ASR-I SAADET ANILARI-16

HZ. ALİ VE FATIMA’NIN İBRETLİK İFTARLARI Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz hastalandıklarında, Hz. Ömer'in (R.A.) tavsiyesiyle, Hz. Ali ve Hz. Fâtıma (R.A.) çocukların iyileşmeleri halinde, üç gün


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2007-09-14 05:30:34

HZ. ALİ VE FATIMA’NIN İBRETLİK İFTARLARI

Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz hastalandıklarında, Hz. Ömer'in (R.A.) tavsiyesiyle, Hz. Ali ve Hz. Fâtıma (R.A.) çocukların iyileşmeleri halinde, üç gün oruç tutmaya nezrettiler. Cenâb-ı Hak, Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimize şifa ihsan etti. O gün için üç günlük yiyecekleri vardı. Akşam üzeri iftar sofrasına oturduklarında kapıya bir yoksul geldi. O günkü iftarlık ekmeklerini O'na sadaka olarak verdiler. İkinci gün de yine iftar vakti bir yetim, üçüncü iftarda ise, bir esir geldi ve iftarlık ekmeklerini onlara vererek üç gün iftarsız oruç tuttular. Bunun üzerine İnsan sûresi 7. ve 8. âyet-i kerîmeleri nazil oldu:

"(Cennetlik olan iyi insanlar o kimselerdir ki, dünyada) adaklarını yerine getirirler ve azabı salgın olan bir günden korkarlar. Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler. (Sonra onlara şöyle derler) size ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir hediye isteriz, ne de bir teşekkür."

ÇOCUĞU VEFAT EDENLERE DENİLECEK ÖRNEK BİR TAZİYENAME

Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) oğlu vefat eden Hz. Muâz’a (r.a.) yazdığı taziye mektubunun bir bölümünde şöyle buyurmaktadır:

“Senin bu oğlun Allah’ın sana güzel bir hibesi idi. Cenâb-ı Hak onunla bir zaman seni ferahlandırdı, sürûrlandırdı. Sonra onu aldı ve büyük bir sevap verdi. Şu şartla ki sabreder ve o sevabı hesaba katarsan...

Mektubun devamında, "Yâ Muâz, Allah sana hem oğlunun ölmesi, hem de sevaptan mahrum olmak gibi iki musibeti birden vermesin," ifâdesi yer almaktadır.

HZ. ÖMER’İN DEVLET MALINA HASSASİYETİ

Hilâfeti zamanında bir gün Hz. Osman (R.A.), Hz. Ömer'in huzuruna girmiş ve selâm vermişti. O sırada bir mektup yazan Hz. Ömer (R.A.), selâmı almamış, aceleyle mektubu tamamlayıp, mumu söndürerek bir başka mum yakmış ve Hazret-i Osman'ın selâmını bundan sonra almıştı. Bu hale çok hayret eden Hz. Osman (R.A.), sebebini sorunca şu cevabı almıştı: "Sen selâm verdiğinde Müslümanların işlerine ait bir mektup yazıyordum. O sırada yanan mum da Beytü'l-Mal'a aittir. O esnada senin selâmını almadım. Alsaydım, Cenâb-ı Hak, bana bunun hesabını sorardı ve ben ne cevap verirdim. Şu anda yanan mum ise benim şahsıma aittir. Onu yaktım ve selâmını öylece aldım."

SAHABENİN EFENDİMİZE(S.A.V) DÜŞKÜNLÜKLERİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v) vefatına yakın günlerde sahabe-i kiramı Mescid-i Saadete toplayarak onlara beliğ bir hutbe irad buyurduktan sonra, cemaate hitaben:

- Ey Müslümanlar! Ben, sizleri hem dünya hem ahiret saadetine davet eden peygamberinizim. Yarın mahşer günü kimsenin hakkı bende kalsın istemem. Her kimin bende alacağı varsa gelsin alsın. Her kimin bende hakkı varsa gelsin hakkını alsın” diye üç defa tekrar ettiler.

Üçüncü tekrardan sonra cemaat içinde Ukkâşe isimli sahabe ayağa kalktı:

“Anam babam sana fedâ olsun, yâ Resulullah! Bir harb dönüşünde benim devem sizin devenize yaklaşmıştı. Ben o sırada deveden inerken sizin kamçınız bana isabet etti. Ben şimdi o kamçının hakkını istiyorum. Bilmiyorum siz kasden mi vurdunuz.”

Hz. Peygamber (s.a.v.) “Hâşâ yâ Ukkâşe! Allah’ın Resûlü size nasıl kasden vurur?” buyurdular.

Hz. Ukkâşe sükût etti. Peygamber Efendimiz (a.s.m), Hz. Bilâl’i eve göndererek kamçısını getirmesini istedi. Cemaat tam bir merak, sükût ve hüzün içindeydi. Herkes merak ve gözyaşları içinde neticeyi bekliyordu.

Hz. Bilâl kamçıyı getirdi.

O zaman Hz. Ebû Bekir ayağa kalktı, “Yâ Ukkâşe! Biliyorsun Hz. Resûlullah hasta; mübarek vücudu dayanamazlar. O’nun yerine bana vur!”

“Hayır!” dedi Ukkâşe.

Bu defa Hz. Ömer ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Resulullah’ın yerine benim sırtıma yüz tane kamçı vur.” dedi. O zaman Efendimiz (s.a.v): “Siz oturun, Allah sizin makamınızı yükseltsin!” diye dua buyurdular.

Sonra Hz. Ali ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Benim kalbim buna razı olmaz. Bana vur.” Daha sonra Hz. Hasan ve Hüseyin ayağa kalktılar “Yâ Ukkâşe! Eğer hakkından vazgeçersen sana yüz deve vereceğim.”

Yine “Hayır!” dedi Ukkâşe. Bu sefer Hz. Talha ayağa kalktı. “Yâ Ukkâşe! Sen razı ol. Sana Medine’deki bağ ve bahçelerimi vereceğim.”

Efendimiz ayağa kalkanların hepsine dua buyurdular. Ukkâşe’ye hitaben “Haydi kısasını yap.” buyurdular. O zaman Hz. Ukkâşe “Ya Resûlullah benim sırtım çıplaktı.” dedi. Efendimizin mübarek sırtını açtılar. Mescid-i Saadetteki bütün sahabeler ağlamaya ve figan etmeye başladılar. Hz. Ukkâşe eğildi. Efendimizin sırtındaki nübüvvet (Peygamberlik) mührünü öptü. “Anam, babam sana fedâ olsun Ya Resulullah! Maksadım sırtınızdaki nübüvvet mührünü öpmekti” diye maksadını beyan ettiler.

Efendimiz bu hadise üzerine “Her kim cennetlik bir şahsın yüzüne bakmak isterse, Ukkâşe’ye baksın.” buyurdular.

ÖRNEK İDARECİ

Hz. Ömer (r.a.)in hilâfeti zamanında oğlu bir suç işlemişti. Durum, Hz. Ömer’e bildirildi. Hak ve adalet güneşi olan, Hz. Ömer, oğlunu muhakeme etti, Durum tahkik edildi ve nihayet hüküm verildi. oğlu suçlu idi. Kısas yapılacaktı. Allah’ın emri ve Kur’an’ın hükmüydü bu…

Hz. Ömer tereddütsüz, hükmü icra edecekti… Sahabelerin gözleri dolu. Kadın ve annelerin gözleri yaşlıydı… Hakk’ın karşısında bütün başlar eğikti.

Kısas tatbik edilip, ceza üçte ikisini geçtikten sonra oğlunun güç ve takatı kesilmişti. Hararetten ve susuzluktan perişan bir vaziyetteydi. Gözleriyle babasını aradı. Şefkat dolu bakışlarla yüzünü babasına çevirdi, perişan ve bitkin bir sesle:

“Baba su.. Bir yudum su…” dedi

Adaletli Ömer, hak ve hakikatı incitmeyen o büyük insan, oğluna seslendi.

Oğlum benden su isteme. Cezan bitinceye kadar sana su verilmeyecektir. Eğer sonuna kadar dayanır, ölmezsen; hakkındır, veririz içersin suyunu. Eğer cezan bitmeden ölürsen, gider suyunu cennette inşallah Resulullah’ın yanında içersin. Hz. Resulullah (s.a.v.) sana, Ömer ne yapıyor diye sorar, sen de:

“Ya Resulullah! Ömer, Kur’an’ı okuyor ve tatbik ediyor dersin”

Kaynaklar:

1-Alevilik Nedir-Mehmed Kırkıncı-Zafer Yayınları

2-Kader Nedir- Mehmed Kırkıncı-Zafer Yayınları

3-Siyasette Ölçü- Mehmed Kırkıncı-Zafer Yayınları

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Efsane 38, 2008-11-18 03:44:19

Paylaşımın için teşekkürler ALLAH Razı olsun Kardeş

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

ASR-I SAADET HATIRALARI-71

ASR-I SAADET HATIRALARI-71

HZ. PEYGAMBERİN ŞİDDETLİ RÜZGARLAR ÇIKTIĞINDAKİ TAVRI Hz. Aişe(r.a) diyor ki; “Kasırga

ASR-I SAADET HATIRALARI-70

ASR-I SAADET HATIRALARI-70

O fukara muhacirler için ki yurtlarından ve mallarından çıkarıldılar, Allah’dan bir fadıl

ASR-I SAADET HATIRALARI-69

ASR-I SAADET HATIRALARI-69

ASHABI AĞLATAN BİR ELİM HADİSE Kurtubî, tefsirinde şöyle anlatır: “Rasulullah (sallallah

ASR-I SAADET HATIRALARI-68

ASR-I SAADET HATIRALARI-68

HZ.ÖMER(R.A)’İN GÜNAHA DÜŞMÜŞ ARKADAŞINA MEKTUBU Hz. Ömer(radıyallahu anh)’in ahiret

ASR-I SAADET HATIRALARI-67

ASR-I SAADET HATIRALARI-67

ENSARIN HURMAYA OLAN SEVGİSİNE BAKINIZ” Enes bin Malik(r.a) Rasulullah’ın (aleyhissalatu ves

ASR-I SAADET HATIRALARI-66

ASR-I SAADET HATIRALARI-66

Kayravan şehri, Tunus’un ortasında bulunan tarihi bir şehirdir. Hz. Muaviye(r.a) zamanında Ukb

ASR-I SAADET HATIRALARI-65

ASR-I SAADET HATIRALARI-65

HZ. EBUBEKİR(R.A)’İN SON ANLARI Musa el-Cühenî, Ebu Bekr b. Hafs b. Ömer’den nakleder: -

ASR-I SAADET HATIRALARI-64

ASR-I SAADET HATIRALARI-64

HZ. ÖMER(R.A)’İN İSTEDİĞİ HUSUS Merhum Ali Himmet Berki diyor ki; “Bir gün Hazret-i Öme

ASR-I SAADET HATIRALARI-63

ASR-I SAADET HATIRALARI-63

“BÖYLE YAPANLARA MÜNAFIK DERLERDİ” Merhum Zahid Kotku hazretleri naklediyor; Bir gün, -ma

ASR-I SAADET HATIRALARI-62

ASR-I SAADET HATIRALARI-62

ABDULLAH BİN CAFER’İN(R.A) BİR CİVANMERTLİĞİ Abdullah bin Cafer(r.a) Mute savaşının bü

ASR-I SAADET HATIRALARI-61

ASR-I SAADET HATIRALARI-61

HZ. ALİ’NİN ECELE BAKIŞI Hz. Ali(k.v)'nin güzel bir sözü var, "ecelim benim ne güzel muhaf

"İyilik ve takva üzerine yardımlaşınız, kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayınız."

Mâide, 2

GÜNÜN HADİSİ

Hiç bir vâli yoktur ki, o, müslüman ahâli üzerinde icrâ-yı velâyet ederken zulüm ederek ölür, muhakkak Allah Cennet kokusunu ona haram kılacaktır.

Ma'kıl İbn-i Yesâr (r.a)'dan rivayet olunur.

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI