KIRAAT İLMİ -1. BÖLÜM-
Kıraat ilmi, Kur'ân-ı Kerîm'in okunuş keyfiyeti, kıraat âlimlerine nisbet edilen okuyuşlar ve bunlarla ilgili ilim dalına denmektedir.
Kıraat ilmi, Kur'ân-ı Kerîm'in okunuş keyfiyeti, kıraat âlimlerine nisbet edilen okuyuşlar ve bunlarla ilgili ilim dalına denmektedir.
"Sözlükte kıraat "okumak, tilâvet etmek, telaffuz etmek" anlamında masdar; "sesli veya sessiz, naÄŸmeli veya naÄŸmesiz okuma, tilâvet etme anlamında isimdir. Aynı kökün Kur'ân ÅŸeklinde gelen masdarı da kıraat ile eÅŸ anlamlıdır. Kıraat kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de yer almamakla birlikte "tilâvet" mânasını veren fiil kalıplarında ve masdar olarak (kur'ân) birçok yerde geçer. Hughes, kıraatin türediÄŸi kökün kara ÅŸeklinde Ä°brânîce'de bulunduÄŸunu ve Tevrat'ta yer aldığını söylerken, Arthur Jeffery, Ä°brânîce'nin yanında Ârâmîce'de de olduÄŸunu bildirir. Kur'ân ilimleri terimi olarak kıraat çeÅŸitli ÅŸekillerde tanımlanmıştır. Râgib el-Ä°sfahânî, "Tertîlde harf ve kelimeleri birbirine katmaya denir"; TaÅŸköprizâde, "Mütevâtir ihtilâf vecihleri bakımından Allah kelâmı olan Kur'ân-ı Kerîm'in nazmının ÅŸekillerinden bahseden bir ilim dalıdır" diye tarif eder. Ä°bnü'l-Cezerinin, "Kur'ân kelimelerinin nasıl okunacağını ve râvilerine nisbet etmek suretiyle bu kelimeler üzerindeki farklı okuyuÅŸları konu edinen bir ilimdir" ÅŸeklindeki tanımı daha kapsayıcıdır. Ayrıca kıraat imamlarından her birinin tercih ettiÄŸi okuyuÅŸlar için de kıraat terimi kullanılmıştır: Nâfi kıraati. Âsim kıraati gibi. Harf kelimesinin özellikle ilk dönemlerde kıraat yerine kullanıldığı da görülür."Â
Muhsin Demirci Tefsir Usulü adlı eserinde ise Kıraat ilminin terim manasını şu şekilde açıklamaktadır:
"Herhangi bir kelime üzerinde med, kasr, hareke, sükûn, nokta ve i'râb bakımından meydana gelen deÄŸiÅŸiklik demektir."Â
"Kıraat ilminde kelimelerin telaffuz ve okunuşları incelenmekte, mütevatir ihtilafları elde edip koruma melekelerini kazandırma hedeflenmektedir. Böylece kelime telaffuzlarında hata, tahrif ve tağyir ihtimalleri ortadan kalkmış olur. Ayrıca kıraat imamlarının da her birinin okuyuş biçimleri öğrenilir. Kıraat ilmi sayesinde Kur'ân'ın okunuş ve şekilleri de bilinir. Bu ilmin ihmal edilmesi durumunda, kıraatlere dayalı olarak çıkarılan dini hükümlerle, birtakım fıkhi konuların dayanakları yitirilmiş olur. Meydana gelmesi istenmeyen böyle bir kötü sonuç, ancak Kıraat İlmiyle önlenir.
Konusu doÄŸrudan doÄŸruya Kur'ân olması bakımından, Kıraat ilmiyle asırlar boyu Müslümanlar meÅŸgul olmuÅŸlardır."Â
"Asr-ı Saadette Müslümanların ilk öğrendikleri ilmin Kur'ân, dolayısıyla Kıraat Ä°lmi olduÄŸu bellidir. Sahabe de Kur'ân'ı ve onun kıraatını öğrenmiÅŸ ve ezberlemiÅŸtir. Bu bakımdan Kıraat ilmi Ä°slami ilimlerin ilki ve en kıdemlisidir."Â
"Kur'ân ilimleri içinde Kur'ân-ı Kerim ile doğrudan meşgul olan ilimlerin en başında kıraat ilmi gelir.
Kıraat ilmi; nakledenlerine nisbet ederek, Kur'ân'ın kelimelerinin okunuşlarını ve ihtilaflarını bilmektir.
Bu ilmin konusu, telaffuz durumları ve eda keyfiyetleri (okunuşları) bakımından Kur'ân'ın kelimeleridir.
Kıraat ilminin gayesi, tevâtür halindeki ihtilafları zabdetme melekesini kazandırmaktır. Yani, mütevâtir olmak şartıyla ne kadar ihtilaf varsa, bunları elde etme melekesini kazandırmak, bu ilmin gayesini teşkil eder.
