RİSALE-İ NUR’DAN KELİMELER CÜMLELER–2-Alaaddin Başar-Zafer Yay.-2007-İstanbul

Sadece kendi işine dalmış birisi, haset edecek bir şey bulamaz. Çünkü, haset insanı avare eden bir ihtirastır. Evde tutacağına sokak sokak gezdirir.”s:22


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2009-01-30 01:19:13

"Sadece kendi işine dalmış birisi, haset edecek bir şey bulamaz. Çünkü, haset insanı avare eden bir ihtirastır. Evde tutacağına sokak sokak gezdirir."s:22

"Kalpte öfkelenme, gazap etme duygusu da vardır. Bu âlemdeki afetler, musibetler ve belalar kalpteki bu duyguya bir pencere olur; İlahi kahrı ve azabı bu sahnelerde seyreder. O halde kalbin Kahhar, Cebbar gibi isimlerin de nurlarına ihtiyacı vardır."s:25

"Delil ve burhanlar, insanın gerçeği bulmasına ve hidayete ermesine kâfi değildir. Öyle olsaydı, her çiçeği, her yıldızı, her canlısı ve her bitkisi durmadan Allah'ı tanıtan bu muhteşem âlemde, kimsenin imansız olmaması gerekirdi."s:28

O mizanda, zerre kadar iyilik de kötülük de tartılacak. Biz, 'kalbimiz temiz' diyerek nefsimizi baş köşeye oturtup başkalarının günahlarına bakacağımıza, kendi noksanlarımızla ilgilensek ve onları tamamlamaya gayret göstersek o gün daha kârlı çıkarız. Biz o âlemde, başkalarının hatası nispetinde değil, kendi sevabımız miktarınca derece alacağız. Başkasının noksanlığı bizi yükseltmeyecek."s:34

Şu var ki, rahatla saadeti karıştırmamak gerek. Dünyada rahat yoktur, ama huzur ve saadet vardır. Bu mefhumlar, bedene değil ruha bakarlar. Ruh ise iman, Salih amel, takva ve güzel ahlak ile huzur bulur ve mesut olur."s:40

"Kalp ve ruhun hayat bulması için, 'insanın, Allah'ı tanıma ve Ona muhabbet etme vadisinde var gücüyle çalışması, inanç, düşünce ve fiil âlemlerini kulluk şuuruyla tanzim etmesi ve tek gayesinin O Rahman Rabbinin rızasına ermek olması' gerekiyor."s:45

"Aklı yerinde kullanmak, o kıymetli sermayeyi Allah'ın razı olduğu sahalarda gezdirmekle olur. Ve ebedi saadet, aklını böyle kullanan insanlar içindir."s:62

"İnsan, gözüne inanmayabilir; 'acaba yanlış mı gördüm' diye gözlerini ovuşturup yeniden bakabilir. Keza, aklına da inanmayabilir; 'yanlış mı anladım' diye yeniden okuyabilir. Ama, vicdanı hususunda, onun bildikleri hakkında böyle bir tereddüde düştüğü olmaz."s:65

"İnsanın bedeni, 'şehadet âlemi' denilen şu görünen âlemdeki varlıklardan istifade ettiği gibi, akıl ve kalbi de bu eşyayı yaratan ve ona hizmet ettiren Rabbini, Halıkını bilmek ve bulmakla tatmin olur. Bu cihetle de vicdan, gayb âlemi ile şahadet âleminin 'nokta-iltisakı' yani bir nevi buluşma noktasıdır."s:72

"Hayırları işlemek amel-i Salih, şerlerden kaçmak ise takvadır. Amel-i Salih işlendikçe reca kapısı, takvada ilerlendikçe havf kapısı açılır. Her iki kapıdan da aynı neticeye erilir: Cennet."s:83

"Havf ve reca imandandır… Her ikisi de mü'minin sıfatları. Bundandır ki, hangisi ruhtan çekilse, küfür tehlikesi belirir. Havf etmeyen insan, isyan yolunu tutar, bu yolun sonunun ise küfre çıkma tehlikesi vardır.
Recanın azalması da ümitsizliğe yol açar. Bu da sonu küfre çıkabilecek bir başka yol…"s:83

"Ve kul, acz ve fakrını idrak ettikçe Rabbine yaklaşacak, kusurunu itiraf ettiği ölçüde Gaffarına yanaşacak, cehlini bildiği ve ilme çalıştığı nispette Âlim ismine âyine olacak; kısacası, marifetullahta ilerledikçe kurbiyette (yakınlıkta) de mesafe kat edecektir."s:96–97

"İnsan niçin hiçbir hatayı kendi üzerine almaz da nefsini yanlışlardan, kusurlardan arı ve duru göstermek ister? Bu hata insan ruhundaki bir istidadın yanlış kullanılmasının neticesi. Onun asıl yeri, tesbih, yani, Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etmek."s:100

"Dünyanın dönmesine güneş illet değil, sadece sebeptir. Bir yaratıcı, meyveyi ağaca bağladığı gibi, dünyayı da güneşe bağlamıştır."s:134

"Geceyi de gündüzü de güzel görebilen bir göz, kendi ömür sayfasında yazılan hastalık ve musibetleri de, sıhhat ve afiyet kadar faydalı görebilir."s:137

"Hidayet nuru Allah'ın hazinesinde. Biz, insanları o nura çağırmakla görevliyiz. Bundan ötesine gücümüz yetmez."s:139

"Kâinat kitabını okumadan yaşayan, ihtiyaçlarının peşinde durmadan koşan, hırs ile kazanıp gafletle tüketen, yorgunca yatıp sersemce uyanan, aceleyle yiyip süratle işine koşan ve yeni bir günü daha tüketmeye başlayan insanoğlu, ülfet perdesini yırtabilmek için Kur'an'ın irşadına ne kadar muhtaç, öyle değil mi?"s:145

"Feyizler, bereketler, sevaplar hep sebepsiz yaratılırlar. Okuduğumuz bir tesbihi temsil edecek bir meleğin yaratılması da ibda yoluyladır. Yani, o tespihi okurken ağzımızdan çıkan hava, onu temsil edecek meleğin yaratılmasında bir sebep olarak istimal edilmez. Melek, doğrudan, sebepsiz yaratılır."s:149

"Cehil ilme, günah feyze perde. Bu perdeler aşıldıkça insan manen yükselir ve önüne ayrı ayrı marifet tabakaları ve muhabbet mertebeleri açılır."s:151

"İbadetler gibi virtler, tesbihler de ancak Allah rızası için olmalıdırlar. Ancak bu takdirde ihlâs mührünü taşır ve makbul olurlar. İnsan bir duayı veya bir tesbihi dünya işlerinin iyi gitmesi için yaparsa ihlâs bozulur ve umduğu o neticeye de ulaşamaz."s:167

"Dünün boş arsasına bugün bir bina kurmuş, istifadeye sunmuşsanız bu bir müspet harekettir. Ama mevcut bir binayı ortadan kaldırmış, faydasız hale getirmişseniz buna da menfi denir."s:193

"Şayet sizi yanlış anlayarak yahut büsbütün anlamayarak, ihlâs ile yaptığınız bu iman hizmetine mukabil sizlere sıkıntı verirlerse, sakın menfi hareketlere tevessül etmeyin; sıkıntıları sabırla ve şükürle karşılayın."s:195

"İman hakikatlerini kalplere hâkim kılmanın, İslam'ın emirlerini ferdin fiil âlemine aksettirmenin yolu sabırdan, şefkatten geçer. Menfi harekete müsaade yok! Zaten, dâhilde niza ve kavga olamaz."s:195

"Acz ve fakr, ubudiyetin esasıdır. Şefkat Rahim ismine, tefekkür ise Hâkim ismine isal eder. Rahim ismine mazhariyet, iman hizmetini netice verir."s:196

"Kalpler Allah'ın yed-i kudretindedir. Hâdi ancak O'dur. Okuduklarımız ve anlattıklarımız muhatabımızın kalbinde ancak onun lütfuyla sünbül verir, bizim irademizle değil…"s:199

"Rahim ismine kâmil manada mazhariyet, insanlara iyiliklerin en büyüğü olan iman vadisinde yardımcı olmakla, onları ebedi azaptan kurtarıp sonsuz bir saadete kavuşturmak için bütün himmet ve gayretiyle çalışmakla olur."s:202

"Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var ayet-i kerimesi, kendisine yapılan bu kadar ihsandan gafil olarak, her şey ona hizmet etmeye mecbur imişçesine bir gurur ve kibir içinde yaşayan, önünü görmediği halde istikbalini garanti zanneden, ölüm ötesi için Rabbine yalvarıp yakarmayan insanların, Allah katında hiçbir değer taşımadıklarını ifade buyuruyor. Aczini bilmek, fakrısın bilmek, kısacası, haddini bilmek, ne büyük saadet…"s:217

"Bir yandan iman hizmetinde bulunmakla şahs-ı manevinin sevabına iştirak ederken, öte yandan kalp ve ruh aynamızı büyütmemiz ve daha da parlatmamız gerekiyor. 'Sadakat ve hizmet' ile aynalar büyür, 'takva ve içtinab-ı kebair' ile de parlaklaşır ve berraklaşır."s:222

"Cihat başkalarını öldürüp Cehenneme göndermek için değil, nefsimizi ve diğer nefisleri Cehennemden kurtarmak için yapılır."s:227

"Eğer bir takım insanların hak ve hakikate ermesine bir başka grup engel oluyorlarsa bunlarla savaş etmek de cihattır."s:227

"Eğer insanlığın manevi kurtuluşa ermesini istiyorsak, bunun yolu tebliğden geçer, ilimden geçer, İslam'ı en güzel şekilde temsil etmekten geçer; siyasetten ve kavgadan değil."s:233

"Manevi cihat, manevi hastalıklara karşı yapılır. Cehalet manevi bir hastalık. Bunun giderilmesi ilim ile olur. Bir çocuğu döverek ona bir şeyler anlatmanız mümkün mü?"s:239

"İnsanı su-i zanna sevk eden en önemli sebep, kendi mizacının bozukluğu yahut kendi hayat düzeninin çarpıklığıdır. Daima karşısındakileri aldatan bir insan, herkesin sözlerini şüphe ile karşılar ve her işin altında bir hile, bir oyun arar."s:280

"Hüsn-ü zannın en önemli bir istimal yeri, insan iradesini aşan musibet ve felaketlerde kaderin bir hikmet ve rahmet yönü olduğunu düşünüp şikâyet ve isyandan sakınmaktır."s:280–281

"Helal dairesinde kazandığı miktar, hırsını tatmine kâfi gelmeyen şükürsüz bir insanı bekleyen acı akıbet, harama girmektir. Haram ise cehennem ateşinden bir parçadır ve kendisiyle beslenenleri o ateşin aslına ulaştırır."s:294

"Şeytanın, 'ehven-i hayır' ve 'a'zam-ı şer' ile amel etmesi ne kadar dessasane ise, bizim de onun tam tersine, 'a'zam-ı hayr' ve 'ehven-i şer' ile amel etmemiz o kadar hikmetli olacaktır."s:309

"İnsanın nefs-i emmaresi, malayaniye yatkındır. Çünkü onda ahiret için bir fayda yoktur. Şeytan da insanı küfür, şirk, günah şıklarından hiçbirine sevk edemediği takdirde, onu malayaniye sevk eder, nefis ve şeytanın bu ortak arzusuna uyan insan, boş konuşmaları saatlerce dinlemekten zevk alır. Aynı insan ilmi bir eseri okuduğunda, yarım saat sonra sıkılmaya ve yorulmaya başlar."s:314

"Kendini seven ve menfaatini bilen insan haset yolunu tutmaz. Çünkü haset başkasının saadetini çekememe yüzünden, insanın kendi ruh âlemini perişan etmesidir. Rakibine kızarak kendini bıçaklamak gibi bir şey."s:319

"Şuursuz eşyanın, şuurlu işler görmesi ayrı bir delil… Kâinattaki güzellikler bir güzelleştiriciyi, nimetler, bir nimet vericiyi, gösteren ayrı ayrı deliller…"s:344

"O göstermeseydi, biz neyi görebilirdik? Nitekim, halen göremediğimiz nice varlıklar mevcut; ruh, akıl, melekler, manyetik dalgalar gibi…"s:345

"Mademki, her şeyin en güzeli helal dairesinde, helal kazanmak, helal yemek, doğru söylemek gibi… Bunu, kadın veya erkek sevgisine de tatbik etmemiz gerekiyor…"s:345

"Bazı kimseler, kanuna aykırı olmayan bir şeyin günah da olmayacağını zannederken, bazıları, 'herkesin işlediği bir fiilin günahlıktan çıkacağı' vehmine kapılıyorlar."s:349

"Bütün emirler ya topyekün insanlara, yahut mü'minleredir.
Hidayete çağıran ayetlerde hitap bütün insanlığa yapılır. Ne ırk, ne kabile, ne makam, ne rütbe gözetilmez… Bir Arabın hidayete ermesi, bir İngiliz'in hidayete gelmesinden daha önemli değildir."s:367

"Ruhun ırkı yoktur. Ve insan da kâmil manasıyla ruhtan ibarettir. Beden onun elbisesi…"s:371

"Eşyanın bir sureti, bir de hakikati var. Suret mülk ciheti, hakikat ise melekûtiyet cihetidir. Bütün hakikatler İlahi isimlere dayandığına göre melekûtiyet ciheti doğrudan doğruya esma-i İlahiyeye bakar."s:394

"Bir mahlûkta İlahi isimlerin tecellilerini seyredebiliyorsak, ondan faydalanıyoruz demektir; hem de en ileri manada. Bu fayda sadece cismimize ve fani dünya hayatımıza bakmıyor, ruhumuzu yüceltiyor, aklımızı kemâle erdiriyor."s:401

"Bu varlık âlemi, güneşleri ve yıldızlarıyla, hayvanları ve insanlarıyla, cinleri ve melekleriyle henüz yaratılmamışken bütün bunların mahiyetleri Allah'ın ezeli ilminde mevcuttu. İşte, daire-i ilim bu 'mahiyetler âlemi'dir. Bunlar, yaratılmaları dilendiğinde, İlahi kudretle varlık sahasına çıkarılırlar. İşte, varlık âleminde boy gösteren bütün bu hakikatler âlemine de 'daire-i kudret' deniliyor."s:415

"Zaman nehrinde akan bütün varlıkların şu görünen kısmı kudret dairesini, görünmeyen yani gayb âlemindeki bölümü ise ilim dairesini temsil eder."s:416

"Bazı hadiseler görünürde şer ve çirkin telakki edilirler. Ama onların arkalarında nice gizli güzellikler saklıdır."s:421

"Demek oluyor ki, hiç çile çekmeden, hiçbir zahmete katlanmadan, hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadan geçen bir ömür, düz bir çizgiyi andırır ve ondan hiçbir mana çıkmaz. Çizgiyi yazı yapan o eğri büğrüler, o iniş çıkışlardır."s:422

"Suret, hüviyet, mahiyet ve hakikat bir varlıkta birlikte bulunurlar. Ama, farazi olarak, bunları ayrı ayrı değerlendirdiğimizde, mahiyet ve hüviyet âlemlerinde İlahi ilmin, suret ve hakikat âlemlerinde ise İlahi kudretin daha fazla tecelli ettiğini hisseder gibi oluruz."s:427

"Bir mü'min, Allah'ın azamet ve kibriyasını gösteren levhaları seyir ve tefekkür etmekle Azim, Kebir, Kadir gibi celali isimlerinden feyiz alır. Bu feyiz ile kendi aczini, noksanını, fakrını daha çok hisseder."s:436

"Çalışmak âdetim, tevekkül halimdir hadis-i şerifine ittiba ederek, elinden gelen gayreti gösterdikten sonra Allah'a tevekkül eden ve kadere razı olan bir insan, 'Kâfi' isminin tecellisiyle ruhunda bir genişlik, bir rahatlık ve ulviyet kazanır."s:436

"Hakiki terakki, insanın iç dünyasında, onu melekler sırasına geçiren hatta bazı yönleriyle onların da ilerisine götüren ilerlemelerdir. Bu ise her bir manevi duygu ve latifeyi yaratılış gayesine en uygun ve ilahi rızaya muvafık şekilde kullanmakla gerçekleşir."s:449

"İnsanın nail olduğu bir nimet, eğer onun hakkında hayırlı ise, bu İlahi bir ikramdır. Eğer o nimet o şahsın kibrini ve isyanını artırırsa bu, ikram değil istidracdır."s:456

"Hayat bir sedefe benzetilmiş, o sedefteki incinin ruh olduğu ifade edilmiştir. Kâinatın, hayatı netice vermesi gibi, bu hayat da ruhu netice vermişti; ruhun değeri, diğer hayatlardan o kadar ileridir.
Onlar kap, ruh ise o kapta saklanan cevher makamındadır."s:470

"Her bir organ, insan için büyük bir sermaye iken, bunların yanlış yahut faydasız sahalarda kullanılmaları bedenin israf edilmesidir."s:471

"Kürsi için, 'Arşın altında, yedi kat semanın üstünde' şeklinde bir tarif getiriliyor."s:487

"Kürsi, mekân ve madde âleminin sonu olan bir cisim. Bütün semaları ve arzı kuşatan, bütün cismani âlemleri içine alan bir cisim. Arş madde ötesi ve mahiyeti meçhul olan bir makam… Onun Kürsi'yi nasıl içine aldığını kavramak, insan aklını çok aşan bir hadise."s:487

"İnsan henüz kendi öz ruhunun, yine kendi öz bedenini nasıl kapladığını, idare ettiğini, çekip çevirdiğini, kolu nasıl tutup kaldırdığını, ayakları nasıl yürüttüğünü idrak ve ifadeden aciz… O halde böyle büyük bir yükün altına nasıl girebilir?"s:487

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz!

Fatır, 3

GÜNÜN HADİSİ

Kur'an öyle bir servettir ki, O'nu elde edenin hiçbirşeye ihtiyacı kalmaz. O'ndan daha büyük bir zenginlikte bulunmaz.

Camiü's Sagir, 4:535, Hadis No:6183

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI