KUR’ÂN’DAN DUALAR-4
İSTİĞFAR ÂYETLERİ-3 Rabbığfirlî ve li ahî ve edhilnâ fî rahmetike ve ente erhamur râhımîn. Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin. (A'râf, 7/151)
İSTİĞFAR ÂYETLERİ-3
رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلأَخِي وَأَدْخِلْنَا فِي رَحْمَتِكَ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Rabbığfirlî ve li ahî ve edhilnâ fî rahmetike ve ente erhamur râhımîn.
Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin. (A'râf, 7/151)
وَالَّذِينَ عَمِلُواْ السَّيِّئَاتِ ثُمَّ تَابُواْ مِن بَعْدِهَا وَآمَنُواْ إِنَّ رَبَّكَ مِن بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
Vellezîne amilûs seyyiâti summe tâbû min ba'dihâ ve âmenû inne rabbeke min ba'dihâ le gafûrun rahîm.
O kötü amelleri işleyip de sonra arkasından tevbe ve iman edenler için hiç şüphe yok ki, Rabbin bundan sonra yine de affedici ve merhamet edicidir. (A'râf 7/153)
أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ وَيَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ وَأَنَّ اللّهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
E lem ya'lemû ennallâhe huve yakbelut tevbete an ibâdihî ve ye'huzus sadakâti ve ennallâhe huvet tevvâbur rahîm.
Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah kullarının tevbesini kabul eder ve sadakaları da alır. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir. (Tevbe, 9/104)
وَأَنِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُم مَّتَاعًا حَسَنًا إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذِي فَضْلٍ فَضْلَهُ وَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبِيرٍ
Ve enistağfirû rabbekum summe tûbû ileyhi yumetti'kum metâan hasenen ilâ ecelin musemmen ve yu'ti kulle zî fadlin fadleh, ve in tevellev fe innî ehâfu aleykum azâbe yevmin kebîr.
Ve Rabbinizin mağfiretini isteyin, sonra ona tevbe edin ki sizi, belli bir süreye kadar güzel güzel yaşatsın. Ve her fazilet sahibine layık olduğu ihsanı versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük bir günün azabından korkarım. (Hûd, 11/3)
وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاء عَلَيْكُم مِّدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَى قُوَّتِكُمْ وَلاَ تَتَوَلَّوْاْ مُجْرِمِينَ
Ve yâ kavmistağfirû rabbekum summe tûbû ileyhi yursilis semâe aleykum midrâran ve yezidkum kuvveten ilâ kuvvetikum ve lâ tetevellev mucrimîn.
"Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret isteyin, sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize gökten bol bol bereket indirsin ve sizi kuvvetinize kuvvet katarak çoğaltsın. Gelin günahkâr olarak dönüp gitmeyin." (Hûd, 11/52)
فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُّجِيبٌ
Festâğfirûhu summe tûbû ileyh, inne rabbî karîbun mucîb.
O'nun mağfiretini isteyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır, dualarınızı kabul eder. (Hûd, 11/61)
وَاسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي رَحِيمٌ وَدُودٌ
Vestağfirû rabbekum summe tûbû ileyh, inne rabbî rahîmun vedûd.
Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe ile yönelin. Şüphesiz ki, benim Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir. (Hûd, 11/90)
نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Nebbî' ibâdî ennî enel gafûrur rahîm.
Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben çok bağışlayıcı ve pek merhamet ediciyim. (Hicr, 15/49)
ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ عَمِلُواْ السُّوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابُواْ مِن بَعْدِ ذَلِكَ وَأَصْلَحُواْ إِنَّ رَبَّكَ مِن بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
Summe inne rabbeke lillezîne amilûs sûe bi cehâletin summe tâbû min ba'di zâlike ve aslahû inne rabbeke min ba'dihâ le gafûrun rahîm.
Sonra şüphe yok ki Rabbin, bir cahillikle günah işleyip ardından tevbe eden ve durumunu düzelten kimseleri bağışlar. Şüphesiz ki Rabbin, bu tevbeden sonra Gafurdur, Rahîmdir (çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.) (Nahl, 16/119)
رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ إِن تَكُونُواْ صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلأَوَّابِينَ غَفُورًا
Rabbukum a'lemu bi mâ fî nufûsikum, in tekûnû sâlihîne fe innehu kâne lil evvâbîne gafûrâ.
Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer iyi kimseler olursanız elbette Allah çok tevbe edenleri bağışlayıcıdır. (İsrâ, 17/25)
وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِّمَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَى
Ve innî le gaffârun li men tâbe ve âmene ve amile sâlihan summehtedâ.
Bununla beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel işleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bağışlayıcıyım. (Tâhâ, 20/82)
رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Rabbenâ âmennâ fağfir lenâ verhamnâ ve ente hayrur râhımîn.
Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin. (Mu'minûn 23/109)
رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Rabbiğfir verham ve ente hayrur râhımîn.
Rabbim, bağışla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en iyisisin. (Mu'minûn 23/118)
وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ
Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu ve ennellâhe tevvâbun hakîm.
Ya Allah'ın size bol lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (haliniz nice olurdu.)? (Nur, 24/10)
وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhel mu'minûne leallekum tuflihûn.
Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. (Nur 24/31)
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât, ve kânallâhu gafûren rahîmâ.
Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Furkân, 25/70)
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ.
Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner. (Furkân 25/71)
رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي
Rabbi innî zalemtu nefsî fâgfirlî.
Rabbim! Doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla. (Kasas, 28/16)
رَحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Rahmetillâh, innallâhe yağfiruz zunûbe cemîâ, innehu huvel gafûrur rahîm.
Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Zümer, 39/53)
KAYNAKLAR:
1- Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Feza Gazetecilik, İstanbul, 1992.
2- Nevzat Yüksel, Hayat Rehberi Kur'ân Fihristi, Dergâh Ofset, Tarihsiz.
3- http://www.kuranmeali.org/kuran_meali.aspx
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı baki kalacaktır.
Rahman, 26-27
GÜNÜN HADİSİ
Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme, kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme)
Müslim, Birr 144, (2626)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...