Bu ilim, Kur'ân kelimelerini telaffuz ederken onları hatadan, tahrif ve taÄŸyirden korumayı, kıraat imamlarından her birinin okuyuÅŸ ÅŸeklini bilmeyi saÄŸlar."Â
"Kıraâtte Müslümanlar için bir kolaylık bahis konusudur. ez-ZerkeÅŸi (Ö. 794/1392) bu hususta "Kur'ân ve kıraat bir birinden ayrı iki hakikattır. Kur'ân, beyân ve i'caz için Hazreti Peygambere nâzil olmuÅŸ bir vahiydir. Kıraât ise, zikredilen ÅŸu vahiy lafızlarının, tahfif ve ağırlaÅŸtırma ve diÄŸer yönlerden, yazılması keyfiyetidir." demiÅŸtir."Â
"Kırâat-ı aÅŸere" diye bilinen on kırâattan üç tanesini bugün Müslümanlar pratik olarak kullanmakta, tamamını ise ancak bu iÅŸi ehlinden özel ders almak suretiyle öğrenen bazı kimseler okumaktadırlar. Sözünü ettiÄŸimiz üç kıraat ÅŸunlardır."Â
1) Ebû Amrın kıraâtı: Bu gün en az kullanılan kıraâttır. Bu kıraât Sudanın bir kısmında tutunmuş bulunmaktadır.
2) Nâfi kıraâtı: Verş rivayetile olan Nâfi kıratı, bugün, Mısır hâriç Kuzey Afrikada tutunmuş bulunmaktadır. Mısırlılar Verşin rivayetini kabul etmekle beraber, daha kolay ve daha pratik olduğu için Hafs'ın rivayetini kullanmaktadırlar. Kuzey Afrikada, Verşin rivayetiyle, Nâfi kıraâtı üzerine basılmış Mushaflar mevcuttur.
3) Âsım Kıratı: Bugün yeryüzündeki Müslümanların büyük bir çoÄŸunluÄŸu, Âsım kıraâtının hafs rivayetini kullanmaktadırlar. Bu kıraâta göre Mushaflar bastırılmaktadır."Â
Kırâat İle İlgili Kavramlar
"Kıraat ilminin "kart kurrâ, mukrî, mübtedî, mütevassit, müntehî, râvi, rivayet, tarîk, vecih" gibi terimleri bu ilmi öğreten, öğrenen ve nakledenler hakkında ilgili eserlerde sıkça kullanılmaktadır. Kıraat kökünden ism-i fâil olan kârî (çoÄŸulu kurrâ) genel anlamıyla "Kur'ân tilâvet eden" demek olup mübtedî ve müntehî diye iki kısma ayrılır. Ä°frad metoduyla kıraat öğrenmeye baÅŸlayıp aynı metotla üç imamın kıraatini öğrenen kiÅŸiye mübtedî, kıraatlerin çoÄŸunu ve meÅŸhur olanlarını okuyarak nakleden kiÅŸiye müntehî dört veya beÅŸ kıraati ifrad tarikiyle bilene de mütevassıt denmiÅŸtir."Â
1. Kurrâ: Bu kelime sözlükte, okuyucu ve okuyan anlamını ifade eden "kâri" kelimesinin çoğuludur, ıstılahda ise: "Yedi ya da on kıraatin kendilerine nisbet edildiği imamlara denir". Ayrıca Kur'ân'ın tamamını ezberleyen ve ondaki kırâatlara hakkıyla vâkıf olan kimselere de kurrâ ismi verilmektedir. Kâri kelimesine yüklenen bu anlam, Hz. Peygamber döneminden sonraya aittir. Çünkü bu lafzın Peygamber (sav) zamanındaki anlamı, nazil olan herhangi bir vahiy metnini ezberleyen kimse demektir. Ancak söz konusu kelimede zamanla bir anlam genişlemesi meydana gelerek bugünkü manada kullanılmaya başlanmıştır.
2. Rivayet: Kıraat imamlarının râvileri arasındaki ihtilaflara denilmektedir.
3. Tarîk: Râvilerden sonra gelenlerin ihtilafları da bu kavramla ifade edilir.Â
Devam edecek...
DÄ°PNOTLAR:
1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Ankara, 2002, XXV.
2- Muhsin Demirci, M.Ü. İlahiyat Fak. Vakfı Yayınları.
3- Muhammed Salih el-Useymîn-Muhammed Nasıruddin el-Elbani, Tefsir Usulü.
4- Abdurrahman Çetin, Kur'an İlimleri ve Kur'an-ı Kerim Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1982.
5- İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine kullukta hiç bir ortak koşmasın.
Kehf, 110
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Nerede olursan ol, Allah'tan kork! Kötülüğün ardından onu silecek bir iyilik yap! İnsanlara iyi ahlakla davran!"
Tirmizi
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...