HADİSLERİN SAYICA FAZLALIĞI ÜZERİNE OLAN ŞÜPHEYE İLMİ BİR CEVAP

20. asrın büyük muhakkiklerinden Hintli allame merhum Ebul Hasan en Nedvi’nin konuyla alakalı yazdıklarını sizlerle paylaşıyoruz. Şöyle diyor merhum Nedvi; “Halk arasında-yazar ve kültürlüler arasında bile-hadisin Hicri üçünçü asırd


Ebul Hasan en Nedvi

.

2010-01-22 04:49:38

20. asrın büyük muhakkiklerinden Hintli allame merhum Ebul Hasan en Nedvi'nin konuyla alakalı yazdıklarını sizlerle paylaşıyoruz. Şöyle diyor merhum Nedvi; "Halk arasında-yazar ve kültürlüler arasında bile-hadisin Hicri üçünçü asırda yazıyla tespit edildiği kanaati yaygındır. Bazıları da ikinci asırda yazıldığını söylerler.

Bu hata iki sebepten ortaya çıkmıştır;

Birincisi: Tarihçilerin tümü sadece ikinci asırda hadis toplayanlardan bahsetmektedirler. Birinci asırda yazılan sahife ve mecmualardan bahsetmezler. Çünkü bu mecmua ve sahifelerin hepsi kaybolmuştur.(1)

Ancak şunu da belirtelim ki bu sahifeler kaybolmadan önce, birinci asırdan sonra yazılan hadis kitaplarına aktarılmıştır.

İkincisi: Muhaddisler hadislerin sayısını o kadar çok gösteriyorlar ki, birinci asırda yazılan bu küçük mecmualarda bu sayıların toplanması mümkün değildir. Hâlbuki tekrarlar atılacak olursa sahih hadislerin sayısı azalmaktadır.

Haydarabat Osmaniye Üniversitesi Din Bölümü eski başkanı Munazır Ahsen Geylani "Tedvin-ül Hadis" adlı muazzam eserinde bu konuya dikkatleri çekerken şöyle diyor;

"İnsan rivayet edilen hadislerin çokluğuna hayret edebilir. Deniliyor ki Ahmed Bin Hanbel yedi yüz binden fazla hadis ezberlemişti. Ebu Zer'a için de aynı şey söylenmektedir. Yine İmam Buhari'nin zayıf hadislerden iki yüz bin ve sahih hadislerden iki yüz bin ezberlediği rivayet edilmektedir. Müslim'in de "Kitabımı üç yüz bin hadisten topladım" dediği rivayet edilmektedir.

Halk bir tarafa, âlimlerden çoğu bu sayının fazlalığının muhaddislerin önem verdiği tekrar ve şahitlerden ileri geldiğini bilmezler. Mesela "Ameller niyetlere göredir" hadisi yedi yüz yoldan rivayet edilmiştir.

Büyük hadis kitaplarından bu tekrar ve şahitler çıkartılacak olursa ortada az sayıda hadisler kaldığı görülecektir. Buhari'nin Cami'üs- Sahih'inde tekrarsız hadislerin sayısı 2601'den fazla değildir. Müslim'in hadislerin sayısı ise ancak 4000'e ulaşmaktadır.(2)

Böylece altı hadis kitabında, Ahmed'in Müsned'inde ve diğer hadis kitaplarındaki hadislerin sayısı 50.000'e ulaşmaktadır. Bunlardan bir kısmı sahih, bir kısmı illetli, bir kısmının üzerinde ittifak edilmiş, bir kısmının sıhhati hakkında ileri geri konuşulmuştur. Müsamahacı ve çemberi geniş tutanlardan sayılan el Hâkim Ebu Abdullah, birinci derecedeki hadislerin sayısının 10.000'e ulaşmadığını söylemektedir.

Bu hadis servetinin büyük kısmı birinci asr ravilerin kalemleriyle tespit edilmiştir. Peygamber ve Sahabeler devrinde kitap ve hadislerde yazılan hadislerin sayısı 10.000'i geçmektedir. Ebu Hureyre, Abdullah bin Amr b. El As, Enes bin Malik, Cabir bin Abdullah, Ali ve İbn-i Abbas'ın sahife ve mecmuaları toplanacak olursa, denebilir ki tespit edilen sahih hadisler ve bu hadisleri toplayan Cami ve Müsnedlerin hadisleri, henüz Muvatta ve Altı Hadis Kitabı yazılmadan önce Peygamberler ve Sahabe Devrinde yazılmıştır."(3)

Kaynak

İslam Düşünce Hayatı-Ebul Hasan en Nedvi-terc: Said Şimşek-Dergâh Yayınları-İst-1977

Dipnotlar:

(1)-Müellifin bu ifadeleri yazdığı tarihten bir müddet sonra dünyaca ünlü Siyer otoritesi merhum Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, sahabelerden Ebu Hureyre efendimizin talebesi Hemmam bin Münebbih'e dikte ettirdiği 140 hadisi muhtevi el yazma Sahifesine ulaşmış, bu el yazmasının karbon tahlilleri sonucu 1400 sene evvelisine ait olduğu ispatlanmış ve hadis ilmine büyük bir hizmette bulunulmuştur. Bu konuda merhum Hamidullah "İslam Peygamberi" adlı eserinde şunları yazmaktadır: "Ebû Hureyre'nin, Hemmâm ibn Münebbih adında genç bir öğrencisi vardı; onun dikkat edip yararlanması için Resulullah'la ilgili yaklaşık 140 anlatım seçip ayırdı. Bize kadar ulaşmış olan onun bu derlemesi, yüzyıllar boyunca, hadis alanında bir el kitabı olarak kullanılmıştır. Bu elyazması derlemeyi basıp neşretme şerefi bana nasip olmuştur.

Burada sıraladıklarımızın yanı sıra daha başka birçok örnek, Muhammed (AS) ile ilgili anlatımların ilk elden yapılıp yapılmadığı konusundaki her türlü kuşkuyu dağıtmaya yeterli olsa gerektir. Resulullah'ın sahabelerinin, hâtıralarını doğrudan doğruya kendi öğrencilerine yazdırdığı oldukça fazla sayıda vakaya da rastlamaktayız.

Resulullah (AS)'ın sahabelerinin bizzat kendilerinin kaleme almış olduğu ya da öğrencilerine dikte ettirdikleri bu hadis derlemeleri kuşaktan kuşağa aktarılmış ve daha sonraki yüzyıllarda büyük hadis koleksiyonlarıyla yavaş yavaş karışıp onlarla bütünleşmişlerdir. Belgelerin bu şekilde kesintisiz olarak aktarılması karşısında insanın heyecan duymaması mümkün değildir. H. 58 yılında vefat eden Ebû Hureyre'nin, kendi talebesi Hemmâm ibn Münebbih'in (öl. H. 101) yararlanması amacıyla kaleme alınmış Sahîfetu's-Sahiha adlı hadis derlemesine yukarıda işaret etmiştik. Aynı şekilde Hemmâm'ın öğrencisi Ma'mer ibn Râşid'in (öl. H. 153) Cami' adlı eseri ile Ma'mer'in öğrencisi olan Abdu'r-Rezzâk'ın (öl. H. 211) Musannef'i de elimizde bulunmaktadır. Ahmed ibn Hanbel, Abdu'r-Rezzâk'ın öğrencisi ve aynı zamanda İmâm Buhârî'nin hocası idi. İbn Hanbel'in Müsned adlı büyük hadis kitabı uzun zamandan beri yayınlanmış bulunmaktadır.

Yine bugün, hepsi de Buhârî'nin hocası durumundaki el-Humeydî'nin, et-Tayâlisî'nin, İbn Mübârek'in, Ebu'l-Yemân'ın, İbn Râhûye'nin, İbn Ebi Şeybe'nin eserleri elimizde bulunmaktadır. Bütün bu yayınlanan belgeler karşısında, kalkıp hâlâ Buhârî'nin, eserini meydana getirmek için kendi dönemine ait folklorik malzemeleri bir araya getirdiğini ya da önceki kaynaklara atfetmek suretiyle, kesintisiz isnat zincirleri halinde Resulullah (AS)'la ilgili anlatımların her birinden bizzat kendisinin hadis uydurduğunu söylemek çocuksu bir iddia olacaktır. Gerçekten de, Ebû Hureyre'nin Sahîfe'sinden tutun da, önceki kaynakların da mutluluk verici bir biçimde ortaya çıkmasıyla doğruluk ve sıhhati kanıtlanmış olan İmâm Buhârî'nin Sahih'ine varıncaya dek, yukarıda belirttiğimiz bütün kaynaklarda, aynı bilgileri ve aynı ifadeleri hiç değişmemiş bir biçimde bulmaktayız."

(2) Buhari ve Müslim hakkında son devirlerin hadis imamı allame Şah Veliyullah Dehlevi şu hükmü vermektedir: "İki sahih kitaba gelince, hadislerin tümünün muttasıl merfu ve kesinlikle merfu olduğunda, yazarlarından bu yana da mütevatir olduklarında muhaddisler ittifak etmişlerdir. 0nları basit gören bidat sahibidir ve müminlerin yolundan ayrı bir yol tutmuştur.(Huccetullah'il Baliga-C:1-s:106)

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.

Lokman,6

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Hiç bir vâli yoktur ki, o, müslüman ahâli üzerinde icrâ-yı velâyet ederken zulüm ederek ölür, muhakkak Allah Cennet kokusunu ona haram kılacaktır.

Ma'kıl İbn-i Yesâr (r.a)'dan rivayet olunur.

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI