KUR’AN VE SÜNNETTE İTİKAT-İBADET VE RUH TERBİYESİ-EBU’L-HASEN EN-NEDVÎ-RİSALE YAYINLARI-İSTANBUL-1986

Allahu Teâlâ mü’minlere, eğer iman sıfatları onlarda yer ettiği ve onun rızası için çalıştıkları, ayrıca hedefleri de şöhret olmadığı takdirde şan, şeref ve muzafferiyet vaat etmiştir. Çünkü şan şeref bir neticedir, gaye değil. Bir ihsand


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2010-09-08 11:00:43

 

Allahu Teâlâ mü'minlere, eğer iman sıfatları onlarda yer ettiği ve onun rızası için çalıştıkları, ayrıca hedefleri de şöhret olmadığı takdirde şan, şeref ve muzafferiyet vaat etmiştir. Çünkü şan şeref bir neticedir, gaye değil. Bir ihsandır, hedef değil. S. 31-32

Allah Resulünün tevhid, temel inançlar ve İslam'ın erkânı hususlarındaki tavrı teslimiyetçi, siyasî ve yumuşak değildir. Çünkü bunlar, kendilerini gerçekçi ve pratik olarak isimlendiren siyasî lider ve önderlere yakışır, Peygamberlere değil. S. 33

Peygamberimizle risâletin kesilmesi insanın kadr u kıymetini yükselten bir şereftir. Bu, insanlığın rüşdüne erdiğini ilandır, onun yüksek ve olgun bir merhaleye geldiğinin belirtisidir. S. 47

İnsan, bütün gayretlerini ilk olarak imanını düzeltme ve onun hakikatine erme yoluna harcamalıdır. Amellerin gayesi itikadı sağlamlaştırmak olmalı, dualarımızda bunu istemeliyiz. İmana hiçbir şeyi denk görmemeli, onu bir an bile ihmal etmemeliyiz. S. 70

Kapsamlı ilim, her dilediğini yerine getiren kudret, Allah'a mahsus sıfatlardır. Başkalarına ibadet veya ibadet anlamına gelen hareketlerde bulunmak (rükû ve secdede bulunmak, oruç tutmak, başka bir binayı Beytullah gibi mübarek görüp ona ibadet gayesiyle yönelmek, ona Beytulharam gibi saygı beslemek, kurban kesmek, adak adamak vb.) temelinde şirk yatan fiillerdir. S. 72-73

İtikadı, önem bakımından ibadetler takip eder. Başta Peygamberimiz (s.a.s) olmak üzere bütün Peygamberlerin haberleri bu merkezdedir. Çünkü ibadetler, insan yaradılışının gayesini teşkil etmektedirler. S. 83

Kur'an-ı Kerim, kulun kıyamette sorguya çekileceği, terk etmekten veya ihmal etmekten sorumlu tutulacağı ibadetleri yapmaya çağırmaktadır insanları. S. 84

İslâm'ın şartı olan ibadetler, İslâm nizamının köşe taşlarıdır. Kıyamet günü insan ilk olarak onlardan hesaba çekilecektir. Diğerleri ise dinde ikinci dereceyi teşkil eden vesilelerdir. S. 85

İslâmda taharetin ve iffetin özel bir anlamı vardır. İslâmda taharet kelimesi "nezafet" (temizlik) kelimesinin aynı değildir. İslâmda iffetli olmak da zannedildiği gibi sadece ahlaki bazı eksikliklerden uzak durmak demek değildir. Bilakis çok daha geniş, derin ve kapsamlı bir manası vardır. S. 175

İslam kalbin, bakışların, düşüncenin hatta zihne gelen hayallerin bile iffet dairesi içinde olmasını istiyor. Batı ise kanun ve yaygın örften gayrısını tanımıyor. Ortam müsaitse ve başkaları ses çıkarmıyorsa ona göre müstehcen, çirkin, kötü diye bir şey bile yoktur, hatta bunlar iffet, insanın üstünlüğü ve onun şerefine de aykırı değildir. S. 176

İnsan ne kadar zekâ, uzak görüşlülük, ince düşünüş sahibi olursa olsun kendi yüzünü bile ancak aynada görebilir. S. 183

Bahtiyar insan kendisinin zaaf noktalarını; kibir, hased, tamahkârlık, açgözlülük, haksız kazanç, hırs, kin, dünya sevgisi, mal biriktirme sevgisi, Müslüman kardeşini hakir görüp düşmanıyla mücadele eder gibi onunla mücadele ederek onu aşağılamaya ve saf dışı bırakmaya çalışma gibi mübtela olduğu ahlakî hastalıkları sezebilen kişidir. S. 183-184

Bir ameli işlemeden önce niyetimizi düzelterek o amelin faziletleri hakkında vârid olanları, Allah'ın vaat ettiklerini hatırımızda tutmalı, böylece o ameli bir adet, kişisel bir istek veya tabii bir ihtiyaç olduğundan değil, iman ve ihtisab içinde işlemeliyiz. S. 188

Kur'an-ı Kerim'den her gün belli bölümler belirleyip bunları okumaya mümkün mertebe devam etmeli, hastalık veya çok mühim bir sebeb hariç, bunu hiçbir zaman bırakmamalıyız. S. 191

Son olarak; kalbi inceltme, dünya hayatına karşı arzu edilir şer'i manadaki zühd, Ahirette yararlı olacak şeylerle meşgul olma, uzak emel sahibi olmama hususlarında en fazla tesirli olan hayatın kısalığını dünya nimetlerinin faniliğinin her an hatırda tutulması, ölümün hatırlanmasıdır. S. 199-200

Ölümü gözümüzün önünden ayırmayalım, güzel bir sona gereken önemi verelim. Çünkü son ana itibar edilir. S. 200

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

O halde sabret. Sonunda kazanacak olanlar, elbette Allah'tan korkup sakınanlardır.

Hûd, 49

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahid olan bunu takbih ederse (kötü olduğunu te'yid ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahid olmuş gibi manen zarar

Ebu Davud, Melahim 17, (4345)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI