SAHABE DÖNEMİ

Sahabe Dönemi adlı eser, ismi itibarıyla Sahabe Tarihi türü eserleri anımsatıyorsa da, içerik olarak tam anlamıyla öyle değil. Zaten eserin ilk tercümesindeki ismi de şu;


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2010-01-22 04:43:54

Eser Adı: Sahabe Dönemi

Orijinal adı: Fasl-ul Hitap

Müellif: Muhammed Salih Ekinci

Mütercim: M. Ecir Eşiyok

Yayınevi: Yasin Kitabevi

Sahabe Dönemi adlı eser, ismi itibarıyla Sahabe Tarihi türü eserleri anımsatıyorsa da, içerik olarak tam anlamıyla öyle değil. Zaten eserin ilk tercümesindeki ismi de şu; “Ashab-ı Kiramın Etrafındaki Şüpheler

Eserin müellifi, ülkemizin önde gelen âlimlerinden Seyda Muhammed Salih Ekinci. Kendileri aslen Arap olup, Mardin’in Kızıltepe ilçesinin Gurs köyündendir. İlmi birikimi ile genç yaşta dikkatleri üzerine çeken Hocaefendi, İslami ilimlerin her dalında özellikle de Kelam ilminde söz sahibi bir şahsiyet. İmam Eşari’ye yapılan tenkitlere cevapları ihtiva eden eseri Menhac-ı Eş’ariye’nin Arap dünyasında da ses getirmesi, onun etkisinin İslam-Arap dünyasına taştığının küçük bir belirtisi. Önümüzdeki aylarda Mısır’da bu konuda yapılacak bir Sempozyumda da muhterem müellif inşallah bir tebliğini sunacak.

Hocamızın Sahabe Dönemi adlı eseri kendisinin ilk yazılı çalışması. 30’lu yaşlarında kaleme aldığı bu çalışmayı hazırlamasında dönemin şartları rol oynamıştır. Zira 70’lerin sonlarından itibaren dünyayı saran İran İslam Devriminin ateşi Türkiye’yi de etkisi altına almış, bu devrimin motor gücü olan Şia akide ve düşünceleri kafalarda tereddütler ve şüpheler imal etmişti. Önceleri dozajı bilinçli olarak az az verilen bu fikirler özellikle his ve heyecan yüklü gençleri alabora etmeye başlamıştı.

Olur olmaz her mahfilde Dört halife dönemi ve sonrası konuşulur olmuştu. Devrimin ateşiyle bihuş olan dinde hassas, akli muhakemede noksan zevat gemi azıya alıp, Sahabe hukukunu hiçe sayıyor ve onların harim-i ismetine arsızca saldırıyordu. Bu ciğersuz hadiseler ve fitne kıvılcımları her Ehl-i Sünnet âlimi gibi Molla Salih Efendi’nin de hamiyet damarını harekete geçirdi ve bu konuda üretilip gündeme sokulan bütün sorulara cevap mahiyetinde “Fasl-ul Hitap” adlı eseri yazmasına sebebiyet verdi.

Hocamızdan şifahi olarak dinlediğimize göre, eseri yazdıktan sonra, Türkçe tab ve neşri için İstanbul’a gelmiş. Eski Tekirdağ müftüsü ve Arslan yayınevinin sahibi merhum Ali Arslan Hocaefendiyi ziyarete gidip, eserin bir nüshasını kendisine vermiş. Hocaefendinin yaşça genç olmasına aldanan Ali Bey önce kitabı önemsememiş ve bir kenara koymuş. O akşam evinde kitaba göz ucuyla bir bakma ihtiyacı hissetmiş ve elinden düşüremeyerek o gece bitirivermiş. Ardından da kendisi bizzat tercüme edip, bir önsözle birlikte kitabı basmış.

Daha sonraları kitaba yeni eklemeler yapan ve hacmini genişleten Ekinci Hocaefendi, bu sefer tercümesini o zaman kendisinden ders alan talebelerden, şu an Hira Dergisi yöneticilerinden Ecir beye tevdi etmiş. Ecir bey de Türkçe uslub olarak bayağı başı gözü kırık da olsa eseri dilimize tekrar kazandırmış. Aslında şu anda bu kıymetli eser yeni ve usturuplu bir tercüme ve basımı bekliyor.

Müellifin eserde önemle durduğu ve meselelerin belkemiğini teşkil eden şu izahları fevkalade çarpıcı; “Maalesef şimdiye kadar tenkitli ve tetkikli bir "Sahabe tarihi" yazılamamıştır. Bunun sebeplerini kısaca şöyle sıralayabiliriz;

 

1-Siyer ve İslam tarihçileri hadiseleri nakletmekte çok esnek davranmışlar ve önlerine gelen her bilgiyi, senedin sıhhatini dikkate almadan nakletmişlerdir. Bir bakıma bu zarurettir. Yoksa amellerin faziletleri, tarihi hadiseler, hasais(nebevi hususiyetler), irhasat ve mucizat gibi rivayetleri nakletme hususunda senedlerin sahihliğine bağlı kalınır, zayıf rivayetlere yer verilmezse, eldeki bilgi az olur. Bundan dolayı da tarihçiler bu gibi rivayetlerin sened ve rivayet yönüne dokunmayıp daha fazla dirayet bakımından ele almışlardır. Hatta öyle ki, hadiste zayıf gördükleri ravilerin rivayetlerine tarih hususunda itimat etmişlerdir.

 

2-Sahabe arasında geçen ihtilaf meseleleri ve hadiseler yaklaşık 100 sene geçtikten sonra kaleme alınmıştır. Bu hususta rivayetlerin çoğu ilk olarak Şii tarihçilerce derlendi. Bu konuda kaynak gösterilen iki kişi var. Biri Ebu Muhannef'tir. Bu zatın Sıffin Savaşı ile ilgili yalanlarla dolu bir kitabı vardır.

 

Diğeri yine aşırı bir Şii ve yalancı olan Hişam bin Muhammed bin es Saib el Kelbi'dir. O da Sahabeleri kötülemekle ilgili bir kitap yazmıştır.

 

Keza, daha sonraları bu konuları kaleme alan Mürucu'z Zeheb adlı tarih kitabının sahibi Mesudi ile Yakubi de bunlara yakın ve güvenilmez, sika olmayan kişilerdir. Bunlardan gelen rivayetlere çok dikkat edilmesi gerekmektedir.

 

Daha sonra gelen Taberi, Hafız İbn Asakir, İbn Kesir gibi tarihçiler bu hadiselerde rivayet toplama ve derleme yoluna giderek bunlardan da nakiller almışlar ve maalesef eserlerine güvenilmez bazı hususları koymuşlardır.”

 

Eser, merhum âlim Ebul Hasan en Nedvi’nin de eline geçmiş ve büyük beğenisini kazanmış. Salih Hocaefendi bunu bendenize şöyle anlatmıştı; “Fasl’ül Hitap adlı kitabımı bastırdığımda bir nüsha ona gönderdim. Cevaben şöyle bir mektup gönderdi; “Bunun elimize geçmesi umulmadık bir nimettir. Bu kitap, vaktinde ve zamanında yazılmıştır. Şu anda Hz. Ali hakkında bir kitap hazırlıyorum. Bu eserden de büyük çapta istifade edeceğim.”

Merhum Nedvi “El Murteza” adını verdiği bu kitabının bir yerinde, bu eserden bir nakilde bulunuyor. Türkçe tercümesinde “Prof. Dr. Salih el Garsi” diye yanlış olarak yer aldığından dikkatlerden kaçıyor.

Konuyla ilgilenenleri bu kitabı okumaya davet ederken, Seyda Muhammed Salih el Gursi’ye İslam’a hizmet ve irşad hayatında yümün ve bereket dolu bir ömür diliyor, saygılarımızı arz ediyoruz.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Tarihçi, 2019-10-29 16:38:10

Birçok eserden süzülerek kaleme alınan eser aynı zamanda satır aralarında metodoloji adına önemli hususlara değiniliyor. Konu hakkında derli toplu, özlü bilgiler almak isteyenler için güzel bir eser. Akademi çevrelerince kaleme alınan eserlere başvurmak isteyenler için konu hakkında doktora tezleri vardır. Bu eser ise konuya sağlam bir giriş yapmak için, bilgilerin tenkit süzgecinden geçirildiği mantıklı tahlil ve terkiplerin yer aldığı bir eserdir. Günümüzde hususen İslami ilimler alanında eğitim yapma iddiasında bulunan İmam-Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri'ne gidenler bu ve benzeri eserlerden müsağni kalmamalı.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

cemil mert alç, 2010-01-27 04:11:34

Böylesine bir alim çok muhim bir hususta hem de arapça bir eder hazırlıyor.Olacak iş değil; biz bu zatı dahi tanımıyoruz.Eyvah olsun bizlere, alalaım okuyalım dostlara anlatalım.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

mustafa çetin, 2010-01-26 07:35:57

maşaallah, bin berakellah...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

O gün ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah'a selim bir kalb ile gelenler (fayda görürler.)

Şuara, 88-89

GÜNÜN HADİSİ

"Her şeyin bir alameti vardır. İmanın alameti de namazdır."

Münavi

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI