BİR ÂLİMİN KALEMİNDEN ŞEYH AHMET VASİYETNAMESİ’NİN TENKİDİ-2

Risale, bundan altmış sene evvel elime geçmişti. Okurdum, isteyenler de okuyuverirdim. Çünkü çocuktum, münderecatını tetkik edemezdim. Bugün onu edinip okuyanlar gibi beğenirdim. Epey zaman sonra Mısır’da Câmiü’l-Ezher’de tahsilim esnasında Arapçası elime geçti. O vakit de okudum. Fakat bu defa beğenemedim. Çünkü az çok bozukluğuna vukuf peyda etmiştim. Mısır’da ele geçirilen nüshalar toplattırıldı, neşr ü tamimi men edilerek, ortadan kaldırılmasına çalışıldı.


2011-06-15 11:40:19

Maksat

Bu kısa mukaddimeden sonra maksada geçiyorum. Gaye, vasiyetname diye elden ele dolaştırılmakta olan mahut uydurma risalenin bozuk taraflarını red ve tenkid etmektir.

Risale, bundan altmış sene evvel elime geçmişti. Okurdum, isteyenler de okuyuverirdim. Çünkü çocuktum, münderecatını tetkik edemezdim. Bugün onu edinip okuyanlar gibi beğenirdim.

Epey zaman sonra Mısır'da Câmiü'l-Ezher'de tahsilim esnasında Arapçası elime geçti. O vakit de okudum. Fakat bu defa beğenemedim. Çünkü az çok bozukluğuna vukuf peyda etmiştim. Mısır'da ele geçirilen nüshalar toplattırıldı, neşr ü tamimi men edilerek, ortadan kaldırılmasına çalışıldı.

On beş sene evvel yine Türkçesi elime geçti. Bu kere elime geçişi, sıhhatinden ve münderecatının doğru olup olmadığından sual ve istifa suretinde idi. Birçok noktaları İslam usûl ve kavaidine uymadığından bahsiyle kimin eline geçerse yok etmesini tavsiye ettim. Bu sefer bir çok saf Müslümanın elinde dolaştığını gördüm.

Soruşturdum, men olunduğunu, fakat gizlice basılmakta ve satılmakta bulunduğunu öğrendim. Saf ve nezih din kardeşlerimi tenvir maksadıyla tenkidini münasip gördüm. Şöyle ki;

Evvela bu risale Hz. Peygamber efendimizin türbedarı Şeyh Ahmet diye biri tarafından Resul-i Ekrem efendimize, vasiyeti olmak üzere nispet edilerek rivayet olunmaktadır.

Rivayetin makbul ve muteber olması için evvela ravisinin şahsiyeti mazbut, ahvali malum, mevsuk bir zat olduğunun tahakkuku şarttır. Şahsiyeti, ahvali meçhul olan ravinin rivayeti asla makbul değildir. Binaenaleyh, bu Şeyh Ahmet kimdir? Ravza-i Mutahhara'nın bu adda bir hâdimi var mı idi? Varsa ahvali ne günâdır? Aklı, akidesi, ahlakı itibarıyla nasıl bir zattır? Şayan-ı vusûk ve itibar mıdır?

Medine-i Münevvere ahalisinden hiçbirinin bu suale müspet bir cevap veremediği muhakkaktır. Şu halde bu rivayet yalnız şahsi ahvalin değil, mevcudiyeti bile malum olmayan bir kimse tarafındandır.

Şeyh Ahmet adı, nâm-ı müstear diyelim, fakat ne için müstear nâma müracaat edilmiş? Hüsnü niyetle bile olsa bunu kabul edemeyiz. Çünkü hüsnü niyet hatayı tashih etmez. Risale hata ile doludur. Bu itibarla sui niyetle tertip edilmiş ve yayılmış olması müsteb'ad değildir.

Aşağıda görüleceği üzere münderecatı, usul ve esasat-ı İslamiyyeye muhalif ve yayılması Müslümanlar arasında fitne ve fesadı muciptir.

Saniyen; Şeyh Ahmet uykuda iken bu vasiyetnameyi Resul-i Ekrem efendimizden rüya tariki ile telakki ettiğini söylüyor. Bu iddia asla doğru olamaz. Şeyh Ahmed'in böyle bir rüyası vaki ise, bu rüya-yı sâdıka değildir. Birisini görmüş ise, Resul-i Ekrem efendimiz değildir. Onu gördüğünü zan ediyorsa, şemaili tam değildir Rüya-yı sâdıka teşkil etmez, aksine şeytanidir. Çünkü vasiyetnamenin münderecatı Resul-i Ekrem efendimizin hayatında tebliği ettiği ahkâma muhaliftir.

Vasiyetnamenin Bozuklukları

Vasiyetname dikkatle okunduğu vakit anlaşılacağı üzere Türkçesi bozuktur. Bir çok yerlerinde ifadelerde tenâkuz vardır. Arapça duaları, hem ibaresi ve hem manası itibarıyla düzgün değildir.

Türkçesinin bozukluğunu, ifadesinin uyarsızlığını izah etmeyeceğim. Bunu, okuyanlar biraz dikkat ederlerse anlayacaklardır. En mühim bozukluğu, İslamiyyetin usul ve esasat-ı sahihasına muhalefeti olduğundan bu cihetlerin başlıcalarını izah edeceğim.

Elimde iki nüshası bulunuyor. Birisi çok eski ve diğeri yepyeni olmakla beraber ikisinin de üzerinde (Dersaâdet Çadırçılar Caddesinde Ali Raif Matbaasında 1329 sene-i hicriyeye-yi kameriye-yi nebeviyyesinde matbu) diye yazılıdır.

*Sahife numaraları aynı olan her iki nüshanın dördüncü sahifesinde "bu vasiyetnameyi âsi ümmetime ver, imana geleler" diyor. Hem "ümmetime" diyor, hem de "imana geleler" diyor. Ümmeti iseler, "imana geleler" ne demektir? Risalede buraya kadar sayılan günahları irtikâp eden kimse Ehl-i Sünnetin itikadına göre azaba müstehak ise de, imansız değildir. Çünkü günah mümini imandan çıkarmaz. Günahkâr günahı ile beraber yine mümindir.

*Beşinci sahifesinde; "İmansız gitmesinler, yüzleri karasıyla gelmesinler" diyor. Kıyamette yüzleri kararacak olanlar kâfirlerdir. Şeyh Ahmet, Ehl-i Sünnet hilafına olarak günahkâr müminleri kâfir addediyor ki, "imansız gitmesinler, yüzleri karasıyla gelmesinler" diyor. Hem bu hükmünün vasiyetnamenin tavsiyelerine riayet etmemek bahasına veriyor. Ne büyük cüret!

*Yine beşinci sahifesinde; "Vallahi ve Billahi ve Tallahi hilafım yoktur.. Vasiyetnameyi, yazıp bir şehirden bir şehire, bir köyden bir köye ve bir evden bir eve dolaştıran benim kevserimden içe" deniliyor. Bu ne ağır yemindir.. Neye müsteniddir? Yalancı facirin alameti, kendisine teklif edilmeden hemen yemin etmesidir. Burada bu ağır yemine cür'et ve müs'araat, mutlaka, sahibinin iddiasına kendisi inanmadığından başkalarının da inanacağında çok şüphesi olduğundandır.

Nasıl şüphesi olmasın? Demin imansız olduklarına ve yüzleri kara olarak ahirete gideceklerine hükmettiği günahkârlar imana mı geldiler ki, şimdi bu uydurma vasiyetnameyi nakletmekle ahirette yüksek mertebelere ersinler. Acaipdendir ki, Şeyh Ahmet sapığına göre hem âsi, hem, kâfir, yüzü kara ve hem de bunlara rağmen mücerred bu vasiyetnameyi nakletmekle ahiret saâdetini kazanacaklardır.

Vasiyetname ne ki? Ve ne ile sabit ki onu tutmak iman olsun? Oruç borcunu iskat etsin? Ve daha bir çok mükâfatlara erdirsin? İslam diyarında yaşayan bir gayr-i müslim bile Müslümanlık ahkâmının bu kadar cahili olmaz!

*Altıncı sahifesinde; "Bu vasiyetnameyi tutmasa Müslüman değildir. Ona şefaatim yoktur. Hasta olsa halini sormak caiz değildir. Bu vasiyetnameyi tutmayan Müslüman değildir. Ona şefaatim yoktur" diyor. ,

Biz Ehl-i Sünnet; "Şefaatim, ümmetimden büyük günah işlemiş olanlar içindir" hadis-i şerifi mucibince Resul-i Ekrem Sallalahu aleyhi ve sellem Efendimizin şefaatini kuvvetle ümid ediyoruz. Hasta komşumuzun, günahkâr mümin değil, gayr-i müslim olsa bile komşuluk hakkına riayet ederek hâlini sorarız. İman ve İslam'ın şartlarını bilmeyecek kadar cahil olan vasiyetname uydurucusu elbette bunları bilmez.

*Yine altıncı sahifede; "Vallahi bu vasiyetnamede hilafım yoktur. Eğer varsa, iki cihanda yüzüm kara olsun. Azametullah hakkı için…" bu ne büyük yemin; dinleyenin yüreğini titretir, tüylerini ürpertir. Bu ağır yemin ile temin edilen ağır lânet, edene racihtir. Çünkü lanet edilene yol bulmadığı vakit edene döner. Burada edilene yol bulmayacağında şüphe yoktur. Çünkü sebebi çok vâhi, çok uydurmadır; uydurma vasiyetnameyi tutmamaktır.

*Yine altıncı sahifesinde; "Hak buyurmuş ki; Benim kullarımdan her kim bu vasiyetnameyi merak edip yazdırmasa izzim ve celalim hakkın için Habibin ümmeti değildir; azaba müstahak olur" diyor.

Bu cahil adam kim ise, bu kabil hususlarda Rasulullah'a bol bol iftiralardan sonra, daha da ileri giderek burada açıktan açığa Allah'a iftira ediyor; "Hak buyurmuş ki" diye yalanı savuruyor. Hak ile muradı nedir? Müslümanların örfüne göre Hak tabiri ile Allahu Teâlâ murad edilir. Maksadı bu ise, bunu Allahu Teâlâ nerede buyurmuş?

Hakkın buyruğu vahy iledir. Ya Kur'an-ı Kerim gibi vahy-i celî ile yahut sünen-i nebeviye gibi vahy-i hafi iledir. Bu uydurma vasiyetname ile iddia ettikleri ne Kur'an-ı Kerim'de ve ne sünen-i nebeviyyede yoktur. Şu halde sorarız; Hak ne tarik ile buyurmuş ve kime? Sana mı buyurmuş? Bu cahil müfteri, galiba vahy ve nübüvvet de iddia ediyor? Yahut buyuran yalnız kendisi olduğuna göre Hak ile murad kendisidir. Neuzubillâh, bundan ulûhiyet iddiası çıkmaz mı?

*Yedinci sahifesinde; "Eğer her kim ümmetimden heves edip, üç akçe verip yazdırırsa, kalmış oruçlarını bağışlar."

Vasiyetnameyi bulundurmayanların şiddetle aleyhinde bulunduktan ve lanetler yağdırdıktan sonra burada görülüyor ki, vasiyetnameyi tanıyıp dağıtanlara bol bol mükâfatlar, ahkâm-ı şeriyyeye muhalif garip bağışlamalar uyduruyor. Hayret! Bunların hiçbirisi ne Allahu Teâlâ'nın kitabında ve ne de Rasulullah'ın sünnetinde ve ne de bunlara müstenid olan kütüb-ü şer'iyyede mevcut değildir. Anlaşılıyor ki Şeyh Ahmet cahili İslam hükümlerine izafeler yapıyor; Allahu Teâlâ'nın teşri hakkına karışıyor; Dini hükümler icad ediyor.

Allahu Tela Kur'an-ı Keriminde; "Bugün sizin dininizi ikmal ettim. Ve nimetlerimi de size tamamladım. Sizin için İslam Dinine din olarak razı oldum"(Maide: 3) buyuruyor. Bunun hilafına zâhib olmak, dinden huruç demektir.

*Sekizinci sahifede: " Hazret-i Resul-i Ekrem Sallalahu aleyhi ve sellem hazretinden(?) her kim bu duayı okusa Hak Teâlâ ol kişiye beş nesne vere"

*Dokuzuncu sahifede; "Rivayet olundu ki, her kim bu duayı sıdk ile itikad ile ölü üzerine bir kere okursa, Hak Teâlâ ol kabir ehlinin yirmi yıllık azabı def ola"

Dua meşrudur, iyidir. Allahu Teâlâ mümin kullarına "benden isteyiniz ki vereyim"(Mümin; 60)buyurmuş, dua etmelerini ve dualarını kabul buyuracağını va'd eylemiştir.

Lakin Resulüne iftira en büyük günahtır. Vasiyetnamenin buradaki mükâfatlarının hiçbirinin aslı yoktur; cümlesi mahz-ı iftiradır. Mücerret vasiyetnamenin revacını temin içindir. Bunlara güvenip okumak, okutmak, mukabilinde ücret alıp vermek havayadır, haramdır.

*On ikinci sahifede, Haza Vasiyetname başlıklı bölüm aynı iftiraların devamıdır.

 Gelelim duaların Arapçasına;

*Onuncu sahifede; salâvat-i şerife; (Allahümme salli ala Muhammedin madameti's semavati) yazılıdır. Bu salâvat-ı şerifenin cümleleri bozuk olmakla beraber, layık olan hürmet tazimi ifade eder bir surette tertip edilmemiş, revnakı kaçırılmıştır.

*On birinci sahifedeki dua(Allahümme inni eselüke bi-hakki hakkike)" suretiyle pek acemice tertip edilmiştir. Bilhassa bi hakki vücudike mutlaka bi hakki cudike'den muharreftir.

*On yedinci sahifedeki dua; (La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah. Ya Davud Ya Allah, ya nebiy ya Allah) gibi azim hataları müştemildir. Ya Davud Ya Allah diyen, böyle bilir, böyle inanırsa küfürdür. Davudu te'lih(ilahlaştırma) ve Allah'a teşriktir.(şirk koşmaktır) İhtimal bu "Ya Vedud Ya Allah" lafzından muharreftir. Fakat "ya nebiy ya Allah" lafzında da aynı hata-yı azim vardır. Bu da küfürdür. Neden muharref diyelim bilmem!

Ya Kerim lafzından murad Allahu Teâlâ ise, Ya Ali, Ya Hasan, Ya Hüseyin Rıdvanullahi Teâlâ Aleyhim ne oluyor? Bu Şiilikten, Ehl-i Beyti te'lihten(ilahlaştırmak) başka bir şey ifade etmez. Maazallah Acemlerin Hulul itikadından alınmış bir cümledir. Vasiyetname belki buna da kaildir. "Resul-i ekremin kerametin" denmesi garip bir ibaredir.

*On sekizinci sahifede; "Rivayet olunur ki, iki cihan fahri" deniliyor. Bu hikâye bu şekilde mutlaka mevzudur. Bilhassa nihayetindeki Allahu Teâlâ'dan Cibril aleyhisselama isnad ile "Her kim senin ümmetinden yazıp" ilavesi kati surette yalandır, mahz-ı iftiradır.

*Yirmi ikinci sahifedeki yukarıdaki hikâyeyi takip eden duaya gelince bu da kelime ve hareke hatası ile doludur. (El mevcudi bi külli mekanin) zahiri üzere batıldır, küfrü mu'cibtir.

*Yirmi Dördüncü sahifedeki(Allahümme ecib lene'l â'mâl) yanlıştır.

İşte vasiyetnamenin bozuklukları bunlardır. İncelenirse bunlara mümasil hataların bulunabileceğinde şüphe yoktur.

Vasiyetname, ya ne dediğini, ne yaptığını bilmeyen güya dost bir cahilin uydurmasıdır. Yahut Müslümanlığa, Müslümanlara ihanet kastiyle düşman tarafından mahsus şekilde düzülmüş ve müstear namla yazılmıştır. Bunun tarihte emsali yok değildir. Tekrar izahı kilâl verir."

Yusuf Ziyaeddin Ersal

İslam Mecmuası

Cilt; 2

Sayı: 13

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

mehtap, 2014-08-05 13:08:59

Siz bu yaziyi 2011 de yazmissiniz fakat simdi hemen hemen butun tel gelmekte eger yapmazsam kendimi suclu gibi goruyorum ve yaptim gonderdim sanki icim ferahladi zaten ortalik cok kotu musluman muslumani vuruyo oyle bakakaldik ne bileyim suclumuyum

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

Ehl-i Sünnet âlimleri ihtiyaç olmadıkça Sahabe arasında baş gösteren anlaşmazlıklardan uza

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

Ehl-i Sünnet kavramı temelde "alem" yani belli bir fırkanın özel ismi ve ünvanı değildir. An

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

Aktardıkları bilgilere göre tarihçileri birkaç grupta değerlendirmek mümkündür: 1. Grup: G

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

Burada, İslâm ulemasının önde gelenleri ve muhakkik âlimler tarafından tesbit edilen ve İsl

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

Sosyal bir varlık olan insanoğlunun, topluluk olarak yaşaması, fıtratının bir gereğidir. Fer

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

Sultan İbrahim tahta çıkar çıkmaz başta Koçi Bey olmak üzere musâhipleri (özel danışmanl

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

Anadolu topraklarının bizlere vatan haline gelmesinde hizmeti geçmiş büyük tarihî şahsiyetle

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

Peygamberlerin masumiyeti konusu, çok yönlü bir konudur. Burada bizi ilgilendiren husus, peygambe

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

g. Ebu Hüreyre'nin Para Karşılığında Emevî Taraftarlığı ve Ali Aleyhtarlığı Yaptığı

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

e. Namazı Ali'nin Arkasında Yemeği Muaviyenin Sofrasında Yediği İddiası Ebu Hüreyre aleyhin

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

Sahabenin ve Bu Cümleden Olarak Hz. Aişe'nin Onun Rivayetlerini İhtiyatla Karşıladığı İddia

Hala mı Allah'a tövbe etmezler ve O'ndan bağışlanma istemezler? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Maide, 74

GÜNÜN HADİSİ

Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır.

Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI