HZ. ÜMMÜ ŞERÎK (R.ANHA)
Yahudilerin onu dininden döndürmek için yaptığı işkencelere hiç aldırış etmeyip sabretmiş ve sonunda onların da İslâm ile müşerref olmalarına vesile olmuştur. BABASI: Câbir İbni Hâkim.
Yahudilerin onu dininden döndürmek için yaptığı işkencelere hiç aldırış etmeyip sabretmiş ve sonunda onların da İslâm ile müşerref olmalarına vesile olmuştur.
BABASI:
Câbir İbni Hâkim.
NESEBÄ°:
Amir b. Lüeyoğullarındandır.
KÃœNYE VE LAKABLARI:
Künyesi Ümmü Şerîk'tir.
BAZI ÖZELLİKLERİ:
v Peygamberimiz'e (s.a.s) zevce olmak maksadıyla kendisini Resûlullah'a hibe etmiştir fakat İbnu Abbas, Hz. Peygamberin Ümmü Şerîk veya başka bir kadınla bu şekilde yani mehirsiz evlenmediğini söylemiştir. -
v Ümmü Şerîk'in (r.anha) evi tam bir misafirhane gibiydi. Arabistan'ın çeşitli bölgelerinden herkes Hz. Muhammed'i (s.a.s) ziyarete geliyorlardı. İşte Ümmü Şerîk'in evi de bu maksatla ziyaretgâh olarak kullanılıyordu. Mevlânâ Şiblî ondan nezih ve âlicenâb diye bahseder.
(Yalnız Şiblî'nin bahsettiği Ümmü Şerîk, sadedinde olduğumuz Guzeyye Binti Câbir'mi? Yoksa künyesi Guzeyye ile aynı olan Havle Binti Hakîm'midir? Bu konuda siyer kitaplarında net bir bilgiye ulaşamadık.)
HAYATI:
Asıl adı Guzeyye'dir. Devs kabilesinden Ebu'l-İkr ile evliydi. Bu evlilikten Şerîk adında bir çocukları olmuştu, ona izafeten kendisine Ümmü Şerîk denmiştir.
Ümmü Şerîk Mekke'de Müslüman olmuştur. Eşi Devs'li Ebu'l-İkr ve Abdurrahman İbn Sahr (Ebu Hureyre) Medine'ye hicret ettikten sonra Ebu'l-İkr'in ailesi Ümmü Şerîk'e gelip: "Herhalde sen de eşinin dini üzeresin öyle mi?" diye Ümmü Şerîk'e çıkışırlar. Ümmü Şerîk: "Evet, tabii onun dini üzere olacağım" der. Onlar ise: "O zaman sana feci bir işkence yapacağız" diye cevap verirler. Ümmü Şerîk bundan sonrasını şöyle anlatmaktadır:
"Bizi evimizden çıkardılar. Zül'halasa denilen mevkîye geldiğimizde, bir konaklama yeri aramak için yürüyüp durdular. Beni en kötü ve en kaba yük devesine bindirmişlerdi. Altımda hiçbir şey yoktu. Bal sürülmüş ekmek yediriyorlar. Ama bir damla su içirmiyorlardı. Nihayet öğle vakti olup güneşin sıcaklığı arttı. Biz sıcaktan kavrulurken, onlar mola verip çadırlarını kurdular. Beni de güneşte bıraktılar. Öyle ki aklım, görme ve işitme duyum kaybolup gitti. Bana üç gün böyle davrandılar. Üçüncü gün bana: "Bağlı olduğun dini bırak" dediler. Söylediklerini ancak kelime kelime anlayabiliyordum. Bu arada parmağımı göğe kaldırarak Allah'ın bir olduğuna işaret ediyordum. Vallahi bu haldeyken, bana bir kuvvet geldi, ansızın göğsümde bir kovanın soğukluğunu hissettim. Onu tutup bir yudum su içtim. Sonra kova göğsümden çekildi. Baktım ki o gökle yer arasında asılıydı. Onu tutamadım. Daha sonra kova ikinci defa bana sarkıtıldı. Ondan bir yudum daha içtim. Baktım ki yine gökle yerin arasındaydı. Üçüncü defa sarkıtıldığında ondan yine içtim. Artık suya kanmıştım. Başıma, yüzüme ve elbiselerime de su serptim.
Çadırlarından çıkıp baktılar ve şöyle dediler: "Bu sana nereden geldi? Ey Allah'ın düşmanı!" Onlara: "Allah'ın düşmanı ben değilim, onun dinine karşı çıkandır. "Bu nereden geldi" sözünüze gelince; bu Allah'ın katından bana rızık olarak gelmiştir."
Bunun üzerine hızla su tulumlarına koştular. Onların ağızlarının bağlı ve çözülmemiş olduklarını gördüler ve: "Senin Rabbinin bizim de Rabbimiz olduğuna, sana bu yaptıklarımızdan sonra burada sana rızık verenin İslâm'ı da gönderen kimse (Allah) olduğuna şehadet ederiz" dediler.
Hepsi Müslüman olup Allah'ın Resûlü'ne hicret ettiler. Artık benim onlardan üstün olduğumu ve Allah'ın bana yaptığını biliyorlardı…"
Ümmü Şerîk Hz. Peygamber'den 1 hadis rivayet etmiştir.
HAKKINDAKİ ÂYETLER:
v "Ey (Peygamberliğin en büyük temsilcisi olan) Peygamber! Şu gruplara dâhil kadınlarla evlenmeyi sana helâl kıldık: Mehirlerini ödediğin eşlerin ve Allah'ın sana harp esiri olarak lütfettiği cariyelerin; hepsi de Allah yolunda senin hicret ettiğin gibi (Medine'ye) hicret etmiş olan amca kızların, hala kızların, dayı kızların ve teyze kızların; mehir istemeksizin kendisini Peygamber'e hibe eden ve Peygamber'in kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü'min kadın bu hüküm, diğer mü'min erkekler hariç olmak üzere yalnızca sana hastır." (Ahzab, 33/50)
Nitekim bu âyetin nüzul sebebinin Hz. Ümmü Şerîk'i de kapsadığı merhum Elmalılı Hamdi Efendi'nin eserinde geçmektedir:
"Bazıları Meymûne Binti Hâris, Zeyneb Binti Huzeymetel-Ensariye, Ümmü Şerîke Binti Câbir ve Havle Binti Hakîm, bu şekilde kendilerini bağışlamışlardı demiş ise de, İbnu Abbas bunun gerçekten meydana gelmediğini, yani Peygamberin bu şekilde hiçbir kadın ile evlenmediğini söylemiştir."
HAKKINDAKÄ° HADÄ°SLER:
v Hz. Aişe'nin (r.anha) anlattığına göre, "Ümmü Şerîk, Aleyhissalatu vesselam'a nefsini hibe edenlerdendir."
[Teysir, hadisin kaynağını Nesai olarak gösterir ise de, Nesai'nin el-Mücteba olarak meşhur olan Sünen'inde mevcut değildir, es-Sünenü'l-Kübra'sında olabilir.]
Hadis Hakkında Açıklama:
"Kadınlardan zaman zaman, Resûlullah'a (s.a.s) gelip kendini hibe edenler olmuştur. Kadının nefsini hibe etmesi, karşılığında mehir gibi bir karşılık istemeksizin evlenme teklifinde bulunmasıdır. Bu sadedde ismi geçenlerden biri, sadedinde olduğumuz hadiste zikredildiği üzere Ümmü Şerik'tir, bir diğeri Havle Bintu Hakîm, bir diğeri Fatıma Bintu Şüreyh, bir diğeri Leylâ Bintul-Hatim, bir diğer Zeyneb Bintu Huzeyme, bir diğeri Meymune Bintu'l-Haris'dir.
Hemen belirtelim ki, aslında helal olmasına rağmen, Aleyhissalatu vesselam bu bağış sahiplerinin hiçbiriyle evlenmemiştir. Onun nikâhının altında bulunanlardan hiçbiri de nefsini bağışlayanlardan değildir. Buna rağmen Hz. Aişe'nin nefsini bağışlayan kadınlara karşı kıskançlık duyduğu belirtilir."
v Ümmü Şerik (r.anha anlatıyor: "Benim yanımda bir dağarcık dolusu yağ vardı. Onu Resûlullah'a hediye ettim. Çocuklarım bir gün benden yağ istediler. Yağ kalmamıştı. O dağarcığa gittim, baktım ki yağ akmaktadır. O yağdan onlara verdim ve bir zamana kadar onu yediler. Sonra gittim, içerisinde kalanın hepsini döktüm ve bitti. Sonra Peygamber'e gelerek hadiseyi anlattım. Hz. Peygamber "Sen onun tamamını boşalttın mı? Eğer onu boşaltmasaydın o bir zamana kadar senin için yağ verirdi" dedi." [İbn Sa'd, VIII/157.]
v Yahya bin Said anlatıyor: "Ümmü Şerik'in bir tulumu vardı, kim gelirse onu emanet olarak verirdi. Birisi tulumu satın almak istedi. Ümmü Şerik: "Neden almak istiyorsun? O pekmez koymaya yaramaz" dedi. Tulum boş olduğu için onu şişirip kuruması için asmıştı. Baktılar ki yağ ile doludur. Bundan ötürü "Allah'ın mucizelerinden biri de Ümmü Şerik'in tulumudur" denirdi.
KAYNAK
Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
O halde sabret. Sonunda kazanacak olanlar, elbette Allah'tan korkup sakınanlardır.
Hûd, 49
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Kur'an'ı cebren (açıktan) okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'an'ı gizlice okuyan, sadakayı gizlice veren gibidir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2920; Ebu Davud, Salat 315, 1333; Nesai, Zekat 68
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...