MOLLA SADREDDİN YÜKSEL HOCAEFENDİNİN GÖZÜYLE İŞARAT-ÜL i’CAZ TEFSİRİ

Molla Sadreddin Yüksel Hocaefendi(1920–2004) Türkiye Müslümanlarının yakından tanıdığı büyük bir âlimimiz. İlmi derinliği ve Arapçaya vukufiyeti hakkında bir âlimimiz şöyle demişti; “Onun gibisini görmedik.” Kendilerinin, Bedi


Abdülkadir Badıllı

a_badilli@hotmail.com

2007-12-15 00:44:10

Molla Sadreddin Yüksel Hocaefendi(1920–2004) Türkiye Müslümanlarının yakından tanıdığı büyük bir âlimimiz. İlmi derinliği ve Arapçaya vukufiyeti hakkında bir âlimimiz şöyle demişti; “Onun gibisini görmedik.” Kendilerinin, Bediüzzaman hazretlerinin Birinci Dünya savaşında kaleme aldığı İşarat-ül İcaz tefsirine yazdığı Arapça takrizi muhterem Abdülkadir Badıllı ağabeyimiz ricamız üzerine dilimize çevirdi. Kendilerine teşekkürlerimizi sunarken, merhum Hocaefendinin de Rabb-i Rahimimizin Rahmet ve gufranına gark olmasını dileriz. Saygılarımızla. Cevaplar.org

“Besmeleye ve ona olan itimadımı izhardan ve Allaha hamdü senadan ve mahlûkatın seyyidi Hazret-i Muhammed ve onun al ve ashabına salatü selamdan sonra:

Bizim büyük önderimiz, ilim ve irfanda hâkim ve galip olan allame üstad Said-i Nursi’nin (RA) gözleri önünde ilim ve irfan dünyasından geniş, engin ve derin ufuklar açıldığından ve ilk olarak kitab-ı aziz olan Kur’anın ilimlerine daldığından beri(kendisi ifade-i meram kısmında yazdığı gibi) Kur’an’ın tefsiri için, büyük ve çeşitli ilimlerde mütehassıs ulemadan bir heyetin teşkil edilip çıkmasını hep istedi ve bekledi. Üstadın istediği o ilmi heyetteki ulemanın her birisi ayrı ve değişik ilimlerde mütehassıs olup, Kitab-ı Kerimin çeşitli ilim nahiyelerinden uzun, geniş ve derin araştırmalara girişsin. Ta ki, bu heyetin çok geniş derin çalışmalarından ve uzun araştırmalarından elde edilecek Kur’an-ı Kerim’e layık, câmi bir tefsir meydana çıksın.. Ve meydana gelen bu tefsir, yirminci asrın ihtiyaçlarına cevab verebilsin.

İşte Hazret-i üstadın uzun zaman öylesi bir heyetin çıkmasına karşı bekleyiş ve gözetlemesi Birinci Cihan harbi başlarına kadar devam eyledi. Ta ki, bizim Türk milletimiz ile Rus halkı arasında harp bombası patlayıncaya kadar..! O günden itibaren, o düşünülen heyetin ortaya çıkması hususunda kendisine bir çeşit ümitsizlik geldi. O da, o günden itibaren, Kur’anın i’caz işaretlerinden kalbine gelenleri kaydetmeye mecbur kaldı. Ve Kur’an’dan gelen bu sünuhatı tasnif eyledi. Sonra tertibe koyup tanzim eyledi. İşte o işaretlerin kayda alınıp yazılması neticesi olarak şu kısım tefsir meydana gelmiştir.

Şu işaretlerin kaydedilmesi ise, bir tek fikrin mahsulü olmasına rağmen, kendi sahasında ferid (biricik, yekta) olup, şimdiye kadar onun minvalinde hiçbir tefsir de yazılmış değildir. Çünkü bu tefsir, Kitab-ı Mecid’in nazmında saklı olan i’cazı keşfedip gün yüzüne çıkaran eşsiz bir tefsirdir. Bu tefsir Kur’anın nazmındaki i’caz nüktelerini öyle acib bir yol ile çıkarmaktadır ki, bizim şimdiye kadar okuduğumuz meşhur ve mütedavil tefsirlerde benzerine ne rastlamışız, ne de görmüşüzdür. İşte o meşhur tefsirlerden “Ebus-Suud” “Fahr-i Razi” “Beyzavi” ve meşhur üstad “Şeyh Tantavi-i Cevheri”nin tefsiri ki, onda kevni (Kainata) ait ayetlerin işaret eyledikleri bir çok ve muhalif ilimleri uzun-uzadıya mahirane açıklamış olduğu halde ..

Arkadaş! şu söylediklerimizde eğer şüphe ediyor isen, önce sen Hz. Üstadın şu gelecek ayetlerde yaptığı şerh ve tahlillere gözlerini bir çeviri ver.(Burada İşarat’ül İcaz’dan değişik yorumlara yer veriliyor. O kısımları almadık..)

Ya da gel, İşaratül-İ’caz ‘da şerh edilmiş diğer ayetlerden herhangi birisine dikkatle bak! Sonra da, şu mezkûr ayetlerin aynılarını başka tefsirlerde de bir mütalaa ediver. Daha sonrada taassup kaydından azade bir kalbin varsa, onu bir konuşturuver!...

Sözün özü: Onun, vahy ile indirilmiş olan Kur’an ayetlerinin tahlilinde yapmış olduğu ibareleri için deriz ki: Bunlar da öyle bedi’ bir tatlı eda, bir halâvet, bir güzellik ve harika bir tetkik bulunmaktadır ki, hakikaten emsalsiz ve benzersizdirler. Evet, Cenab-ı hazret-i Üstad, bu tefsirde ayetlerin birbirleriyle olan münasebet cihetlerini ve cümlelerinin birbiriyle olan tenasüplü vaziyetlerini ve ayrıca cümlelerinin heyet ve harflerinin birbirlerine cevap verme keyfiyetlerini öyle bir tarzda beyana getirmiştir ki;o ayetlerin her birisinin asıl olan murad manalarından ayrılmayarak etraflarında dönmekle beraber, ilm-i belağatın en ince kaidelerine ve nahiv ve sarfın tam usulüne ve mantık kanunlarıyla ilm-i usulud-din düsturlarına ..Ve daha bu ilimler gibi mevzu’ ile alakadar başka ilimlere de dayandırarak harika bir tarzda tahlil eylemiştir. Hatta öyle ki, Hz. Üstad, öylesi en gizli olan belağatın münasebetlerinden bahsetmektedir ki, bunlar geçerli olan usul ve âdete göre keşfedilmeleri ancak beşeri dimağın özünde yerleştirilmiş olan maneviyatı, zahire çıkarabilen bir güç ile mümkündür.

Amma bütün bunların en acib yanı şudur ki; Cenab-ı Üstad, şu nihai haddine ulaşan tetkikatı ve bu derin araştırmayı keşfedip istihraç eylediği gün ve anlar, Cenab-ı müellifin dört etrafına ve üzerine Rus askerlerinin kurşunlarının yağmur gibi düştüğü gün ve anlarda olmuştur.

İşte o hazret, o günlerde bir yandan son derece kahramanane silahını düşman askerlerinin göğüslerine doğrultup (otomatik makineli tüfek gibi)ateşlediği aynı zamanda, bir başka cihetten, kendi dimağının fabrikasından i’caz-ı Kur’anın atom bombasının programının tatbikata koymasına da çalışıyordu. Ta ki, bu manevi atom bombasıyla da başka bir cihetten küfür ve dalaletin bünyanını, kalesini parçalayıp tarumar etsin.

Feya sübhanallah ,şu ilahi harika olan bir zekaya!..Öyle bir zeka ki,gayet acib bir kahramanlıkla ve mürşid bir önder olan sebatlı,metin bir kalble mücehhezdir.

Evet, o çok dehşetli korkunç vakit ve zaman ve çok müthiş yer ve mekân, cenab-ı müellife korku ve telaş vermemiş ve keskin, nafiz fikrini, Kur’an-ı Mübinin etrafında i’cazını taharri etmek için gaflet verip alıkoymamıştır.

İşte biz Risale-i Nur talebeleri şu kitabı, beşerden insanlığı bilenlerin ellerine ve önlerine koyarak sunmayı bir vazife addetmekle sevinç ve kıvanç duymaktayız. Ta ki, pespayeli garazlardan sıyrılmış, kötülenmiş hevay-ı nefis ve taassuptan uzak olan kimseler, bunu bir araştırmalı ders kitabı yapsınlar. Çünkü bu eserde kalbi uyanık olanlar için, ya da hüşyar bir kulakla dinleyenlere hatırlatıcı dersler vardır.

Cenab-ı Allahtan isteğimiz odur ki; insanlar bu derslerle fayda ve menfaat görsün..Ve onların doğru yola girmelerine vesile olsun.

Bitlisli Sadreddin Yüksel

1378 Hicri–1958 Miladi

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

Bakın bu gün Regaib kandili. Benim kanaatim –ki siz de destekleyeceksiniz- şu an Türkiye’de

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

-Bediüzzaman Ne Demek?- -Yazdı mı? Yazdırıldı mı?-

AZİZ ÜSTADIMA

AZİZ ÜSTADIMA

Aziz üstadım; seni tanıdığıma, eserlerini okuduğuma şükür ediyorum. Sana talebe olma şe

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

Biz münevverler, ekseriyet itibariyle herhangi bir içtimai meselede gazete haberleriyle iktifa ede

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

1- Bedîüzzamân Saîd Nursî: Târihçe-i Hayâtı, Eserleri, Meslek ve Meşrebi, Doğuş Ltd. Şi

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

Rahmetli Said-i Nursi veya Kürdi'nin nasıl yaşadığını ve nasıl öldüğünü öğrenmek içi

SAİD-İ NURSİ

SAİD-İ NURSİ

Abdürrahim ZAPSU Yetmiş yıl evvel Van vilâyetinin Nurs köyünde doğdu. Babasının ismi Mirza

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

Bu anlattıklarımız, mücahid alim Said Nursi’nin hayatının bazı safhaları ve lem’alarıd

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

Esaretten kurtulup Van’a döndüğünde Müslüman safları ve cemaatleri arasındaki İslami gayr

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

Bu kısa fetret dönemi sonrasında tüm himmetini bütün işlerde dinin tahkimine ve zayıflık g

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

Üstad üstaddır. Müceddiddir. Geçmiş büyüklerle irtibatı çok kuvvetlidir. Geleceklere de ç

Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.

Kevser:2

GÜNÜN HADİSİ

"Kelimetan hafifetan alellisan. Sakiyleten filmizan. Habiybetan ilerrahman: Subhanellahi ve bi hamdihi, subhanellahi'l-azim."

"İki kelime vardır ki, dile hafif, mizanda ağırdırlar: Sübhanellahi ve bi hamdihi, sübhanellahi'l-azim." (Buhari, Deavat: 11/175)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI