PROF. DR. M. SADİ ÇÖGENLİ HOCAMIZLA SON DEVİR ULEMASI ETRAFINDA-1

Hocamızla kendisini yetiştiren hocaefendiler başta olmak üzere Erzurum ulemasından başladık, son devir âlimlerimize kadar geldik. İlk defa duyduğumuz birçok hatıra da anlattı hocamız.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2011-09-21 20:02:21

Kıymetli ziyaretçilerimiz, yeni bir mülakatımızı daha hizmetinize sunuyoruz. Erzurum Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. M. Sadi Çögenli beyefendi'yi İstanbul Yakuplu'daki evinde 20.08.2011 tarihinde sıddık bir dostumla birlikte ziyaret ettik ve son devir irfan coğrafyamız hakkında kendisinden birçok inci mercan devşirdik.

Tabii ki hepsinin yayınlanması uygun olmazdı. Ama yine de büyük kısmını sizlerle paylaştık. Hocamız tam bir "ayaklı kütüphane." Hayalimde hep kendisiyle böyle bir söyleşi yapmak vardı. Rabbime şükür, lütfetti.

Hocamızla kendisini yetiştiren hocaefendiler başta olmak üzere Erzurum ulemasından başladık, son devir âlimlerimize kadar geldik. İlk defa duyduğumuz birçok hatıra da anlattı hocamız. Tabii söz sözü açtı, daldan dala konuldu. Ama yazıya geçerken bir konu bütünlüğü içinde yazmaya çalıştım. Kusurlarımıza nazar-ı müsamaha ile bakmanızı dilerim. Katılmadığınız görüşler olabilir, direk hocamızla irtibata geçip sorabilirsiniz. Hocamızın e-mail adresi:

scogenli@hotmail.com

Hocamız, dadaş şivesini hiç bozmamış. Ama o tatlı konuşmayı aynen koymak olmazdı. Kendisinin tensibiyle yazı üslubuna çevirdik.

İnşallah kendisinden daha fazla istifade etmek nasip olur. Bir kere daha teşekkürlerimizi arz ediyor, hürmetlerimi sunuyorum. Salih Okur/cevaplar.org

Hocamızın Kısa Bir Biyografisi

11 Temmuz 1947 tarihinde Erzurum'da dünyaya geldi. Babası Hacı Hafız Süleyman Halis Efendi, Annesi Emine Hanım'dır.

Kur'an okumayı babasından öğrendi. Caferiye Kur'an-ı Kerim Kursu'na devam ederek Hafız Mehmet Gürgür Hoca'dan tashih-i huruf dersleri alarak 13 Nisan 1964 yılında bitirme diploması ve 3 Haziran 1964 yılında dışarıdan imtihanlara girerek ilkokul diploması aldı.

Bu yıllarda kısa bir müddet Osman Demirci Hoca'nın okuttuğu Arapça derslerine katıldı. Sonra Mehmet Tavlaşoğlu Hoca'nın medrese sistemine göre okuttuğu derslere uzun bir süre -üniversiteden mezun oluncaya kadar- devam etti. Bu esnada Hacı Halis Emek ve Erzurum eski müftülerinden, Halil Efendi Medresesi Müderrisi Sakıp Danışman hocaların okuttuğu derslere iştirak etti. Ayrıca bu dönemde Hacı Lütfü Kumbasar'dan da özel olarak Farsça okudu.

4 Aralık 1967 yılında fahri vaizlik imtihanına girdi ve altı yıl Ramazan ayında Erzurum'un muhtelif camilerinde vaazlar verdi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 1969 yılında açmış olduğu Kur'ân-ı Kerim İhtisas Kursu'nu bitirerek Mısır Tariki'nden ''Aşere'' diploması aldı.

1 Temmuz 1971 yılında Akşam Ortaokulunu, 2 Temmuz 1975 yılında da Erzurum Akşam lisesini bitirdi. Lise yıllarında Erzurum eski müftülerinden ve büyük âlim Osman Bektaş Hoca'dan da özel olarak okudu ve 1976 yılında bu zattan ''İcazetnâme'' aldı. 1975 yılında girdiği Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü'nden 1979 yılında mezun oldu.

1980-1981 yıllarında Askerlik görevini İstanbul'da Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı'nda Arapça mütercimi olarak yaptı. 9 Eylül 1983 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü'ne okutman olarak atandı. 28 Ekim 1986 yılında Arap Dili ve Edebiyatı Doktoru; 23 Ekim 1989 yılında Arap Dili ve Edebiyatı Doçenti oldu. 16 Aralık 1994 yılında da Arap Dili Ve Edebiyatı Profesörlük unvanını aldı.

1994-1995 Eğitim öğretim yılında Kazakistan'ın Türkistan şehrinde kurulan 'Uluslararası Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi'nde Öğretim Üyeliği yaptı. 20 Ekim 1995 yılında Kazakistan'ın Almatı şehrinde ''Süleyman Demirel Üniversitesi''nin kurucu rektörlüğünde bulundu. Bu ülkedeki çalışmalarından dolayı da Kazakistan Devlet Üstün Hizmet Madalyası ile ödüllendirildi.

Halen Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürmektedir. Yetmişten fazla basılmış eseri bulunmaktadır. Hocamız zaman zaman yazılarında "M. Zahid Kalfagil" nam-ı müstearını kullanmaktadır.

Evli ve dört erkek çocuk babasıdır.

Not: Sadi Hocamızın akademik kariyeri hakkında daha geniş bilgi için Dr. Cüneyt Eren beyin aşağıdaki linkteki "Prof. Dr. M. Sadi Çögenli'nin Hayatı ve Eserleri" adlı yazısına bakabilirsiniz;

http://e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/taed/article/viewFile/1225/1214

BABAMIN HAFIZLIÄžI

-Hocam, ilim tahsilinize nasıl başladığınızı anlatır mısınız?

-İlim tahsilime ilk defa merhum Osman Demirci Hocadan başladım. O da şöyle oldu; Merhum pederimin(Hacı Halis Çögenli) Erzurum'da Taş mağazalarda mağazası vardı. Zengin bir adamdı. Beni hafız edecekti. Kendisi de kırk yaşından sonra hafız olmuştur. İstersen onun da hikayesini anlatayım, çok enteresan..

-Buyrun efendim, buyrun..

-Bir gün camiye sabah namazına gidiyor. İmam efendi her gün birkaç sayfa okumak suretiyle hatimle sabah namazını kıldırıyor. Peder de nasıl olduysa bir gün arkasına düşüyor. Fakat imam efendi sehvediyor. İmam Efendi sehvedince, babam hafız olmadığı için önünü açamıyor.

İmam namazı kıldırdıktan sonra dönüyor, pedere çıkışıyor, "madem hafız değildin, niye geldin, arkamda durdun?" diyor. Rahmetlik peder derdi ki; " Hoca, milletin huzurunda böyle deyince, zannettim ki Caferiyye camiinin gök kubbesi sanki üzerime yıkıldı, o kadar mahcup oldum, yıkıldım."

Sonra eve geliyor. O sıralar Taş mağazalarda mağazamız var. Babam lastik satıyor. Meşhurdur, ayakkabı olmadığı zaman millet lastik giyerdi. Trabzon lastiği vardı, onlar adi idi. Ama Gıslaved ile Derby kaliteli bir lastikti. Zenginler, ağniya onu giyerdi. Ben de giymişimdir.

Babam eve gelince anneme; "hanım, benim elimde şu kadar lastiğim var. Bunları bir toptancıya vereceğim. Parasıyla iki sene geçiniriz. Mağazayı kapatacağım. İki sene hafızlık çalışacağım" diyor. Annem razı olmak istemiyor. Ama babam ısrar ediyor.

Gerçekten de iki sene çalışmakla hafız oluyor. Bu süre zarfında hiç o camiye gitmiyor. İki sene sonunda yine bir sabah namazında camiye gidiyor. Yine imamın arkasına geçiyor. İmam yine sehvediyor. Babam önünü açıyor. İmam namazdan sonra dönüyor; "yahu sen çoktandır yoktun, nereye gittin?" diyor. Tabii peder annemi de tembihlemiş; "imamı getireceğim, sabah kahvaltısını hazırla" demiş, "imam efendi, eve gidelim, anlatayım" diyor. Kahvaltı esnasında vakıayı anlatıyor ve "senin sayende hafız oldum" diyor.

Babam aynı zamanda hattat idi. Hat öğretirdi.

Peder aynı zamanda Alvarlı Efe'nin müridi ve çok yakını idi. Yaklaşık 15-20 sene kadar Efe'nin tekkesinde uzun müddet özel imamlık vazifesini yerine getirmiştir. Yine Efe'nin gazellerini ilk defa o tebyiz etmiştir. Efe'nin oğlu Seyfeddin Efendi tüm gazelleri toplattırdı, pedere yazdırdı. Babamın rika yazısı çok güzeldi.

OSMAN DEMÄ°RCÄ° HOCA'DA Ä°LK TAHSÄ°LÄ°M

-Hocam tekrar sizin tahsil hayatınıza dönersek..

- İşte babam o sırada beni hafızlığa başlatacaktı. Okula da göndermek istemiyor, "önce bir hafız olsun" diyor. Beni hafızlığa başlatacakken, bir gün Osman Demirci Hoca dükkâna geliyor. Babam "oğlanı hafızlığa başlatmak, sonra da okutmak istiyorum" diyor. Demirci Hoca "gerek yok, hafız olup da ne olacak? Ya müezzin olacak, ya imam, ya da hatim okuyacak" diyor. Babam "peki ne yapayım" diye sorunca, "gönder, ben onu Arapçaya başlatayım" diyor. Demirci Hoca'da Arapçaya başladım. Bir-bir buçuk sene kadar onda okudum.

Allah rahmet etsin, kendisi derin bir hoca değildi. Fakat gayret-i diniyye sahibi bir zattı. Beni ilk defa Arapçaya başlatan bir zat olduğundan kendisine şükran borçluyum. Onun için saygıyla, hürmetle ve rahmetle anıyorum. Vesile oldu değil mi? Bu çok büyük bir şey. Ben belki orada okumasaydım, bugünlere gelemezdim.

MEHMET TAVLAÅžOÄžLU HOCAEFENDÄ°

Sonra Mehmet Tavlaşoğlu diye bir hoca-hâlen hayatta-okumaya başladım.

- Bu zat Prof. Dr. Faruk Beşer beyin de hocası..

-Evet, Maktul Bayram Ali Öztürk'ün, Prof. Dr. Nihat Temel'in, Yardımcı Doçent Doktor Ömer Ünal'ın da hocası..

Mehmed Tavlaşoğlu Hoca da Solakzade Sadık Efendi'nin talebesi..Solakzade çok meşhur bir zat. Erzurum'un kırk senelik müftülüğünü yapmış. Ben onu gördüm, ama o sıralar daha çocuktum. Neyse ben uzun müddet, yedi sekiz sene Mehmed Tavlaş Hoca'da devam ettim.

HACI HALÄ°S EMEK HOCAEFENDÄ°

O da hocalarımdandır. Üç dört sene de onda okudum. 90 küsur yaşında yeni vefat etti. Eskiden Çat müftüsü idi. Sonra Erzurum'da müftü naibliği de yaptı. Kendisinden Belagat ilmini okudum. Muhtasar-ül Meani'yi bana o okutmuştur. Molla Hüsrev'in Mir'at'ını da yine kendisinde okudum.

OSMAN BEKTAÅž HOCAEFENDÄ°

Mehmed Tavlaş Hoca'dan sonra öğrenimime Osman Bektaş Hocaefendi'de devam ettim. Onda da epey bir müddet okudum. Merhum Ruhi Özcan Hoca ile birlikte de bir müddet beraber Bektaş Hocadan "Dürer" okuduk.

-Osman Bektaş Hoca hakkında merhum Ruhi Özcan hocanın "Füruu fıkıhta dünyada yekta idi" sözünü duymuştum.

- Doğrudur. Fıkıhta çok büyük bir âlim idi. Her şeyi çok iyi bilirdi. Usul-i Fıkıh'ta da çok büyük ihtisası vardı. Sadık Efendi zamanında da müftü naibliği yapmış..

Ruhi beyin onun hakkında dediği başka bir şey daha vardır. Bir gün ben kütüphanede çalışıyordum. Elimde çanta, gidip geliyorum. "Sadi Efendi, elindeki o çanta ne?" dedi. "Hocam, ben akşam yatsı arası bir hocanın derslerine devam ediyorum."dedim. "Nasıl bir hoca?" diye sordu. "Medrese hocası" dedim. "Ne okuyorsunuz?" dedi "Dürer okuyorum" dedim. "Bir gün beni de al götür" dedi. "Olur, götüreyim" dedim.

Dürer, Molla Hüsrev'in zor bir fıkıh kitabı, ağır bir fıkıh kitabıdır. Bir gün Ruhi beyi aldım. Aşağı Mumcu camiine gittik. Hocaefendi derse geldiği zaman Ruhi beyi gördü, "bu kim Sadi Efendi?" diye sordu. Dedim ki; "Bu zat Arabistan'da on onbeş sene kadar kalmış, orada yüksek lisansını vermiş, Tahavi'nin bir kitabının da edisyon kritiğini, tahkikini yapmış, neşretmiş. Şu anda İlahiyat Fakültesinde asistandır, doktorasını hazırlıyor" dedim.

"Ooo madem öyle, bugün dersi Ruhi bey dinlesin" dedi. O da "estağfurullah hocam, siz buyurun" filan dedi.

Şimdi dersi okuyoruz, Hocaefendi biraz sonra "dur" diyor, "Molla Hüsrev bu cümleyi yanlış kullanmış, şöyle olması lazım" diyor ve bunu isbata çalışıyor. Dönüyor, Ruhi Beye soruyor; "ne buyuruyorsun Ruhi bey, nasıl?" diyor. O da her defasında "evet, efendi hazretleri doğru söylüyorsunuz" diyor. Böyle üç dört satır okuduk. Ama her iki üç cümlede bir "Molla Hüsrev burada yanlış, böyle olması lazım" diye tashih ediyor. Neyse, üç dört satır böyle okuduktan sonra "geri dönün bakalım" dedi, başa döndük.

 Tekrar okurken bu sefer "demin bu ibareyi Molla Hüsrev'in yanlış kullandığını söylemiştim, ama Molla Hüsrev bu sebepten dolayı o ibareyi öyle kullanmış, evvelki söylediğim yanlış" diyor, demin dediğinin aksini ispat etmeye çalışıyor. Ara sırada Ruhi Hocaya dönüp; "Ruhi bey, ne diyorsun, bu konuda sen ne buyuruyorsun?" diyor. O da "Doğru söylüyorsunuz hocam" diye tasdik ediyor.

Neyse ders bitti, dışarı çıktık. Ruhi beyin-Allah rahmet etsin- o sırada bana söylediği bir söz vardır; "Sadi Efendi, ben sadece üniversite hocalarının değil, medrese hocalarının da yanına gittim, okudum. Fakat ben böyle bir âlime hiç rast gelmedim" demişti.

Osman Efendi'den en son icazet alanlar hatırladığım kadarıyla dört kişidir; Bendeniz, Ruhi Özcan, Mehmet Karakaş ve Cevat Akşit..

-Osman Bektaş hoca nasıl bir insandı?

-Çok kibar bir insandı. Çok mütevazıydi. Her zaman kendisinden bahsederken "fakir" derdi ama o fakir kelimesinin altında benim tabirimle binlerce gani kelimesi yatardı.

Bize Şerh-i Mevakıf okutmuştu. Şerh-i Mevakıf'ı Erzurum'da ondan başka hoca okutmadı. Daha önce Solakzade okutmuş, Osman hoca da ondan okumuş. Bize kitabı okuturken her bir satırda "Merhum Solakzade Sadık Efendi hocamız, üstadımız burada şöyle demiş" der ve onu da naklederdi.

Osman Hocanın çok güçlü bir hafızası vardı. Kendisi Tortumlu Şeyh Feyzullah Efendi'ye müntesipti. 

-Bektaş Hocanın Kitabü's-sefer diye bir kitabı var değil mi?

-Kitab'üs Sefer diye Arapça bir kitabı var. Ben onu neşrettim. Marmara İlahiyat Fakültesinden Prof Dr. Mehmed Erdoğan da beş-on sene önce tercüme etmiş ve İlahiyat Fakültesi mecmuasında neşretmişti.

-Orada Osman Efendi Elmalılı Hamdi Efendi'nin Seferilik konusundaki görüşünü te'yid ediyor değil mi?

-Evet, te'yid ediyor. Solakzade Sadık Efendi de Elmalılının görüşünü desteklermiş. O münasebetle Osman Efendi bir risale yazmış, ben de neşrettim.

-Devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Elif, 2015-04-13 16:13:59

Halen erzurum Atatürk Üniversitesinde arap dili bölümünde okuyorum ve en sevdiğim hocam Sadi hocamdır çok saygıdeğer bir insan kendisi ilinden istifade etmeye çalışıyoruz böyle bir hocam olduğu için gerçekten çok mutluyum böyle kıymetli insanlar hayatta her insanın karşısına çıkmaz....

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

çapan arık, 2012-07-04 02:40:07

erzurumda iken hocamın öğrencisiydim.ismim çapan arık. sevecen tavırlarıyla çok sevdiğimiz hocamızdı.Allah uzun ömür nasip etsin Çapan ARIK 5326244157

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

bahtiyar, 2012-04-19 01:51:08

çarpıtılmış hadis ne demektir? Hadis usulünün neresinde geçiyor?

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

berat cömert, 2012-04-18 17:00:14

Sadi Çöğenli hocam sosyal kişiliği, ince zekası,ilmiyle örnek alınan bir bir üniversite hocasıdır.derslerinde hep neşeli olmuştur.16 yıldır hocalarımı göremedim.erzurum arap dilinden mezun olduğum için mutluyum.kıymetli hocamız ve saygıdeğer pederi örnek alınacak bir insandır.ayrıca yazınızdan dolayı size teşekkür ediyorum.ilmin yaşı yoktur.selam ve dua ile....Berat Cömert Gebze İmam Hatip Lisesi

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

YAVUZ BÃœLENT BAKÄ°LER BEYEFENDÄ° Ä°LE MÃœLAKATIMIZ-3

YAVUZ BÃœLENT BAKÄ°LER BEYEFENDÄ° Ä°LE MÃœLAKATIMIZ-3

-Hocam, dilimize sadece Arapçadan ve Farsçadan değil diğer dillerden mesela Yunancadan veya baş

YAVUZ BÃœLENT BAKÄ°LER BEYEFENDÄ° Ä°LE MÃœLAKATIMIZ-2

YAVUZ BÃœLENT BAKÄ°LER BEYEFENDÄ° Ä°LE MÃœLAKATIMIZ-2

Hocam dilde tasfiyeler ile 300-500 kelimeyle konuşabilen bir nesil nasıl büyük düşünebilecek?

YAVUZ BÃœLENT BAKÄ°LER BEYEFENDÄ° Ä°LE MÃœLAKATIMIZ-1

YAVUZ BÃœLENT BAKÄ°LER BEYEFENDÄ° Ä°LE MÃœLAKATIMIZ-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli mütefekkir, şar ve yazar Yavuz Bülent Bakiler beyef

SEYDA FETHULLAH AYTE Ä°LE OHÄ°N MEDRESELERÄ° ETRAFINDA SOHBETÄ°MÄ°Z

SEYDA FETHULLAH AYTE Ä°LE OHÄ°N MEDRESELERÄ° ETRAFINDA SOHBETÄ°MÄ°Z

Seyda Fethullah Ayte Hocaefendi ile Şark medrese eğitim zincirinde çok önemli bir rolü olan Ohi

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-2

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-2

-Demin biraz değindik ama şöyle sorayım, Mezhebinin görüşünü savunan bir mümin “mezhebin

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-1

MUSTAFA ÖZCAN HOCAMIZ İLE COĞRAFYAMIZDAKİ SORUNLAR ETRAFINDA-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, geçtiğimiz ay değerli araştırmacı-yazar Mustafa Özcan be

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-4

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-4

-Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde naklettiği bazı hadisler için “keşke bunları nakletmese

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-3

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-3

-Eş’ariler ile Maturidiler arasındaki fikri çatışmaların dini yorumlamada zarar verdiğini s

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-2

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-2

-Usul-i fıkıhta bir şeyin vacip veya mendup olmasında yeni bir usul olarak şu söylenmektedir;

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-1

SALÄ°H EKÄ°NCÄ° HOCAEFENDÄ° Ä°LE TARTIÅžILAN MESELELER ETRAFINDA-1

Salih Ekinci Hocaefendi ile son röportajımız

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE MODERNİST DÜŞÜNCE VE BİD’ATKAR MEZHEPLER ÜZERİNE-3

SALİH EKİNCİ HOCAEFENDİ İLE MODERNİST DÜŞÜNCE VE BİD’ATKAR MEZHEPLER ÜZERİNE-3

-Seyda izninizle başka bir soruya geçiyorum. Vehhabiler ehl-i sünneti müşrik olarak mı görmek

Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm.

Bakara, 2/186

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kur'an öyle bir servettir ki, O'nu elde edenin hiçbirşeye ihtiyacı kalmaz. O'ndan daha büyük bir zenginlikte bulunmaz.

Camiü's Sagir, 4:535, Hadis No:6183

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI