Ä°MANLA Ä°LGÄ°LÄ° HÃœKÃœM VE KAVRAMLAR

İlahî hiçbir tebliğe muhatap olmayanlar yine de Allah Teâlâ’nın varlığını kabullenmekle mükelleftirler. Çünkü pratik akıl, müptedi diyebileceğimiz kimseler için dahi yaratıcıyı tesbite yeterlidir. Ancak şeriatları bilme, tebliğ almaya bağlıdır. Bu konuda kendisine bir haber ulaşmayan kimse mesuliyetten kurtulur.


2011-08-21 08:45:52

Mükellefiyet

İlahî hiçbir tebliğe muhatap olmayanlar yine de Allah Teâlâ'nın varlığını kabullenmekle mükelleftirler. Çünkü pratik akıl, müptedi diyebileceğimiz kimseler için dahi yaratıcıyı tesbite yeterlidir. Ancak şeriatları bilme, tebliğ almaya bağlıdır. Bu konuda kendisine bir haber ulaşmayan kimse mesuliyetten kurtulur.

Ayrıca her yönüyle dini tatbik etme ve yaşama mesuliyeti ise, ortamın hazır edilmesine ve İslamî bir havanın teneffüs ettirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, yaratıcıyı inkâr etmemek ayrı, onu kabul etmek ayrıdır. Birinde çaresizlik diğerinde ise iz'an ve şuur vardır. Akıl imana yeterli olduğu gibi, vicdan da salih ameller yapmak için yeterli bir mihenk oluşturmaktadır.

Tekfirden Sakınırız

Kur'an'da en önemli hakikat iman ve ameldir. Öyle ise Allah Teâlâ'nın kıymet verdiğine kıymet vermelidir. Binaenaleyh ileri geri mü'minlere ve Müslümanlara kâfir veya münafık demek büyük vebaldir. Çünkü Peygamberimiz "Denilen değilse, diyene döner" buyurmaktadır. Bu ise, çok dikkat edilmesi gereken bir söylemdir. Bundan ötürü İslam âlimleri, kişinin küfür ve nifakının tescilini, devlete ait bir görev saymışlardır. Küfür ve nifakın tesbiti, kişiler için bir mükellefiyet değildir. Allah, "ben müslümanım diyene, değilsin demeyin" diyor.

İmanla İlgili Bazı Kavramlar

Taklidi iman: Duyulan ve görülen şekli ile imandır ki, icmalî (Genel) bir keyfiyet arz eder. Yani özetle teşekkül etmiş bir imandır. Böyle bir imanın son nefese kadar insanı kurtarıcı olması müşkildir.

Tahkiki iman: Hakk'ı kabul ve tasdik etmektir. Araştırarak, şüphe bırakmayacak şekilde imana erişmektir ki, her müslümanın imanını tahkike erdirmesi gerekir. İmanda artma ve eksilme olmadığı gibi, iman şüphe de götürmez. Ancak taklidden tahkike erişilmesi ve zayıf bir imanın güçlenmesi söz konusudur.

Mü'min ve Müslim: Mü'min İslamı içine sindiren, müslim ise yaşamaya ve yaşatmaya çalışan kimsedir.

Münafık: Dili mü'min ve müslim gibi, ama kalbi kâfir ve müşrik gibi olandır.

Kâfir: İmanı ve İslam'ı inkâr eden kimsedir.

Müşrik: İman ve İslam'ın bir kısmını kabul edip, bir kısmını kabul etmeyendir.

Fasık ve Facir: Fasık günah işleyene denir. Facir ise, günah olduğunu bile bile herhangi bir işte ısrar eden kimsedir. İşlenilen günah aleniyet kesbettiğinde, yani herkes duyup - gördüğünde ve buna rağmen devam edildiğinde, kişinin Hz. Allah tarafından affı riske edilmiş olur. Çünkü günah şahitlendirilmiş ve tescillendirilmiştir. Bu kişilere fasık-ı mütecahir, facir-i mütecahir denir.

-Devam Edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

Gâşiye, 21-22

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna!"

Buhârî

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI