HURÛF-U MUKATTA'A
Kur’ân alfabesinde, lâm-elif hariç 28, onunla birlikte 29 harf vardır. Kur’ân, bu harflerden 14 tanesini, “Sâd, Kâf ve Nûn (Kalem)” sûrelerinde olduğu gibi tek harf halinde, bazılarını da birkaçı bir arada (Elif-Lâm-Mîm,
"Kur'ân alfabesinde, lâm-elif hariç 28, onunla birlikte 29 harf vardır. Kur'ân, bu harflerden 14 tanesini, "Sâd, Kâf ve Nûn (Kalem)" sûrelerinde olduğu gibi tek harf halinde, bazılarını da birkaçı bir arada (Elif-Lâm-Mîm, Elif-Lâm-Râ, Hâ-Mîm, Yâ-Sîn vbç) kullanır. Bu harflere mukataa harfleri denir ve bunlar, Kur'ân alfabesindeki 29 harfe bedel 29 sûrenin başında gelir. Bu harflere ve bu şekilde kullanılmalarına pek çok manâ verilmiştir."
"Tefsir âlimleri sûrelerin başlarındaki bu harfler hakkında farklı görüşlere sahiptir. Âmir eş-Şâbi, Süfyan es-Sevri ve bir grup muhaddis şöyle demiştir: Bunlar Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de sakladığı bir sırdır. Yüce Allah'ın, her bir kitabında böyle bir sırrı vardır. Bunlar, yüce Allah'ın bilgisini yalnızca kendisine sakladığı müteşabih buyruklar arasında yer alırlar. Bunlar hakkında bir şey söylemek gerekmez. Biz bunlara iman eder ve Allah'tan geldikleri gibi okuruz…
Ebu Hatim de der ki: Biz Mukatta'a Harfleri Kur'ân-ı Kerim'de yalnızca sûrelerin baş taraflarında görebiliyoruz. Bunlarla yüce Allah'ın neyi anlatmak istediklerini de bilemiyoruz."
Mukatta'a Âyet mi Harf mi?
"Bu başlangıçların, tam bir âyet olup olmadığı meselesi de ihtilaflıdır. Muhtar olan kavle göre onlar âyet değildir, belki kendilerini takip eden âyetin bir cüzüdür. Kûfeliler, Hurûfu Mukatta'anın bazısını müstakil bir âyet, bazılarını da bir âyetin cüz'ü addederler. Meselâ altı surede yedi surede iki surede ve birer sûrede âyet olarak kabul edilir, bunlar tam bir âyet değildir, bulundukları âyetin birer cüz'üdür. Basralılar, bunların hiçbirini tam bir âyet kabul etmezler. ez-Zamahşeri de onların âyet olup olmaması meselesinin kıyası olmayıp tevkifi bir ilim olduğunu ilave eder.
Bu harfleri açıklayıcı mahiyette Hazreti Peygamberden sarih bir haber yoktur Ancak Kur'ân okumayı ve her harfinden hâsıl olacak sevabı anlatırken, bu hurûfu mukatta'anın her birinin ayrı ayrı harfler olduğunu söylemiştir."
Abdullah bin Mes'ud'un (r.a.) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
"Kim Allah'ın kitabından bir harf okursa, onun için bir sevap vardır. Her sevap da on misli kadar artar. 'Elif-lâm-mîm' bir harftir, demiyorum; 'elif' bir harf, 'lâm' bir harf, 'mîm' de bir harftir." (Tirmizi, Sevabü'1-icâz, s. 32-35)
"M. Hamidullah'da "29 surenin başında bulunan bu harfler kelime değildir, münferit başlangıç harfleridir, hususi bir manası yoktur. Bizzat bu hususta, eski ve yeni müfessirler tarafından sayısız tefsirler telkin edilmiştir. Onları olduğu gibi bırakalım. Bununla beraber şunu da hatırlayalım ki, arab alfabesinin harflerinin belli adetleri vardır. Ayın 28 menzili gibi, arab alfabesi de 28 tanedir. Bunların herbiri 1 den 1000 e kadar rakamları mükemmel bir şekilde ifade eder. Kur'ân'da sure başlarında bulunan bu münferid harfler çok yüksek bir manayı ifade ederler ve onların adedi 14 tanedir" demektedir."
Bu harflerin hikmet ve özellikleri de kısaca şöyledir:
1. "Bu harfler Kur'ân'ın îcâzını ve mucizeliğini gösterir. Yani, Kur'ân'a, ilk nâzil oluşundan bu zamana kadar hiçbir insan eli karışmadığı gibi, bundan sonra da karışmayacaktır…
2. Bu harfler İlâhî bir şifredir. İnsan aklı onun mânâsını anlamaya güç yetiremez. Bu şifrenin anahtarı sadece Peygamber Efendimizdedir (a.s.m.). Yani bu harflerin mânâsını tam olarak ancak Peygamberimiz bilir ve anlar. Bu da Peygamberimizin çok üstün bir zekâ ve anlayışa sahip olduğunun bir alâmet ve işaretidir.
3. Cenab-ı Hak bu harflerle has kullarından bazılarına birtakım mânevî işaretler de vermiştir. Yani "Ehl-i velayet, ehl-i tahkik seyr ü sülûk-i rûhâniyeye ait çok muamelât-ı gaybîye işâratını onlarda bulmuşlardır." Zaten tefsirlerde bu harflere bazı mânâlar verilir ki, müfessirler, "Bunun mânâsı böyledir" dememişler, sadece te'vil gibi birtakım işaretlerde bulunmuşlardır. Meselâ, elif-lâm-mîm'e "Elif-Allah", "lâm-Cebrail", "mîm-Muhammed" mânâsını vermişlerdir. Yâni, "Kur'ân-ı Kerim, Allah tarafından, Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Hz. Muhammed'e (a.s.m.) indirilmiştir. (İşârâtül-îcâz, s. 32-35)
Hurûf-u muakatta'anın gerek okunması, gerekse yazılmasının maddî ve manevî pekçok tesir ve faydaları vardır.
Hurûf-u mukatta'anın mühim bir özelliğini de Bediüzzaman Hazretleri özetle şöyle ifade eder: Bu harfler okunur veya yazılırsa maddî ilâç gibi tesir ettiği gibi, daha birçok maksatlar için de fayda verir. (Lâtif Nükteler, s. 35)"
Hadislerde Hurûf-u Mukataa
"Kur'ân okumayı teşvik eden, Allah'ın kelâmını okuyana her harfi için on sevap verileceğini ve bu arada elif-lâm-mîm'in tek harf değil üç harften meydana geldiğini bildiren hadisin dışında muteber hadis kaynaklarında hurûf-u mukattaa'ya dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.
Başta müfessirler olmak üzere İslâm âlimleri, hurûf-u mukattaa'nın tefsiri meselesinde iki ana görüş ileri sürmüşlerdir.
Selef Âlimlerinin Görüşü:
Daha çok Selef âlimlerinden meydana gelen gruba göre hurûf-u mukattaa, te'vilini yalnızca Allah'ın bildiği müteşâbih âyetlerden olup, bu harfler üzerinde yorum yapmak mümkün değildir. Bu âlimler; söz konusu harflerin indirilişinde Allah'ın mutlaka hikmetinin bulunduğunu, ancak insanların idrakinin bu hikmeti kavrayamayacağını söylemekle yetinmişlerdir.
Kur'ân-ı Kerim'in temel gayesi insanları hidâyete ulaştırmak olup, bütün âyetler içinde çok küçük bir yer tutan hurûf-u mukatta'anın anlamının bilinmemesi Kur'ân'ın bu fonksiyonunu hiçbir şekilde zedelemez. Mânâsı bilinmeyen bazı kelimelerin Kur'ân'da yer alması, kişinin kulluk samimiyetini ölçme ve Allah'a teslimiyetini sağlama amacı da taşır.
Hz. Ebu Bekir: Her kitabın bir sırrı vardır, Allah'ın Kur'ân'daki sırrı da evâili's-suverdir, demiştir.
Hz. Ali: Her kitap için bir zübde/öz vardır. Bu kitabın zübdesi de mukattaa harfleridir.
İbn Mes'ûd ve Hülefâ-yı Râşidîn'den şu haber nakledilir: 'Bu harfler gizli bir ilim ve kapalı bir sırdır. Allah onları bilmeyi kendine mahsus kılmıştır.' (Reşid Rıza, Menar Tefsiri, VIII, 302; Subhi Sâlih, Mebâhîs, s.236)
Halef Âlimlerinin Görüşü:
Bu âlimler, Müteşâbih âyetlerin ve dolayısıyla hurûf-u mukatta'anın mânâlarını araştırmanın gerekli olduğunu söylemişlerdir. Bunlara göre, apaçık bir Arapça ile nâzil olan, insanları üzerinde düşünmeye davet eden, her şeyi açıklayan ve hidâyet rehberi olan Kur'ân'da anlaşılmayan sözlerin bulunması onun bu özellikleriyle bağdaşmaz."
Hurûf-u Mukatta'a hakkında öne sürülen fikir ve değerlendirmeleri şu şekilde sıralamak yerinde olur:
1- Halil b. Ahmed ve Sibeveyh'e göre bu harfler surelerin isimleridir. Hangi surenin başında gelmişse o surenin ismini belirlemiştir.
2- Bu harfler Allah'ın ismi A'zamı'dır.
3- Kelbi, Süddi ve Katade'ye göre bu harfler Kur'an'ın isimleridir.
4- Ahfeş'e göre bu harflerle Allah yemin etmektedir.
5- Ferra, Kutrub ve Müberred'e göre bunlar münferit harflerdir, gayesi müşriklerin ilgi ve dikkatini çekmektir, onlara meydan okumaktır.
6- Birer tenbih edatıdır.
7- Bazı cümel hesapları ve bir kısım olayların istihracına yardımcı olan hususlardır.
Belirtilen görüşlerden anlaşılıyor ki, bu konuda açık ve kesin neticelere ulaşılmamıştır. Harfler hakkında geçmişte ve halde birçok şeyler söylenmiş, gelecekte de pek çok şeyler söylenecektir. Ortaya atılan görüşler bazı yönlerden akla uygun geliyorsa da hemen hemen hepsinin tenkide açık yönleri bulunmaktadır. Rasulullah da bu hususta bir şey söylemediğine göre, bu konuda bizlere düşen şey, Hurûf-u Mukatta'anın Allah ile Rasulü arasında bir şifre olduğunu söylemekten ibarettir."
"Bilindiği gibi el-Bakara ve Alu Îmrân sûreleri hariç, mukatta'a harflerle başlayan sûrelerin hepsi Mekkî'dir. Mekkî sûrelerin muhtevası ise, peygamberlik ve vahiy hususunda müşriklere çağrıdır. Medenî olan ez-Zehravân (el-Bakara ve Alu İmrân) sûreleri ise, Ehl-i Kitapla en güzel şekilde tartışma konularını ihtiva ederler. Sûre başlarındaki bu harfler, müşriklerle Ehl-i Kitabı, kendilerine anlatılacaklardan bîrşey kaçırmamaları için bir uyarı idi.
Bu harfler, garip karşılama etkenleri olarak devam edegelmişlerdir. Garip karşılama ancak önem vermekten doğar. Önem vermeyi tahrik ise, ancak uyarma ile sağlanır. İnsanların uyarılması ve dikkatlerinin çekilmesi en güzel şekliyle, göğün yeryüzünün kulağına fısıldadığı bu harflerle sağlanmaktadır."
Hurûf-u mukata'a harflerinin Kur'ân-ı Kerimdeki yerleri:
"elif-lâm-mîm" Bakara, Âl-i İmrân, Ankebût, Rûm, Lokman ve Secde Sûreleri.
"Elif-lâm-mîm-sâd" Ârâf Sûresi.
"elif-lâm-râ" Yunus, Hûd, Yusuf, İbrahim ve Hicr Sûreleri.
"elif-lâm-mîm-râ" Ra'd Sûresi.
"hâ-mîm" Mü'min, Fussilet, Zuhruf, Duhân, Câsiye ve Ahkaf Sûreleri.
"hâ-mîm, ayn-sin-kâf" Şûrâ Sûresi.
"tâ-sîn" Neml Sûresi.
"tâ-sîn-mîm" Şuarâ ve Kasas Sûreleri.
"kâf-hâ-yâ-ayn-sâd" Meryem Sûresi.
"tâ-hâ" Tâhâ Sûresi.
"yâ-sîn"Yâsin Sûresi.
"sâd" Sâd Sûresi.
"kaaf" Kaf Sûresi.
"nûn" Kalem Sûresi.
Sonuç
"Hurûf-u mukattaa ile ilgili olarak ortaya atılan bütün bu görüşler bazı yönlerden akla uygun geliyorsa da, hemen hemen hepsinin tenkide açık bir kapı bıraktıkları gözden kaçmamaktadır. Çünkü her görüşün kesin, tek doğru görüşü ifade ettiğine dair kuvvetli delillere sahip değiliz.
Akla en uygun olanı; bu harflerin tenbih ve Kur'ân'ın i'câzını beyan eden delillerden biri oluşudur. Bunların tesadüf eseri olduğu ise katiyyen söylenemez. Öyleyse Allah ile Resûlü arasında bir şifre olduğunu söylemekten başka diyecek bir şey kalmamaktadır."
"Biz de bu konudaki sözü, Subhî Salih'in şu güzel cümlesiyle bitirelim:
Bu sûre başlangıçları, hâla hayret âmili olmaya devam etmektedir. Hayret meraka,
merak ise dikkate yol açar. Semânın, arzın kulağına fısıldadığı bu ezelî harflerden daha müessir bir şekilde hiçbir şeyin, beşeriyetin kulaklarını celbedeceği tasavvur edilemez."
DİPNOTLAR:
1- Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami'l-Kur'an.
2- İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009.
3- Mehmed Paksu, http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=2846
4- Muhammed Salih el-Useymîn-Muhammed Nasıruddin el-Elbani, Tefsir Usulü.
5- Subhi es-Salih, Kur'an İlimleri, Hibaş Yayınları.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
Nigâr Dere, 2014-03-20 17:43:38
Şûrâ Sûresi: 1. Hâ mim 2. Ayn sin kâf Devamı 2. ayette fakat 2. ayeti eklemeyi unutmuşum hatırlattığınız için teşekkür ederim, düzeltmeleri için editörlerden rica ediyorum.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
Eymen, 2014-03-17 09:43:14
Furkan kardeşim bir yanlışlığı sezmiş fakat tam ifade edememiş. Yazıyı hazırlayan kardeşimiz Şûrâ sûresindeki huruf-u mukataa kısmını üst satırdakinin devamı ve tekrarıymış gibi " Hâ mîm " şeklinde kısacık yazmış. Oysa doğrusu " Hâ mîm ayn sîn kaaf " şeklindedir. Bu şekil hatırlanınca sorunuzun da cevabı alınmış olmaktadır.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
Furkan, 2014-03-16 13:19:47
Elif-lam-mim-ayn-sin-gaf Yok Hangi Sure Acaba ?
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
Nâziât, 37-38-39
Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.
GÜNÜN HADİSİ
"Şekavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil şekavet sahibini Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."
Tirmizi, Birr 40, (1962)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...