HZ. ZEYNEB BİNTİ RASÛLULLAH (R.ANHA)
“Zeyneb, kızlarımın en hayırlısıdır. Benim için pek çok musibetlere maruz kaldı.” Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem
"Zeyneb, kızlarımın en hayırlısıdır. Benim için pek çok musibetlere maruz kaldı." Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem
BABASI:
Kâinatın kendisi için yaratıldığı Nebîler Nebîsi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem.
ANNESİ:
Dünyanın en hayırlı kadını olduğuna dair Efendimiz aleyhissalatu vesselam'ın övgüsüne mazhar olmuş Hz. Hatice radıyallahu anha Validemiz.
NESEBİ:
Zeyneb binti Muhammed bin Abdullah, bin Abdülmuttalib, bin Hâşim, bin Abdimenaf, bin Kusayy, bin Kilâb, bin Murre, bin Kâ'b, bin Lüeyy, bin Gâlib, bin Fehr, bin Malik, bin Nadr, bin Kinâne, bin Huzeyme, bin Müdrike, bin İlyâs, bin Mudar, bin Nizâr, bin Ma'd, bin Adnan, bin Aded, bin El-Mukavvim, bin Sârih, bin Yeşcüb, bin Ya'rub, bin Sâbit, bin İsmail, bin İbrahim.
ŞEMAİLİ VE AHLAKI:
Güzeller güzeli, ahlaklı ve asil bir genç kız olan Zeyneb Validemizi gelin olarak alabilmek için Mekke'nin soylu aileleri âdeta yarış ediyorlardı. Menbitü'l-Ezdi onun için: "Nur yüzlü, pırıl pırıl bir kızdı" demiştir.
BAZI ÖZELLİKLERİ:
v Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam'ın en büyük kızıdır.
v İslam'ı ilk kabul edenler arasındadır.
v Allah yolunda Medine'ye hicret ederken, kendisine yapılan saldırı yüzünden yakalandığı hastalık sonucu şehit olmuştur.
v Çok fedakâr olan Hz. Zeyneb radıyallahu anha Validemiz için, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Zeyneb, kızlarımın en hayırlısıdır. Benim için pek çok musibetlere maruz kaldı." buyurmuştur.
HAYATI HAKKINDA KISA KISA:
Resul-i Zişan'ın en büyük kızı olan Hz. Zeyneb radıyallahu anha Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e nübüvvet gelmeden 10 yıl önce Mekke'de dünyaya gelmiştir. En büyük kızı olduğuna dair şüphe yoktur ancak en büyük çocuğu olduğuna dair bazı ihtilaflar vardır ki şöyledir:
Kız çocukları arasında en büyüğünün Zeyneb olduğu hususunda siyer uzmanları görüş birliği içindedir. Zübeyr b. Bekkâr ise: "Zeyneb, Kasım'dan sonra doğdu" demektedir. Ama İbn-i Kelbî'ye göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ilk çocuğu Zeyneb radıyallahu anha'dır. O, Peygamberlikten on yıl önce Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem 30 yaşında iken doğmuştur.
Hz. Zeyneb'in hayatının kayıtlara geçen en önemli kısmı evlendikten sonrasıdır. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam'ın bu pak kızı, teyzesi Hâle binti Huveylid'in oğlu Ebu'l-As bin Rebi ile evlenmiştir. Ebu'l-As Mekke'nin ileri gelen zenginlerinden bir tüccar idi.
Hz. Zeyneb ile Ebu'l-As teyze çocukları olduklarından ailevi münasebet ile sık sık görüşüyorlardı. Ticaretle uğraşan Ebu'l-As Mekke dışına seyahat ediyordu. Bu seyahatlerden dönüşte teyzesine yani Hz. Hatice radıyallahu anha'nın evine uğruyordu. Bu görüşmeler esnasında Hz. Zeyneb ile Ebu'l-As arasında bir muhabbet hâsıl olmuştu. Ebu'l-As teyzesine Zeyneb ile evlenmek istediğini söylemişti. Bu iki gencin evlenmesini aileleri de çok istiyordu. Hz. Hatice radıyallahu anha meseleyi Efendimiz aleyhissalatu vesselam'a açmış, Resul-i Zişan'da güzeller güzeli kızı Zeyneb'e layık olduğunu düşündüğü Ebu'l-As ile evlenmelerine onay vermiştir. Ve böylelikle bu mutlu yuva kurulur. Ancak Zeyneb Validemizi kısa ve acılarla dolu bir hayat bekliyordu…
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam'a nübüvvet gelince ilk kabul edenler arasında kızı Zeyneb'de vardı. Ancak Ebu'l-As İslam'ı kabul etmedi. Fakat Zeyneb'in Müslüman olmasına da ses çıkarmıyordu, çünkü onu çok seviyordu. Hz. Zeyneb'e iyi baktığı içinde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem onların evliliğine ses çıkarmıyordu. Üstelik Allah celle celaluhu katından Müslüman bir kadın ile müşrik bir erkeğin evliliğini yasaklayıcı bir emir henüz gelmemişti.
Kureyş'in büyükleri Ebu'l-As'a, "Muhammed'in kızını bırak, biz seni Kureyş'ten istediğin bir kadınla evlendiririz" dediler. Ebu'l-As ise: "Hayır, vallahi ondan ayrılmam. O, en hayırlı bir eştir" diye cevap vermiştir. Bu yüzden Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Ebu'l-As'ı çok takdir ediyordu.
Efendimiz aleyhissalatu vesselam Medine'ye hicret ettikten sonra Hz. Zeyneb'te Medine'ye babasının yanına gitmek istedi, fakat Ebu'l-As buna müsaade etmedi. O yüzden Hz. Zeyneb radıyallahu anha Mekke'de kalmıştı.
Hâlâ bir müşrik olan Ebu'l-As Bedir muharebesinde Müslümanların eline esir düşer ve Hz. Zeyneb, eşi Ebu'l-As'ı kurtarmak için kendisine ait değerli bir gerdanlığı fidye olarak gönderir. Efendimiz aleyhissalatu vesselam fidyeler arasındaki bu gerdanlığı hemen tanır ve çok üzülür. Çünkü bu gerdanlık vaktiyle Hz. Hatice'ye aitti. Daha sonra Hatice Validemiz radıyallahu anha bu gerdanlığı kızı Zeyneb'e evlenirken hediye etmiştir. O yüzden Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in eski anıları gözünde canlanmış ve çok üzülmüştür. Orada bulunan Ashabına: "Eğer Zeyneb'in gerdanlığını geri verip esirini salıvermeyi uygun görürseniz öyle yapın" diye buyurur. Ashab'da Nebiler Nebisinin bu isteğini hemen yerine getirirler. Ebu'l-As derhal serbest bırakılır. Fakat bir anlaşma yapılır, serbest bırakılması halinde Zeyneb'i Medine'ye gönderecektir. Ebu'l-As bu anlaşmaya uyar ve Mekke'ye döner dönmez Hz. Zeyneb'i Zeyd bin Harise'nin yardımıyla Medine'ye gönderir.
Efendimiz aleyhissalatu vesselam Zeyd'e şöyle buyurmuştur: "Sen Batın yahut da Cac denilen mevkide beklersin. Zeyneb oraya gelince beraber Medine'ye gelirsiniz."
Ebu'l-As Zeyneb'i Zeyd'e teslim etmesi için küçük kardeşi Kinâne ile birlikte yolcu eder. Hz. Zeyneb ve Kinâne yola çıktıktan sonra Kureyş'liler arkalarından adam gönderip onları yakalatmak gibi bir plan yaparlar. Adamlar arasında Hebbar İbni Esved'de vardır. Hebbar daha sonraları İslam ile müşerref olacaktır fakat o sıralarda azılı bir müşriktir. Hebbar aynı zamanda Hz. Hatice'nin amcazâdesinin oğludur. Hebbar elindeki mızrakla Hz. Zeyneb'in devesine dürter. Deve de üzerindeki Zeyneb Validemizde yere düşerler. Hz. Zeyneb o esnada hamiledir, bebeğini düşürür ve çeşitli yerlerinden de yaralanır. Kinâne ise elindeki ok ve yay ile Hebbar ve arkadaşını tehdit eder, onlarda dağılırlar. Ebu Süfyan ise Kinâne'ye; bütün bu olanlardan sonra Zeyneb'i götürürse, kendisinin ve arkadaşlarının Kureyş'lilerin gözünde küçük düşeceklerini, bu yüzden geri dönmelerini, aslında Zeyneb'i alıkoymanın kendilerine bir fayda sağlamayacağını, ortalık yatıştıktan birkaç gün sonra Zeyneb'i gizlice Mekke'den çıkarmasını söyler.
Kinâne Ebu Süfyan'ın teklifini kabul eder ve Mekke'ye geri dönerler. Birkaç gün sonra hiç kimsenin haberi olmadan gizlice Hz. Zeyneb'i Mekke'den çıkarır, Batn-ı Yâcic'de bekleyen Zeyd'e teslim eder. Hz. Zeyd, Zeyneb Validemizi Medine'ye götürür.
Daha önce de bahsedildiği üzere Ebu'l-As iyi bir tüccar idi. Hicri altıncı yılda Kureyş'ten bir kafile ile Şam'a mal götürürken Müslümanlar tarafından yakalanır. Hz. Zeyneb radıyallahu anha tekrar onu himayesine alır. Zeyneb Validemiz babası Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Ya Resulallah, Ebu'l-As'ın alınan mallarını iadesi için emir buyurunuz. Kendisini de geri gönderiniz" diye ricada bulunur.
Burada ince bir mesele vardı. Ebu'l-As, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in damadı olması hasebiyle, Kureyşliler mallarının üstüne oturmak için Ebu'l-As'ın böyle bir komplo hazırladığını zannedeceklerdi.
Zat-ı Saadetleri sallallahu aleyhi ve sellem, bu kere Sariyye mensuplarını (baskıncıları) çağırdılar ve: "Ey halk, benimle Ebu'l-As arasındaki akrabalık derecesini biliyorsunuz, kendisine iyilik yapacak olursanız beni memnun edeceğinizi hesaba katınız. Onun mallarını kendisine geri verirseniz büyük bir iyilik etmiş olursunuz, ben de memnun olurum, ama yine de sizin bileceğiniz iştir. Ben sizi zorlamam." buyurdular. Hepsi bir ağızdan: "Biz onun bir çöpü kalıncaya kadar nesi var nesi yoksa iade etmeye hazırız" dediler.
Ebu'l-As'a bütün malı iade edilir. Efendimiz aleyhissalatu vesselam ise eve gelip kızı Zeyneb'e: "Sen de Ebu'l-As'a karşı izzet ve ikram hususunda hiçbir şeyi esirgeme. Fakat şirkten vazgeçip Müslüman oluncaya kadar sakın kendisi ile münasebetin olmasın. İslam ile küfr bir arada bağdaşmaz" buyurdular.
Ebu'l-As mallarını alıp Mekke'ye geri döner, kime ne borcu var ise ödeyip Kureyş'lileri toplayıp bir konuşma yapar. Müslüman olduğunu açıklar ve ekler: "Yemin ederim ki ben Zat-ı Risaletpenahilerinin huzurunda Müslüman olduğumu çoktan açıklamak istiyordum, fakat buna bir tek mani vardı; o zaman siz, Ebu'l-As size oyun oynayıp, mallarınızın üzerine oturmak istiyor diye düşünürdünüz. Şimdi Müslüman olmamın sebebini size açıklayayım. Hak Teâlâ beni bu ağır yükün altından kurtarıp, sizin karşınıza yüzü kara çıkarmadığı için şükür edeyim diye Müslüman oluyorum." der ve Mekke'den Medine'ye hicret edenler arasına Ebu'l-As'da dâhil olur. Bu hadiseler hicri yedinci yılda gerçekleşmiştir.
Bu mutlu yuva tekrar kurulmuştu, ama kısa sürecekti. Çünkü Zeyneb radıyallahu anha Validemiz Medine'ye gelirken kendisine yapılan saldırıda bebeğini düşürmüştü ve çok kan kaybetmişti. O günden sonra da hep hastaydı, bu hastalığı halen devam etmekteydi. Ebu'l-As'ın Medine'ye hicret etmesinden bir buçuk yıl kadar sonra hicri sekizinci senede Rahman'a yürümüştür.
Efendimiz aleyhissalatu vesselam kızı Zeyneb'in vefatına çok üzülmüştü çünkü Zeyneb'in hayatı çilelerle doluydu…
Hz. Zeyneb radıyallahu anha'nın cesedini gasil edenler arasında, Ümmü Eymen, Sevde binti Zem'a, Hz. Ümmü Seleme ve Ümmü Atiyye vardır.
Resulullah kızı Zeyneb'e kefen yapılması için kendi izarını vermiştir. Zeyneb'i kabrine koyduktan sonra bir süre kendisi de kabirde durup dua etmiş çıktığında ise şöyle buyurmuştur: "Zeyneb'in zâifliğini düşünüp, ona kabir sıkıntısı ve hararetini hafifletmesi için Yüce Allah'a yalvardım. O da bu isteğimi kabul buyurdu."
Hz. Zeyneb'in vefatından birkaç gün sonrada Ebu'l-As radıyallahu anh'ın vefat ettiğine dair rivayetler vardır. Gerçeği Allah bilir.
Çocukları
Zeyneb Validemizin iki çocuğu olmuştur. Bunlar Ali ve Ümame'dir. Oğlu Ali'nin küçük yaşta vefat ettiğine dair rivayetler vardır fakat İbn Asâkir Yermuk savaşında hayatta olduğunu hatta bu savaşta şehit düştüğünü belirtir.
Kızı Ümame'yi ise Efendimiz aleyhissalatu vesselam çok severdi. Onu omzuna alarak namaz kıldığı kaynaklarda geçmektedir.
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gönderilen hediyeler arasında altından bir kolye vardı. Ümame bir köşede oynuyordu. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Bunu çok sevdiğim bir yakınıma vereceğim" buyurmuş, mübarek eşleri, bunun Hz. Aişe olduğunu zannetmiş fakat Allah Resulü Ümame'yi çağırarak gerdanlığı boynuna takmıştır. Ebu'l-As, kızı Ümame'nin Zübeyr b. Avvam ile evlenmesini vasiyet etmişti. Fakat Hz. Fatıma radıyallahu anha ölünce onun Hz. Ali ile evlenmesini arzu etti. Hz. Ali şehit olunca da Ümame'nin Muğire ile evlenmesini vasiyet etti. Muğire, Ümame ile evlendi ve ondan Yahya adında bir çocuğu oldu. Bazı rivayetlerde Ümame'nin hiç çocuğu olmadığı bildirilmektedir. Ümame, Muğire'nin nikâhlısı olarak vefat etmiştir.
HAKKINDAKİ HADİSLER:
v Menbitü'l-Ezdi şöyle demiştir: "Cahiliye devrinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i gördüm, şöyle diyordu: "Ey insanlar, 'Lâ ilâhe illâllah' deyiniz ki kurtuluşa eresiniz!" Davet ettiklerinden kimi yüzüne tükürük atıyor, kimi üzerine toprak saçıyor, kimileri de ona hakaret ediyordu. Nihayet öğle vakti oldu. Karşıdan bir genç kız çıkageldi. Elinde su dolu büyükçe bir sürahi vardı. Allah Resulü o suyla yüzünü ve ellerini yıkadıktan sonra şöyle buyurdu: "Kızcağızım, korkma! Babana ne bir suikast yapabilirler ne de onu zillet içinde bırakabilirler!" Ben: "Bu kız kimdir?" diye sordum. "O Allah Resulünün kızı Zeyneb'dir." dediler. Nur yüzlü, pırıl pırıl bir kızdı."
v Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Mekke halkı, esirlerinin fidye-i necatlarını gönderdikleri zaman, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın kerimeleri) Zeyneb de kocası Ebul-As İbnu'r-Rebi'in fidye-i necatı olarak mal gönderdi. Bunun gönderdikleri arasında Hz. Hatice radıyallahu anha'nın Ebu'l-As'la evlenmesi sırasında Zeyneb'e vermiş olduğu bir kolye de vardı. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu kolyeyi görünce son derece duygulandı ve: "İsterseniz Zeyneb'in esirini serbest bırakın ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Baş üstüne!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu'l'As'dan Zeyneb'i kendine göndermesi [hicretine izin vermesi] hususunda söz aldı -veya Ebul-As... vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar'dan bir zatla Zeyd İbnu Harise radıyallahu anha'yı, Zeyneb'i getirmek üzere gönderdi ve onlara: "Batn-ı Ye'cic'e gidin. Orada, size Zeyneb uğrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu."
v Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (kızı) Zeyneb radıyallahu anha'yı kocası (Ebu'l-As'a) yeni bir mehirle iade etti."
v Üsâme b. Zeyd (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber'e kızı (Zeyneb), "Oğlum, ölmek üzeredir, lütfen bize kadar geliniz" diye haber gönderdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sabretmesini tavsiye etti. Bunun üzerine kızı; "Ne olur, mutlaka gelsin" diye tekrar haber yolladı. Hz. Peygamber de yanına Sa'd b. Ubâde, Muaz b. Cebel, Ubeyy b. Ka'b Zeyd b. Sabit ve başka bazı sahabeleri alarak kalkıp kızına gitti. Çocuğu Hz. Peygambere verdiler, kucağına oturttu... Yavrucak zor nefes almaktaydı. Resûlullah'ın gözlerinden yaşlar boşandı. Durumu gören Sa'd b. Übâde; "Ey Allah'ın Resûlü, bu ne haldir?" dedi. (durumu garipsedi). Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'de; " Bu, Allah'ın, kullarının kalbine koymuş olduğu rahmet ve acıma hissi(nin eseri)dir" buyurdu.
Hadisin bir başka rivayetinde Hz. Peygamber'in "bu, Allah'ın dilediği kulunun kalbine koyduğu bir rahmettir. Zaten Allah ancak, merhametli kullarına rahmet eder" buyurduğu kaydedilmektedir.
v Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Mekke'den ayrılınca kızı Zeyneb radıyallahu anha da kayını Kinâne ile birlikte Mekke'den çıktı. Kureyşliler peşlerine takıldı. Hebbar b. Esved, yetişip mızrağıyla Zeyneb'in devesine dürtmeye başladı. Deve ürküp kadını sırtından attı. Hamile olan Zeyneb, karnındaki bebeği düşürdü, ağır ıstırap ve acılar çekti. Olay üzerine, Hâşimoğulları ile Ümeyyeoğulları arasından kavga çıktı. Ümeyyeoğulları, "Biz Zeyneb üzerinde daha çok hak sahibiyiz; çünkü o, bizim amcamızın oğlu Ebu'l-As'ın nikâhındadır." diyorlardı. Peygamberin kızı, bu kavga esnasında Utbe'nin kızı Hind'in yanında bulunuyordu. Hind, Zeyneb'e, "Bu çekişmeler hep senin babanın yüzünden." diyordu. Daha sonra Allah Resulü, Harise'nin oğlu Zeyd'e, "Gidip Zeyneb'i getiremez misin?" dedi. O da, "Baş üstüne, Ya Resulallah." dedi. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: "Şu yüzüğümü al; Zeyneb'e ver de, seni benim gönderdiğime iyice kanaat getirsin" buyurdu. Zeyd hareket etti. Zeyd çok nazik bir kimseydi. Yolda bir çobana rastladı. Ona: "Kimin çobanısın?" diye sordu. Çoban: "Ebu'l-As'ın" dedi. "Bu koyunlar kimin?" diye sordu. "Bunlar, Muhammed kızı Zeyneb'in" dedi. Zeyd, çobanla birlikte biraz yürüdükten sonra: "Bak sana bir emanet versem kimseye söylemeden Zeyneb'e ulaştırır mısın?" diye sordu. Çoban: "Evet" dedi. Zeyd yüzüğü çıkardı ve çobana verdi. O da Zeyneb'e teslim etti. Zeyneb yüzüğü tanıdı. Çobana: "Bunu sana kim verdi?" dedi. Çoban: "Bir adam" dedi. "Peki şimdi o nerede?" diye sordu. "Filan yerde." dedi. Zeyneb daha da bir şey söylemedi, geceyi bekledi. Karanlık bastırınca Zeyd'in yanına gitmek üzere evinden çıktı. Zeyneb gelince devesinin sırtında olan Zeyd: "Haydi gel, devemin önüne bin" dedi. Zeyneb: "Hayır, sen benim önüme bineceksin" dedi. Öyle yaptılar… Zeyneb, Peygamberimizin yanına geldikten sonra, Allah Resulü hep şöyle derdi: "Zeyneb, kızlarımın en hayırlısıdır. Benim için pek çok musibetlere maruz kaldı."
v Ümmü Atiye el-Ensariye radıyallahu anha anlatıyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam, kızı Zeyneb radıyallahu anha vefat ettiği zaman yanımıza girdi ve: "Onu sidreli su ile üç veya beş veya -gerek görürseniz- daha fazla yıkayın. Sonuncu yıkamaya kâfûr koyun. Yıkama işini bitirdiğiniz mi bana haber verin!" buyurdu. İşimiz bitince Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı çağırdık. Bize kendi izarını verdi ve: "Ona, önce bunu sarın!" dedi."
v Bir diğer rivayette: "Onu üç, beş, yedi ve daha fazla olmak üzere ek olarak yıkayın. Sağ tarafından ve abdest uzuvlarından yıkamaya başlayın" buyurdu demiştir. Aynı rivayette Ümmü Atiye radıyallahu anha: "Yıkayan kadınlar, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın kızının başına üç örgü yaptılar. (Şöyle ki): Önce saçının örgülerini bozdular sonra yıkadılar, en sonda tekrar üç örgü yaptılar."
Süfyan der ki: "Örgünün ikisi yanda biri alnında idi."
HAKKINDA SÖYLENENLER:
v "Zeyneb, kızlarımın en hayırlısıdır. Benim için pek çok musibetlere maruz kaldı." Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem
v "Zeyneb vallahi, senden sonra hayat benim için hiç te hoş değil." Ebu'l-As b. Rebi
v "Benim en iyi ve en çok sevdiğim kızımdı." Hz. Muhammed Aleyhissalatu vesselam
SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİMİZ:
v Hicret etmek üzere hazırlandığım bir sırada, Utbe'nin kızı Hind benimle karşılaşınca, "Muhammed'in kızı! Duyduğuma göre babanın yanına gidecekmişsin?" dedi. "Böyle bir şey yok." dedimse de Hind, "Amcamın kızı, gizleme. Neye ihtiyacın varsa bana söyle, ihtiyaçlarını ben karşılayabilirim. Benden bir şey saklama. Erkekler arasındaki düşmanlık kadınlar arasına da girmemeli." dedi. Vallahi o, bunları içten söylüyordu. Ama ben korktuğum için hicret hazırlığımı inkâr ettim."
KAYNAK
Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
SERDAR, 2009-08-31 06:32:01
ÇOK GÜZEL BİR YAZI OMUŞ. çOK BEĞENDİM. ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.
Bakara, 185
GÜNÜN HADİSİ
Her insan hata yapar. Hata edenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir."
Tirmizi
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...