ĞARİBU'L-KUR'ÂN

Kur'ân-ı Kerim’de birtakım kelimeler vardır ki onlar, Araplar arasında yaygın bir şekilde kullanılmadığı için pek bilinmezler. İşte bunlara “ğarib” denir.” “Kur'ân ilimlerinin en önemli dallarından biri Ğaribu'


Nigâr Dere

nigardere@gmail.com

2010-10-31 07:48:36

"Kur'ân-ı Kerîm'deki garîb lafızların tefsirini konu alan ilim dalı ve bu dalda yazılan eserlerin ortak adı."

"Kur'ân-ı Kerim'de birtakım kelimeler vardır ki onlar, Araplar arasında yaygın bir şekilde kullanılmadığı için pek bilinmezler. İşte bunlara "ğarib" denir."

"Kur'ân ilimlerinin en önemli dallarından biri Ğaribu'l-Kur'ân'dır. İnsanların dili kullanma seviyeleri farklı olduğundan herkes kendi dilinin bütün kelimelerini el­bette bilemez. Dolayısıyla Kur'ân'da geçen bütün kelimeleri de tüm Arapların bildiği elbette söylenemez. İşte bir kısım insanlar tarafın­dan bilinemeyip açıklamaya ihtiyaç olan kelimeleri izaha yönelik çalışmalar Ğaribu'l-Kur'ân adı altında yürütülmektedir."

Garîb kelimesi sözlükte "yurdundan uzak kalan; tek ve nâdir olan: bilinmeyen, mübhem ve kapalı olan" gibi anlamlara gelir. Kur'ân-ı Kerîm Arapça'nın Kureyş lehçesiyle nazil olmakla birlikte diğer Arap lehçelerinden gelen veya yabancı dillerden alınıp Arapçalaştırılan kelimeler de ihtiva etmektedir (...) Tefsir ilminde Kur'an'daki bu tür kelimelerin açıklanması garîbü'l-Kur'ân'ın konusunu teşkil etmektedir. Hz. Peygamber'in, "Kur'an'ın garîblerini araştırınız" dediği rivayet edilmiş ve Kur'ân-ı Kerîm'in garîblerini bilmeyenlerin Allah'ın kelâmını tefsir etmekten sakınmaları istenmiştir. Bundan dolayı garîbü'l-Kur'ân tefsir ilminde önemli bir yer işgal etmiş ve II. (VIII.) yüzyıldan itibaren Kur'an ilimleri arasında müstakil bir disiplin halini almıştır."

"Garib, maddesinden feîl veznindedir. Bu kökten gelen kelimeler birçok mânâya gelmektedir. Ğaribu'l-Kur'ân'ı ilgilendiren mânâ­lar şunlardır:

a) Mânâsı uzak ve kapalı olup, ancak zihni zorlayarak anlaşılabi­len kelimeler.
b) Yerleri uzak olan şaz Arap kabilelerinin kullandığı alışılmamış kelimeler.

Ğaribu'l-Kur'ân denince birinci mânâ kastedilmektedir. Çünkü ikinci manâsıyla ğarib, Kur'ân'ın belagatını bozar."

"Arapça'yı fasih olarak konuşan ve çeşitli Arap kabilelerinin lehçe özelliklerini bilen Resûl-i Ekrem bazı âyetleri ve sahabenin anlayamadığı kısımları tefsir etmiş, böylece Kur'ân-ı Kerim'in ilk müfessiri olmuştur. Ancak Hz. Peygamber, kelime bilgisinden ziyade âyetlerdeki hükümleri açıklamış ve güzel ahlâkın esasları üzerinde durmuştur. İslâm'ın ilk dönemlerinde bazı sahâbiler Kur'ân'da mânasına nüfuz edemedikleri kelimelerin bulunduğunu söylemişlerdir. Çok zengin bir yapıya sahip olan Arap dilinin muhtelif lehçelerine herkes vakıf olamaz. Bir insan bir dili ne kadar bilirse bilsin, her kelimenin her manasını anlayamaz. Arap diliyle indirilen Kur'an (İbrahim Surei, 14/4; Yusuf Suresi, 12/2; Şura Suresi, 26/7; Zuhruf Suresi, 43/3) için de aynı durum söz konusudur. Nitekim Hz. Ömer, Abese süresindeki (80/31) "ebben" kelimesinin anlamını bilmediğini ifade etmiştir. İbn Abbâs da altı âyette geçen "fâtır" kelimesinin (bk. M. F. Abdülbâkl, el-Mu'cem, "fâtır" md) mânasını, iki Arap köylüsünün bir kuyu başında tartışırken bu kelimeyi kullanmaları sayesinde öğrendiğini belirtir. (Süyütî, II, 4) Yine İbn Abbas "gıslîn" (Hâkka 69/36), "hanânen" (Meryem 19/13), "evvah" (Tevbe 9/114) ve "rakim" (Kehf 18/9) dışındaki bütün Kur'ân kelimelerini bildiğini söylemiştir.

Âyetlerdeki garîb lafızların mânalarının tesbit edilmesine sahabe devrinden itibaren başlandığı ve bu maksatla Arap şiirine başvurulduğu anlaşılmaktadır. Rivayete göre, Arap şiiri hakkında geniş bilgi sahibi olan Abdullah b. Abbas şiirle istişhad faaliyetinin de ilk mümessili olmuştur. Hatta onun, Haricî reislerinden Nâfi' b. Ezrak'ın, Kur'ân-ı Kerîm'de geçen anlaşılması güç iki yüz kadar kelime hakkında sorduğu sorulara şiirlerden şâhidler getirerek cevaplar verdiği ve bu cevapları ihtiva eden Mesâilü Nâfi b. el-Ezrak adlı bir de eseri bulunduğu bilinmektedir. (bk. Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, s. 153; Ali Turgut-Tefsir Usulü ve Kaynakları, s. 158)

Kur'an-ı Kerimde bulunan ğarib kelimelerden bir kaç örnek vermek gerekirse bunları şöyle sıralayabiliriz:

Sefih kelimesi Kinane lehçesinde cahil manasına gelir.

Saika kelimesi Umman lehçesinde ölüm manasına gelir.

Riczen kelimesi Tayy lehçesinde azap manasına gelir.

Bağy kelimesi Temim lehçesinde hased manasına gelir.

Siccil kelimesi Furs lehçesinde çamur manasına gelir.

er-Rakîm kelimesi Rum lehçesinde kitap manasına gelir.

el-Yemmu kelimesi Kıbt lehçesinde deniz manasına gelir.

Tûr kelimesi Süryani lehçesinde dağ manasına gelir.

Sinîn kelimesi Nabat lehçesinde güzel manasına gelir.

el-Mühl kelimesi Berber lehçesinde kızgın yağ manasına gelir.

DİPNOTLAR

1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 1996, XIII.

2- Abdurrahman Çetin, Kur'ân İlimleri ve Kur'ân-ı Kerim Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1982.

3- M.Halil Çiçek, 20. Asırda Kur'an İlimleri Çalışmaları, Timaş Yay.

4- http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=10159

5- İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et!

Hicr, 99

GÜNÜN HADİSİ

Ebû Malik'in babası şöyle dedi: Ben Rasûlullah'(S.A.V.)den işittim, şöyle buyuruyordu: "Her kim Allah'dan başka hak ilah yok eder, ve Allah'dan gayri ibadet olunan şeyleri tanımazsa onun malı ve kanı haram (dokunulmaz) olur. Hisabı da Allah'a aiddir."

(Müslim, Kitabu'l-İyman,37)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI