RUH TERBÄ°YEMÄ°Z

Eser Adı: Ruh Terbiyemiz Orijinal Adı: Terbiyetuna er Ruhiyye Müellifi: Said Havva Mütercimler: Said Şimşek, İbrahim Sarmış Yayınevi: Kayıhan Yayınları


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2009-10-15 18:03:38

Eser Adı: Ruh Terbiyemiz

Orijinal Adı: Terbiyetuna er Ruhiyye

Müellifi: Said Havva

Mütercimler: Said Şimşek, İbrahim Sarmış

Yayınevi: Kayıhan Yayınları

Merhum Said Havva'nın bu kıymetli eseri Tasavvuf konusunda tavsiye edebileceğimiz ikinci çalışma. Said Havva merhum 20. Asrın en velud âlimlerinden biri olmakla beraber, bilgisini aksiyona dönüştürebilen, insanları harekete geçirebilen mübarek bir mümin ve dava adamı idi.

Kitabını tanıtmadan önce ruhunu şad etmek amacıyla hakkında ulemamızdan birkaç hüsnü şehadeti nakletmek isterim;

"Said Havva beş sene Medine'de kaldı. Her gün bizim kütüphaneye gelir, kitap, yazma eserler mütalaa ederdi. Said Havva, hem kalemi kuvvetliydi, hem hitabeti kuvvetliydi. Aynı zamanda Said Havva'nın derin tarafları da vardı, âbid idi. Hem âlim, hem de âbid idi." Ali Ulvi Kurucu

Said Havva'yı da gördüm. Genç ama velud, çok üretici, gayretli, himmetli birisi ve İhvan-ı Müslimin'in çok kıymetli insanlarından bir kimseydi. Hama hadiselerinde hepsi alt üst oldu. O Hama'da hâlâ tahribat bitmemiştir. Emin Saraç Hocaefendi(Hocalarımız Konuşuyor adlı eserdeki mülakatından)

"Büyük İslam âlimlerinden birisidir. Büyük gayret gösteren insanlardandır. Büyük sofilerdendi. Asrın mücahitlerindendi. Allah yolunda büyük fedakârlıklar yapan insanlardandır.

Ama tabii insandır, hatadan hâli olmamıştır. Bazı eserleri yersiz bir heyecanı gençlere vermiştir. O heyecan da İslam'a ve Müslümanlara hayır getirmedi.

Heyecan İslam'da ne zaman geçerli olur? Cihad zamanında. Cihadın zamanı vardır, şartları vardır. Zamanı gelmeden, şartları gerçekleşmeden cihad heyecanı verilirse, çok büyük zararlar getirir. Onun kitaplarından bazıları gençlere böyle zamansız bir heyecanı vermiştir." Muhammed Salih Ekinci Hocaefendi(Hocalarımız Konuşuyor adlı eserdeki mülakatından)

Bu kıymetli âlim Halep ve Şam'da Hasan Habenneke gibi çok değerli Üstadlardan ders gördüğü gibi, tasavvuf yoluna da suluk etmiş, daha sonra Hasan El Benna 'nın etrafında teessüs eden İhvan hareketine girmiş ve bu hareketin ideologlarından biri olduğu gibi onu ruhi yönden besleme vazifesinde de bulunmuş, bunun için Cündullah Fis Sakafeteyn serisini kaleme almış, İslam Erinin Ahlak ve Kültürü ve Ruh Terbiyemiz adıyla dilimize tercüme edilen eserlerini bu maksatla yazmıştı.

Ona göre İhvan bir hareket olarak mensuplarını alabildiğince heyecanlandırırken ve hizmetlere koştururken, öte yandan ruh terbiye ve nefis tezkiyesine gereken önemin verilmeyişi İhvan mensuplarının uzun vadede küresel coğrafyanın türlü ve nefsanî dalgaları karşısında buharlaşmasına sebebiyet veriyordu. Bunu engellemek ise tasavvufi terbiyeden geçmekle mümkündür. Bunu şöyle anlatır; "Çok denedim, çok gördüm. Ama İslam esaslarına uygun temiz bir tasavvufi terbiye almış kişiler dışında nefiste kemal, sülukta ihsan ve akıllıca muamele gücüne sahip nadir kimseler gördüm" "Asrımız şehvet, duygusallık ve maddecilik asrıdır. Bu gibi şeyleri en az onların seviyesinde ve ayarında şeylerle karşılamamız lazımdır. Onun için diyorum ki, bu tehlikelere sadece tasavvufi terbiye ile karşı konulabilir" "Tasavvufi tecrübeden yararlanmaksızın hayat seyrinin ve asrımızın giriftleştirdiği ruh hastalıklarından çoğunu tedavi etmemiz mümkün değildir."

"Benna, davetin tasavvufi bir hakikat olmasını istedi" diyen Havva, Bu yolda Benna'nın tasavvuf yolunda bazı kısımlarını eleştirmekle beraber Ataullah İskenderani'nin Hikem'i ile El Mebahis-ül Asliyye adlı eserlerini temel aldığını zikreder.

İhvanın manevi kanadını tasavvuf tecrübesi ile güçlendirmek isteyen Said Havva, öte yandan da tasavvufun içine zaman ve zeminlerin etkisiyle karışan tortuları temizlemek amacıyla Ruh Terbiyemiz'i kaleme almıştır. O bu konuda da şunları dile getirir; "Sonra bu tasavvuf çeşitli yollara bölündü. Eğri büğrü yollara sarptı. Öyle ki İbn-i Arabî'nin kendisi şöyle demektedir: "Tasavvufa karşı uyanık ol. Çünkü yoldan çıkanların çoğu ondandır. O helak olmanın ve yücelmenin yoludur." "İslam ümmeti tasavvuf kitaplarının ve yüzlerce tarikatın temsil ettiği ansiklopedi çapında büyük bir miras devraldı. Bu geniş mirasın içinde büyük bir hayır olduğu gibi çok bulanıklık ta bulunmaktadır."

Onun halka mal olacak bir hareketi tasavvufi tecrübe ile güçlendirme çabası içinde olduğunu zikretmiştim. Dr. Itzchak Weismann bu duruma şöyle değiniyor; "İslam Hareketini reformist sufi geleneği ile tanıştırıp ona "manevî" bir derinlik katmanın gayeler arasında zikredildiği Said Havva'nın bütün külliyatına nüfuz etmiştir.

Konuya vakfedilmiş bir seri kitapta, özellikle Terbiyetuna er-rûhiyye ve el-

Müstahlas fi tezkiyeti'l-enfüs'te Havva, her hal ü kârda Sufî terminolojinin önemini azaltmaya (yani sufi terminoloji yerine Kur'an-sünnet kaynaklı kelimeler kullanmaya) çalışmada Kuftâro'dan öncedir. Yine de Şamlı şeyhin İslamî olmayan Ba's'la uyumuna kızgın olarak onun "ruhbaniyye"yi reddetmesinin ötesine geçip Nedvî'nin tamamlayıcı "rabbaniye" terimini, sosyo-politik bir alternatife temel yaparak işler. Bu terimle Havva, genelde ülkede bir dinî uyanış, özelde Ba's'ın seküler temayüllerine karşı mücadelede ülkedeki İslâmî güçleri birleştirebilecek halka yakın bir organizasyonu, popüler bir üst-tarikatı kastetmektedir.

1982 Hama ayaklanması ve Esad rejimi tarafından zalimce bastırılması,

Suriye Nakşbendiyyesi önünde tek çıkış yolu olarak Kuftâro'nun uzlaşmacı

işbirliğini bırakmaktadır."

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz Bey, Said Havva ve emsali ulemanın Kur'ani Tasavvufa davete dair sözleri için şu yorumu yapmaktadır; "Onların bulunduğu muhitlerde, Mısır'da, Suriye'de, Suud'da ve pek çok yerde insanların tasavvufa ulu orta saldırmalarından dolayı, tasavvufu bütünüyle reddeden bir zihniyet karşısında, en azından biraz daha oradaki bozuklukları ve çarpıklıkları ayıklayarak tasavvufu korumanın ve muhafaza etmenin daha kolay olacağını düşünerek -bu da bir tavır aslında, kınamak da mümkün değil- demişlerdir."

Said Havva bu kıymetli eserinde özellikle İmam Gazali ve Ataullah İskenderani hazretlerinden çok istifade etmiş. Her ne kadar bazı konularda şiddetli davranmış ise de(merhum benim muhayyilemde hep Hz. Ömer'i çağrıştırır), onun "meded" konusundaki görüşlerini tenkid eden muhterem İsmail Çetin Hoca'nın "Tevessül" adlı kitabında bu noktada onu ve Ebul Hasan en Nedvi'yi "vehhabi imamlarıyla birleşmekle" ithamı da bir o kadar ağır bir hüküm olsa gerektir.

Netice itibarıyla herkes insandır ve hatadan hâli değildir. İyi bir okuyucunun adil düşünceli olması beklenir. Her eserden alıp, reddeceğimiz şeyler bulunabilir. Bu eser de böyledir. Elbette beğeneceğiniz, tartışacağınız ve red edeceğiniz fikirleri olabilir.

Said Havva ve eserleri ülkemizde daha çok seksenli yıllarda okunmuş, artık pek piyasası kalmamış. Maalesef bu eser de dâhil güzel ve özenli basımları da hiç yapılmamış. Bu da bizim irfan seviyemizi gösteren acı bir belge. Keşke daha güzel ve ciddi basımları yapılabilseydi.

Son olarak merhumun bir sözüyle bitirelim;"Zikirler, me'sur dualar ve Allah'ın isimlerinin anılmasıyla marifetullah kalblerimizde kök salar."

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Nâziât, 37-38-39

Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Her kim, inanarak ve karşılığını yalnız Allahtan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."

Buhârî

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI