ESAD COŞAN HOCAEFENDİ’DEN İBRETLİ HATIRALAR-4
Çok enteresan bir misal söylemişti Rahmetli Ali Yâkub Cenkçiler Hoca... Mısır'da kütüphane müdürü iken bir zât gelmiş, demiş ki:
ÇOCUKLARINA OSMANLI TERBİYESİ İSTEYEN ERMENİ
Çok enteresan bir misal söylemişti Rahmetli Ali Yâkub Cenkçiler Hoca... Mısır'da kütüphane müdürü iken bir zât gelmiş, demiş ki:
"--Sizinle görüşmek istiyorum!"
"--Buyurun!"
"--Çocuklarıma Türkçe'yi öğretecek bir insan arıyordum; sizi tavsiye ettiler. Lütfedip bize gelir misiniz?"
"--Hay hay!" demiÅŸ.
Kahire'de, iyi giyimli bir beyefendi, bizim Ali Yâkub Hocamız Cennetmekân Rahmetli'den çocuklarına Türkçe'yi öğretmesini istiyor. "Gittim. Konakları gayet güzel bir konak... İçeri girdik; gayet güzel, tam Osmanlı usulü döşenmiş, dayanmış. Fakat hayretler içinde öğrendim, konağın sahibi Ermeniymiş."
Diyormuş ki Ali Yâkub Hoca'ya:
"--Hocam! Bu yeni nesillerde terbiye yok... Adâb yok, usül yok, erkân yok... Lütfen şunları şunları öğretin!"
Ermeni, çocuğunu Osmanlı terbiyesiyle yetiştirmeğe çalışıyor. Onun için o hocayı çağırmış. 6 Temmuz 1994 - Kızılcahamam
BOSNA MÃœSLÃœMANLARININ UNUTTUKLARI
Bosnalı bir bakan, İstanbul'a geldiği zaman bizim bir arkadaşa söylemiş; hayretler içinde kaldım. Bosna-Hersek Cumhuriyetini, istiklâlini ilân ettikleri zaman... Yugoslavya dağıldı. Herkes bir cumhuriyet ilân ediyor, hürriyet ve istiklâlini beyan ediyor... Lafla bu iş olacak sanıldı. O zaman, ellerindeki silahlar için demişler ki: "Biz bu silâhları ne yapalım?.. Türk kardeşlerimize verelim; onların orduları var, askerleri var. Türk kardeşlerimize verelim bu silahları!.." demişler. O esnada da artık bu Bosna-Hersek olayları başlamış... Yâni, şu basiretsizliğe, şu askerî düşüncenin yokluğuna, stratejik ve taktik planların olmayışındaki sefalete bakın ki; ellerindeki silahları bile iyi niyetle Türkiye'ye vermeyi düşünüyorlar da, kendilerine lâzım olacağını düşünmüyorlar!.. Bir şair diyor ki:
Her bir şeye döküp hoyratça gözyaşlarını;
Bir damla da en son deme lâzım demedik!
"Her tarafa gözyaşı döktük de, en son ana da bir gözyaşı lâzım diye, gözyaşı stoku yapmadık!" diyor. 29 Ekim 1992 Söke / AYDIN
BÄ°R AVCININ ANLATTIÄžI
Benim bir üvey eniştem vardı Edremit'te.. İyi bir insandı, Allah rahmet etsin... "Çok iyi avcıydım. Elime tüfeği aldım. Bahçede ağacın üstünde çok güzel, iri bir kuş gördüm. Sülün mü desem, başka bir kuş mu desem. İyi bir av yâni... Bu civarda da görünmeyen bir kuş...
Nişanladım, çiftenin tetiğini çektim. Patladı. Nişancı bir insanım, duran kuşu vuramaz mı bir avcı?.. Uçan kuşu vuruyorlar. Tetiği çektim, kuş orda hâlâ duruyor. Vuramamam bana göre acaib, mümkün değil... Allah, Allah, ne oldu? Fişekte mi bozukluk var, bilmem ne derken ikinci tetiğe de nişan alıp asıldım. Kuş oradan kanatlarını açtı, heybetle üstüme doğru bir geldi. Çok korktum, sırtüstü düştüm, bayıldım." diyor.
Ayıldıktan sonra, avı filân bırakmış, "Artık bundan sonra av avlamayacağım!" demiş. Bu onun başından geçen bir olay... Demek ki Allah bazı kimselere, bazı olayları, bazı uyarmalar için vesile yapıyor. 5. 8. 1996 - Çankaya / ANKARA
NÄ°YE AÄžLIYORLARMIÅž?
Çanakkale Harbi'nde böyleleri var... Komutanın birisi bakıyor ki, iki askeri ağlıyor. Şöyle başbaşa vermişler, ağlaşıyorlar.
"--Gelin bakayım buraya! Niye ağlıyorsunuz?" demiş.
Ses yok...
"--Yâhu, erkek adam ağlar mı, niye ağlıyorsunuz, ölümden mi korkuyorsunuz?"
"--Yok komutanım!"
"--Çoluk çocuğunuzu mu özlediniz, acı bir haber mi geldi?.."
"--Yok komutanım!"
"--Allah aşkına söyleyin, niye ağlıyorsunuz?" deyince; o zaman söylemek durumunda kalmışlar.
DemiÅŸler ki:
"-Komutanım, biz buraya kefenlerimizi yanımıza alıp, Allah yolunda şehid olmağa geldik. Kaç çarpışmaya giriyoruz, hâlâ ölmedik. 'Acaba Allah bize şehidlik nasib etmeyecek mi, bizim bir kusurumuz mu var?' diye düşünüp ona ağlıyoruz" demişler. 1. 12. 1996 - İskenderpaşa / İST.
Â
Â
Â
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
et-Teğabün: 3
Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır. (Mürşid 3.1 adlı yazılım-Turan Yazılım-(www.turan.com.tr) )
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)
Tirmizi, Da'avat 89,Ravi (r.a.): AiÅŸe
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...