ÇOCUK VE SORULAR

Küçük çocuk Güneş’in kaybolmaya yaklaştığı dakikalarda annesine sordu: -Anne, biz giderken neden Güneş bizimle geliyor?


Abdullah Sacid

abdullahsacid@gmail.com

2012-04-09 00:22:23

Küçük çocuk Güneş'in kaybolmaya yaklaştığı dakikalarda annesine sordu:

-Anne, biz giderken neden Güneş bizimle geliyor?

Bu soruyu sormadan Güneş'e uzun uzun bakmıştı çocuk; uzun uzun, çünkü anlamak istiyordu evreni, yıldızları, ayı, ağacı, böceği, kediyi, kuşu, yani her şeyi. Çünkü başka bir âlemden geleli çok olmamıştı. Onda, büyük bir şehre ilk defa gelen ve o şehri her yanıyla öğrenme merakı içinde olan bir insanın ruh hali vardı. Gelmiş olduğu âlem, içinde bulunduğu âlemden epey farklıydı. Kapkaranlık, hareket kabiliyetinin çok sınırlı olduğu, yalnız olduğu bir yerdi orası. Öte yandan burası çok aydınlık, çok çeşitli, çok kalabalık bir yerdi. Güzeldi ama bütün bunların bir sebebi yok muydu?

Ay neden beyazdı, deniz niçin mavi?

Elma niye tatlıydı, biber niçin acı?

Bunlara benzer daha birçok sayısız soru zihnini dolduruyordu meraklı varlığın. Bu yüzden sormuştu annesine Güneş'in onları niye takip ettiğini. Annesi bilirdi herhalde bütün bu soruların cevaplarını. Öyle ya, annesi uzun yıllardır bu garip âlemdeydi. "Herhalde cevabını bir yerlerden öğrenmiştir" diye düşünüyordu. Onda artık soru işaretleri olmamalıydı.

Çocuk haklıydı, annesinde soru işaretleri gerçekten yoktu. Ama cevaplarını bulmuş olması değildi soru işaretlerinin olmamasının sebebi. Annesi soru sormayı, merak etmeyi bırakalı uzun yıllar olmuştu. Gençlik çağlarının hemen başlarında annesini ilgilendirmez olmuştu yıldızlar, çiçekler, kuşlar. Bu yıllarda onu televizyonda seyrettiği şarkıcılar, güzel giyimli insanlar ilgilendirmeye başlamıştı. Acaba o da bir gün onlar gibi güzel olabilecek, çok şık giyinebilecek, insanlar tarafından alkışlanabilecek miydi? Onun bazı arkadaşları nasıl bu kadar güzel olabiliyorlardı? Sahi, o neden onlar gibi farklı giyinemiyordu? Babasının neden son model bir arabası yoktu? Neden onlar da bazıları gibi hep lokantalarda lüks yemekler yiyemiyorlardı? Neden onların oturduğu mahallede yüksek cam binalar yoktu? Artık bunlar kafasını kurcalar olmuştu annesinin.

Annesi yalnız değildi merakını bunlara yönlendirmekte. Bütün gençler aynı şeyleri düşünüyor, bütün anneler komşusunun yemek odası, koltuk takımına iç çekiyor, bütün babalar patronunu, müdürünü, şefini nasıl memnun edeceğini düşünüyordu. İnsanların vakitlerinin birçoğunu karşısında geçirdiği televizyon denen alet de insanları aynı kıbleye yönlendirmekte oldukça mahirdi. Sayılı olan günler, aylar böyle şeylerle geçip gidiyordu.

Aradan yıllar geçti. Çocuk, hayatının yepyeni bir devresine, gençliğe ilk adımlarını atmaya başladı. Onda olan birçok değişikliğin yanında bir fark da herkesin kaçınılmaz şekilde karşı karşıya kaldığı ama pek de fark etmediği bir değişiklikti... Evet, çocuk cevabını bir zamanlar aradığı, ama bulamadığı soruları sormayı bıraktı. O da akıntıya kapılmıştı artık. Çocukluk, sorularıyla birlikte unutuldu. O da çiçeklerin, ağaçların, yağmur şıpırtısının, günbatımının, kelebeğin arkadaşlığını bıraktı. Artık o da diğer insanların gözbebeklerinde görünmeye adadı kendini. İmrenerek bakılmak, konuşulmak ister oldu.

O sorular bir daha zihnini kurcalar mı bu gencin, yine kendini eski dostlarının kucağına atar mı bilemeyiz, ama bildiğimiz şu var ki çocuklardan öğreneceğimiz gerçekten çok şey var galiba, soru sormak, merak etmek gibi şeyler.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR

HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR

Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr

YEREL ORYANTALÄ°STLER

YEREL ORYANTALÄ°STLER

Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ

Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°

Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°

İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki

MUHALEFET KULVARLARI

MUHALEFET KULVARLARI

Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana

YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI

YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI

dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ

MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°

MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°

Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme

Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

3, Kadir

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Her kim bir namazı (kılmayı) unutursa (onu) hatırladığında kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur.

KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT-Buhari

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI