar’a ; “Üzüntün büyük değil mi?” diye sordu. O da cevaben;“Evinde himayesi altındakilerden biri öldürülen insanın, kesilmeyen gözyaşları, durulmayan hüznü ne kadar büyük ise öyle” deyip oradan ayrıldı.
HZ. ÖMER’İN İDARECİLİK ANLAYIŞI
Nakledeceğimiz şu hadise yıllardır beklediğimiz ve maalesef göremediğimiz ideal devlet adamı için Hz. Ömer’in şahsında ne güzel bir örnektir. Hz. Ömer(RA) İran fethinin anahtarı mesabesinde olan Kadisiyye savaşı başladığı günden itibaren sabah erkenden Medine dışına çıkar ve harp tafsilatını getiren adamları karşılardı.
Yine bir gün, bir habercinin hızla Medine’ye yol aldığını gördü. Hemen karşısına çıkıp harbin durumunu sordu. Adam, tanımadığı bu şahsa devesini durdurmadan birkaç cümle ile zaferin Müslümanlarda olduğunu
haber verip, hızla yoluna devam etti. Tabii Hz. Ömer de peşinden..
Medine’de halkın Hz. Ömer’e hitap ve saygısından adam gerçeği anladı ve çok mahcup oldu. Halife hazretleri ise onu teskin edip harp tafsilatını aldıktan sonra, bütün devlet adamlarının kulaklarına küpe olması gereken şu nutku söyledi; “Müslümanlar! Ben sizi kul köle edinen bir hükümdar değilim. Ben de sizin gibi Allah’ın bir kuluyum. Aramızdaki fark benim bir de riyaset yükünü taşımış olmaklığımdır. Sizi güven ve huzur içinde yaşatacak bir surette hizmet edebilirsem ne mutlu bana. Sizi kapımın önünde bekletmek çok acıdır. Ben size laflarla değil, fiillerle rehber olmak isterim.”
Kaynaklar:
1-İslam’da İhtilaf Usulü-Prof. Dr. Cabir Alevani-Risale Yayınları-İst–1991
2-Asr-ı Saadet-Cilt:4-terc: Ömer Rıza Doğrul-Eser Neşriyat- İst–1978
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
Vahit Bozkaya, 2007-08-22 02:12:52
Hz. Ali ne güzel anlatılılmış.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.
Bakara, 185
GÜNÜN HADİSİ
"Haramla beslenmiş vücut cennete giremez."
Taberânî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...