ALMANYA’DAN GELEN NAMAZ VE KUR’AN

Prof. Dr. Lütfü Ülkümen bir sohbet esnasında beni hayrette bırakan şöyle bir hatırasını nakletti: “Hocam biliyor musunuz? Ben namazımla, Kur’an’ımı Almanya’dan getirdim!”


2009-04-29 02:49:36

Prof. Dr. Lütfü Ülkümen bir sohbet esnasında beni hayrette bırakan şöyle bir hatırasını nakletti:

Hocam biliyor musunuz? Ben namazımla, Kur’an’ımı Almanya’dan getirdim!” dedi. Nasıl olduğunu sorduğumda şunları anlattı:

“Ben İstanbul’da Ziraat Fakültesinde talebe iken Almanya’dan seminer vermek üzere bir ilim adamı geldi. Hoca ve talebelere verdiği seminerde ben de bulundum. Doğrusu öyle bir seminer verdi ki hocalar başta olmak üzere, hepimiz hayret ve takdirle dinledik. O anda içimden “Keşke bu hocanın talebesi olsaydım.” dedim. Zamanla mezun oldum. Beni dayım okutmuştu. “Oğlum, dedi, seni okuttum, işte bütün bu bağ ve tarlalar sana teslim, sen bu işin ehli oldun. Ne istiyorsan yap.” Dayımın bu sözü üzerine, tulumu giyip çalışmaya başladım. Dayıma:

“Burada arpa ve buğdaydan ise, meyve ağaçları dikmenin daha uygun olacağını söyledim. O da:

“Sen bilirsin ne istersen yap.” dedi. Ben de oradaki işçilerle işe koyuldum.

 Yine böyle çalıştığımız bir gün, jandarmalar köye geldi. Bana:

“Devlet yurtdışında eğitim almak üzere 10 kişiyi gönderecek. Bu 10 kişiden birisi çekilen kura sonucunda siz oldunuz.” dediler. Bunu duyar duymaz bütün işleri bıraktım ve Almanya’ya gittim. Oraya gittiğimde, İstanbul’da bize seminer veren hocanın fakültesine düştüm. Nihayet hayalim gerçekleşmişti. O profesör, sonradan öğrendik ki, tam bir Osmanlı hayranıymış. Osmanlıya olan sevgisinden dolayı bizlere de çok yakınlık gösterdi ve alâkadar oldu.

Bu meyanda bir gün beni evine davet etti. Yemekten sonra kahvelerimizi içerken, duvarda kılıf içersinde bir kitabın asılı olduğunu gördüm. Bizim evlerimizde astığımız Kur’an-ı Kerîm’e benziyordu. İçimden “Bu da onların İncil’i olmalı.” diye düşündüm. Benim o kitaba sık sık bakmam, hocanın da dikkatini çekmiş olacak ki, bana:

“Neden sık sık o duvara bakıyorsun.” diye sordu.

“Biz de Kur’an’ımızı böyle aynı şekilde duvara asarız.” dedim. O da:

İşte o sizin Kur’an’ınınızdır.” deyince hayrette kaldım. Ne diyeceğimi şaşırdım.

Sohbetimiz devam ederken:

“Hocam ben sizi çok seviyorum.” dedim. İşte o zaman acı bir tebessümle:

“Sen benim neyimi seviyorsun?” diye sordu. Ben de:

“Sizi ilim ve irfanınızdan dolayı seviyorum.” dedim.

Yok yok!, dedi, sevilecek insanlar Türkiye’nin köylerinde kuşluk namazı kılanlardır.”

Oradan ayrıldıktan hemen sonra, arkadaşlarımdan bana Kur’an’ı

öğretmelerini istedim ve namaza başladım.

İşte Almanya’dan namazım ve Kur’an’ım böyle geldi.

Aynı fakültede, yine Osmanlı hayranı bir bayan hocamız vardı. O da bizimle yakından ilgilenir, hâl hatırımızı sorardı. Bir gün fakülte çıkışında karşılaştık. Hâl ve hatırımı sorarken ben de iftiharla “Bizim kızlarımız da artık okullara gitmeye başladılar. Yakında hepsi sizin gibi sosyal hayatta görev alıp hizmet edecekler” dediğimde, kızgın ve üzgün bir ifade ile: “Eyvah! Siz de o Osmanlı hanımlarını tahtlarından indirip bizim gibi perişan bir hâle mi getiriyorsunuz?” dedi ve bir daha benimle konuşmadı.

Kaynak:

Hayatım Hatıralarım

Mehmed Kırkıncı

Zafer Yayınları-İst–2004

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”

1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP

Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.

Nûr, 38

GÜNÜN HADİSİ

Allahu Teala, kulunu helal (kazanç) talebinde yorgun görmeyi sever.

250 Hadis, s.197

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI