HZ. BERÃŽRE (R.ANHA)
İslâmiyetin âzadlı bir cariyeyi bile kararlarında muhayyer bıraktığına en güzel örnek Hz. Berîre'dir.
İslâmiyetin âzadlı bir cariyeyi bile kararlarında muhayyer bıraktığına en güzel örnek Hz. Berîre'dir.
BABASI:
Kıbtî asıllı Safvân.
NESEBÄ°:
Berîre Binti Safvân'ın nesebi hakkında bir bilgiye ulaşamadık. Sadece Kütüb-i Sitte'de kıbtî asıllı olduğu kayıtlıdır.
HAYATI:
Berîre, Ebû Leheb'in oğlu Utbe'nin veya Ensârdan birinin câriyesi idi. Zaman zaman Hz. Âişe'nin yanına gelerek hizmetinde bulunurdu. Âişe annemiz hicretin 9 veya 10. yılında onu efendisinden satın alarak hürriyetine kavuşturdu. Fakat Berîre Hz. Âişe'den ayrılmadı; onun hizmetinde bulunmayı bir şeref saydı.
Şibli'nin Asr-ı Saadet'inde Berîre (r.anha) için her ne kadar tabiîn dense de, onun Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) ile mukabelesi siyerlerde kayıtlı olduğundan kendisini sahabeden kabul ediyoruz.
En açık örneklerden biri ise, Hz. Âişe Validemize iftira atıldığı zaman, Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) Berîre'yi yanına çağırır ve: "Ey Berîre! Sen, hanımın Âişe'de, sana şüphe veren bir hal gördün mü?" diye sorar.
Berîre de: "Hayır görmedim. Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben hanımımdan asla ayıp olarak çıkmış bir şey görmedim. Âişe yaş itibarı ile küçük bir kadındı. Hamur yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelip hamuru yerdi" demişti.
Siyerlerde Berîre ve eşi ile alakalı bir olay geçer.
"İbni Abbas (r.a) Berîre ile kocası arasında geçen olaya dair şunları söyledi: Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Berîre'ye: "Keşke tekrar kocana dönsen!" buyurdu. Berîre: "Yâ Resûlallah! Böyle yapmamı bana emrediyor musun?" diye sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz: "Hayır, sadece aracılık yapıyorum" buyurdu. Bunun üzerine Berîre: "Benim ona ihtiyacım yok" dedi. (Buhârî, Talâk 16. Ayrıca bk. Buhârî, Talâk 15; Ebû Dâvûd, Talâk 21; Nesâî, Âdâbü'l-kudât 28; İbni Mâce, Talâk 29)
Berîre ile kocası Mugîs'in kıssası pek ibretlidir. Câriye olduğu günlerde Mugîs adlı siyâh renkli bir kimseyle evliydi. Bu olayı rivayet eden Mekkeli ve Medineli râviler o zaman Mugîs'in de köle olduğunu belirtmişlerdir. Berîre hürriyetine kavuşunca, artık Mugîs ile evli kalma mecburiyetinde olmadığını öğrendi ve Mugîs'den ayrıldı. Fakat Mugîs Berîre'yi çok seviyordu. Onun kendisini terk etmesine dayanamadı. Medine sokaklarında ve Berîre'nin etrafında ağlayarak dolaşmaya başladı. Onun gözyaşları dökerek Mecnun gibi dolaşmasına hayret eden Nebiyy-i Muhterem Efendimiz amcası Hz. Abbas'a: "Mugîs'in Berîre'ye olan aşkına, onun da Mugîs'e karşı duyduğu nefrete hayret etmiyor musun?" diye sormuştu.
Bir gün Mugîs, belki Hz. Peygamber aramızı bulur diye ümide kapıldı. Resûl-i Ekrem Efendimiz'e gelerek perişan hâlini arz etti ve bu konuda şefaat etmesi için yalvardı. Ümmetinin ıstırap çekmesine dayanamayan Efendimiz, hadisimizde okuduğumuz üzere, Berîre'ye: "Keşke tekrar kocana dönsen!" diye ricada bulundu. Berîre bu sözün bir emir olup olmadığını öğrenmek istedi. Şayet böyle davranmasını Peygamber (aleyhissalatu vesselam) emrediyorsa, Mugîs'den hoşlanmamasına rağmen ona elbette dönecekti. Fakat Resûlullah ona kocasına dönmeyi emretmediğini, bu konuda kendisini tamamen serbest bıraktığını, ama bir din kardeşi olarak aracılık yaptığını söyledi.
Mugîs ile mutlu olmayan Berîre, istemediği bir evliliğe Resûl-i Ekrem'in kendisini zorlamadığını öğrenince çok sevindi ve Mugîs ile evli kalmayı kesinlikle düşünmediğini belirtti."
Peygamberimiz'den (aleyhissalatu vesselam) 1 hadis rivayet etmiştir. Hz. Berîre aynı zamanda Hz. Âişe Validemizin ilim meclislerinde talebesidir.
HAKKINDAKÄ° HADÄ°SLER:
Hz. Âişe (r.anha) anlatıyor: "Berîre'de (r.anha) üç sünnet vardı:
1- Azad edildi ve kocasını tercih edip etmemede muhayyer kılındı.
2- Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun hakkında: "Vela, fizad edenedir" buyurdu.
3- Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) tencere kaynarken eve girmişti. Kendisine ekmek ve evde bulunan katıktan bir sofra kuruldu. "Galiba bir tencerenin kaynadığını görüyorum" buyurdu. Oradakiler "Evet ama bu Berîre'ye tasadduk edilen bir ettir. Sen ise sadaka yemiyorsun?" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Bu ona sadakadır, (ama ondan) bize hediyedir!" buyurdu." [Buhari, Talak 14, Nikâh 18, Et'ime 31, Itk 10, Feraiz 22, 23, 19, 25; Müslim, Itk 14, (1504); Muvatta, Talak 25, (2, 562); Ebu Davud, Talak 19, (2233, 2235, 2236); Tirmizi, Rada' (1154,1155); Nesai, Talak 29,30 (6, 162,163).]
Hadis Hakkında Açıklama:
"Bir kimseye sadaka olarak verilen bir mal, o kimse tarafından hediye, bağış vs. tarzında tasarrufu hâlinde sadaka olma vasfını kaybedeceğidir. Bilindiği üzere Resûlullah'a ve âl-i beyt-i mükerremîne sadaka kesin bir haramdır. Bu sebeple onlara devlet gelirlerinden zekât-sadaka bölümüne giren kısımdan maaş verilmez, pay ayrılmaz. İşte durumu bu olan Resûlullah (s.a.s), Berîre'ye sadaka olarak gelen etten yiyor. Bunun ona sadaka olarak geldiği hatırlatılınca, "Bu, Berîre'ye sadaka ise de, bize değil. Çünkü o, bize sadaka olarak vermiyor, kendi malından hediye etmiş olmaktadır…" açıklamasında bulunuyor."
KAYNAK
Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2019.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Elbette onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmayacaktır. Ancak O'na sizin takvanız erecektir. Onları bu şekilde sizin buyruğunuza verdi ki, size yolunu gösterdiğinden dolayı, Allah'ı tekbir ile yüceltesiniz.
Hac:37
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Size, takat getirebileceğiniz amel yaraşır. Siz (ibadet yapmaktan) usanmadıkça, Allah da (sevab vermekten) usanmaz. Allah'a en hoş gelen dini amel, kişinin devamlı olarak yaptığı ameldir"
Buhari, İman 32, Teheccüd 18
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...