Cenab-ı Hakk'ın Kur'an'da en çok emrettiği ibadet namazdır. Yetmişten fazla ayet-i kerimede ve pek çok hadis-i şerifte ehemmiyeti anlatılmıştır. Bediüzzaman Hazretlerinin de buyurduğu gibi 'Kâinatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır.'

Tarih boyunca bu manayı idrak eden ve bu hakikate mazhar olan pek çok kimse vardır. Şüphesiz ki namazı en güzel ikame eden başta Peygamberimiz(aleyhissalatu vesselam) sonra sahabe-i kiram(radıyallahu anhüm),tabiin ve tebe-i tabiin olmak üzere her asırdaki müceddidler, müctehidler, gavslar, kutuplar, veliler, âlimler ve salihlerdir.

Son zamanlarda, "namazı ikame eden, hakkıyla kılan ve namazı yaşayanlar" hakkında müstakil çalışmalar yapılmıştır. Meselenin tafsilatını onlara havale ederek o nurlu kafileden asrımızın imamı Hz. Bediüzzaman'ın önde gelen talebelerinden muhterem Sungur Ağabeye ait bir hatıra nakledeceğiz. Hatırayı 2010 Ramazanında ziyaret ettiğimiz, Türkiye'nin mümtaz ulemasından Kırıkhan'da mukim muhterem Ali Sert Hocamız anlattılar.

Sungur Ağabey geçen sene Haziran ayında ciddi bir rahatsızlık geçirmiş, beyin damarları tıkanmış olup, bir süre yoğun bakımda yattıktan sonra, uzun süre hastanede kalmış ve kısmi felç geçirmiştir. Sağ elini ve ayağını hareket ettirememektedir. Bu esnada doktorlara namaz kılması gerektiğini söyler.

Doktorlar da değil namaz kılmak, en küçük hareket ederse, felcin bütün vücuda yayılacağını, hatta öleceğini söyleyerek bunun mümkün olmadığını durumun kritik olduğunu söylerler. İşte o zaman Sungur Ağabey şöyle müthiş bir cevap verir;

"Namazsız bir hayatın ne manası var, namaz kılmazsam, ölürüm ben" der ve namazını kılar, asla aksatmaz. Elhamdülillah daha sonra da iyileşir ve taburcu olur. Böyle ağır durumdaki bir insanın halinden, namaza verdiği ehemmiyetten, ciddiyetten ve namaz şuurundan herhalde bizim de alacağımız dersler vardır.

Cenab-ı Hakk kendisine sıhhat afiyet versin cümlemizi hizmeti imaniye ve Kuraniye'de daim etsin. Âmin.

Ferhat Doğan/cevaplar.org

Kilis