HZ. ÂTİKE BİNTİ ZEYD (R.ANHA)

“Her kim şehitlik mertebesini kazanmak isterse Âtike ile evlensin.” Hz. Abdullah bin Ömer (r.a) BABASI: Zeyd bin Amr.


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2010-01-30 02:24:28

"Her kim şehitlik mertebesini kazanmak isterse Âtike ile evlensin." Hz. Abdullah bin Ömer (r.a)

BABASI:

Zeyd bin Amr.

ANNESİ:

Ümmü Küreyz el-Hadramiyye.

NESEBİ:

Âtike Binti Zeyd bin Amr bin Nüfeyl bin Abduluzza bin Riyah bin Abdullah bin Karz bin Zirah bin Adiyy bin Kaab bin Lüey el-Kureşî el-Advî.

ŞEMAİLİ VE AHLÂKI:

Akıllı, bilgili ve iffetli, aynı zamanda güzelliği dillere destan olduğu gibi, edebî yönü de kuvvetli bir hanımefendi idi.

HAYATI:

Hz. Âtike (r.anha), Aşere-i Mübeşşere'den Hz. Saîd bin Zeyd'in kız kardeşidir. O da ağabeyi gibi ilk Müslümanlardandır. Müslüman olup Peygamberimiz'e (s.a.s) biat ettikten sonra Medine'ye hicret etmiştir.

İlk evliliğini Hz. Ebû Bekir'in oğlu Abdullah ile yapmıştır. Hz. Âtike ile Hz. Abdullah büyük bir aşk ile birbirlerine bağlı idiler. Özellikle Abdullah bin Ebî Bekir, Âtike'ye o derece tutulmuştu ki işlerini ve ibadetini bile aksatır olmuştu. Bunu gören Hz. Ebû Bekir radıyallahu anh oğluna: "Bunu sen terk et ve boşa. Bu kadın senin hem dinine, hem dünyana engel oluyor" diyerek boşanmalarını istemişti. Fakat Abdullah bin Ebî Bekir bu zarurî ayrılığa dayanamayıp çok gözyaşı dökünce Hz. Ebû Bekir Âtike ile tekrar evlenmelerine müsaade etmişti.

Abdullah bin Ebî Bekir ile Âtike'yi bir ayrılık daha beklemekteydi…

Abdullah bin Ebî Bekir Tâif muharebesine katılıp aldığı bir yara sonucu şehit olmuştur. Çok sevdiği eşini kaybetmenin acısı ile Hz. Âtike mersiyeler söylemiştir. Hz. Âtike'nin mersiyeleri "Sözlerinden Seçtiklerimiz" bölümünde olacak.

Hz. Âtike'nin iddeti dolduktan sonra, Hz. Ömer kendisine tâlip olmuştur. Fakat Hz. Âtike ilk eşi Abdullah'a verdiği söz aklına gelir. Abdullah henüz hayatta iken Âtike'ye, kendisinin ölümü durumunda kimseyle evlenmemesini istemiş ve: "Ben öldükten sonra kimse ile evlenmemen için sana bir bahçe veriyorum" diyerek aralarında bir anlaşma yapmışlardı. Bunu hatırlayan Âtike, Hz. Ömer'e: "Abdullah bana evlenmemem için bir bahçe vermişti" deyince Hz. Ömer: "Bu hususta, bilenlere danış ve fetva iste. Bana kalırsa evlenmende bir mahzur yoktur" cevabını vermiş ve Hz. Âtike'de Hz. Ali'den bu konuda fetva istemişti. Hz. Ali: "Bahçeyi Abdullah'ın ailesine geri vererek evlenebilirsin" diye cevaz verince Âtike, Hz. Ömer ile evlenmişti. Bu evlilik hicretin on ikinci yılında gerçekleşmiştir.

"Hz. Ömer arkadaşlarından birkaç kişiyi düğün yemeğine çağırdı. Bunların arasında Hz. Ali de vardı. Hz. Ali, zamanında Âtike'nin kocası Abdullah ile kardeş olmuştu. Bir ara kalkarak Hz. Ömer'e: "İzin ver de Âtike ile konuşayım" dedi. Hz. Ömer: "Konuşabilirsin" diyerek ona izin verdi. Bunun üzerine Hz. Ali, Âtike'ye şunları söyledi:
"Ey Âtike! Hani sen Abdullah öldüğünde "Yemin ederim ki gözlerimin yaşı asla eksilmeyeceği gibi vücudum da topraktan arınmayacaktır" demiştin." Bu sözleri işiten Âtike bir feryat kopararak yüksek sesle ağlamaya başladı. O zaman Hz. Ömer, Hz. Ali'ye: "Allah seni affeylesin! Sen ailemi benden soğutmaya mı çalışıyorsun?" dedi."

Hz. Ömer'in şehit edilmesiyle tekrar dul kalan Hz. Âtike, üzüntüsünden Hz. Ömer için de mersiyeler söylemiştir.

Hz. Ömer'den (r.a) sonra Hz. Âtike cennetle müjdelenen on sahabeden biri olan Hz. Zübeyr bin Avvam (r.a) ile evlenmişti.

"Hz. Zübeyr ile evli olduğu sıralarda Hz. Zübeyr hanımlarının camiye gitmelerine bile müsaade etmeyecek derecede kıskançtı. Hâlbuki o sıralarda kadınların camiye gitmelerinde herhangi bir sakınca da yoktu ve camiye giden kadınlara mani olunmaz, ses çıkarılmazdı. İşte o sıralarda bir gün Âtike sabah namazı için evden çıkar. Kocası Zübeyr ise ondan daha önce çıkarak camiye yakın bir yerde bir köşeye saklanır. Âtike oradan geçerken de sağrısına bir fiske vurup yine gizlenir. Âtike o günden sonra camiye gitmeyi terk eder. Zübeyr ondan sonra sanki her şeyden habersizmiş gibi Âtike'ye:

"Siz artık camiye çıkmaz oldunuz?" diye sorunca Âtike: "İnsanlar azmış; bundan böyle camiye gitmemiz elvermeyecek" cevabını vermiştir."

Âtike, üçüncü eşi büyük sahabe Hz. Zübeyr'in de şehit edilmesiyle tekrar dul kalmıştır.

"Hz. Zübeyr de Cemel vakasında Hz. Ali'nin hasımlarından yana olmayı bırakıp geri dönerken yolda Vâdi's-Sibâ adı verilen vadide bir ağaç altında bir müddet yatıp uyumuştu. O esnada Amr bin Cürmûz adında biri gelip onu o haldeyken öldürmüştü. Bunun üzerin Âtike onun da hakkında mersiyeler söylemiştir."

Hz. Ali'de Âtike ile evlenmek istemiş fakat Hz. Âtike, evlendiği bütün erkekler şehit olduğu için artık korktuğundan Hz. Ali'ye: "Ey mü'minlerin emiri, sizi esirgerim. Zira her kime vardımsa öldürüldü" demiş ve Hz. Ali'nin teklifini kabul etmemiştir.

"Hz. Zübeyr'den sonra Âtike'nin Muhammed bin Ebî Bekir'e vardığı Mustatraf'te hikâye edilmekte ise de Eğanî ve Üsdü'l-Gâbe'de öyle bir rivayet olmayıp Âtike'nin Zübeyr'den sonra Hz. Hüseyin'e vardığı; onunda şehit edilmesiyle dul kaldığı yazılıdır."

Hz. Âtike'nin (r.anha) vefat tarihi net değildir. Fakat Hz. Hüseyin (r.a) Efendimiz Kerbela'da şehit edildiğinde Hz. Âtike hayatta idi. Hz. Hüseyin 61 yılında şehit edildiğine göre, Hz. Âtike'de 61 yılından sonra vefat etmiştir.

HAKKINDA SÖYLENENLER:

v "Sen, Allah'ın yüzünü süsleyip güzelleştirdiklerinden birisin. Allah'ın süslediği yüzden hiç ayıp olur mu?" Abdullah bin Ebî Bekir (r.a)

SÖZLERİNDEN SEÇTİKLERİMİZ:

v "Ben Hz. Peygamber ve Hz. Sıddîk'den sonra insanların en hayırlısı olup hiçbir taksiratı olmayan bir zat ile musîbete düçar oldum. Yegâne ilâhî mükâfatlara kalmış olur o kimsenin gözleri ki Cenk ve kavgada en ziyade sabır ve sebat, düşman üzerine döne döne hamle yapmada herkesten fazla hamle ve hücum edici öyle bir yiğit daha görmüş ola. Öyle bir bahadır idi ki her taraftan kendisine mızraklar çevrildiği halde aldırmayarak içlerine dalıp şiddetli bir ölümle ölünceye kadar cihad ve sebat etmiştir. (Sonra zevcine hitaben): Yahu artık ben bundan böyle dünya durdukça gözlerim senin üzerine ağlayıp hararetlenmekten ve cismim mâteminin tesiriyle hüzün ve elemle dolmaktan halî olmamak üzere yemin etmişimdir."
"Yemin ederim ki gözlerimin yaşı asla eksilmeyeceği gibi vücudum da topraktan arınmayacaktır."
(İlk eşi Abdullah bin Ebî Bekir'in şehit olması üzerine söylediği mersiyeler.)

v "Ey göz, gözyaşları akıtıp feryad ve figan ile ağla. Soylu ve şerefli mü'minlerin emiri hakkında ağlamaktan usanma."
"Bundan böyle gerek servet gerek fakir fukaraya söyle ki; ölsünler. Zira ölüm Hz. Ömer'e ayrılık kâsesini sunmuş olduğundan koruyucusuz kaldılar."
(İkinci eşi Hz. Ömer'in şehit edilmesi üzerine söylediği mersiyeler.)

v "Sen eğer onu uyandırmış olaydın karşında, zayıf titreyen biri olarak değil güçlü kuvvetli, mukavemet eder biri olarak bulurdun.
Sen öyle kâmil mü'mini kasten öldürdün ki kasten katil olanın cezası olan kısasa uğrayasın.
Behey miskin; Cenab-ı Zübeyr nice tehlikeli harblere girmiştir de senin gibi zelillerin müdafaası onu azim ve kararlılığından döndürmemiştir.
Artık cehennem ol git ki; sen şimdiye kadar öylesini ele geçirememiştin."
(Üçüncü eşi Hz. Zübeyr'in katili İbn Cürmüz'e hitaben söylediği mersiyeler.)

KAYNAK

Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Ey Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen Vârislerin en hayırlısısın.

Enbiya,89

GÜNÜN HADİSİ

Mü'minin sezgisinden sakının, çünkü o Allah'ın nuruyla bakar.

Taberani

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI