HZ. ESMÂ BİNTİ UMEYS (R.ANHA)
“İnsanların hicreti tek iken senin hicretin ikidir.” Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"İnsanların hicreti tek iken senin hicretin ikidir." Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem
BABASI:
Umeys bin Ma'd
ANNESİ:
Hind (Havle) Binti Avf.
NESEBİ:
Esmâ Binti Umeys bin Ma'd bin El-Haris bin Teym bin Kab bin Malik bin Kuhafe bin Amir bin Rebia bin Ganim bin Muaviye bin Zeyd el-Has'amiyye.
BAZI ÖZELLİKLERİ:
v Habeşistan'a ve Medine'ye olmak üzere iki hicretlerinden dolayı, Resulullah'ın övgüsüne mazhar olan iki hicret sahibi kadınlardandır…
v Cenazenin tabutta taşınması hakkında ilk malumatı veren Hz. Esmâ Binti Umeys radıyallahu anha'dır. Hz. Esmâ Habeşistan'da iken hıristiyanların cesedi nasıl taşıdıklarına şahit olmuştu. Bunu daha sonra Hz. Fâtımâ radıyallahu anha Validemize anlatmıştı. Bu uygulama ilk olarak Hz. Esmâ'nın tavsiyesi ve Hz. Fâtımâ'nın vasiyetiyle Hz. Fâtımâ'nın cenazesinden itibaren kullanılmaya başlanmıştı. Şimdilik bu kadarıyla iktifa ediyoruz. Bu konudaki ayrıntılı bilgi "Hakkındaki Hadisler"de geçecektir.
v Üç büyük sahabeye yani Hz. Cafer, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali radıyallahu anhüma'ya hanımlık yapma şerefine nail olmuştur.
v Enişte yönünden herkesten şerefli olduğu söylenmiştir. Çünkü kız kardeşlerinden Hz. Meymune Bintu'l-Haris Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, Ümmü Fadl Hz. Abbas'ın ve Selma Binti Umeys ise Hz. Hamza'nın hanımları idi.
v Metaneti ve sabrı çok üst seviyelerdeydi. Buna örnek olarak El-İsabe'de şöyle bir vakıa geçmektedir: "Oğlu Muhammed'in Mısır'da öldürüldüğü haberi kendisine ulaşınca evinin mescidinde ikamet etmeye başladı ve öfkesini yuttu. Öyle ki göğsünden kan gelmeye başladı."
v Hz. Esmâ rüya tabirinde de bilgi sahibiydi. Nitekim Hz. Ömer çok kere kendisine gider, rüyalarını ona anlatır ve tabir ettirirdi.
HAYATI HAKKINDA KISA KISA:
Hz. Esmâ radıyallahu anha, Efendimiz aleyhissalatu vesselamın "mü'min kız kardeşler" diye övgüsüne mazhar olan meşhur hanım sahabelerdendir. 10 veya bir rivayete göre 9 kız kardeşlerdi. Efendimiz aleyhissalatu vesselamın bu övgüsünü alan Hz. Esmâ'nın diğer kız kardeşleri ise yukarıda geçmişti.
Hz. Esmâ radıyallahu anha ilk Müslümanlardandır. Efendimiz aleyhissalatu vesselam İslam'ı ilk yaymaya çalıştığı sıralarda müşriklerden yana pek çok sıkıntı çekmiştir. Peygamberimiz Ashabı ile bir araya geldiklerinde müşrikler onları sürekli rahatsız ediyorlardı. Efendimiz aleyhissalatu vesselam ve Ashabı, müşriklerin tacizlerine maruz kalmamak için daha sakin bir yer olan Safa Tepesindeki İbni Erkam'ın evini toplantı yapmak maksadıyla kullanmaya başlamışlardı. İşte daha olaylar bu raddeye gelmeden önce Hz. Esmâ Müslüman olma şerefine nail olmuştur. Kendisinden sonra da eşi Hz. Cafer radıyallahu anh Müslüman olmuştur.
Müşriklerin işkencelerine dayanamayan mü'minler Peygamberimizin emri ile Habeşistan'a hicret etmişlerdi. Mü'minler Habeşistan'a iki defa hicret etmişlerdi. Hz. Esmâ ve eşi Hz. Cafer bu ikinci hicrete katılmışlardır. Hz. Cafer'de kafilenin başındaydı. Habeşistan'da iken Hz. Esmâ ve Hz. Cafer'in üç çocuğu dünyaya gelmiştir. Bunlar; Muhammed, Abdullah ve Avn'dır.
Habeşistan'da birkaç sene kaldıktan sonra Hicri yedinci yılda Medine'ye hicret ettiler. Efendimiz aleyhissalatu vesselam Habeşistan'da bulunan muhacirleri göndermesi için Necaşi'ye Amr İbn Umeyye ed-Damri'yi göndermiştir. Sonra elli iki kişilik bir kafile bir gemiye binip Medine'ye döndüler ve Efendimiz aleyhissalatu vesselam bu sürpriz karşısında çok sevindi. Nitekim Hayber yeni fethedilmişti. Efendimiz: "Hayber'in fethine mi, yoksa Ca'fer'in gelişine mi hangisine sevineyim bilemiyorum?" buyurmuştu.
Hz. Cafer radıyallahu anh hicrî sekizinci yılda Mute savaşında şehit düşmüştü. Hz. Esmâ'nın eşi Cafer'in şehit olduğundan henüz haberi yoktu. Çocuklarını yıkayıp güzel kokular sürmüştü ki Efendimiz aleyhissalatu vesselam geldi ve: "Ey Esmâ! Cafer'in oğulları nerede?" diye sordu. Hz. Esmâ çocukları getirdi. Peygamberimiz çocukları bağrına basıp, öpüp kokladı ve dayanamayarak ağlamaya başladı. Hz. Esmâ bu manzarayı görünce bir şeyler olduğunu anladı ve: "Ya Resûlallah! Anam babam sana feda olsun! Sen niçin ağlıyorsun? Yoksa Cafer ve arkadaşlarından sana acı bir haber mi erişti?" diye sorunca, Efendimiz aleyhissalatu vesselam: "Evet, onlar bugün şehit oldular!" buyurdu.
Hz. Esmâ bu sözleri duyunca birden feryat kopardı ve ağlamaya başladı. Bunun üzerine Efendimiz aleyhissalatu vesselam şöyle buyurdu: "Ey Esma! Ağzından uygunsuz ve kaba bir söz kaçırma ve göğsünü de dövme!"
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam, Hz. Cafer radıyallahu anh'ın şehit olduğu haberini Esma Binti Umeys'e bildirdikten sonra hanesine gidip zevcelerine: "Cafer ailesi için yemek yapmayı ihmal etmeyiniz" buyurmuştur. Bunun üzerine üç gün boyunca Hz. Cafer radıyallahu anh'ın ev halkına yemek verilmiştir. İslam tarihinde ölü evine yemek verilmesi ilk kez o zaman gerçekleşmiştir.
Hz. Ebû Bekir ile Evliliği
Resulullah aleyhissalatu vesselam, dul kalan Esmâ Binti Umeys'i Huneyn gazvesi sıralarında, hicri 8. yılda Hz. Cafer'in şehadetinden 6 ay kadar sonra Hz. Ebu Bekir ile evlendirdi.
Hz. Esmâ, Resûl-i Ekrem aleyhissalatu vesselamın hanımlarıyla birlikte veda haccında bulunmuştu. Esmâ radıyallahu anha'nın bu sırada doğum sancısı tuttu ve el-Beyda mevkiinde Muhammed İbn Ebi Bekr'i dünyaya getirdi.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin en yakın arkadaşı olan Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh'ın ölümü yaklaşınca kendisini, hanımı Esmâ Binti Umeys'in yıkamasını vasiyet etti. Hz. Esmâ bu vasiyeti yerine getirmiştir.
Hz. Ali ile Evliliği
Daha sonra Esmâ Binti Umeys, Hz. Ali radıyallahu anh ile evlenmiştir. O zaman Hz. Esmâ'nın Hz. Ebû Bekir'den doğan çocuğu Muhammed İbni Ebî Bekir üç yaşlarında idi. Muhammed, Hz. Ali'nin yanında yetişmiş, onun terbiyesini almıştır. Hz. Ali ile yaptığı bu evlilikten de Yahya meydana gelmiştir.
Bir gün Hz. Cafer'in oğlu Muhammed İbni Cafer ile Hz. Ebû Bekir'in oğlu Muhammed İbni Ebû Bekir söz yarıştırıyorlardı. Birbirlerine: "Benim babam senin babandan daha üstündü…" diye sözler söyleyip üstünlük yarışına girişmişlerdi. Bu sırada Hz. Ali radıyallahu anh, Hz. Esmâ'ya: "Aralarında hükmünü ver" dedi. Hz. Esmâ radıyallahu anha Hz. Cafer'in oğluna: "Yavrum! Araplar arasında senin babandan daha faziletli genç birini görmedim" dedi. Ebû Bekir'in oğluna dönerek: "Yavrum! Araplar arasında senin babandan daha olgun birisini görmedim" dedi.
Hz. Ali bunun üzerine: "Bize bir şey bırakmadın. Bundan başka bir şey söyleseydin, sana kızardım" dedi. Hz. Esmâ ise: "Vallahi sen o üç iyi kişinin en güzelisin" diyerek eşi Hz. Ali'nin gönlünü almıştır.
Hicretin kırkıncı yılında eşi Hz. Ali radıyallahu anh'ın şehit edilmesinden kısa bir müddet sonra da Hz. Esmâ radıyallahu anha vefat etmiştir.
HAKKINDAKİ HADİSLER:
v Ebû Mûsâ radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Yemen'de iken, Nebî'nin peygamber olarak gönderilmesi (ve Medine'ye hicret ettiği) haberini aldık. Bunun üzerine ben, Ebû Bürde ve Ebû Rühm adlı iki kardeşlerim –ki en küçükleri ben idim- ve kavmimizden elli üç yahut elli iki kişinin refakatinde Allah Resûlünün yanına hicret etmek üzere yola çıktık. Bir gemiye bindik. Olumsuz hava şartları nedeniyle, gemimizin kaptanı bizi Habeş kralı Necâşî'nin memleketine bıraktı. Burada Ca'fer b. Ebî Tâlib radıyallahu anh'e rastladık. Bir müddet Habeşistan'da birlikte kaldık. Sonra, hep beraber Medine'ye geldik. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme vardığımızda, Hayber henüz fethedilmemişti. Bazı Müslümanlar Habeşistan'dan gemi ile dönen bizler için, "Hicret şerefini elde etmede biz sizi geçtik" diyorlardı. Bir gün kocası Cafer ile birlikte Habeşistan'dan gelenlerden Esmâ Binti Umeys, Peygamberimizin hanımı ve Hazreti Ömer'in kızı olan Hafsa
radıyallahu anha'yı ziyaret etmek üzere yanına geldi. Hafsa da, zamanında bir kafile içerisinde Necâşî'nin ülkesine hicret etmişti. O arada Ömer de Hafsa'nın yanına girdi. Esmâ'yı görünce kızına: "Bu kadın kimdir?" diye sordu. "Esmâ Binti Umeys" dedi. "Habeş'e hicret eden, deniz yolculuğu yapan bu mu?" dedi. Esmâ kendisi cevap vererek: "Evet" dedi. Ömer: "Hicrette biz sizi geçtik, biz Allah Resûlüne sizden daha yakınız" dedi. Esmâ, Ömer'in sözlerinden dolayı alındı ve: "Hiç de öyle değil. Vallahi siz Resûlullah ile beraberken o, açlarınızı doyuruyor, cahil olanlarınıza nasihat ediyordu. Biz ise uzak bir memlekette olan Habeşistan'da, bizlere kin ve nefret duyulan bir yerde bulunuyorduk. Bütün bunlara, Allah ve Resûlünün rızası için katlanıyorduk. Allah'a yemin ederim ki, söylediklerini Peygamberimize aktarıncaya ve durumu ona soruncaya kadar ne bir lokma yiyeceğim, ne de bir yudum su içeceğim. Vallahi ne yalan söyleyeceğim, ne de yalana teşebbüs edeceğim, söylediklerine bir şey de ilave etmeyeceğim!" dedi. Tam o esnada Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem geldi. Esmâ: "Yâ Resûlallah, az evvel Ömer şöyle şöyle dedi!" diyerek Ömer'in söylediklerini nakletti. Allah Resûlü: "Peki, sen ona ne cevap verdin?" buyurdu. "Ben de şöyle şöyle söyledim" dedim. Bunun üzerine Allah Resûlü: "Ömer bana, sizden daha yakın değildir. Çünkü Ömer ve arkadaşları için bir hicret sevabı vardır. Hâlbuki siz ey gemiyle hicret edenler! Sizler için iki hicret sevabı vardır" buyurdu.
Esmâ radıyallahu anha der ki: "Vallahi (bu vak'a duyulunca) baktım Ebû Mûsâ ve gemi ashabı gruplar halinde bana geliyor, olayı benden soruyorlardı. Gerçekten hiçbir dünya malı onların gönüllerinde, Resûlullah'ın kendileri hakkında söyledikleri bu müjdeli beyandan daha fazla sevinç ve daha fazla tesir hâsıl edemezdi."
v İbni Esîr, Usdü'l-Gâbe Fadlü Fâtıma'da der ki: Fâtımâ-i Zehrâ'nın vefatı yaklaşınca kadın sahabelerden olup o zaman Hz. Ebû Bekir'in eşi bulunan Esmâ Binti Umeys radıyallahu anha ile Hz. Fâtımâ şöyle bir konuşma yaptılar: Hz. Fâtımâ-i Zehrâ dedi ki: "Ya Esmâ! Cenazelerin üzerine hani bir örtü örtüyorlar ya, işte o örtü, altındaki cenazenin bütün vücudunu gösteriyor, erkek mi kadın mı olduğu belli oluyor. Ben bu âdeti çok fena görüyorum ve hiç sevmiyorum."
Esmâ şöyle dedi: "Ey Peygamber'in kızı Fâtımâ! Ben Hz. Ali'nin kardeşi, ilk kocam, Câfer Tayyar radıyallahu anh ile beraber önce hicret ettiğimiz Habeşistan'da iken oralılar, cenazelerini şimdi sana tarif edip göstereceğim gibi kaldırıyorlardı."
Hz. Esmâ, budağından ve yaprağından soyulmuş, yaş, ne ince ve ne de kalın hurma dalları, sürgünleri istedi, getirdiler. Esmâ o dalları büküp büküp eğdi ve yay gibi yapıp uçlarını yere batırdı. Üzerine bir çarşaf attı ve örttü. Üzerine hasır örtülmüş muhacir arabaları gibi bir şey oldu.
Hz. Fâtımâ radıyallahu anha bunu görünce çok memnun oldu ve dedi ki: "Yâ Esmâ! İşte bu usûl pek güzel ve iyi imiş. Bak yâ Esmâ! Ben sana vasiyet ediyorum. Ben ölünce tabutumu aynen böyle yap."
v Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Esmâ Bintu Umeys, Muhammed İbnu Ebî Bekir'in doğumu sebebiyle Şecere nâm mevkide nifas olmuştu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Ebû Bekir radıyallahu anh'ı görüp, kadına yıkanıp ihrama girmesini emretmesini söyledi."
v Esmâ Bintu Ümeys radıyallahu anha Muhammed'i Beydâ'da doğurduğunu söylemiş, önceki hadisteki durumu aynen zikretmiştir. [Muvatta, Hacc 1, (1,322); Nesâî, Hacc 26, 5, 127.]
Muvatta'nın bir başka rivayetinde şöyle denir: "(Esmâ..) Zülhuleyfe'de Muhammed'i doğurdu). Ebû Bekir radıyallahu anh ona yıkanmasını sonra da ihrâma girmesini emretti."
Nesâî, bir başka rivayette şu ziyadeyi ilave eder: "…sonra hacc için ihrama girmesini, Ka'be'yi tavaf hariç, herkesin yaptıklarını aynen yapmasını (emretti)."
Yine Nesâî'nin bir başka rivayetinde (Esmâ) şöyle demiştir: "Resûlullah'a (birisini) göndererek: "Ne yapayım?" diye sordurdum. Bana: "Yıkan, (kan gelen kısma) sargı bağla, sonra da ihrama gir" haberini gönderdi."
v Esmâ Bintu Umeys radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bana: "Ne ile (barsaklarını) yumuşatıyorsun?" diye sordu. Ben: "Şübrüm ile!" dedim. "Hararet de hararet!" buyurdu. Bunun üzerine ben, sonra sena otunu müshil olarak kullandım. Resulullah aleyhissalatu vesselam (bunu öğrenince): "Eğer ölüme karşı şifa taşıyan bir şey olsaydı bu, mutlaka sena'da olurdu" buyurdu."
v Hz. Esmâ radıyallahu anha bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselama: "Yâ Resûlallah benim çocuklarıma çok nazar değiyor, onlara şifa niyetiyle başkasına okutayım mı?" diye sormuş. Efendimiz aleyhissalatu vesselam ise: "Evet, vallahi kaderin önüne geçen bir şey olsaydı bu göz değmesi olurdu" buyurmuştur.
HAKKINDA SÖYLENENLER:
v "Allahımdan seni, önünden, arkandan, sağından ve solundan gelecek olan taşlanmış şeytandan korumasını diliyorum." Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam
SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİMİZ:
v Allah'ın doğru yola eriştirdiği kimse hak yoldadır. Kimi de saptırırsa artık ona doğru yola götürecek bir rehber bulamazsın.
KAYNAK
Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
İyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey midir?
Rahman, 60
GÜNÜN HADİSİ
Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.
Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...