HZ. HATÄ°CE (R.ANHA)

BABASI: Kureyş eşrafından Huveylid b. Esed b. Abdüluzzâ b. Kusayy’dır. ANNESİ: Fatıma binti Zaide el-Asamm’dır ki


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2009-05-22 00:30:19

"Allah Teâlâ bana ondan daha hayırlısını vermedi. Halk bana inanmazken o inandı. Herkes bana yalancı derken o doğru söylediğimi kabul etti. Kimse bana bir şey vermezken o beni malıyla destekledi ve Cenâb-ı Hak bana ondan çocuklar ihsân etti" Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)

BABASI:

Kureyş eşrafından Huveylid b. Esed b. Abdüluzzâ b. Kusayy.

ANNESÄ°:

Fâtıma binti Zâide el-Asamm.

NESEBÄ°:

Kureyş kabilesinin on iki kolundan biri olan Esedoğulları'ndan gelmektedir.

"Meşhur Kusay'da Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ile nesebi birleşir. Hanımları arasında nesebce Aleyhissalatu vesselam'a en yakın olan Hz. Hatice'dir."

KÃœNYE VE LAKABLARI:

Cahiliye devrinde Kureyş kadınları içinde Tahire diye anılırdı. Kübra sıfatı ise; Resûlullah'ın zevcelerinin en büyükleri olduğuna işaret eden sonradan verilmiş bir lakâbdır.

Künyesi ise, Ümmü Hind'dir. Cahiliye devrinde yaptığı evliliklerden meydana gelen iki çocuğunun adının Hind olmasına izafeten, Annemiz bu künyeyi almıştır.

ŞEMAİLİ VE AHLÂKI:

Hazreti Hatice güzellikte, cemalde, iyi huyda meşhurdu, Kureyş kadınları arasında asalet, şeref ve zenginlik bakımından üstün mevkie sahipti. Aynı zamanda Cenab-ı Hak, pek az kadına nasip olacak bir güzelliği de kendisine ihsan etmişti. Kureyş'in en asil ve faziletli kadınlarındandı. Çok zeki ve güzel ahlaklı idi. Ruhundaki güzellikler yüzüne aksetmiş, mütebessim, samimi ama aynı zamanda ciddi mükemmel bir karakter…

BAZI ÖZELLİKLERİ:

v Cahiliye gibi bir dönemde kendisini ahlak yönünden çok güzel muhafaza etmiş; pakize, ahlaklı, faziletli bir hanımefendi idi. Aynı zamanda şerefli bir ailenin faziletli bir kızı idi.

v Efendimiz'e Nübüvvet geldiğinde Allah ve Resûlüne iman edenlerin ilki oldu.

v Bi'setten evvel Resûl-i Ekrem, bir defa Hatice-i Kübranın Meysere ismindeki hizmetkârıyla ticaretten geldiği zaman, Hatice-i Kübra, Resul-i Ekrem'in (aleyhissalatu vesselam) başında iki meleğin bulut tarzında gölge ettiklerini görmüş.

v Hz. Hatice, sıkıntılara en ağır eziyet ve işkencelere dayanmada yardımcı olmak üzere Resûlullah'ın yanında bulunmuş, ona her türlü destek olmuştu.

v Hz. Hatice, Hz. Peygamber'in bütün hizmetlerini kendisi görür ve bu konuda hizmetçi kullanmazdı. O, Peygamberin kızacağı veya hoşuna gitmeyeceği hiçbir şey yapmazdı. Onu sevindirmek için her çareye başvururdu. Hatta Resûlullah'ın sütannesi Halime, kuraklık ve buna bağlı olarak kıtlığın hüküm sürdüğü bir senede, oğlunun yanına gelerek halini arz eder. Onun bu fakirliği ve içinde bulunduğu maddî sıkıntı, Hatice'nin kendisine kırk kadar koyun ve bir binek devesi vermesine sebep olur.

v Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Hatice ile evlendiğinde yirmibeş yaşında idi. Yirmibeş yıl süren beraberlikleri sırasında Aleyhissalatu vesselam başka kadınla evlenmemiştir. İbnu Hacer: "Bu, Hatice'nin Resûlullah nezdinde ne kadar kıymetli olduğunu ve faziletçe üstünlüğünü gösterir" der ve ilave eder: "Çünkü o Resûlullah'ı başka kadınlardan müstağni kıldı."

v Hz. Hatice'nin keremkârlığı, hayırseverliği, fedakârlığı ve kendisine yaptığı büyük yardım ile Peygamber Efendimiz tarafından her zaman hayırla yâd edilmiştir.

HAYATI:

Hz. Hatice radıyallahu anha ilk olarak Varaka İbni Nevfel ile nişanlanmış fakat evlenmemişlerdir.

"Hz. Hatice'nin ilk evliliği Ebû Hâle b. Zürâre et-Temîmî ile oldu. Ondan iki oğlu oldu. Birinin adı Hind diğerininki Hâris'ti. Ebû Hâle'nin ölümünden sonra Atîk b. Aiz Mahzûmî ile evlendi. Ondan da Hind adında bir kızı oldu."

Hz. Hatice şerefli, soylu ve zengin bir kadındı. Şam'a (Suriye'ye) gönderdiği bir kervanı vardı. Hz. Hatice (r.anha) bu ticaret kervanında çalışması için el-Emin lakaplı Efendimiz'e kölesi Meysere ile bir teklif gönderdi. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) bu teklifi kabul etti ve bunun akabinde Hz. Hatice Validemiz, Efendimiz'e karşı bir sevgi duymaya başladı.

Peygamberimiz, Hz. Hatice Validemizin yanında çalışmaya başladıktan 3 ay kadar sonra Hz. Hatice radıyallahu anha en yakın arkadaşı Nefise ile Peygamberimiz'e evlenme teklifi gönderir. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) meseleyi amcalarıyla konuşur ve onlar da duruma çok sıcak bakarlar. Peygamberimiz'in vekili Ebû Talib, Hz. Hatice Validemizin vekili ise Varaka b. Nevfel idi. Ebû Talib nikâh akdini gerçekleştirir ve Hatice Validemize 500 altın mehir verir. Ve böylece yirmi beş yıl sürecek, gelmiş geçmiş en mübarek izdivaç gerçekleşmiş olur.

"Allah Resûlü'nün vefalı eşi Hz. Hatice, Efendimiz'e (aleyhissalatu vesselam) sevgisini, O'nun yakınlarına gösterdiği iyiliklerle ortaya koymuş, O'nun hatırına akrabalarını da sevmiş, onların yardımlarına koşmuş ve onlara eşinden dolayı ayrı bir değer vermiştir. Vefa insanı Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, düğününe sütannesi Halime'yi de davet etmeyi unutmamıştı. Bu buluşmada Hz. Hatice kayın validesi konumunda bulunan Halime'ye oldukça fazla ilgi göstermişti. Hattâ düğünden sonra sütoğlu Muhammed'i (aleyhissalatu vesselam) görmeye geldiği zaman, Hz. Hatice ona çok sayıda dişi deve hediye etmişti. Bu yüzden, yaşlı kadın yuvasına minnet ve şükran duyguları ile dönmüştü. Bu iyilik sadece o günden ibaret kalmamıştı. Halime, bir defasında kuraklık yüzünden çektiği sıkıntıları anlatmak için Hz. Hatice'nin yanına geldiğinde, bu defa da Hatice Vâlidemiz ona 40 koyun ile bir binek devesi hediye etmişti.
Halime evine kendisine Hz. Hatice tarafından hediye edilen deve ve koyunlarla dönüyordu. Hz. Hatice'nin iyilik yaptığı, eşinin öz annesi değil, çocukken ücret karşılığında süt emzirdiği bir sütanneydi. Sütanneye bu kadar iyi davranan, hediye veren Hz. Hatice Vâlidemiz, kim bilir eşinin öz annesini görseydi, ona nasıl davranır, nasıl saygı gösterir ve eşine olan sevgisini ona karşı hangi iyiliğiyle zirveye taşırdı!"

"Hz. Peygamber'in, Hz. Hatice'ye derin bir muhabbeti vardı. Allah Resûlü ile evlendiği sırada 40, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ise 25 yaşındaydı. Evlendikten sonra 25 yıl daha yaşadı. O yaşadığı sürece Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ikinci bir evlilik yapmadı. Hz. Hatice'nin ölümünden sonra Hz. Peygamber daima; ne zaman bir hayvan kesilse, Hz. Hatice'nin arkadaşlarını araştırıp bulur ve onlara et gönderirdi."

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile Hz. Hatice'nin (r.anha) aile hayatları, çok mutlu ve huzurlu bir şekilde geçmiştir. Her zaman birbirlerine karşı anlayışlı olup, desteklerini hiçbir zaman esirgememişlerdir. O zamanki ve günümüze kadar gelen tüm insanlara örnek bir aile olmuşlardır. Bu mübarek evlilikten Efendimiz ile Hz. Hatice validemizin altı tane çocuğu olmuştur. İkisi erkek, el-Kasım ve Abdullah; dördü ise kız'dır, Rukayye, Zeyneb, Ümmü Külsüm ve Fâtımâ.

Hz. Hatice validemiz; maddi-manevi desteğini Efendimiz'den (aleyhissalatu vesselam) bir an olsun esirgememiştir. Kureyş kadınlarının hanımefendisi olan bu asil ruhlu mübarek kadın bütün servetini Efendimiz'in davası uğrunda harcamıştır.

64 sene 6 ay yaşamış olan Hz. Hatice Validemiz hayata gözlerini yumduğu esnada; Resulullah ve üç kızı, Zeyneb, Ümmü Külsüm ve Fâtımâ yatağının etrafında oturmuşlar bu mübarek kadına son kez bakıyorlardı. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) ise, ölüm ona biraz daha kolay olsun diye; Allah'ın Cennet'te onun için hazırladığı nimetleri sayıyordu.

Hz. Peygamber'den 1 hadis rivayet eden Hz. Hatice validemiz; Ebû Talib'in ölümünden üç gün sonra, Hicret-i Nebeviyeden üç sene evvel, Bi'setin onuncu yılında Ramazan ayında vefat etti. Hacûn kabristanındaki kabrine Efendimiz kendi elleriyle yerleştirdi.

HAKKINDAKİ ÂYETLER:

v "Erkeklerin kendi kazandıklarından bir payı olduğu gibi, kadınlarında kendi kazandıklarından bir hissesi vardır." (Nisâ Sûresi, 4/32.)
Nitekim bu âyetin nüzul sebebinin Hz. Hatice ile ilgili olduğu belirtilmektedir. Bu konuda Nedvî şöyle demektedir:
"Kadınlardan da ticaretle uğraşanlar mevcuttu. Bu kadınların Suriye ve diğer yerlere ticaret kafileleri göndermek hususunda büyük bir arzuları vardı. Bunların en meşhuru Hatice binti Huveylid ve Ümmü Ebî Cehl el-Hanzaliye idi. Cenab-ı Hak'da Nisâ Sûresi'nin 32. âyetinde buna işaret eder."

HAKKINDAKÄ° HADÄ°SLER:

v El-Vakıdî, Ya'la b. Umeyye'nin kız kardeşi Nefise'den rivayet ediyor: "Hatice radıyallahu anha şeref ve güzellik sahibi bir kadın idi." Peygamber'i ticaret için Busra çarşısına gönderişini ve başkasının yapamadığı şekilde kâr ile dönüşünün kıssasını da anlatmıştır. Nefise (r.anha) dedi ki: "Hatice (r.anha) beni ona nikâhlamasını istemek üzere elçi olarak gönderdi. O da kabul etti ve evlendiler. O sırada Peygamber (aleyhissalatu vesselam) 25 yaşında idi. Hatice (r.anha) ondan el-Kasım ve Abdullah'ı doğurdu. Abdullah İslam'da doğduğu için ona et-Tayyib ve et-Tahir isimleri de verilmiştir. Dört tane de kızı olmuştur. Çocuklarının toplam sayısı altıdır. Safiye'nin (r.anha) azatlısı Selma onun çocuklarını emzirmiştir."

v Hüseyin İbnu Ali İbnu Ebi Talib (r.anha) anlatıyor: "Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) oğlu Kasım vefat edince Hz. Hatice (r.anha): "Ey Allah'ın Resûlü! Kasım'ın sütü taştı. Keşke Allah ona, süt çağını tamamlayacak kadar ömrünü uzatsaydı" dedi. Aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine: "O süt devresini cennette tamamlayacak!" buyurdular. Hz. Hatice: "Ey Allah'ın Resûlü! Şayet bunu bilseydim, çocuğun ölümü, nazarımda hafiflerdi" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Dilersen Allah'a dua edeyim de sana onun sesini işittireyim" dedi. Ancak Hz. Hatice: "Hayır! Ey Allah'ın Resulü! Allah ve Resûlünü tasdik ediyorum" dedi.

v Hz. Ali (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Ahiretin) en hayırlı kadını Meryem bintu İmrân'dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice bintu Huveylid'dir." Ravi bunu söylerken, eliyle semaya ve arza işaret etti."
Rezin bir rivayette ÅŸu ziyadeyi kaydetmiÅŸtir:
"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Erkeklerden pek çokları kemale ermiştir. Kadınlardan ise İmran'ın kızı Meryem, Firavun'un karısı Asiye, Huveylid'in kızı Hatice ve Muhammed'in kızı Fatıma'dan başka kimse kemale ermemiştir. Hz. Aişe'nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir." Bu rivayet Buhari'de Ebu Musa hadisi olarak gelmiştir." Buhari, Menakıbu'l-Ensar 20, Enbiya 45; Müslim, Fezailu's-Sahabe 69, 70 (2430, 2431); Tirmizi, Menakıb, (3887), Et'ime 31, (1835)

v Hatice annemizin fedakârlığına Cebrâil aleyhisselâm bile hayrandı. Bu vahiy meleği bir gün Resûl-i Ekrem Efendimizle sohbet ediyordu. Hz. Hatice'nin elinde bir kapla gelmekte olduğunu haber verdi. Sonra da şunları söyledi: "Hatice yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm söyle! Ona cennette inciden yapılmış bir saray verileceğini müjdele!" (Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr 20).

v Cebrail'in (a.s) Hz. Hatice'ye selam göndermesi hakkında başka bir rivayet de vardır. Buradan da Hz. Hatice'nin dinî feraseti ortaya çıkar. Bu rivayet Hz. Enes'den (r.a) bildirilmektedir. Bir ara Cebrail (a.s) Peygamber'in (aleyhissalatu vesselam) huzuruna gelip dedi ki: "Hak Teâlâ Hatice'ye selam eder. Sen bunu Hatice'ye ulaştırasın." Zat-ı Risaletpenahileri selamı ulaştırdı. Hz. Hatice buyurdu ki: "İnnallahe hüve's-selam. Hak Teâlâ Selamın ta kendisidir. Cebrail'e de selam olsun. Sana da selam olsun Yâ Resulallah."
Hadis Hakkında Açıklama:
Şerh-i Buhârî'de allame İbni Hacer bu hadisin şerhinde şöyle kayd eder:
"Bu vaka Hz. Hatice'nin dini ferasetine delalet eder. Yani Hz. Hatice (r.anha), bu selamın cevabında: "Ve aleyhisselam" (O'na da selam olsun dememiştir.)
Sahabiler ilk başta namazda teşehhüd okudukları zaman Et-Tahiyyatü Lillah demezler ve "es-selamu Ala'llah derlerdi. Peygamber Efendimiz böyle söylenmesini men ettiler ve buyudular ki: "Allah Teâlâ'nın esasen "Selam" ismidir. Bunun yerine "Et-Tahiyyatü lillah" deyiniz" diye emr ettiler.
Hz. Hatice kendi fehm ü feraseti ile şunu anlamış ki Hak Teâlâ'ya Selam gönderilmez. Selam gönderilmek Hak Teâlâ'nın şanına yakışmaz. Onun şanına yakışacak olan "Sena ve Hamd"dir. Bunun için de Hz. Hatice (r.anha): "İnnallahe hüve's-selam" (Allah Teâlâ kendisi Selamdır) diye söylemişti. Bu şekilde Hâlık ile mahlûkun derecesini belirtmişti. Bunun için de Cebrail (a.s) ile Zat-ı Saadetleri'ne (aleyhissalatu vesselam) selam etmişti. Buradan anlaşılabilir ki, selam gönderen ve selam gönderilen her ikisinin de selametlikleri isteniyor, bunların her ikisinin de selametlikleri için dua ediliyor."

v Hz. Âişe diyor ki: "Hz. Hatice'yi hiç görmediğim halde Peygamber'in diğer hanımlarından fazla onu kıskanırdım. Resûl-i Ekrem onu daima hatırlar ve ondan bahsederdi. Hatta bir gün bu yüzden Resûl-i Ekrem'i darıltmıştım. O da: "Cenab-ı Hakk benim kalbime onun muhabbetini vermiştir!" mukabelesinde bulunmuştu." Sahîh-i Müslim.

v Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: "Neredeyse Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hatice'yi anmadan ve onu güzelce övmeden evinden çıkmazdı. Yine günlerden bir gün ondan bahsetti ve bu benim kıskançlığıma dokundu. Dedim ki: "Allah sana o ihtiyar kadının yerine daha hayırlısını vermedi mi?" Bunun üzerine Peygamber (aleyhissalatu vesselam) öfkelendi ve şöyle cevap verdi: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki bana Hatice'den daha hayırlı bir hanım verilmiş değildir. İnsanlar beni inkâr ettiği zaman o bana iman etti. İnsanlar beni yalanladığı zaman o beni tasdik etti. İnsanlar beni mahrum ettiği zaman o bana malıyla sahip çıktı. Allah beni ondan, hiçbir hanımdan nasip olmayan çocuklarla rızıklandırdı." Aişe (r.anha) dedi ki: "Kendi kendime: Bundan sonra hislerimi artık içimde tutacağım ve artık Hatice'yi çirkin bir sözle anmayacağım."

v Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: "Hz. Hatice'ye (r.anha) duyduğum kadar hiçbir kadına karşı kıskançlık duymadım. Bu da, Resulullah'ın (aleyhissalatu vesselam) onu çok zikretmesinden ileri gelmişti. Nitekim Resûlullah'ın Rabbi, ona, Hz. Hatice'yi cennette kamıştan –İbnu Mace der ki: yani altından- mamul bir evle müjdelemesini emretmişti."

v Sahih'te Âişe'nin (r.anha) şöyle dediği rivayet edilmiştir:  "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Hatice'ye (r.anha) Cennette, gürültü, patırtı ve yorgunluğun olmadığı bir ev müjdeledi."

v Yunus b. Ebî İshâk, babasından şöyle nakleder:"Bir gün Fâtıma babasına Yâ Resûlallah, Cebrail'e sorup annemin durumunu öğrenmeden hiçbir şey bana fayda vermiyor" demişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber bunu Cebrail'e sorar o da Hatice'nin Cennet'te Meryem ve Sâre arasında olduğunu söyler."

HAKKINDA SÖYLENENLER:

v "Ben onun sevgisiyle rızıklandırıldım." Hz. Muhammed (s.a.s)

v "Ben Hatice'nin sevdiklerini de severim." Hz. Muhammed (s.a.s)

v "O kendi âleminin hanımlarının efendisidir." Hz. Muhammed (s.a.s)

v "Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) hanımlarından hiç birine, Hz. Hatice'ye (r.anha) karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım." Hz. Âişe (r.anha)

v Hz. Hatice Resûlullah'ın (s.a.s) Peygamberliğine ilk iman eden kimsedir. Bu hadiseyi Hz. Hatice'nin yetişilemeyecek bir fazileti gören İbnu Hacer der ki: "Böylece kendisinden sonra İslam'a girecek bu tür kadınlar için çığır açmış oldu ve bu yolla Kıyamete kadar imana girenlerin sevabına iştirak etti. Bu hususta onun benzeri, erkeklere nisbetle de Ebu Bekir'dir. Bu sebeple o ikisinin kazanacağı sevabın miktarını Allah'tan başka kimse bilemez." İbnu Hacer

v "Hatice (r.anha) Allah ve Resûlüne ilk iman eden kimsedir. Resûlullah'ın (aleyhissalatu vesselam) Allah katından getirdiklerini tasdik etmiş, Allah onun vesilesiyle Resûlullah'tan yükünü hafifletmiştir. Ondan hoşlanmayıp karşı çıkılacak bir şey işitilmezdi. Ona müracaat ettiğinde insanların durumu hakkında onu rahatlatırdı." İbnu İshak

SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİMİZ

v Sen doğru konuşursun, sıla-yı rahmi gözeten kimsesin, emanete dikkat edersin, misafirperversin, halkın sıkıntılı ve üzüntülü zamanlarında yardıma koşarsın, Hak Teâlâ seni yalnız bırakmayacaktır.

v Ben inanırım, kimseler inanmasa da ben inanırım…

v Davet ettiklerinin ve cevap verenlerin ilki benim.

v Kureyş'li hiçbir kadın benim tattığım nimetleri tatmadı. Belki şu dünyada hiçbir kadın benim elde ettiğim şerefe ermedi; dünyada Muhammed Mustafa'nın (aleyhissalatu vesselam) zevcesi olmam şeref olarak yetip arttığı gibi ahirette ilk mü'min kadın olarak diriltilmem ve mü'minlerin annesi olmam en büyük nimettir benim için…

v Allah'ım sayamayacağım kadar övgüye layıksın! Allah'ım, senin huzurunda sana varmayı hoşnutsuzlukla karşılamam, ancak ben, bana vereceğin nimetlere daha fazla layık olabilmek için daha fazla fedakârlıkta bulunmayı çok istiyorum.

KAYNAK

Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

HZ. HANSÂ (R.ANHA)

HZ. HANSÂ (R.ANHA)

“Bütün bilginler ondan önce veya sonra hiçbir kadının ondan daha güzel şiir yazmadığınd

HZ. HAVLE BÄ°NTÄ° TUVEYT (R.ANHA)

HZ. HAVLE BÄ°NTÄ° TUVEYT (R.ANHA)

Allah’ın rızasını kazanmanın yollarından biri de eşinin rızasını kazanmaktır. Hz. Havle

HZ. ÜMMÜ HUMEYD ES-SAİDİYYE (R.ANHA

HZ. ÜMMÜ HUMEYD ES-SAİDİYYE (R.ANHA

Namaza çok düşkün bir hanımefendidir.

HZ. SÜBEY’A BİNTİ EL-HÂRİS EL-ESLEMİYYE (R.ANHA)

HZ. SÜBEY’A BİNTİ EL-HÂRİS EL-ESLEMİYYE (R.ANHA)

Allah Resûlü'nün, istediği kişi ile evlenebilmesi için ruhsat verdiği hanım sahabedir.

HZ. ÜMMÜ SİNÂN (R.ANHA)

HZ. ÜMMÜ SİNÂN (R.ANHA)

Peygamberimiz’in (aleyhissalatu vesselam) hacca giderken davet ettiği hanım sahabedir.

HZ. ÜMMÜ MÂLİK (R.ANHA)

HZ. ÜMMÜ MÂLİK (R.ANHA)

Resûlullah’ın (aleyhissalatu vesselam) duasını alıp, mucizesine şahit olmuştur.

HZ. HAVLE BİNTİ YEMÂN (R.ANHA)

HZ. HAVLE BİNTİ YEMÂN (R.ANHA)

Sahabenin büyüklerinden Huzeyfe bin el-Yemân’ın kız kardeşidir.

HZ. ÜMMÜ ZİYÂD EL-EŞCEİYYE (R.ANHA)

HZ. ÜMMÜ ZİYÂD EL-EŞCEİYYE (R.ANHA)

Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hayber’in fethine iştirak etmiştir.

HZ. ÜMMÜ BUCEYD (R.ANHA)

HZ. ÜMMÜ BUCEYD (R.ANHA)

Kendisi fakir olmasına rağmen sadakaya çok ehemmiyet verirdi.

HZ. ÜMMÜ İSHAK (R.ANHA)

HZ. ÜMMÜ İSHAK (R.ANHA)

Hicret etmek için yola çıktıklarında kardeşini şehit vermiş ve tek başına Medine'ye gidere

HZ. ÜMMÜ SÜNBÜLE (R. ANHA)

HZ. ÜMMÜ SÜNBÜLE (R. ANHA)

Peygamberimiz’e (aleyhissalatu vesselam) ikramlarda bulunmuştur. NESEBİ: Eslem kabilesindendir

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.

SAFF, 3

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ

Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Cumhuriyet'in ilanı(29 Ekim 1923) *Sütçü İmam Maraş'ta direnişi başlattı(31 Ekim 1919) *I.Dünya Harbine girdik(1 Kasım 1914) *İmam-ı Rabbani Hz.lerinin İrtihali(2 Kasım 1624) *Hz.Ömer(r.a.)'in Şehadeti(3 Kasım 644)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI