ALİ RIZA ÖĞRETMEN

Ali Rıza öğretmen, şehre yaya yürüyüşle bir saatlik uzaklıktaki otuz haneli köyün tek öğretmeni idi. Tek sınıfta beş sınıfa öğretmenlik yapıyordu. Ben de köyünde tek sınıfta tek öğretmende ilköğretimimi tamamlamıştım.


2009-06-28 07:55:42

Ali Rıza öğretmen, şehre yaya yürüyüşle bir saatlik uzaklıktaki otuz haneli köyün tek öğretmeni idi. Tek sınıfta beş sınıfa öğretmenlik yapıyordu. Ben de köyünde tek sınıfta tek öğretmende ilköğretimimi tamamlamıştım.

Ali Rıza öğretmenin okulundan mezun olanlar şehrin en başarılı öğrencisi olurlardı. Köy uzak ve okulun fiziki şartları kötü olmasa şehrin ileri gelenleri çocuklarını o okula göndereceklerdi ama olmuyordu.

Öğretmeni şehre almak istiyorlardı ama öğretmen hakkında iki yıl önce bir şikâyet olmuştu. Öğretmen günlük ders programı bittikten sonra öğrencilere Kur’an okumasını da öğretiyordu.

Şikayet üzere ilin başka bir köyüne gönderilmiş, bir sene orada kaldıktan sonra köylüler, vilayete giderek öğretmenlerinin geri gelmesini sağlamışlardı.

Köyün imamı olmadığı için namazlarını kıldırıveriyor. Radyo, motor gibi teknik aletleri bozulduğunda tamir ediveriyor ücret almıyor.

Düğün evinde en iyi türküyü o söyler, ölü evinde en iyi Mevlidi o okur ama ücret almaz.

Camide köylülere dini bilgiler verir. Haftada bir akşam şehre gelir bizim dost toplantılarına katılır ve gece köye döner.

Bir gece arabasıyla köye dönerken kendini şikayet eden köylüyü sarhoş vaziyette köye yaya olarak gittiğini görür. Arabayı durdurur ve binmesini ister. Sarhoş köylü öğretmeni tanır, şikâyetini hatırlar, gecenin yarısı olması nedeniyle binmez.

Öğretmen, arabadan inince sarhoş kaçmaya başlar. Ali Rıza öğretmen güçlü kuvvetli bir adam. Onu yakalar, zorla arabaya bindirir. Evine getirir. Hanımına “Bunu sabah namazına uyandır ve camiye gönder” der.

Adam sabah namazına gelir. Namaz kılındıktan sonra öğretmenin eline kapanır ve “Seni şikayet eden bendim. Beni afvet” der. Öğretmen “Bir şartla affederim, işin olmadığı zamanlarda namazını camide kılacaksın” der anlaşırlar, kucaklaşırlar.

Bir Pazar günü arkadaşlarımla beraber beni de köydeki evine davet etti. Gittik. Evini göstererek “Bu evin yerini ve camlarını alırken para ödedim. Gerisini ben yaptım. Satın aldığım yerin toprağından kerpiç yaptım. Eşimle beraber hem usta hem işçi olduk. Kapı pencerenin kerestesini ormandan izinle kestim kendim yaptım. Yalnız toprağa ve cama para verdim” dedi.

Bir ara bizden ayrıldı ve biraz sonra Göksu’dan yakaladığı birkaç kiloluk balıkla döndü geldi ve bize taze balık ziyafeti verdi.

“Su uyur, düşman uyumaz” derler ya, Ali Rıza öğretmen tekrar şikayet edilir. Şikayet konusu yine aynı: Okulda Kur’an dersi vermek. Teftiş için gelen İlköğretim Müfettişi, şikayet sebebini bildirir, doğru olup olmadığını sorar. Öğretmen de doğru olduğunu, iftira olmadığını söyler.

Müfettiş, imkânsızlıklar içinde olan okulu, o şartlar içinde tertemiz tutan, çocukların seviyesini şehirlilerin üstüne çıkaran bu öğretmene kıyamaz ve kendince raporunu tutar ve arkasından “Ben, senin gibi düşünmüyorum ama ben Mersinde olduğum sürece sana hiçbir zarar gelmeyecektir. Eğitimine devam” der.

Piknik için bir Pazar günü Göksu nehri kenarına gittiğimizde piknikte yapılacak hizmetlerin ağırlığı yine onun üzerinde olurdu. O bütün bunları yaptıktan sonra bulduğu kuru bir ağaçtan hemen bir kaşık oyar ve ayrılırken tahta kaşık hediye etmeyi de ihmal etmez.

Daha sonra Konya’ya tayinini ister. Derse başlar, birkaç hafta sonra çocuklar ve veliler ilk defa böyle bir öğretmeni görür ve sevinir. Müdür de memnun. Çünkü Ali Rıza öğretmen okulun bahçesine girerken duvardan bir tuğlanın düştüğünü görse geçip gidemez. Onu alır ve gediğine koyar. Yerde bir kağıt parçası görse “Bunu temizlikçi almalıdır” diye düşünmez, hemen onu alır ve çöp sepetine atar.

Kendisini böylece tanıtan Ali Rıza öğretmen Konya ‘da da köydeki hizmetlerini aynen devam ettirir.

Onun can arkadaşı Şevket öğretmen, onun düğünü için Kemaliye’ye gider. Ali Rıza’yı gerdeğe katmadan önce konuşurlarken “Hep geyik avından bahsederdin. Bir geyik eti yemeden sabah ben gidiyorum” der.

Ali Rıza, gerdeğe girer. Hanımına der ki, “Seninle biz çok beraber olacağız. Bana izin ver” der, Silahı alır gecenin karanlığında ava gider ve sabah namazına sırtında bir geyikle gelir ve Şevket hocanın sabah kahvaltısına geyik eti çıkarılır.

Ali Rıza öğretmen emekli olmuş. Çocuklarını okutuyormuş. Yetkililer izin verdikleri kadar şehrin camilerinin ve okullarının yapılacak yerlerini parasız yapıyor, eksiklerini tamamlıyormuş. Gölgede dinlenirken dostlarına hediye vermek üzere kaşık yapmaya devam ediyormuş.

Kaynak

Tanıdığım Ünsüzler-Mahmud Toptaş- Cantaş Yayınları

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın

Münafikün, 10

GÜNÜN HADİSİ

Kim Allah'ın Kitabını öğrenir ve sonra da onda bulunanlara uyarsa, Allah onu, dünyada dalaletten çıkarıp doğru yola sevkeder, ahirette de kötü hesabtan korur

Ravi:İbnu Abbas(r.a.)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI