BIÇAKSIZ AMELİYAT; ORUÇ
Hiç bilmediğimiz bir şey hakkında konuşmamalı ve yazmamalıyız. Ben de oruç konusunda bir yazı yazabilmek için, yaklaşık 1 ay boyunca oruç tuttum
PM.'den Tercüme: Ayhan HALAÇ
Hiç bilmediğimiz bir şey hakkında konuşmamalı ve yazmamalıyız. Ben de oruç konusunda bir yazı yazabilmek için, yaklaşık 1 ay boyunca oruç tuttum.
Yazımın başında hemen belirtmeliyim ki oruç, İslâm Ülkelerinin dışında da hızla yayılıyor. Bu konuda birçok kişi araştırma yaparken, hastalıkların önlenmesi için orucu tavsiye eden mütehassıs doktorların sayısı her geçen gün artıyor.
Şu anda Batı Almanya'daki 29 klinikte, oruç ile tedavi yapılıyor. Ve oruç, hemen hemen her hastalığı tedavi ettiği gibi, fazla kiloların da sağlıklı bir şekilde atılmasını sağlıyor. Oruç Mütehassısı olarak bilinen Dr. Hellmut Lützner'e göre oruç, vücudun senelerce depo ettiği zehirleri ve pislikleri dışarıya atmanın en tabiî yoludur.
Ben, bu yazıyı kaleme almadan önce birincisinde 10 gün, ikincisinde ise 25 gün boyunca oruç tuttum ve yaptığım araştırmalarda şu sonuçları elde ettim:
1- Oruç tutan kişi açlık hissetmiyor.
2- Oruç, vücudun ve düşüncenin hassasiyetini artırıyor.
3- Oruç, insanın formunda kalmasına, herhangi bir mâni teşkil etmiyor.
Oruç tutarken, sadece fazla kiloları atmak düşüncesinden hareket etmeyerek, orucun manevî te'sirlerini araştırmak istedim. Zira yeme ve içmenin, insanın bedeni ile birlikte ruhuna da te'sir ettiğini biliyor ve bunlardan sakınmakla, zihin ve ruhun berraklaşacağına inanıyordum.
Oruç, insanlık tarihi kadar eskilere dayanır ve bütün canlılarda, ortak bir özellik olarak göze çarpar. Haftalarca veya aylarca oruç tutmak, tabiattaki birçok canlının hayatında her sene görülmektedir. Ve oruç tutma istidadı olmaksızın canlıların sağ kalması mümkün değildir.
Bugün birçok gelişmiş ülke, bolluk içinde yaşıyor. Fakat bu bolluğa alışmış olmaları yüzünden de artık hiçbir zorluğa cesaret edemiyorlar. Bu ülkelerde aşırı beslenmeden doğan hastalıklar, bir çığ gibi artarak yayılıyor.
Her milletin, kendine has bir yemek listesi bulunur. Ve ailece hep beraber yemek yeme, aile fertlerinin birbirine olan bağlılık duygularını geliştirir. Hattâ iş icabı olarak birbirini daha iyi tanımak isteyenlerin yaptıkları ilk iş, bir restoranda buluşmaktır. İşte bu "belirli vakitlerde aynı yemekleri paylaşma hâdisesinin" güçlendirdiği sevgi ve saygı duygularını, acaba oruçtan daha iyi hangi şey sağlayabilir?
"Dinî bayramların mânevi havasını tatmak için, oruç tutarak hazırlanmak şarttır" diyen Münihli Psikolog Jürgen Von Schedît, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Oruç, gelenek olmaktan çıkınca, içindeki gizli kıymetler de yok oluyor. Diğer bir ifade ile insan maddiyata fazla dalınca, maneviyatın kokusunu bile alamıyor."
Herkesin bilmesi gereken bir başka oruç da, hastalanan bütün canlıların insiyaki olarak tuttukları oruçtur. Sıhhatini kaybeden canlılar, yeme ve içmeyi terk ederler. Bunun açıklaması şudur: Tehlikeye mâruz kalan vücut, hazım ile uğraşmayı istemez. Çünkü bu hâdise ile canlının aldığı gıda enerjisinin üçte biri harcanır. Bu sebeple vücut gerekli enerjiyi almayı tercih eder ve bütün gücünü, hastalığa karşı savunmaya yöneltir.
Orucun unutulan kıymetlerini Batı Dünyasına tekrar anlatmakta büyük payı olan Dr. Otto Buchinger (1882-1970) "Şifalı Oruç" adındaki kitabında, bizzat kendisinin büyük bir hastalık neticesinde oruca başladığını yazmaktadır. Tehlikeli bir mafsal romatizmasına yakalanan Buchinger, hastalığın arttığını, kaslarının eriyerek karaciğerinin büyüdüğünü ve safra kesesinin tekrar tekrar iltihaplandığını görünce oruç tutmaya başlamıştır. Buchinger, Alman oruç uzmanlarının en tecrübelisi sayılan Gustav Riedl'in kontrolünde oruç tutmuş ve tamamıyla iyileşerek sıhhatine kavuşmuştur.
Dr. Buchinger, on binlerce hasta üzerinde yapmış olduğu araştırmalarını şu cümleyle özetler: "Tansiyon düşüklüğü gibi istisnalar hariç, hiçbir hastalık yoktur ki, orucun faydası olmasın veya tamamıyla iyileştirmesin! Oruç, bıçağa gerek duyulmayan bir ameliyattır."
Ben, tutmuş olduğum oruç neticesinde, zihin ve ruhumda şu tespitleri yapabildim:
* Oruç sırasında, daha iyi bir konsantrasyon (düşünceleri bir noktada toplama kabiliyeti) sağladım.
* Vücudumla birlikte düşünce ve his dünyamda, büyük bir hassasiyet elde ettim.
* Günlük streslerimin (gerginliklerimin) azaldığına şahit oldum.
* Yürüme ve bisiklete binme gibi bazı sporlarda, vücut dayanıklığının arttığını fark ettim.
Oruç mütehassısı Dr. Lützner de, eski 10 bin metre koşucularından 54 yaşındaki bir sporcunun en iyi derecelerini, 49. oruç gününde elde ettiğini belirtmiştir.
Oruç mütehassıslarından biri olan, bayan Dr. Helga Bühler, "açlık grevi" ile "oruç" arasındaki farkı şöyle belirtmektedir:
"İkisinin arasındaki tek fark, insanın niyetidir. Oruç, pozitif ve istekli bir harekettir. Açlık grevi ise, öfke ve gazaptan kaynaklanır. Bilindiği gibi öfke ve sinirlilik hâlleri mide asidi üretmekte, mide asidi ise acıkmaya sebep olmaktadır. Dolayısıyla oruçlu kişi açlık hissetmezken, diğeri büyük bir açlıkla karşı karşıyadır."
Oruçlu bir insan, yemek yeme telaşesinden kurtulduğu gibi, ikide bir de yemek hazırlamak veya bulaşık yıkamak derdinden de kurtuluyor. Bu arada insan, bambaşka şeylerden kurtulduğunu da anlıyor. Psikolog Jurgen Von Scheidt, bu konuda şunları söylüyor:
"Özellikle kendini eşyaya bağımlı hissedenler için bağımsızlık kazanmak, son derece kıymetlidir. Orucun verdiği bağımsızlık duyguları ile böyle bir hazineye sahip olmak mümkündür. Oruç ile esas problemleri bağımlılık olan bütün insanların, uyuşturucu madde müptelâlarının ve alkoliklerin psikoterapi yoluyla tedavi edilmeleri mümkün oluyor."
Dr. Hellmut Lützner, "Oruç Sayesinde Yeni Doğmuş Gibi" adlı kitabında, şu gerçekleri dile getiriyor:
"Oruçlunun hissettiği acıkma safhaları, aslında tedavi seanslarıdır. Bu safhalar, hastalıklı ve zararlı maddelerin dokulardan koparıldığı ve vücutta dolaştığı saatlerdir. Oruç sırasında bazı vücutlarda meydana gelen ağız ve ter kokuları, bu zararlı maddelerin vücuttan atılması sebebiyledir."
Dr. Hellmut Lützner, şöyle devam ediyor: Oruç tutmanın verdiği zevki, sağlamış olduğu şu faydaları öğrendikten sonra, daha iyi tadabilirsiniz.
* Güçlü bir maneviyat.
* Kendi ruh dünyanıza ve vücudunuza karşı, gitgide artan bir alâka.
* Tasavvur ve hatırlama gücünde elde edilen artış.
* Kendinize olan güveninizin sağlanması ve kararların büyük bir soğukkanlılıkla alınabilmesi.
* Tad alma duygusunun güçlenmesi ve oruçtan sonra, çok daha sağlıklı bir beslenmenin elde edilmesi.
Bütün bu sayılan faydaların oruçla elde edilmesi, gerçekten hayret vericidir. Orucun ilk günlerinde ortaya çıkan güçlükler ise, basit bir yolla giderilir. Oruca başlanılan günlerde bol meyve yemek, midede kalan et parçalarının çürümesine mani olmakta, böylece mide bulantısı veya baş ağrısı gibi rahatsızlıklar da giderilmektedir.
Yazımızı Dr. Buchinger'in bir sözü ile noktalıyoruz. "Oruç, bıçağa gerek duyulmayan bir ameliyattır."
Merak Ettiklerimiz, s:267-271.
Mehmed Dikmen
Cihan Yayınları, İstanbul 1998
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
BEKİR ŞAHİN, 2012-07-23 05:55:35
Bu yazıyı daha önce okudum,bayıldım.Bende Dr.Buchinger gibi \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"Oruç sırasında, daha iyi bir konsantrasyon (düşünceleri bir noktada toplama kabiliyeti) sağladığımı hissediyorum.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”
1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP
"Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" dediler.
Âl-i İmrân; 173
GÜNÜN HADİSİ
Zalim sultanın yanında gerçeği söylemek en büyük cihaddandır.
Tirmizi 13, (2175)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...