MEVLANA ENVER ŞAH KEŞMİRİ-1. BÖLÜM
“İslam tarihinin geçen 500 yılı Mevlana Keşmiri’nin bir benzerini daha gösterememiştir.” Muhammed İkbal
Takdim
Kıymetli ziyaretçilerimiz, İslam Dünyasında 20. Yüzyılda boy göstermiş yüz aklarımızı karınca kararınca tanıtma gayretinde olduğumuz bu bölümde, Cenab-ı Hakk'ın izniyle, Mevlana Enver Şah Hüseyni Keşmiri merhuma sıra geldi.
Mevlana Keşmiri de İsa(a.s)'ın nüzulüyle alakalı eseri hariç ülkemizde çok tanınmamış bir şahsiyet. İnşallah bu mütevazı çalışma o ve eserleri hakkında bir alaka uyanmasına vesile olur. Dua ve gayretimiz o istikamettedir. Ve minallahi't tevfik. Salih Okur/cevaplar.org
"İslam tarihinin geçen 500 yılı Mevlana Keşmiri'nin bir benzerini daha gösterememiştir." Muhammed İkbal
Keşmir Hakkında Kısaca
Tabiidir ki, yaşadığı bölgenin iklim ve coğrafi şartlarının kişinin tabiatının oluşmasında az olmayan bir tesiri vardır. Cenab-ı Hak arzın bazı köşelerinde öyle harikulade manzaralar, seyrine doyulmaz tablolar resmeder ki, Abdülhak Hamid merhumun dediği gibi; "Bu yerlerde doğan bir şâir olmak pek tabiîdir."
Hind alt kıtasında, dünyanın bacasında yer alan Keşmir işte öyle kudret harikası yerlerdendir. 1967'de bu coğrafyayı gezen muhterem Salih Özcan Bey, bu hususa Hilal Mecmuasındaki izlenimlerinde şöyle yer verir; "Kıvrım kıvrım yollar, yemyeşil dağlar, güneşin pırıl pırıl hüzmeleri Ezeli Nakkaş'ın en güzel, en bedi nakışlarını gösteriyordu. Allah, Keşmir'e ve Keşmir'in dağlarına müthiş bir güzellik vermiş. Kalemle ifade edilmez. Gidip görmek lazım. Görmek ve İlahi haşmeti orada temaşa etmek lazım."
Keşmir'e İslamiyet'in girişi 14. Yüzyıla kadar uzanır. Bu tarihte bölgenin Budist kralı Rincana, Müslüman olarak Sadrüddin ismini almış ve onunla birlikte tebaasının kahir ekseriyeti de ihtida etmişti. Bölgede Müslümanların hâkimiyeti 19. yüzyıl başlarına kadar devam etti. Bundan sonra ise, Sih dini mensubu Hindliler kontrolü ele geçirdiler. Kısa bir süre sonra, bütün Hind yarımadası gibi Keşmir de İngiltere İmparatorluğunun işgali altına girdi.
İngiliz sömürgeciler bölgeyi Hindli putperest kavimlerden Dugaralar'a yedi buçuk milyon Rupiye sattılar. Dugaraların sultası İngilizlerin Hindistan'da defoldukları 1947 senesine kadar sürdü. Bu tarihten sonra Müslüman mücahidler ülkenin üçte birini Hinduların elinden kurtardılar. Geri kalan kısmı ise Batılı güçlerin satranç oyunları yüzünden Hindistan'ın işgaline uğradı. Üç defa Pakistan ve Hindistan ordularını karşı karşıya getiren Keşmir, o gün bugün Hindistan'ın idaresi altında, Müslüman coğrafyanın kanayan yaralarından birisidir.
Mevlana Keşmiri'nin Nesebi ve Ailesi
Mevlana Enver Şah Keşmiri'nin büyük dedelerinden Şeyh Mesud Narwa, Bağdat'dan Hindistan'ın Multan şehrine, oradan da Lahor'a gelmiştir. Daha sonra oradan da Keşmir'e yerleşen aile, artık burada karar kılmış ve çoğalmıştır.
Mevlana Enver Şah Keşmiri 26 Kasım 1875'te(27 Şevval 1292 H.) bir Cumartesi sabahı Keşmir'in Vodvân kasabasında dünyaya geldi. Babası Muazzam Şah, Sühreverdiyye tarikatı şeyhi idi. Aynı zamanda Farsçada üstün bir şair olduğu gibi, Feraiz ve Riyaziye ilimlerinde ve Arapça gramer bilgilerinde belli bir üstünlüğe sahipti.
İlk Eğitimi
İslami tedrisatına babasından okuyarak başlayan Keşmiri, yine bölgenin tanınmış âlimlerinden Mevlânâ Gulâm Muhammed'den sarf, nahiv, fıkıh ve usûl-i fıkha dair Arapça ve Farsça kitaplar okudu.
1888'de(1307 H) tahsil için Keşmir yakınında Hezâre bölgesine gitti. Burada kaldığı üç yıl içerisinde usûl-i fıkıh, fıkıh, ilm-i felek (astronomi), mantık ve felsefe dersleri aldı.
Diyobend Dar-ul Ulûmuna Kaydolması(1891)
1891'de(1312 H.) Diyobend Medresesine kaydoldu. 1866 senesinde kurulan bu Dar-ul Ulum, kısa zamanda Hind Yarımadasının İslami ilimler veren en büyük eğitim kurumu olmuştu. Bu özelliğinden dolayı bu eğitim kurumuna Endülüs devletinin efsanevi ilim merkezi Kurtuba şehrine telmihen "Hind Diyarının İlim Kurtubası" adı verilmişti.
Diyobend medreseleri kurulduğu günden bu yana bağrından birçok güzide âlim yetiştirdi. Ama bunların içinde üç zat özellikle çok dikkat çeker;
1-Bu medresenin ilk mezunlarından ve daha sonraları baş müderrisi olan Şeyhül Hind lakablı allame Mahmud Hasan Diyobendi(1851-1920)
2-Hind alt kıtasında Asrın Müceddidi ve ümmetin manevi doktoru kabul edilen Mevlana Eşref Ali Tehanevi(1863-1943)
3-Allame-i Asr ünvanı verilen Mevlana Enver Şah Keşmiri
Bu eğitim kurumunda Mahmud Hasan Diyûbendî, Muhammed İshak Keşmîrî ve Halîl Ahmed Sehârenpûrî'den temel hadis kitaplarını okudu. Ayrıca Reşîd Ahmed Gengûhî'den hadis senedi ve tasavvuf dersleri aldı. Hâkim Vâsıl Han'dan geleneksel tıp öğrendi.
Beş sene eğitim gördüğü bu medreseden 1896(1314) senesinde fazıl ve mükemmel bir hoca olarak mezun olup icazet aldı.
Diploma Sonrası İlk Hocalığı
Diyobend'den mezun olduktan sonra Hind Diyarının başşehri olan Delhi'ye gitti.(1896) Burada bulunan Medrese-i Abdürrab'da ders verdi. Aynı zamanda Medrese-i Emîniyye'yi kurdu(1897) ve yöneticisi oldu; hadis, tefsir ve fıkıh gibi dersler okuttu. Burada bulunduğu dört buçuk senelik süre zarfında artık fazilet ve ilmi yüksekliği ülkenin her köşesine yayıldı.
Keşmiri merhum, 1901'de memleketine döndü ve burada ıslah ve eğitim çalışmaları için Medrese-i Feyz-i Âm'ı tesis etti.
Haccı
1905 senesinde Hacc vazifesini ifa etmek için Hicaz'a gitti. Birkaç ay Mekke'de kaldıktan sonra Medine'de Şeyhülislâm Arif Hikmet ve Mahmudiye kütüphanelerinde el yazmaları üzerinde çalıştı. Çok nadir bulunan birçok el yazma kitabı bu süre zarfında mütalaa etti.
Yine Medine-i Münevvere'de bulunduğu sırada ünü İslam âleminin her tarafına ulaşmış olan Suriyeli allame Hüseyn-i Cisri el-Trablusi'den(v: 1909) hadis ilminde icazet aldı.
Diyobend'de Vazife Alması
Hicaz'dan dönünce iki yıl kadar Medrese-i Feyz-i Âm'da öğretim faaliyetine devam ettiyse de, ilgisizlik yüzünden Medine'ye yerleşmeye karar verdi. Hocası olan Şeyhül Hind Mahmud Hasan ile vedalaşmak üzere Diyobend'e geldiğinde, hocası onu bu kararından vazgeçirdi ve Diyobend'de ders vermesini teklif etti.
Bu teklif üzerine verdiği karardan vazgeçen Keşmiri, bir zamanlar talebesi olduğu bu ünlü eğitim kurumunda öğretime başladı. Hadis dersleri hocası oldu ve Sahih Müslim, Sünen-i Nesei ve İbn-i Mace'den ders okuttu..(1909)
Hocası Mahmud Hasan, İngiliz sömürgecilerin hakkında gizlice aldıkları tutuklama kararını öğrenmesi üzerine Diyobend'deki baş müderrislik ve yönetim görevini çok güvendiği talebesi Keşmiri'ye bırakarak Hicaz'a hicret etti.(1915) Kendisi bu vazifeyi Diyobend'in kurucularından, hocası allame Reşid Ahmed Gengohi'nin vefatıyla(1905) deruhde etmişti.
Mahmud Hasan Efendi'nin tutuklanmak istenmesinin sebebi Birinci Dünya Savaşı vesilesi ile İngilizleri Hindistan'dan kovacak büyük çaplı bir ayaklanmanın başrolünde olması ve Osmanlı devleti ile kurduğu gizli temaslardı.
Gizlice Bombay'a gelen Şeyhül Hind'i tutuklama kararı Bombay eyalet valiliğine ulaştığında onu götürecek vapur çoktan hareket etmişti bile. İnşallah bu büyük dava adamının mücahede ve mücadele dolu hayatını yazmak nasip olur da, daha tafsilatlı malumat vermek imkânı olur.
Diyobend'de Başmüderrislik
Hocasının kendisi halef bırakmasıyla Diyobend'in baş müderrisi olan Enver Şah Keşmiri hazretleri hadis kürsüsünün başına geçti. Sahih-i Buhari, Sünen-i Tirmizi ve diğer hadis kitaplarını okutmaya başladı. Ve Hind ülkesinde Hadis ilmini öğretmenin zirve makamına yükseldi. Akın akın Hind alt kıtasının her yerinden ve çevre ülkelerden insanlar onun ders halkasına girebilmek için Diyobend'e akın etmeye başladı.
Dârülulûm-i Diyobend'i daha aktif ve yeni ilimlere açık bir yapıya kavuşturmak isteyen Keşmîrî burada ıslah çalışmaları yapmak istiyordu. Ancak insanlar iki kısımdır;
a-İnkilapçı ruhlar; Bunlar içinde bulundukları zaman ve zemini çok iyi etüd eden, zamanın ruhunu kavrayan insanlardır. Mazide saplanıp kalmazlar, maziyi atiye taşırlar.
b-Bunlarda stotükocu ruhlardır. Değişimin her türlüsüne karşıdırlar. Daha önce Nedvetü'l Ulema'da Mevlana Şibli Numani'nin yaşadığı çatışmayı bu sefer Diyobend'de aynen yaşayan Keşmiri, görevlerinden istifa ederek, bazı hocalar ve bir kısım talebeleriyle birlikte 1927 yılı sonunda medreseden ayrıldı; çalışmalarına devam etmek üzere Bombay şehrinden 150 mil uzaklıktaki Sûrat'a bağlı Dabil'e geldi.
Bugün Câmia-i İslâmiyye denen dini okul, onun Dabil'deki gayretleriyle ortaya çıktı ve Keşmiri burada tedrisatını 1931 yılına kadar sürdürdü. Ayrıca telif ve neşriyat için bir ilim meclisi kurdu. Fakat sağlığının bozulması üzerine Diyobend'e geri döndü; 28 Mayıs 1933'te( 3 Safer 1352 H.) burada vefat etti.
Vefatı yarımadada büyük bir üzüntüye sebeb oldu. Bu büyük âlim ve ehlullahın ufulünün ardından Diyobend Darul Ulum âlimleri kendilerini yetim olarak kabul ettiler. Ve gözyaşları içinde şöyle dediler; "Bizler halkın sorularını cevaplayacağız. Ama kim bizim sorularımızı cevaplayacak? Kim bizim bilgiye olan susuzluğumuzu giderecek?"
Keşmiri hazretleri ardında iki oğlunu bırakmıştır. Bunlar, Mevlana Anzar Şah Keşmiri [2008'de vefat emiştir] ve Mevlana Ezher Şah Keşmiri'dir.
-Devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
M. Ali Seyhan, 2012-02-23 00:12:45
Salih Bey, ilim dünyamızın altın halkalarını bizlerle buluşturmaya devam ediyor. İslam adına etraflarını aydınlatmış böylesi devasa kametleri tanımamak ne büyük vefasızlık. Onları insanımıza tanıtma gayreti ne mübeccel bir vefa gayreti. Salih Bey\\\'e çok teşekkür. Allah kendisini ahirette ilim ve irfan sultanlarıyla haşretsin.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DİĞER YAZILAR
ÖMER MUHTAR(1862-1931)-5. BÖLÜM
ÖMER MUHTAR’IN SİRET VE SURETİ Merhum Ali Ulvi Kurucu beyin ifadesiyle; “Malûm ya, her şah
ÖMER MUHTAR(1862-1931)-4. BÖLÜM
PERDE KAPANIRKEN İnsiyatif artık İtalyanların eline geçmişti. 23 Eylül 1930'da İtalyan bi
ÖMER MUHTAR(1862-1931)-3. BÖLÜM
GRAZİANİ Graziani, sömürgelerde özel olarak yetiştirilmiş komutanların en tecrübeli ve en
ÖMER MUHTAR(1862-1931)-2. BÖLÜM
“GECE HÜKÜMETİ” İtalyan araştırmacı Giorgio Rochat bu durumu bize veciz olarak şöyle
ÖMER MUHTAR(1862-1931)-1. BÖLÜM
Merhum şehid Ömer el-Muhtar’la alakalı bir çalışmayı seneler önce hazırlamış ve sitemiz
EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-4. BÖLÜM
ACIMASIZ YIKIM İspanya’nın Madrid kentinde toplanan konferans sonrası Fransa ve İspanya, Rif
EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-3. BÖLÜM
UMUDUN SEMBOLÜ ADAM O sıralar Emir Abdülkerim dünyada en popüler direniş liderlerinden biri h
EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-2. BÖLÜM
ANNUAL ZAFERİ Babasının vefatından sonra savaşın idaresini uhdesine alan Hattabi’nin ısla
EMİR ABDÜLKERİM EL HATTABİ-1. BÖLÜM
“Kadı, müderris, gazeteci, mücahid, emir, devlet reisi.. Evet, bu sıfatlar bütünüyle Emir
SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-4.Bölüm
Mersin’e Yerleşmesi Cumhuriyet’in ilânından sonra sessiz kalmayı tercih eden Ahmed Şerîf
SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-3.Bölüm
Birinci Dünya Savaşı Ve Libya Birinci Dünya Savaşı başladığında İtalya -ülkedeki savaş
- SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-2.Bölüm
- SEYYİD AHMED ŞERİF ES SENUSİ(1873-1933)-1.Bölüm
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-8.Bölüm
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-7.Bölüm
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-6.Bölüm
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-5.Bölüm
- MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) (1934-2012) 7. BÖLÜM
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-4.Bölüm
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-3.Bölüm
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-2.Bölüm
- MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) (1934-2012) 6. BÖLÜM
- MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) (1934-2012) 5. BÖLÜM
- MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) (1934-2012) 4. BÖLÜM
- MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) (1934-2012) 3. BÖLÜM
- MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) (1934-2012) 2. BÖLÜM
- MARGARET MARCUS - (MERYEM CEMİLE) - (1934-2012) -1. BÖLÜM-
- MUHAMMED EMİN EL HÜSEYNİ-1. Bölüm
- SEYYİD SÜLEYMAN NEDVİ(1884-1953)-1.BÖLÜM
- MEVLANA ENVER ŞAH KEŞMİRİ-3.BÖLÜM
- MEVLANA ENVER ŞAH KEŞMİRİ-2.BÖLÜM
- MEVLANA ENVER ŞAH KEŞMİRİ-1. BÖLÜM
- MEVLANA MUHAMMED İLYAS KANDEHLEVİ-4. BÖLÜM
- MEVLANA MUHAMMED İLYAS KANDEHLEVİ-3. BÖLÜM
- MEVLANA MUHAMMED İLYAS KANDEHLEVİ-2. BÖLÜM
- MEVLANA MUHAMMED İLYAS KANDEHLEVİ-1. BÖLÜM
- MEVLANA SEYYİD SÜLEYMAN NEDVİ-6.BÖLÜM
- MEVLANA SEYYİD SÜLEYMAN NEDVİ-5.BÖLÜM
- SEYYİD SÜLEYMAN NEDVİ-4.Bölüm
- SEYYİD SÜLEYMAN NEDVİ(1884-1953)-3.BÖLÜM
Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.
Necm,28
GÜNÜN HADİSİ
"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...