DENİZ DİBİNDEKİ HAYATLAR

Derin deniz dipleri bir mânâda kum çöllerine benzer. Derinliklerde de çölde olduğu gibi çok az hayat emareleri bulunur. Fakat buralar çöllerden farklı olarak sudan değil de enerjiden mahrumdur. Güneş ışığı görmeyen bu zifiri karanlıkta hayat sü


2007-09-28 04:39:52

Derin deniz dipleri bir mânâda kum çöllerine benzer. Derinliklerde de çölde olduğu gibi çok az hayat emareleri bulunur. Fakat buralar çöllerden farklı olarak sudan değil de enerjiden mahrumdur. Güneş ışığı görmeyen bu zifiri karanlıkta hayat sürdürebilmek sadece dibe çöken organik maddelerle mümkün olur.

Çok yakın bir zaman önce enerjisiz olduğu zannedilen deniz dibinde yeni bir enerji kaynağı keşfedildi: Mağma enerjisi. Mağmanın deniz dibine ulaştığı yerlerde su altı vahaları vardır. Mesela Kaliforniya'nın güneyinde 2600 m. derinlikteki yüksek basınç ve 350 °C'lik sıcaklıkta bulunan bir sualtı kaynağında hayal edilemeyecek kadar güzel canlıların yaşadığı tesbit edildi.

Yeraltındaki çatlaklarda mağmanın tesiriyle deniz suyu ısınır, mineraller çözünür ve devamlı su yüzüne doğru taşınır. Sıcaklık ve besleyici madde bolluğu burada hususi birçok canlının hayatını devam ettirmesine imkan sağlar.

İnanılmayacak derecedeki bu zor şartlar altında hayatını devam ettirmekte olan hayvan topluluklarının bulunması, güneş enerjisinin dahi olmadığı bu derece zor şartlar altında harikûlade canlıların yaşaması ve bunun için buraların bol gıda ile bezenmesi bizi güç ve kudret sahibi Yaratıcı’ya götürmeli değil mi?

SU HAYATTIR

Su toprakta, atmosferde ve canlıların bünyeleri içinde geniş olarak yayılmış bir maddedir. Tabiatta cereyan eden hadiseler de hemen hemen bütünüyle suya ve suyun dikkate değer hususiyetlerine bağlıdır. Su hayattır, hayatiyetin devamı için elzemdir. Diğer canlılarda olduğu gibi bitkilerin yaşamasında da suyun pek çok rolü vardır.

Diğer yandan su bitkiden buharlaşabilen bir maddedir. Suyun buharlaşması için bir enerji gerektiğinden, su yaprak sathından buharlaşırken onları serinletir. Ayrıca suyun düşük viskozitesi ve yüksek derecedeki akışkanlığı, fevkalade yüksek satıh gerilimi ve kuvvetli bağlarla birleşmiş olması onun çok ince kılcal boruların içine nüfuz etmesini mümkün kılar. Bu yüzden su selülozik bitki dokuları içine tamamen nüfuz etmiş vaziyettedir. Bitki bünyesine suyun tamamen yayılmış olması ve nisbi olarak büyük bir hacme sahip olması bitkilerde ısının düşürülmesine vesile olmaktadır. Bunun sebebi ise suyun ısınma ısısının yüksek olmasıdır. Diğer cisimlerin ısınma ısısı daha düşüktür. Sıcak bir günde güneş ışığı altındaki bir demirin sıcaklığı elimizi yakacak kadar arttığı halde aynı şartlar altında bitkilerin sıcaklığının düşük olması belirtilen hususiyetlerin bir neticesidir. Eğer suyun da ısınma ısısı düşük olsaydı °/o 80-90 nispetinde su ihtiva eden bitkiler sıcak yaz günlerinde kavrulmadan nasıl kalabileceklerdi?

Suyun bitkilerdeki ve daha geniş manada canlılardaki rolü dikkate alındığında, basit yapısına rağmen hayat için lazım olan hususiyetlerle yaratıldığı görülür. Bu hususiyetler sayesinde bitkide birçok gayelere hizmet etmektedir. Meselâ bitkiye girerken beraberinde gerekli besinleri getirir, onları en yüksek yapraklara kadar taşır, yapraklardaki gözeneklerde temas ettiği karbondioksit ve oksijeni çözerek lâzım olan yerlere ulaştırır. En sonunda da yaprakları serinleterek başka bir yerde vazife yapmak üzere bitkiyi terk eder. Bir kilogram ağırlığında kuru materyalin meydana gelebilmesi için bitkinin içinden 500-600 kg. su gelip geçer. Acaba su, renk renk çiçek, meyve ve yaprakları düşünüp de mi devredip durur, ne dersiniz?

HÜCRENİN YAPISI TESADÜFÜ İNKÂR EDİYOR

Bilim adamları yaptıkları matematiksel işlemlerle bir hücrenin tesadüfen ortaya çıkmasının imkânsız olduğunu ortaya koydular. Araştırmalara göre insanın bir santimetrekare sinde 250.000 tane hücre var. Eğer erişkin bir insandan her saniye “otomat” gibi bir hücre düşmüş olsa idi bütün hücrelerin boşalıp tükenebilmesi için 900.000 sene geçmesi gerekecekti. Bir insanda her saniye 8 milyon hücre doğuyor.

Bilim adamları, hücrenin tesadüfen oluştuğu iddiasını; tıpkı bir maymun daktilo başına oturup devamlı tuşlara basmasıyla, tesadüfen manalı bir cümle meydana gelmesini kabul etmek gibi imkânsız olduğunu söylüyorlar.

Yale Üniversitesinden Dr. William Bennet’in yaptırdığı bilgisayar hesaplarına göre milyar kere milyar tane maymunu birer daktilonun başına geçirsek ve bu maymunlar milyar kere milyar sene devamlı olarak tuşlara bassalar içlerinde belki manası olan bir paragraf çıkabilir; öyle de bir hücrenin tesadüfen meydana gelebilmesi de bu misal gibi ihtimalden uzaktır.

Hücrenin yapı taşı aminoasitler, temel direği ise aminoasitlerin birleşmesinden meydana gelen protein denilen kimyevi maddelerdir. Bir proteini oluşturan aminoasitlerin belirli bir “pozisyon”u sadece belirli bir protein ihtimalini ifade eder, 20’de 1’dir. Bu yerleşmenin yanında diyelim ki başka bir çeşit, mesela Leucin yer alsın. Öyleyse bu iki çeşidin yan yana gelme ihtimali 20x20=400’de 1’dir. Belirli 3 asidin yanyana gelme ihtimali ise 20x20x20 = 8000’de 1 olacaktır.

Protein denen dizicik tesadüfî bir oluşumdur demekle, yani 20 çeşit aminoasidinden her biri bütün yerleşme şanslarını kullanıp birer protein molekülü (diziciği) oluşturdukları takdirde ki; dizicikte 100 ayrı yerleşme olduğunu düşünürsek, 20100 çeşit ihtimal karşımıza çıkıyor. Demek ki her proteine rastlama ihtimali: (1/20)^100~(1/10)^130i kadardır.

Yani 10’u 130 defa ard arda çarpmakla çıkan rakamda bir ihtimalle bir proteine rastlanabilir. Bu durumda proteinin tesadüfen meydana gelmesinin ne derece güç olduğu görülmektedir. Hücrenin yapısında tesadüflere yer olmadığına göre bu muhteşem yapıyı ve düzeni nasıl izah edeceğiz?

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

BALIKÇILLAR EKONOMİ DERSİ VERİYOR

BALIKÇILLAR EKONOMİ DERSİ VERİYOR

Uzmanlar uzun araştırmalar sonucunda hayvanların gıdalarını araştırırken minimal (en düş

DENİZ DİBİNDEKİ HAYATLAR

DENİZ DİBİNDEKİ HAYATLAR

Derin deniz dipleri bir mânâda kum çöllerine benzer. Derinliklerde de çölde olduğu gibi çok

ROKETLEYELİM Mİ?

ROKETLEYELİM Mİ?

Mermilerin, araştırma roketlerinin, pilotlu ve pilotsuz uçakların ve devasa uzay araçlarının

BOĞAZIMIZDAKİ ULAŞTIRMA SİSTEMİ

BOĞAZIMIZDAKİ ULAŞTIRMA SİSTEMİ

BOĞAZIMIZDAKİ ULAŞTIRMA SİSTEMİ Bir kaşık yemeği yutarken, çok ince hesaplanmış ve zam

ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA

ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA

Bitkilerin en dikkat çekici organlarından birisi de içerisine renk renk çiçek, yaprak ve sürg

ZAMANI YUTAN VARLIKLAR

ZAMANI YUTAN VARLIKLAR

Evren baş döndürücü hadiselere, yıldız ve galaksilerin patlamalarına, kuasarların şaşırt

HAYVANLARIN DA SAATİ VAR

HAYVANLARIN DA SAATİ VAR

Saatler hayatımızda çok önemli bir yere sahip. Onlarsız yapamayız. Çünkü bütün işlerimiz

DENİZ SALYANGOZU TAKVİMDEN HABER VERİYOR

DENİZ SALYANGOZU TAKVİMDEN HABER VERİYOR

Berlin Princeton Üniversitesinde çalışan Peter G. Kahn adlı bir Alman jeolog ve Kolorado Ünive

KENDILERINI YENILEYEN CANLILAR

KENDILERINI YENILEYEN CANLILAR

Denizyıldızı, yengeç, kuyruklu kurbağa ve kertenkelelerin kopan bacak ve kuyrukları bir süre

FOTOSENTEZ HAYAT VERİYOR

FOTOSENTEZ HAYAT VERİYOR

Fotosentez’i günümüzün modern araştırmacıları “Elektromanyetik enerjisinin, biyo

İNCİR DEYİP GEÇMEYİN

İNCİR DEYİP GEÇMEYİN

İnciri hepimiz çok severiz. Ülkemizde en çok İzmir ve Aydın yöresinde yetiştirilen incirin k

Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.

İsrâ, 15

GÜNÜN HADİSİ

Emin ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli (ayette sırat-ı müstakim ashabı olarak zikredilen) peygamberler, sıddikler, şehidler ve salihlerle beraberdir.

Tirmizi, Büyu 4, (1209); İbnu Mace, Ticarat 1, (2139)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI