PROF. DR. MEHMET KAPLAN’DAN İBRETLİ BİR TESPİT
Aradan yılar geçti. Yedek subay iken, Ankara dolaylarında talim yapan lise ve üniversite mezunu gençlerin sahipsiz bağlara domuz sürüleri gibi hücum ettiklerini ve haram malı güle-kapışa yediklerini gördüm. O zaman bize çocukluğumuzda telkin edilen (harama el uzatma!) düsturunun ulviyet ve derinliğini hissettim ki, laik terbiye aslâ insanlara, cahil Müslüman ailenin vermiş olduğu ahlak terbiyesini veremiyor.
…Ya o başkasının malına el sürmeme, haram prensibi..Çocukluğumda herhangi bir hırsızlık hadisesi hatırlamıyorum. İçki içmek en büyük ayıp ve günah sayılırdı. Yardım ve merhamet duygusu hayatımızın içinde tatlı rüzgârlar gibi eserdi. Babam askerde iken bir sabah yaşlı komşumuzun bize haber vermeden harap kapımızı tamir ettiğini görmüş, o adamı pek sevmiştim.
Bizi sessizce koruyan meçhul ellerin varlığını daima hissederdik ve bize derin bir emniyet hissi verirdi.
Aradan yılar geçti. Yedek subay iken, Ankara dolaylarında talim yapan lise ve üniversite mezunu gençlerin sahipsiz bağlara domuz sürüleri gibi hücum ettiklerini ve haram malı güle-kapışa yediklerini gördüm. O zaman bize çocukluğumuzda telkin edilen (harama el uzatma!) düsturunun ulviyet ve derinliğini hissettim ki, laik terbiye aslâ insanlara, cahil Müslüman ailenin vermiş olduğu ahlak terbiyesini veremiyor.
Dahası var..Haram ve helalin neler olduğunu bugün kanun ve nizamnameler tayin ediyor. Fakat bu kanunlar ve nizamnameler, dinin o ihtişamlı manevi otoritesini haiz olmadıkları, durmadan değiştikleri, çok defa iyi tatbik olunmadıkları veya neticeleri geciktiği için ahlaki nizamı kuramıyor. Dini hakir görenler, onun üzerinde bir parça tarihçi, psikolog, sosyolog olarak düşünmelidirler.
Kaynak
Büyük Türkiye Dünyası-s:264
Prof. Dr. Mehmed Kaplan
*Ve Bediüzzaman'dan mahkeme heyetlerine tarihi bir uyarı: "Evet, hürriyetçilerin ahlâk-ı içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece lâübalilik göstermeleriyle, yirmi-otuz sene sonra dince, ahlâkça, namusça şimdiki vaziyeti gösterdiği cihetinden; şimdiki vaziyette de, elli sene sonra bu dindar, namuskâr, kahraman seciyeli milletin nesl-i âtîsi, seciye-i diniye ve ahlâk-ı içtimaiye cihetinde, ne şekle girecek elbette anlıyorsunuz. (Tarihçe-i Hayat s: 471 )
Prof. Dr. Mehmet Kaplan Kimdir?
05-03-1915 tarihinde Eskişehir Sivrihisar'da doğmuştur. Ortaöğrenimini Eskişehir'de tamamladı. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı asistanı, 1939′da lisans, 1942′de doktora, 1943'de doçent, 1952'de profesör oldu.
1958-1959'da Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde dekanlık ve rektör vekilliği görevlerinde bulundu. Kaplan'ın ilk yazıları 1930'ların sonunda Gençlik, İnkılapçı Gençlik dergilerinde göründü. 1943-1946 arasında İstanbul dergisinde yayınlanan inceleme ve eleştiri yazılarıyla tanındı. 1947'den sonra Hareket, Şadırvan, İstanbul, çağrı, Hisar, Türk Edebiyatı gibi dergilerde yazdı.
Önceleri incelemelerini metnin anlatım biçimine dayandırırken; daha sonraki yıllarda sanatçının kişiliği, biyografisi, psikolojisi gibi öznel etkenlerle metin arasında bağlantılar kuran bir yaklaşımla edebiyat tarihine yöneldi. Dilin yenileşmesi karşısında tavır aldı. Kaplan'ın yabancı dilleri: Fransızca, İngilizce, Almanca'dır. 23-02-1986 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.
Görevleri
1939-1983 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde asistan, doçent ve profesör.
1958-1960 Erzurum Atatürk Üniversitesi rektör yardımcısı, Edebiyat Fakültesi kurucu dekanı
1962-1983 Yeni Türk Edebiyatı Kürsüsü Başkanı
1973 İstanbul Üniversitesi senatosu üyeliği.
1974-1978 İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Müdürü.
1982-1983 Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı
1983-1986 İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Müdürü.
1983-1986 Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yüksek Kurul üyeliği.
1984-1986 Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde ve M. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Türk Dili ve edebiyatı bilim dallarında lisans üstü eğitim.
(Ayrıca Kültür Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilâtı komisyonlarında üyelik.)
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
İnfitar Suresi/6-8
Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?
GÜNÜN HADİSİ
"Biriniz bir oturma yerine girince selâm versin. Oturmak isterse otursun. Kalkarken yine selâm versin. Çünkü, birinci selâm ikincisinden daha üstün değildir."
Ebu Davud
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...