GECE VARDİYASI İNSAN SAĞLIĞINA UYGUN MU?

Âyet-i Kerimelerinde görüldüğü gibi, Cenab-ı Hakk'ın gece­yi dinlenme zamanı olarak belirlediği apaçık ortadadır. Gelelim geceyi dinlenme zamanı yapmayıp, fazla kazanmak, fazla üretmek, teknolojik yarışta daha ileri gitmek, velhasıl daha fazla


2011-01-07 14:40:45

Op. Dr. Yalkın BEKTÖRE

Teyp, televizyon, video v.s. aldığınız en basit bir cihazın ya­nında dahi, onu yapan firma tarafından konmuş bir kullanma kı­lavuzu (prospektüs) olduğunu ve üzerinde önemle; "Bu Kıla­vuzu Okumadan Cihazınızı Çalıştırmayınız" ibaresini görmüşsünüzdür. Eğer o cihazın kullanılması esnasın­da gerekli prensiplere uyulmazsa, arıza yapacağı veya rantabl çalışmayacağı kesindir. Basit bir cihaz, makine için böyle olur­sa, kul yapısı bu cihaz ve makinelerle kıyaslanamayacak kadar mükemmel, muhteşem, komplike bir yapıya sahip olan insanın da mutlaka bir kullanma kılavuzunun olması gerekir. İşte bu kı­lavuz Kur'an'dır.

"Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen ve Allah'a karşı gel­mekten sakınanlara yol gösteren Kitab'dır."(Bakara: 2:3)

Eğer Kur'an-ı Kerim'deki emirlere uyulacak olsa, fert ve fer­din teşkil ettiği toplum olarak âzami randıman alınacak hem dünya, hem de âhiret hayatında huzur, mutluluk, saadet buluna­caktır. Aksi takdirde, aynı cihaz ve makinelerin yanlış kullanıl­maktan doğan arızaları gibi, fert ve topluma ait bir takım arıza­lar, bozukluklar ortaya çıkacaktır.

İnsanlığın daima huzur ve mutluluğu için prensipler vazeden İslâmiyet, yüce kılavuzunda öylesine muhteşem ikazlarda bu­lunmuştur ki, bunlardan birinin dahi ihlâli, insan için fevkalâde büyük zararlara yol açmaktadır.

"Tan yerini ağartan, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ay'ı vakit ölçüsü kılandır. Bu Güçlü Ola­nın, Bilenin nizamıdır.”(En’am: 6:96)

"UYKUNUZU DİNLENME VAKTİ KILDIK. GECEYİ BİR ÖRTÜ YAPTIK. GÜNDÜZÜ, GEÇİMİ SAĞLAMA VAKTİ KILDIK.”(Nebe:78:9)

Âyet-i Kerimelerinde görüldüğü gibi, Cenab-ı Hakk'ın gece­yi dinlenme zamanı olarak belirlediği apaçık ortadadır. Gelelim geceyi dinlenme zamanı yapmayıp, fazla kazanmak, fazla üretmek, teknolojik yarışta daha ileri gitmek, velhasıl daha fazlaya sahip olmak için, isteyerek veya istemeyerek vardiya yapan veya fazla mesai gibi çalışmalarla geçinen kişilerin uğrayacağı zararlara:

İnsanın Çalışma Gücü (Fizyolojik ve Psikolojik) 24 sa­atlik bir zaman içinde düzenli birtakım iniş çıkışlar gösterir. Öğleden önce en yüksek seviyeye çıkan güç, yatsıdan itibaren düşerek saat: 03 civarında en alt seviyeye iner.

İnsan vücudunun hayatî fonksiyonları, çalışma gücündeki değişiklikler gibi, 24 saat içinde bazı değişiklikler gösterir. Bu­na "Biyolojik Ritm" diyoruz. Biyolojik ritimdeki değişiklik­ler, organik ve psikolojik birçok fonksiyonlar incelenerek orta­ya konmuştur. Neticede, biyolojik ritimdeki değişiklikler ile ça­lışma gücündeki azalıp çoğalmaların, birbiri ile fevkalâde bir uyum içinde olduğu görülmüştür. İşin dikkat çekici yanı, suni ışıklandırma veya karartma ile insanda bu biyolojik ritmi kesin­likle değiştirmek mümkün değildir. Öyle ki, uzun yıllar gece hemşireliği yapmış olanlarda bile önemli bir değişme tesbit edi­lememiştir. Laboratuar şartlarında, günlük aydınlık ve karanlık sürelerini tersine çevirmek ve biyolojik ritmi de buna uyacak şekilde değiştirmek imkânı, ancak bazı hayvanlarda sağlanabil­mektedir. Meselâ gece kümeslerde ışık yakılarak, tavukların da­ha fazla yumurtlatılması gibi.

Bu ritmin nasıl düzenlendiği veya nasıl yönetildiği henüz aydınlanmamıştır. Spontan bir endojen düzenleyici, bir "iç saat", bir "iç senkronizatör"den söz edilmektedir. Esasında yazı­mızın başında geçen âyet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere, düzenleyicinin "Kim" olduğu bellidir, ancak birçok insan, maalesef o yüce kudretten habersizdir.

Sokaklardaki fotoselli lâmbaların karanlık olunca yanıp, gü­neşin ışımasıyla sönmesi gibi, Yüce düzenleyici de gece ile bir­likte insan organizmasının bütün faaliyetlerini yavaşlatmakta, âdeta rölantide çalışmaya başlatmaktadır.

Geceyi dinlenme ve uyku zamanı olarak değerlendireme­yenler, aşağıdaki zararlara katlanmak zorundadır.

1- Gece çalışmak zorunda kalan kişilerin organizması, gündüz saatlerinde çalışanlardan daha fazla zorlanacak, yedek güçlerine başvurmak zorunda kalacak ve iş sonrası yorgunluk ta o ölçüde artacaktır. Binaenaleyh gece çalışan insanlar, ilmî ola­rak "Bedenlerine ait bütün fonksiyonların en düşük ve en ve­rimsiz olduğu saatlerde çalışmak zorunda kalan mağdur kişiler" şeklinde tanımlanabilir.

2-Biyolojik ritm ile düzenlenen uyku, gece saatlerinde çalışan kişilerde bozulur. Bu durum, daha fazla yorgunluk sebe­biyle zaten artmış olan uyku ihtiyacının giderilmesini daha da zorlaştırır. Uyku bozukluğunda; süre genellikle 4 saate iner. De­rin uyku blokları parçalanmış olur. Ne kadar elverişli şartlarda olursa olsun, gece çalışıp gündüz uyumak zorunda olan kişiler­de bile bu bozukluklar ortaya çıkar.

3- Uyku alışkanlığı, irade veya arzu ile kısa zamanda de­ğiştirilemez. Bu itibarla gece işine başlayanlar, ilk birkaç gün veya bir hafta, önemli rahatsızlıklarla karşı karşıyadır. Yorgun­luk, hazımsızlık, depresyon, kusurlu sirkülâsyondan dolayı ürpermeler ve üşümeler, iç sıkıntıları görülür. Uzun vâdede ise, müzmin endüstriyel yorgunluk husule gelir ki, bu devrede kişi gündüz uyumasına rağmen müzmin yorgunluk arızaları göste­rir.

4- Sindirim sistemi salgılarının 24 saatlik biyoloji ritmi ile, gece çalışmaları dolayısıyla değişmiş olan yemek saatleri arasındaki uyumsuzluktan, iştahsızlık ve sindirim sistemi bo­zuklukları ortaya çıkar. Gece işinin, ülseri kolaylaştıran risk faktörlerinden biri olduğu kabul edilmektedir.

5- Vücudun bütün fizyolojik fonksiyonları, biyolojik rit­me uyarlar. Buna göre, gündüz saatlerinde çalışan bir vücu­dun aşınma ve yıpranmasına göre tamir işi azdır. Organlar, azamî şekilde fonksiyonlarını ifâ ederler. Gece ise, bu or­ganların âdeta tamir, bakım, regenerasyon faaliyeti başlar. Gece çalışmak suretiyle, organizmanın bu günlük auto-regenerasyon faaliyeti de sekteye uğrayacaktır.

6- Gece çalışmalarında ailevî ve sosyal münasebetlerde zorluklar ortaya çıkar. Aile fertleri, gece çalışmasının yükünü ve zorluklarını birlikte taşımak durumundadır: ya bütün ailenin günlük hayatı buna göre düzenlenecek, ya da aile fertleri arasın­da uyumsuzluk artacaktır. Ayrıca aile dışı sosyal münasebetler­deki zorluklar daha fazla olup, bunların giderilmesi oldukça güçtür. Bu münasebetler, ancak uykudan fedakârlık etmek sure­tiyle sağlanır. Dolayısıyla gece çalışan kişilerin bu münasebet­lere uyum sağlaması imkânsızdır.

7- Gece çalışmalarında dikkat, hissetme ve refleks gibi fonksiyonların yavaşlamasından dolayı (özellikle fabrika ve ulaşım vasıtaları gibi yerlerde) iş kazaları ve riskinin artması kaçınılmaz olmaktadır. Meselâ, bir havagazı fabrikasının gös­tergelerini okumakla görevli işçilerin, 24 saat boyunca yap­tıkları yanlış okumaların grafiği çıkarıldığında, eğrinin ya­zının başında bahsedilen güç eğrisiyle çakıştığı tesbit edil­miştir.

8- Sindirim sistemi hastalığı olanlar, peptik ülserliler, tüberkülozlular, epileptikler, diyabetikler, 25 yaştan küçük ve 50 yaştan büyükler, gece kesinlikle çalıştırılmamalıdır. Gece işi, bebek bekleyen ve emzikli olan kadınlar için de sakıncalıdır. Bu konuda birçok ülke, sosyal güvenlik kanun ve mevzuatıyla ted­bir almak gereğini duymuştur. Meselâ; Batı Alman kanunları, işçi kadınların hamileliğinin başladığı dönemden itibaren em­zikli dönemin sonuna kadar gece 20.00 ile 06.00 arasında çalış­tırılmasını yasaklar. İngiltere'de 1937'den beri fabrikalar kanu­nu, kadın ve çocuklara bazı istisnalarla gece işini men etmiştir.

İşte bütün bunlar: "Geceyi bir örtü yapıp uykuyu dinlen­me vakti olarak seçmemenin" neticeleri. Ve ilâhî nizama uyulmamasının, dar akıllarımızla ortaya konan zararları. Peki ya, acaba hikmetine eremediğimiz zararlar ve uğradı­ğımız kayıplar ne ola ki?

Kaynak:

Merak Ettikleriniz

Mehmed Dikmen

Cihan Yayınları

İst.1998

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

Artık Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nûra (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Teğabün, 8

GÜNÜN HADİSİ

Sadakaların en efdali, iki kişi arasını düzeltmektir.

Seçme Hadisler, s.237

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI