GÜLCEMAL SOYLU HOCAMIZLA İLİM UĞRUNDA BİR ÖMÜR SERENCAMESİ-4
IRAK’TA GEÇİRDİĞİM MEZAHİM Babama itaat ettiğim için Allahu Teâlâ muvaffak etti, çeşitli kazalardan, belalardan beni korudu. Irak’ta Komünist ihtilalinde neler geldi başıma neler. Bir gece geldiler, camiyi bastılar
IRAK'TA GEÇİRDİĞİM MEZAHİM
Babama itaat ettiğim için Allahu Teâlâ muvaffak etti, çeşitli kazalardan, belalardan beni korudu.
Irak'ta Komünist ihtilalinde neler geldi başıma neler. Bir gece geldiler, camiyi bastılar. O zaman bekârdım. Baktım askerler, polisler camiyi bastılar. Odamda Süleymaniye, Ayasofya, Sultanahmet camilerinin resimleri asılıydı.
"Bu resimler neyin nesi! Niçin koydun bunları buraya? Türkiye propagandası yapıyorsun!" diye bağırdılar. Resimleri topladılar, beni karakola götürdüler. Ne sıkıntılar verdiler.
Allah'a dua ettim; "Ya Rabbi! Ben buraya ilim tahsili için geldim Sen koru Ya Rabbi. Sen benim ne için geldiğimi biliyorsun" dedim. Çok şükür, geç saatlerde bıraktılar. Daha böyle neler neler…
Bir keresinde gece Romanya'dan gelen Türk İslam silah sergisini karşılamaya gitmiştim. Gecenin saat üçü..O gece Saddam Hüseyin'e karşı ihtilal yapılacakmış. Ordu alarma geçmiş. Hava alanını bastılar. Bizi orada eller havada çöle götürdüler. Birkaç saat orada kaldık. Tekrar havaalanına döndük. Uçak geldi. Sergiyi karşıladım. Aldım, geldim. Bereket versin, büyükelçilik mensubu olduğum için bıraktılar. Yoksa çölde kurşuna dizerlerdi. Böyle sıkıntılar çektik. Ama Allaha şükürler olsun, kurtardı Rabbül âlemin.
SADDAM'IN HIRSIZLAR ÇETESİ
Saddam Hüseyin daha başa geçmediği senelerde, Abdülkerim Kasım zamanında bir çete kurmuştu; Ummu't Tubar. Ummu't Tubar baltacı demek. Bunlar evleri soymaya başladılar. Mesela kamyonla evin mutfağının kapısına geliyor. Millet evde uyuyor. Ellerinde lastiğe sarılı birer topuz var. Uyuyanların hepsine sprey sıkıyorlar. Başlarına birer topuz vuruyorlar. Ölen ölüyor, kalan kalıyor. Onlar o sırada evi güzelce soyuyorlar, kamyona yükleyip götürüyorlar. Evde artık ne varsa..Tıpkı sonradan Kuveyt'i işgal ettiklerinde yaptıkları gibi..
Böylece Saddam Hüseyin'in çeteleri Irak'ta bir korku saldılar. Mesela ben bir elimde sopa, bir elimde bıçak evde nöbet tutuyor, uyumuyordum. Eve baskın yaparlarsa, çoluk çocuğa bir şey olur korkusundan sabaha kadar nöbet tutuyordum. Sabah namazından sonra uyuyordum. Çünkü ondan sonra gelmiyorlardı. İşlerini yatsı ile sabah namazı arası görürlerdi. Hatta Komünistler bile iktidarda olmalarına rağmen bunlardan korkar olmuştu.
Bunlar gel zaman git zaman epey zengin oldular. Genelde zenginlerin evini basıyorlardı. Mesela Fettah Paşa'nın evini basmışlar. Fettah Paşa'nın Battaniye fabrikaları vardı. Onun da evini basmışlar, ne varsa götürmüşler. Fettah Paşa'yı da Abdülkerim Kasım zamanında öldürdüler.
Derken Saddam'ın çetesi 1963'de Komünistleri devirmek için yapılan darbeye katıldılar.
IRAK'TA Ä°HTÄ°LALLER SERANCAMESÄ°
-Affedersiniz, Abdülkerim Kasım ve ekibi 1958'de darbe yapıp Nuri Said Paşa hükümetini devirdiler değil mi?
-Tabii tabii..Ve bütün hükümet erkanını ve Kral Faysal ailesini öldürdüler. Hatta Emced Zehavi Kral Faysal için gıyabi cenaze namazı kıldırdı. Kral Faysal'a çok eziyet yapmışlar. İhtilalci Abdüsselam Arif tabancanın dipçiğiyle vurarak dişlerini kırmış. "Krallıktan feragat ediyorum. Cumhuriyetin ilanını kabul ediyorum diye şurayı imzala" demiş.
-Bu Faysal ikinci Faysal deÄŸil mi?
-Evet..Birinci Faysal bunun dedesi..Biliyorsunuz, Birinci Faysal'ın babası da Şerif Hüseyin. Birinci Dünya Savaşından sonra İngilizler, savaştaki yardımlarından dolayı Şerif Hüseyin'in bir oğlunu Irak, diğer oğlunu Ürdün Kralı yaptılar. Birinci Faysal'ın oğlu ve ikincisinin babası Melik Gazi… Onu İngilizler öldürdüler. 1958'de askeri bir darbeyle İkinci Faysal iktidardan düşürüldü.
VELİNİMETİNE İHANET EDENİN AKIBETİ BÖYLE OLUR
Ortaokul'da bir hocamız vardı. İsmi; Kazım Seyyid Ahmed Meşayihi. Kazım hocamız Şerif Hüseyin'e(1852-1931) Osmanlıya ihanet ettiği için çok affedersiniz "şerefsiz Hüseyin" derdi. Onun bize anlattığına göre, İngiliz General Allenby, Irak'ı işgal edince, Şerif Hüseyin'e demiş ki; "Sen yoruldun. Seni Kıbrıs'a gönderiyorum. Orada dinlen. Kırk teneke de altın veriyorum. Önce ilk tenekeyi açarsın. Sonra sırasıyla diğerlerini. Sonra da bu zarfın içindeki yazıyı okursun." demiş. Tenekelerin hepsine numara koydurmuş. Şerif Hüseyin'i' Kıbrıs'a göndermiş. Kıbrıs'a gittiklerinde Şerif Hüseyin ilk tenekeyi açmış, bakmış altın. Elini daldırmış. Bir de ne görsün? Altında tamamen affedersiniz hayvan pisliği. Diğer tenekeleri de açtırınca hepsinin de hayvan pisliği ile dolu olduğunu görmüş. O mektupta Allenby şöyle yazmış; "Velinimetine ihanet edenin akıbeti böyle olur. Kendisi de bu muameleye müstahak olur" demiş.
Şerif Hüseyin isyan sırasında Kâbe'nin duvarına çıkmış, havaya kurşun atmış, demiş ki; "Osmanlı askerini bulduğunuz yerde öldürün diye ilk kurşunu ben atıyorum. Size izin veriyorum. Bu kurşun o anlama gelir. Onların katli vaciptir"
 Orada üç tane yüzbaşımız Rasulullah'ın kabrine sığındıkları halde boğazlarını keserek öldürmüşler. Onun için hocamız Şerif Hüseyin'e çok kızıyor "şerefsiz Hüseyin" diyordu.
Zaten benim Bağdat'ta okuduğum bütün hocalarım Osmanlıya hayrandı "büyük kayıp" derlerdi. Osmanlıdan bahsederken ağlarlardı. "Arap âlemi daha düzelmez. Artık bundan sonra kanla, toprakla boğuşacaklar" derlerdi. Görüyorsunuz, bakın neler oldu. Osmanlının ahı çıkıyor, aheste aheste..
O İhtilalde Ürdünlü bakanları üstü açık bir kamyonun içinde doğrayarak öldürdüler.
-Allah Allah..
-Irak ile Ürdün birleşeceklerdi. Çünkü iki kral da akraba. Ürdünlü bakanlar o anlaşma için gelmişlerdi. Ama ihtilal olunca onları baltayla doğrayarak öldürdüler. Gözümüzün önünde..
-Siz gördünüz mü?
 -Gördüm, gördüm. Bizzat gördüm. Baltayla, bıçakla adamları doğruyorlardı. Bu dehşeti görünce genç bir kız "Allah'tan korkun! İnsanlara nasıl kıyıyorsunuz? Siz kasap mısınız?" deyince, kızı tabancayla başından vurup öldürdüler. Daha neler gördüm neler..
-Nuri Said PaÅŸa iyi birisi miydi?
- Nuri Said Paşa, Emced Zehavi'nin arkadaşıydı. Beraber İstanbul'da okumuşlardı. Nuri Paşa Erkân-ı Harbiye'de, Emced Efendi de Hukuk fakültesinde okumuştu. Hatta Emced Efendi'yi gördükçe; "Emced Efendi seccaden nerede?" dermiş. Emced Efendi seccadesi omuzunda gezerdi.
ABDÃœLKERÄ°M KASIM VE MEN DAKKA DUKKA
-Demek, Abdülkerim Kasım Nuri Said Paşa hükümetini devirdi ve onları öldürdü. Ama aynı akıbet 1963'de onun başına geldi. Bildiğime göre onu sarayda vurdular.
-Evet, Abdülkerim'i Milli Savunma Bakanlığında öldürdüler. İhtilal Cuma günü başladı. Cumartesi günü saat 13.00'de onu öldürdüler. Muhakeme ettiler. İki asker ölü cesedini canlı gibi tutuyorlardı. Ölü adamı Televizyonda canlı gibi gösterdiler. Askerleri göstermediler, ama elleri arkadan belli oluyordu. Kurşuna dizerek öldürdüler kendisini. Halka göstermek için şekli bir mahkeme yaptılar. "Bakın adalete teslim oldu. Cezasının karşılığını gördü" demek istediler. Hâlbuki mahkemeye gelmeden öldürmüşlerdi.
Abdülkerim Kasım gece uyumaz, Bağdat'ı gezerdi. Bir gün benim görevli olduğum camiye sabah namazına yakın gelmişti.
-Zalim bir adam deÄŸil mi?
-Ya o kadar zalim bir adam değildi. Etrafı Komünistlerle çevrilmişti. Onların etkisi, altındaydı. Kod adı Matar'dı. Matar yağmur demek.
Bir gün sabah namazına yarım saat varken caminin dış kapısı şiddetle vuruldu. "Buyrun" dedim.
-Zaim'ül Evhad seni çağırıyor, dediler. Ona Zaim'ül Evhad diyorlardı. Yani biricik önder.
Gittim, bana "niye ezan okumuyorsun?" dedi. "Ezanın okunmasına daha yarım saat var, okuyacağım" dedim. Bana bir deste para uzattı; "Al imami, bu size hediye. Al, buyur buyur" dedi.
"Teşekkür ederim, alamam. Benim param var" dedim. Israr etti, ben tekrar teşekkür ederek geri çevirdim. Almadım. "peki, peki, teşekkür ederim. Ama ikram reddedilmez" dedi. "Kusura bakmayın, benim âdetim değil, almıyorum" dedim.
Sonra Ahmedi Camisine gitmiş. Ahmedi camisinin müezzinini kaldırmış; "ezan okudun mu?" diye sormuş. "Şimdi okuyacağım" demiş müezzin. "Hani imam?" diye sormuş. Müezzin "İmam sabah namazına gelemiyor, evi uzak" demiş. "Olur mu öyle şey, taksi tutun, imamı getirin" demiş. İmam gelince, "niye sabah namazlarına gelmiyorsun?" diye sormuş. İmam "efendim, burada lojman yok, ev uzak" demiş.
Bunun üzerine Abdülkerim Kasım emrediyor. Caminin bahçesine hem imam, hem de müezzin için güzel birer ev yaptırıyor. "bundan sonra imam, müezzin devamlı camide olacaklar" diyor.
Kendisi öldüğünde 19 dinar parası varmış. Bir şeyi yokmuş yani..
-Ama onun yaptığı ihtilal de çok kanlı olmuş. Abdülilah isminde birisini de öldürmüşler.
-İşte o veliahttı.
-Hatta onun taraftarları Taberi tefsirinde bu olaya işaret eden bir meseleyi Irak'ta dağıtmışlar. Onu biliyor musunuz?
-Allah Allah, onu bilmiyorum.
-Peki bu katliama halk hiç tepki göstermiyor mu?
- Hiç kimse ses çıkarmadı. Herkes sokağa döküldü; " Kahrolsun Ahd-il Baid" diye bağırmaya başladılar. Ahd-il Baid, yıkılmış saltanat demek.
CAMÄ°YE BIRAKILAN SÄ°LAHLAR
1963 darbesi olduğunda ben Camide imamdım. Camiye bir pikap geldi. İhtilali yapacak olanlar getirmişlerdi. Bana; "İmami(Hocaya İmami derlerdi) Cuma namazında hutbede cemaate söyle ve namazdan sonra bu silahları dağıt" dediler.
-Enteresan..
-Tabii… Ben bile kendime bir tabanca ve tüfek aldım. Ben de hutbede cemaate söyledim. "Bu bir cihaddır. Bu Medd-ül Ahmer'e(kızıl uzantıya), yani kızıl komünistlere son vermek lazım. Pikap yanaştı. Askerler kapıda bekliyorlar. Namaz çıkışında herkes silahını alsın. İhtilal muvaffak olduktan sonra en yakın karakola silahları teslim edersiniz" dedim.
ABDÜSSELAM ARİF DÖNEMİ
-Peki Abdüsselam Arif o ihtilali Abdülkerim'le beraber yapmadılar mı?
-İhtilali beraber yaptılar. Sonra komünistler Abdülkerim Kasım'ı etkileri altına aldılar ve Abdüsselam Arif'i gözden düşürdüler. Ve kendisini Almanya'nın Bonn şehrine büyükelçi olarak tayin ettirdiler.
Sonra Abdüsselam Arif gizlice Irak'a girdi. Abdülkerim Kasım'a kurşun sıktı, bacağından yaraladı. Hatta Abdülkerim son zamanlarında sakat geziyordu. Abdüsselam Arif'i tutukladılar, hapsettiler.
Abdülkerim Kasım onu affetti, gitti evinde ziyaret etti. Sonra Abdüsselam Arifler, Saddamlar, Komünizm aleyhinde olan herkes birleştiler, bir ihtilal yaptılar. İhtilalde duyduk, Abdüsselam Arif ona televizyondan "Yahudi, alçak" gibi laflar etti.
Abdüsselam Arif, Cemal Abdünnasırcıydı. Yani sağcı Arap ırkçısıydı. Saddam ve ekibi ise Sosyalist Arap ırkçısı(Baasi) idiler.
-Devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Şüphesiz Biz Seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Fetih, 8
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
İlimden istediğiniz kadar öğrenin. Vallahi onunla amel etmedikçe ilim toplamakta ecir kazanamazsınız. (İ.hatip takvimi)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...