SÖZÜN GÜCÜ-YUSUF ALAN-NESİL YAYINLARI-İSTANBUL-2004

Kalplerin frekansı birbirine ne kadar yakınsa, kastedilen ve idrak edilen manalar da o kadar benzer oluyor. Demek ki manaların ikiz olması için kalplerin ikiz olması gerekmektedir. Bu da ne kadar mümkündür acaba? … S. 19


Nurgül Dere

nurguldere@gmail.com

2011-12-31 15:00:08

 

Kalplerin frekansı birbirine ne kadar yakınsa, kastedilen ve idrak edilen manalar da o kadar benzer oluyor. Demek ki manaların ikiz olması için kalplerin ikiz olması gerekmektedir. Bu da ne kadar mümkündür acaba? … S. 19

Kastedilen mana ile söylenilen söz arasındaki fark, ruhun mahiyetinden kaynaklanır. Ruh ne kadar berraksa, mana da o kadar açıktır. S. 20

Gerçekten de anlamak ve anlatmak için bir karakter eğitimi ve ruh terbiyesi gereklidir. Ancak bundan sonra zihin saflaşır, niyet durulaşır ve kalp de hüşyar hâle gelir. S. 24

Haklı ve ihlâslı olanın sözü güçlü olur. Doğruluk ve hasbîlikten uzak olanların sözleri ise fasih ve beliğ olsa da tesirsizdir; zihne uğrar geçer. Belki hayret uyandırır; fakat kalpleri aydınlatamaz, hayatları değiştiremez. S. 25

Sözün gücü, özün gücüne bağlıdır. Bunun için de önce âcizlik ve fakirlik hissedilmelidir. Umulur ki bu hisler samimî bir dua olur da Allah onu kabul eder: "Ya Rab! Öğrettiğinden başka bir şey bilmiyoruz." S. 26

…Kalp, dilin ucunda olmamalı; dil, kalbin gerisinde olmalıdır. Her doğruyu her yerde söylememek için dil, kafadan büyük ve uzun olmamalı, kalbin emrine girmelidir. Gıybetten kaçınmak için de bu gereklidir. S. 28

…Anlamak için tecrübe gereklidir; ancak bu tecrübeler sadece maddî değil, manevî de olmalıdır. S. 38

Kur'an'da insicamın oryantalistler ve uzantıları tarafından tenkit edilen tarafı, hazflardır. Yani "mevzudan mevzuya atlamalar olduğu, yapılan hazflar yüzünden insicamın bozulduğu" iddia edilmektedir. Bu çürük iddia, Kur'an'ı beşer kelâmı zannetmekten kaynaklanır. Kur'an, beşer beyanındaki gibi basit bir insicam taşımaz. Onda fazlalık yoktur. Mevzudan mevzuya geçilirken, muhataplarını tefekküre sevk etmek için bazı yerlerde hazflar yapılır. Ancak bu hazflar kesinlikle idrake ve fehme zarar vermez. S. 43

Mananın kaynağı (…) maneviyattır. Kulak ve gözlerin ötesine geçen manalar, metafizik olgunluğa erişmiş insanlardan sudur eder. O hâlde, bir müellifin maneviyatı ne kadar kuvvetliyse, onun beyan ettiği metin de o kadar insicamlı olabilir. S. 55

Manalar, maneviyattan kopuk yorumlandıkça sığlaşırlar.
Kim bilir birkaç damla gözyaşının semiyotik değeri ne kadardır? S. 73

Belki de şu anda en büyük eksikliğimiz, dilimizdeki kelimelerin semantik alanlarını misallerle, detaylı bir şekilde çizen, hatalı kullanımlara ve nüanslara dikkat çeken sözlüklerimizin olmamasıdır. S. 80

"Uluslar arası ilişkiler"de ve "eğitim", "medya", "siyaset", "ekonomi" gibi sahalarda dilin önemi gittikçe artmaktadır. İletişim, ulaşım, koordinasyon ve meşverette dilin tesirli rolü ihmal edilirse, evrensel tebliğ ve temsillerde bulunmak mümkün olmayacaktır. S. 86

Peşin hükümler müşterek bir sosyal idrak ürünüdür. Bu tür ürünlerin insanlara nasıl tesir ettiği, fertlerin duydukları, gördükleri veya okudukları peşin hükümler yüzünden zihnî model ve şemalarını nasıl değiştirdikleri, araştırılmayı bekleyen hassas konulardır. S. 108

Beyanlardaki stratejik manevralardan birisi de peşin hükümlerin inkâr edilmesidir. Bu inkâr, özellikle son yıllarda, sözlü ve yazılı beyanlarda hiç ihmal edilmemektedir. McConahay, Kinder ve Jacobson gibi araştırmacılar, bu inkâr çeşidini "yeni ırkçılık" olarak isimlendirmektedir. S. 153

İnsanların kalplerinde olmayan şeyleri söylemeleri, bazı kültürlerde adiyattandır. Söyledikleriyle kastettikleri arasında bariz bir çelişki olmasına rağmen insanlar, "medenî" iletişimlerine hiç sıkılmadan devam etmekte, samimiyetten uzak bu tür ifadelerden ise çok az insan rahatsız olmaktadır. Zaten beyanlara, fiillere ve tavırlara bakarak niyetleri anlamak, yani bir bakıma kalpleri okumak hiç de kolay değildir; ferase ve takva ister. S. 154

Günümüz toplumlarındaki eşitsizlik ve adaletsizliklere karşı postmodernizm modasının ve diğer "post" akımların tesiriyle akademisyenlerin sahip oldukları "kinizm", koydukları mesafe ve yaptıkları bilimperest yorumlar, kayıtsızlık ve vurdumduymazlığın alâmetleridir. S. 157

Bir metni anlamak için büyük miktarda sosyokültürel "dünya" bilgisine sahip olmak gereklidir. Gerçekten de bu bilgiler olmadan cümleler arasındaki insicam ilişkilerini tanımlamak veya makro yapıları kurmak, çoğu zaman mümkün olmamaktadır. S. 167

…Oryantasyon, konular, problemler ve meselelerin seçiminde beyan tahlili, kendine has akademik tarzıyla, sosyal tartışmalara aktif olarak iştirak etmeli ve kendilerine pahalıya mâl olacaklardan ziyade, en çok muhtaç olanlara hizmet edecek şekilde araştırmalar yapmalıdır. S. 178

İdeolojilere ait sosyolojik, hatta psikolojik teorilerin en önemli eksikliklerinden biri, dâhilî yapı veya düzenlemeleri hakkında yapılan kesin izahlardır. S. 271

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi ağırlancağınız şerefli bir yere yerleştiririz.

Nisâ, 31

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kur'an'ı cebren (açıktan) okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'an'ı gizlice okuyan, sadakayı gizlice veren gibidir."

Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2920; Ebu Davud, Salat 315, 1333; Nesai, Zekat 68

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI