ESAD COŞAN HOCAEFENDİ’DEN İBRETLİ HATIRALAR-11

HANS’IN PEYGAMBER EFENDİMİZE SELAMI Bir şey anlatacağım size, hep anlatıyorum, bayatlamayan bir hikâye anlatacağım size, duymadıysanız duyun: Almanya'daki bir kardeşimiz anlattı bana, belki içinizden birisidir, ben kim olduğunu unuttum. "Hocam o bendim!" derse, ben de adını sanını kaydederim, bundan sonra adını unutmam.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2011-12-22 07:01:26

HANS'IN PEYGAMBER EFENDİMİZE SELAMI

Bir şey anlatacağım size, hep anlatıyorum, bayatlamayan bir hikâye anlatacağım size, duymadıysanız duyun: Almanya'daki bir kardeşimiz anlattı bana, belki içinizden birisidir, ben kim olduğunu unuttum. "Hocam o bendim!" derse, ben de adını sanını kaydederim, bundan sonra adını unutmam.

Buradan birisi, çalıştığı fabrikaya dilekçe vermiş. Çalışkan bir eleman, iyi bir eleman fabrika müdür seviyor demiş ki:

"--Müdür bey, şu ayın şu gününden şu ayın şu gününe kadar izin istiyorum!"

Patron demiş ki:

"--Olmaz, ben sana o zaman izin veremem!"

"--Hayır, bu vakitte gideceğim."

"--E, vermiyorum izin..."

"--Vermezsen yine gideceğim."

"--İşinden olursun, işsiz kalırsın!"

"--Kalayım..." demiş.

"--Yâhu, mahrum olursun haklarından!

"--Olayım..."

"--Niye bu kadar inad ediyorsun?.."

"--Hac var, bizim Mekke'ye gitmemiz lâzım, hac yapmamız lâzım!" demiş.

"--Hà, o zaman iş değişti. Tamam, ibadetse müsaade ediyorum." demiş.

Bu da hazırlanmış, ihramları hazırlamış, valizleri hazırlamış. Hangi firmayla anlaşmışsa anlaşmış. Ondan sonra patronun yanına gitmiş:

"--Tamam ben tatile çıkıyorum, hacca gidiyorum." demiş.

"--Peki güle güle git" filân demiş o da...

En son cümlesi mühim, giderken, kapıdan çıkarken:

"--Ha, dur, Muhammed'e benden selâm söyle!" demiş.

Allahu ekber!.. Alman'a bak yâ, vay be ne açıkgözler var dünyada!.. Alman patron:

"--Muhammed'e benden selâm söyle!" demiş.

Adamın ismi de Hans'mış. Zaten hep Almanlar Hans'tır, bizim askerlerin Mehmetçik olduğu gibi... Ama bunun adı hakîkaten Hans'mış.

"--Muhammed'e selâm söyle!" demiş.

"Gittim hocam, haccettim, tavaf yaptım vs. Medine-i Münevvere'ye geldim, Peygamber Efendimiz'in mescidine girdim, sıkışık, izdiham... Peygamber Efendimizin türbesinin karşısında, arkada durdum, gözüm kapalı..."

--Essalâtü ves-selâmü aleyke yâ Rasûlallah!..

Salât ü selâm, göz yaşları şaldır şuldur aşağı doğru... Aklına gelmiş, demiş ki:

"--Yâ Rasûlallah, bilmiyorum söylemek doğru mu yanlış mı ama, Almanya'dan ben ayrılırken, bizim patron Hans size selâm söyledi" demiş, gözü kapalı...

Ondan sonra Türkiye'ye gelmiş, orda benimle konuştu. Dedi ki:

"--Hocam, daha Almanya'ya gitmeden, Hans'ın müslüman olduğu haberi geldi" dedi. 07. 12. 1996 - Wuppertal / ALMANYA

İRKİLTEN İFADE

Yaşlı bir hocaefendinin camisine gittik. İyi hoca dediler, bizim oradaki talebelere de ders veriyormuş, fıkıh bilgisi var filân. Böyle zayıfça, àrif bir hoca... Tam namaza duracağız döndü arkasına dedi ki:

(Sevvû suvûfeküm, festakîmû va'tedilû!) "Safları düzeltin, dümdüz olun, eğri büğrü olmayın!" Neden?.. Namazda intizam lâzım, hayatta intizam lâzım, sözde intizam lâzım! İslâm intizam dini, temizlik dini...

"Saflarınızı düzeltiniz, doğrultunuz!" dedi. Arkasından bir laf söyledi, kalbimden vurdu beni:

"--Yönünüzü kıbleye dönünüz, gönlünüzü de Allah'a döndürünüz!" dedi.

Hiiih, Allàhu ekber!.. Tüylerim diken diken oldu. Hiç bir hoca böyle dememişti bana şimdiye kadar yâ... Namazı kılarken gözünün önüne Kâbe'yi getirirsin filân ama, gönlünü Allah'a döndür bakalım!.. 07. 12. 1996 - Wuppertal / ALMANYA

KÖYÜMÜZE GELEN SİHİRBAZ

Bu sihirbazların yaptığı az değildir. Bizim köye bir sihirbaz gelmiş, kahvede gösteri yapmış. Görenler anlatıyorlar.

"--Kahvenin tavanına bakın!" demiş.

Herkes bakmış. Bildikleri kahvenin tavanı asma olmuş. Yâni salkım salkım üzüm olan, bol üzümlü bir asma olmuş.

"--Herkes bir salkımı tutsun!" demiş.

Herkes beğendiği bir salkımı tutmuş.

"--Herkes çakısını, bıçağını çıkarsın!" demiş.

Bizim köyde çakı taşınırdı eskiden. Kını vardı, arka tarafı boynuz gibi çatal, sapı gümüşlü olurdu. Herkesin bir bıçağı vardı, bıçaksız gezilmezdi. Ben bile ortaokul talebesi iken yaptırmıştım.

Herkes bıçağını çekmiş, yüklü salkımı da tutmuş.

"--Salkımın dibine bıçağı dayayın, ama sakın kesmeyin hà!" diye tembihlemiş.

Herkes bıçağı salkımın köküne dayamış. Köylüler anlatıyorlar bunu... Sonra yaptığı numarayı bir bozmuş. Herkes bir de bakmış ki, kendi burnunu tutmuş, bıçağı oraya dayamış.

Nasıl yapılır, hayret ettim ben... Bayağı bir hüner. Yani batırsa bıçağı, burnunun ucunu kesecek. Sihir böyle bir şey... Yâni yaparlar, gözlerini boyarlar 27. 11. 1997 - Mekke-i Mükerreme

BİR RAHİBİN DEDİKLERİ

Geçenlerde Bursa'lı bir fabrikatörle tanıştım. (İsmi ve adresi bende mahfuzdur) Almanya'da tahsil görmüş. 1952 yılında Koblenz şehrinde bir pansiyonda kalırken, yaşadığı şu önemli olayı bizzat kendi ağzından işittim, kaybettim.

Pansiyoner talebe olarak kaldığı mahallesinde büyük tarihi bir kilise, yanında da yine kesme taştan muazzam bir gymnasium (Lise) varmış. Kilisenin baş-papası Herr Hauser aynı zamanda o okulda müdür imiş; herkesin saygı gösterdiği, değerli bir din adamı, yüksek bir eğitimci, itibarlı nüfuzlu bir şahsiyet. Bir gün lokantada karşılaşmışlar, selam vermiş ve bizim Türk öğrenciyi evine davet eylemiş. Pansiyon sahibi kadın bu davete şaşmış, "bu senin için çok büyük bir şereftir, Herr Hauser herkesi böyle davet etmez" demiş.

Sayın fabrikatör diyor ki; önce beni Hıristiyanlığa davet edecek sandım ve kendi kendime: "İşte şimdi çetin bir cevize rastladın papaz efendi" diye düşündüm. Çünkü dedem Malatya'nın âlim bir müftüsü, babam da ulu camide 45 yıl hizmet vermiş iyi bir âlimi idi, beni de dini mevzularda, bittabi iyi yetiştirmişlerdi. Neticede kararlaştırılan gün başpapazın evine gidilmiş. Papaz efendi demiş ki:

"Oğlum, ben 2. Dünya harbinde Kızıldeniz'de gemimiz batınca Suudi Arabistan'a çıktım. Altı ay kadar orada kaldım, İslam'ı tedkik ettim. Şimdi Kur'an-ı Kerim'i ezbere bilirim. Hıristiyan Katolik bir papaz olarak şunu kesinlikle belirteyim ki: İslâm dünya üzerindeki en mükemmel ve en mantıki dindir, Dininizin kıymetini iyi biliniz. Benim burada bu vazifede görünmem çevremin şartları dolayısıyladır." KADIN VE AİLE TEMMUZ 85

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-3

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-3

Bursa’da Bursa’ya Ayın 15 inde, Çarşamba günü gittik. Bu şehir, İstanbul'un güneyinde

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-2

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-2

Türk’ün Gücü, Hindin Aklı, Arabın Mantığı Pazar günü saat 10’da edebiyatçılar ve

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-1

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ’NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-1

Kıymetli ziyaretçilerimiz geçen asrın son günü aramızdan ayrılan allame merhum Ebul Hasan e

MUSTAFA POLAT HOCAMIZDAN HATIRALAR

MUSTAFA POLAT HOCAMIZDAN HATIRALAR

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli bir alimimizin bir seydamızın bazı hatıralarını

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-13

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-13

HOCAMIN VEFASI Hocamın çok dikkat çeken bir özelliği de vefa duygusu idi. Buna dair bir misal

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-12

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-12

HOCAMIN İBADET YÖNÜ Bana desen ki; “hocam, ibadette nasıldı.” Derim ki; “namaz adamıy

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-11

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-11

VAKIFLARLA BİR MÜZAKERE Hatırlıyorum, bazen Türkiye genelinden vakıflar “vakıf okuması

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-10

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-10

HOCAMIN DERSLERİNDEN Diyanet İşleri eski başkanı Mehmed Görmez bey hocamı ziyarete gelmişti

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-9

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-9

MUHTELİF HATIRALAR HAKİKATLARI HURAFELERLE ZAYİ ETMEMEK LAZIM "Benim bir arkadaşım bir şeh

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-8

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-8

ŞERCİL POLAT AĞABEY Merhum Şercil Polat ağabey Erzurum’da nurları hocamla birlikte ve belki

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-7

ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-7

BABAM HACI MUSA EFENDİ Babam hayatı boyunca hocama hep destek olmuş, aynı davanın ızdırabıy

Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı baki kalacaktır.

Rahman, 26-27

GÜNÜN HADİSİ

Mü'minin sezgisinden sakının, çünkü o Allah'ın nuruyla bakar.

Taberani

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI