HZ. ÜMMÜ EYMEN (R.ANHA)
“Ümmü Eymen, annemden sonra annemdir.” Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. BABASI:
"Ümmü Eymen, annemden sonra annemdir." Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.
BABASI:
Salebe ibni Amr.
NESEBİ:
Bereke Binti Salebe, bin Amr, bin Hısn, bin Mâlik, bin Seleme, bin Amr, bin En-Numan.
KÜNYE VE LAKABLARI:
İlk evliliğinden olan çocuğu Eymen'e izafeten "Ümmü Eymen" künyesini almıştır. Kendisine Ümmü'z-Zabbâ'da denilirdi.
BAZI ÖZELLİKLERİ:
v Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin dadısıdır.
v İki hicret sevabı almıştır çünkü ilk önce Habeşistan'a, oradan da Medine'ye hicret etmiştir.
v Uhud ve Hayber gazvelerine katılmış; gâzilere su dağıtıp, yaralıların yaralarını sararak Müslümanlara hizmet etme şerefine ermiştir.
v Resûlullah aleyhissalatu vesselam ahirete göç ettiğinde, kendisini ziyaret eden Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer radıyallahu anhüma'nın neden ağladığını sormaları üzerine: "beni ağlatan, semadan gelen vahyin kesilmiş olmasıdır" diye cevap vermesinden O'nun ne kadar metanetli ve ince ruhlu bir kadın olduğunu anlıyoruz…
v Peygamberimiz aleyhi ekmelüttehâyâ onun cennetlik olduğu müjdesini vermiştir: "Kim cennetlik bir hanımla evlenmek istiyorsa Ümmü Eymen ile evlensin" buyurmuştur.
v Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem O'na çok saygı gösterir ve kalkıp husûsî ziyaretine giderlerdi.
HAYATI HAKKINDA KISA KISA:
Asıl adı Bereke idi. Habeşistan'dan gelmişti. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselamın babası Hz. Abdullah'ın cariyesiydi. Hz. Abdullah vefat ettikten sonra da Hz. Âmine'nin yanında kalmaya devam etmiş ve Efendimizin bakımını üstlenmiştir. Hz. Âmine akrabalarını ziyaret ve merhum eşinin kabrini ziyaret etmek maksadıyla biricik yavrusu Muhammed'i (aleyhissalatu vesselam) ve yardımcısı Ümmü Eymen'i de yanına alarak Medine'ye gitmişti. Bir süre orada kaldıktan sonra dönmek üzere yola çıkarlar ve Hz. Âmine yolda aniden rahatsızlanır. Ebvâ denilen bir köyün yakınlarında konaklamak zorunda kalırlar. Hz. Âmine'nin hastalığı şiddetlenir ve ruhunu orada teslim eder.
Ümmü Eymen tüm sorumluluğun kendisinde olduğunun bilincindedir. Hz. Âmine'yi orada defnettikten sonra henüz küçük bir çocuk olan kâinatın Efendisini alıp Mekke'ye götürür ve dedesi Abdulmuttalib'e teslim eder. Kendisi de orada kalıp Efendimiz aleyhissalatu vesselama bakmaya devam eder. Resûlullah Efendimiz kendisini annesinden sonra büyüten Ümmü Eymen'e "anne" diye hitap ederdi. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme babasından miras olarak bir miktar deve, koyun ve cariyesi Ümmü Eymen kalmıştır. Resûlullah Efendimiz aleyhissalatu vesselam büyüyüp yetişkin biri olunca Ümmü Eymen'i azad etmiştir. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem onu görünce: "Ailemden sadece bu hâtıra kaldı" buyururlardı.
Ümmü Eymen ilk önce Mekke'den Habeşistan'a, daha sonra da Habeşistan'dan Medine'ye hicret etmiştir.
Hz. Ümmü Eymen radıyallahu anha'nın ilk eşi Ubeyd İbni Zeyd'dir. Çocuğu Eymen Ubeyd'den olmuştur. Ubeyd radıyallahu anh vefat edince Ümmü Eymen dul kalmış fakat metanetini muhafaza etmiştir.
Bir gün Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem Ashâbı ile birlikte otururken yanına Ümmü Eymen gelmiş, Ümmü Eymen oradan ayrıldıktan sonra da Efendimiz aleyhissalatu vesselam: "Kim cennetlik bir hanımla evlenmek istiyorsa Ümmü Eymen ile evlensin" buyurmuş, bunun üzerine Zeyd bin Harise radıyallahu anh onunla evlenmiştir. Hz. Hatice radıyallahu anha Validemiz'de bir düğün ziyafeti vermiştir. Bu mübarek izdivaçtan "Peygamberler Peygamberinin sevgilisi" diye şöhret bulan Üsame doğmuştur.
Hz. Peygamber'in Ümmü Eymen'e yaptığı şaka
Efendimiz aleyhissalatu vesselam zaman zaman Ümmü Eymen'le latifeleşirdi. İşte buna bir örnek:
"Bir gün bir kadın Hz. Peygamber'den bir deve istedi. Allah resûlü, "Sana bir deve yavrusu vereceğim" deyince kadın: "Yavru alıp da ne yapayım?" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Ne kadar deve varsa hepsi de deve yavrusu değil midir?" buyurdu."
Burada bahsedilen kadın Ümmü Eymen'dir.
Vefatı
Vefatı hakkında ihtilaf vardır. El-İsabe'de geçtiğine göre:
"İbnu's-Seken, sahih isnad ile Zühri'den rivayet ediyor: "Ümmü Eymen radıyallahu anha Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden beş ay sonra vefat etti." Bu rivayet mürseldir. Tarık b. Şihab rivayetine de aykırıdır. O, Ömer radıyallahu anh'ın öldürülmesinden sonra söylediği sözü nakletmiştir. Bunun isnadı mevsul olup en kuvvetlisidir. İbn Mende ve başkaları bu rivayete dayanmışlardır. İbn Mende, Ümmü Eymen radıyallahu anha'nın Ömer radıyallahu anh'den yirmi gün sonra vefat ettiğini de eklemiştir. İbnu's-Seken, iki kavli şöyle birleştirmiştir:
"Zühri'nin bahsettiği Ümmü Eymen, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin azatlısı olandır. Tarık b. Şihab'ın zikrettiği ise Ümmü Habibe'nin azatlısı Bereke'dir. Her ikisinin de ismi ve künyesi aynı idi." Bu ihtimal dâhilindedir."
Mevlanâ Niyaz'ın eseri Kadın Sahabiler'de ise, Hz. Ümmü Eymen'in Hz. Osman radıyallahu anh devrinde vefat ettiği kayıtlıdır. Ek olarak ise:
"Tarihçi İbni Esir'in yazdığına göre, Hz. Ümmü Eymen, zatı Saadetlerinin dünyadan göçmelerinden beş yahut da altı ay sonra vefat etti. Fakat İbni Esir'in bu yazdığı doğru değildir. Sahih rivayet Hz. Osman'ın hilâfeti devrinde vefat etmesidir."
Hz. Ümmü Eymen'in vefatı hakkındaki ihtilaflarla alakalı çeşitli rivayetleri aktardık. Gerçeği Allah bilir.
HAKKINDAKİ HADİSLER:
v Tarih'inde Buhari, Müslim ve İbnu's-Seken, Zühri'den rivayet ediyorlar: "Ümmü Eymen radıyallahu anha, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin babası Abdullah b. Abdilmuttalib'in hizmetçisi idi. Habeş'li idi. Âmine, babasının vefatından sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemi doğurunca, Ümmü Eymen büyüyünceye kadar ona baktı. Sonra onu Zeyd b. Harise nikâhladı."
v Osman b. el-Kasım radıyallahu anh anlatıyor: "Ümmü Eymen hicret ederken, Revha'ya varamadan Munsaraf isimli yerde akşam oldu. Susamıştı; ama yanında su yoktu. Aynı zamanda oruçluydu. Susuzluk, onu çok daraltmıştı. Tam o daraldığı esnada, gökten beyaz ipe bağlı bir koca su indi. Suyu aldı, kana kana içti. Ümmü Eymen der ki: "Bu hadiseden sonra, susuzluk çekmedim. Yazın en sıcak günlerinde bile oruç tuttum; ama o suyu içtikten sonra hiç susuzluktan yakınmadım."
v Cehcah el-Ğıfârî anlatıyor: "Kavmim içinde İslam'a girmek isteyen bir grup insanla birlikte Medine'ye geldim. O sırada, Allah Resûlü akşam namazını kıldırıyordu. Namaz sona erince sahâbeye dönerek "Herkes, yanındaki arkadaşını götürsün!" buyurdu. Mescitte ben ve Allah Resûlünden başka kimse kalmamıştı. Ben, cüsseli ve uzun boylu olduğumdan kimse benim yüzüme bile bakmamıştı. Sonunda, beni Allah Resûlü evine götürdü. Benim için bir keçinin sütünü sağdı, sütü içtim. Bir tencere de yemek getirdi, onu da yedim. Toplam yedi keçiden sağılan sütü içmiştim. Ümmü Eymen şöyle söylendi: "Allah Resûlünü bu gece aç bırakanı Allah aç bıraksın." Efendimiz, "Bırak yâ Ümmü Eymen! O rızkını yedi, bizim rızkımızı veren Allah'tır" buyurdu. Sabah olduğunda, her arkadaş kendisine yapılan ikramı anlatıyordu. Ben de, yedi keçinin sütünü içtiğimi ve bir tencere yemek yediğimi anlattım.
Ertesi gün, Allah Resûlü ile akşam namazını kıldık. Resûlullah, dünkü gibi yine "Herkes, yanındaki misafiri evine götürsün!" buyurdu. Beni götüren yine çıkmadı. İri vücutlu ve uzun boylu olduğumdan, kimse beni davet etmemişti. Önceki gibi, beni Allah Resûlü evine götürdü ve bana bir keçinin sütünü sağdı. Bir keçinin sütünü içtim ve karnım doydu. Ümmü Eymen: "Yâ Resûlallah, bu adam bizim dünkü misafirimiz değil mi?" dedi. Allah Resûlü "Evet" dedikten sonra şöyle buyurdu: "O, bu gece mümin olarak yemek yedi. Dün ise, kâfir olarak yemişti. Kâfir, yedi bağırsağını dolduruncaya kadar yer; mümin ise bir bağırsağını dolduruncaya kadar yer."
v İbnu's-Seken, Ümmü Eymen radıyallahu anha'dan rivayet ediyor: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in gece içine idrarını yaptığı bir kabı vardı. Sabah olunca ben onu dökerdim. Bir gece ben uyurken susadım ve yanlışlıkla bu kaptakini içtim. Bunu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlatınca şöyle buyurdu: "Muhakkak ki bugünden sonra sen karın ağrısı çekmeyeceksin."
v İbnu's-Seken, Enes radıyallahu anh'den rivayet ediyor: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ümmü Eymen radıyallahu anha'nın yanına girerdi. O da Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme süt ikram ederdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ya oruçlu olur, ya da: "Canım istemiyor" derdi. Bunun üzerine gülerek geri dönerdi.
v Hz. Ömer der ki: "Ümmi Üleym Uhut günü kırbalarla bize su veriyorlardı. Bu kadınlar arasında Ümmü Eymen de bulunuyordu. Ümmü Eymen Müslümanların dönüp Medine'ye gitmek istediklerini görünce yerden toprak alıp yüzlerine saçmaya başladı. Onlardan bazılarına şöyle diyordu: "İşte dikiş-nakış! İşte kılıcın!"
Ümmü Eymen sonra savaş alanına koşmuş, yaralılara su vermeye başlamıştı. Hıbban b. Araka Ümmü Eymen'e ok atmış, o da yere düşüp üstü-başı açılmıştı. Allah düşmanı katıla katıla gülüyordu. Bu durum Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme ağır gelmişti. Sa'd b. Ebi Vakkas'a bir ok vermiş ve: "At!" demişti. Sa'd'ın attığı ok Hıbban'ın boğazına saplandı. Yüzüstü yere düşüp üstü-başı açıldı. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem de dişleri görününceye kadar güldü. Sonra da: "Sa'd kadının öcünü aldı. Allah Sa'd'ın duasını kabul etti." dedi."
v Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ömer, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın vefatından sonra, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'e: "Gel beraber Ümmü Eymen radıyallahu anha'ya gidip ziyaret edelim, tıpkı Aleyhissalatu vesselam'ın onu ziyaret ettiği gibi" dedi ve gittiler. Ümmü Eymen onları görünce ağladı. "Niye ağlıyorsun? Resulullah'ın Allah nezdinde bulacağı (mükâfatlar)'ın daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun?" dediler. Ümmü Eymen: "Evet bilmez olur muyum? Allah indinde olan, Resulullah için elbette daha hayırlıdır. Velâkin beni ağlatan, semadan gelen vahyin kesilmiş olmasıdır" dedi. Bu sözleri onları da hüzünlendirdi. Ümmü Eymen'le birlikte onlar da ağladılar."
v Ömer radıyallahu anh vefat ettiğinde de ağlayan Ümmü Eymen'e bunun sebebini sorduklarında şöyle dedi: "Bugün İslâm zayıfladı."
HAKKINDA SÖYLENENLER:
v "Ümmü Eymen, annemden sonra annemdir." Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.
SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİMİZ:
v Resûlullah'ın, çocukluğunda, ne açlıktan, ne de susuzluktan şikâyet ettiğini görmedim. Sabahleyin bir yudum zemzem içerdi. Kendisine yemek yedirmek istediğimizde, "İstemem, karnım tok." derdi.
v "Üzülme, ağlama, canım Muhammed'im, İlâhî kadere karşı boynumuz kıldan incedir. Can da O'nun, mal da. Hepsi bize emanet. Emaneti nasıl vermişse, öyle de alır." Hz. Âmine vefat ettiğinde Peygamberimize verdiği nasihat.
KAYNAK
Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
"Kadınlara iyilikle muamele ediniz."
Nisa:19
GÜNÜN HADİSİ
İnsanların en fenası, birine ayrı, diğerine de ayrı görünen iki yüzlü insanlardır.
Seçme Hadisler, syf. 101
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...