ŞEKERCİ HOCA
Babam, beni uyardı “Oğlum, başka mekteplerin birinde öğretmenin biri cebinde şeker getirmiş. Okul çocuklarına Allah diye bir şeyin olmadığını söylemiş. Çocuklar itiraz edince “Haydi Allah’tan şeker isteyin, eğer varsa verir, y
1954 yılında yedi yaşında iken ilkokula başladığımda okuma yazması olmayan, ama bize karşı davranışını şimdilerde değerlendirdiğimde dünyanın en ünlü pedagoglarını dahi şaşırtacak derecede çocuklarına önem veren babam, beni uyardı “Oğlum, başka mekteplerin birinde öğretmenin biri cebinde şeker getirmiş. Okul çocuklarına Allah diye bir şeyin olmadığını söylemiş. Çocuklar itiraz edince “Haydi Allah’tan şeker isteyin, eğer varsa verir, yoksa veremez. Ama ben varım, bakınız size şeker veriyorum” demiş. Aman oğlum bunlara aldanma” demişti.
Aradan yıllar geçti, bu inkârcılık hareketini yapan bir öğretmenle karşılaşmadım.
Yüksek öğretimi bitirip, imtihanla bir şehre vaiz olarak atandığımda, ben bu olayı olduğu gibi kürsüden anlattım. Dinleyenlerden iki kişi şekeri yiyenlerden olduğunu, öğretmenin de emekli öğretmen olarak yaşadığını söyledi.
Eski bir asker olan değerli dostuma bu emekli öğretmenden randevu almasını ve görüşmek istediğimi, mümkünse Perşembe gününe randevu almasını istedim.
Bir Perşembe günü ikindi namazı sonrası emekli öğretmenin evine vardık. Çok sıcak karşılandım. Konuşmanın konusu belli değil. Hoşumuza giden her konuyu konuşuyor, çok hoş bir vakit geçiriyoruz. Derken ayrılma vakti gelince “Yarın Cuma namazını benim konuşma yaptığım camide kılarsa memnun olacağımı, namazdan sonra yine hoş vakitler geçirebileceğimizi söyledikten sonra yanımdaki dostuma “Yarın arabanla alırsan memnun olurum” dedim. O da kabul etti.
O gece emekli öğretmenin Cuma namazına geleceğini şehrin hepsi öğrendi. Cuma namazı öncesi vaaz vermek için camiye vardığımda caminin içi dışı dolmuştu. Herkes eski öğretmenini bekliyordu. Beni dinlemek yerine onu gözetliyorlardı. Ve nihayet geldiler. Cemaatte bir kargaşadan sonra onlar yerlerine oturdular. Namazdan sonra ikindiye kadar beraber olduk. İkindi namazını da kıldıktan sonra arabayla evine kadar bıraktık.
Çocuklarından ve yakın çevresinden bir çok insan sevinçlerini bildirdiler. Emekli öğretmenin birde Umre yapmasıyla bütün şehir bayram etti. Onu, fikirlerinden dolayı sevenlerde 9.5 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Bütün bildikleri, üst üste yığılmış bin küpün en alttakinin alınıvermesiyle meydana getirdiği bir gümbürtüyle yıkılırken alttaki temelin ortaya çıkmasıyla sağlam temele layık yepyeni bir bina oluşuverdi.
Bazı insanlara mutlaka bir şeyler anlatmamız gerekmez. Müslümanlığı yaşamaya çalışan insanlarla bir arada olmaları bazılarına çok şey anlatır.
Türkiye şartlarında dine karşı tavır alan öyle insanlarımız var ki, mahallenin imamından dini konularda daha bilgili. Ancak bazı insanlarımız şekerli mantık oyunlarıyla kandırılmışlar. Çocukları dahi kandıramayan bu mantık bir zamanlar destek gördüğü için azda olsa bazıları tarafından kabul görmüş.
Bu emekli öğretmen anlattı: “Ben bu eylemimi yaptıktan sonra şikâyet edildim ama Maarif vekili/Milli Eğitim Bakanı, beni hayal edemeyeceğim yüksek bir makama getirdi” demişti.
İşte asıl şeker verme yoluyla kandırma hareketi budur.
Benim burada yaptığım önemli bir şey değil. Yeni yürümeye başlayan çocuğun elinin küçük parmağından tutarak annesinin çocuğunu yürütmesi gibi, gavurluğundan kurtulmak isteyen insanın gölünün bir tarafından tutuverip, şeker verdiği altmış yaşındaki öğrencileriyle aynı safta buluşturuvermektir.
Sizler de bulunduğunuz şehirde, azda olsa, belki beşi geçmeyen, tanınmış inkârcı insanların gönlünden tutuverin.
Mahmut Toptaş
Tanıdığım Ünsüzler-Cantaş Yayınları-İst
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
Murat Akbulut, 2008-12-19 12:36:17
Şekerci hocaların bıraktığı enkaz nesli devraldık.Yeni nesil değerlerinin bekçisi biz öğretmenlerin olacaktır.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
hidayet kayapal, 2010-03-25 13:43:51
elinize aldığınızda bitirmeden bırakamayacağınız çok tesirli bir kitap Allah hocamızdan razı olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”
1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP
"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."
Tahrim, 8
GÜNÜN HADİSİ
Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir
Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...