KUR'AN OKUMA ÂDÂBI
Kur'ân okuyan kimsenin (öncelikle) abdestli olması, edep üzere bulunması, başını önüne eğmesi, bağdaş kurmaması, herhangi bir şeye yaslanmaması ve oturuş şekliyle kibirli bir tutum anımsatmaması.
*Kur'ân okuyan kimsenin (öncelikle) abdestli olması, edep üzere bulunması, başını önüne eğmesi, bağdaş kurmaması, herhangi bir şeye yaslanmaması ve oturuş şekliyle kibirli bir tutum anımsatmaması.
Kur'an okumanın en faziletli olduğu durum, mescitte kılınan namazın kıyam anında okunan Kur'an'dır.
*Kıraat miktarına gelince, selef bu konuda değişik yollar izlemiştir. Onlardan kimisi bir gün bir gecede bir hatim yapıyor, kimisi bir gün bir gecede birden fazla (iki-üç) hatim iniyor, kimisi üç gündedir hatim; kimisi haftada bir hatim iniyor idi ki Kur'ân tilaveti için orta (vasat) yol da budur.
Genel olarak selef, üç günden daha az ve bir aydan daha fazla bir sürede hatim indirmeyi hoş karşılamamıştır. Çünkü onlara göre, üç günden daha az bir sürede hatim inmek, Kur'ân okumaktan maksat olan anlamayı ve düşünmeyi ortadan kaldıran bir sürat; bir aydan daha çok bir sürede hatim inmek ise Kur'ân'ı gereği kadar okumayı ihmal etmektir. Nitekim Abdullah b. Amr b. Âs (r.anhüma)'dan rivayete göre Rasûlullah (s.a.v.): "Kur'ân'ı üç günden daha az bir sürede okuyan (hatim eden, onu) iyice anlamamıştır." buyurmaktadır.(1)
Kimisi de tefekkür, ilim, eğitim-öğretim, başka ibadetler veya dünya işleriyle uğraştığından ayda yalnızca bir hatim iniyordu. Takip edilecek en iyi yol; insanı önemli işlerinden alıkoymayan, sağlığına zarar vermeyen; manasını anlayarak, tertil ile okumaya halel getirmiyecek bir şekilde okumaktır.
İbn Abbas (r.a) şöyle der: "(Sadece) Bakara ile Al-i İmran sûrelerini tertil üzere ve manalarını anlayarak okumam, benim için Kur'ân'ın tamamını hızlı bir şekilde okumaktan daha iyidir."
Kişi fırsat buldukça, çok sevap elde edip kurtuluşa ermek için Kurân-ı Kerim'i çokça okumayı ganimet bilmeli. Nitekim Hz. Osman (r.a.) teheccüd namazının sonunda kıldığı her vitir namazında Kur'an'ın tamamını okurken, İmam Şafii ramazanda altmış hatim indirirdi. Ancak yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, imkânlar ölçüsünde sürekli okumaya çalışmalı.
Bazı âlimler, geceyi ve gündüzü hatim ile karşılamak için, gündüz hatim indiğinde sabah namazında veya sabah namazından sonra inmeyi; gece indiğinde ise akşam namazında veya akşam namazından sonra inmeyi uygun görmüşlerdir.
*Hatim'den sonra dua etmek
İbn Mes'ud (r.a.): "Kurân-ı hatmedenin duası makbuldür" demiştir.
Enes (r.a.) Kur'ân-ı hatmettiği zaman âile efradını toplayıp dua ederdi.
*Sesi güzelleştirerek okumak. Sesi güzel değil ise, kişinin mümkün olduğu kadar sesini, güzelleştirmeye çalışması. Nağme ile (ezgi, türkü şeklinde) okumaya gelince, selef bunu hoş karşılamamıştır.
*Vakur ve mahzun bir halle okumak. Sa'd b. Ebî Vakkas'ın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz bu Kur'ân, hüzünle inmiştir. Onun için, okuduğunuz zaman ağlayınız. Eğer ağlayamıyorsanız, ağlamaya çalışınız. Ve teganni ediniz. Çünkü Kur'ân okurken, teganni etmeyen bizden değildir."(2)
Buradaki teganniden maksat, hüzünlü olmak, huşu ve tecvidle okumaktır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır." "Kur'ân okurken işitip te Allah korkusuyla ürperdiğini hissettiğiniz kişi, Kur'an kıraatında sesi en güzel olan kimselerdir."(3)
*Kurân-ı alçak sesle okumak. (zira bu da) müstehaptır. Ebû Davud ve Tirmizi'nin Ukbe b. Âmir'den rivayet ettikleri bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: "Kur'an'ı açıktan okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'an'ı gizli okuyan da sadakayı gizli veren gibidir." Ancak, okurken kendisinin duyması gerekmektedir.
Ancak, ezberi pekiştirmek, üzerindeki ağırlık ve uykuyu gidermek veya uyuklayanları uyandırmak için sesli okumakta bir sakınca yoktur.
*Yanında Mushaf (Kur'ân) bulunan kimsenin, onu metruk (kullanılmaz halde) bırakmaması için her gün az da olsa açıp bir miktar okuması gerekmektedir.
Kurân-ı Kerim okuyan kimsenin, yüce Allah'ın, kullarına kelâmının manalarını anlama kabiliyetini vererek onlara nasıl lütufta bulunduğuna bakması; okuduğu sözlerin bir beşer sözü olmadığını bilmesi; zihninde Allah'ın büyüklüğünü canlandırması ve okuduğunu düşünerek okuması gerekir. Eğer düşünme ancak âyetlerin tekrar edilmesiyle meydana geliyorsa, âyetleri tekrar etmeli. Nitekim Ebû Zer (r.a.)'in rivayetine göre Peygamber (s.a.s.) bir gece (sabaha kadar) tek bir âyeti tekrarlayarak geçirmiştir. Bu âyet "Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Ve eğer mağfiret edersen, şüphe yok ki Sen aziz ve hâkimsin." (Mâide, 118) âyet-i kerimesidir.
(Sahabilerden) Temim ed-Dârî (r.a.) ile Rebî b. Haysem, (rh.a) de bir gece (sabaha kadar) "Yoksa kötülük işleyenler, kendilerini iman edip salih amel işleyenler gibi kılacağımızı mı zannederler." (Câsiye, 21) meâlindeki âyet-i kerimeyi tekrarlayarak ibadetlerine devam etmişlerdi.
Kur'ân okuyan kimsenin, her ayetten uygun olan dersi çıkarması ve anlaması gerekir. Mesela:
"Hamd, gökleri ve yeri yaratan Allah'a mahsustur." (En'âm, 1) ayetini okuduğunda, gördüğü her şeyde Yüce Allah'ın büyüklüğünü anlamaya ve kudretini idrak etmeye çalışmalıdır.
"Şimdi (rahimlere) dökülmekte olan meniyi gördünüz mü?" (Vâkıa, 58) âyetini okuduğu zaman, nutfe'nin nasıl et, kemik, damar ve sinirlere; baş, el, ayak (gibi) muhtelif şekillere dönüştüğünü, daha sonra işitme ve görme duyularıyla akıl vb. üstün vasıfların nasıl zuhur ettiğini derinden düşünmeli, insanları hayrete düşüren bu keyfiyetle (Yaratıcının eşsiz sanatını) görmeye çalışmalıdır. Peygamberleri yalanlayıp inkâr edenlerin başından geçen maceraları okuduğunda, Allah'ın emirlerini ihmal edip yerine getirmediği takdirde kendi içinde (inkârcılar gibi) Allah'ın azabına uğrama korkusunu hissetmelidir.
Bunlara ilaveten İmâm Nevevi (rh.a) şöyle demektedir.
Gerek namaz içinde gerekse namaz dışında Kurân-ı Kerim okuyan kimsenin, rahmet ayetlerini okuduğu zaman yüce Allah'tan rahmetini istemesi; azap ayetlerini okuduğunda cehennem ateşinden, azaptan; kötülük veya hoşa gitmeyen herhangi bir şeyle karşılaşmaktan Allah'a sığınması veya:
اللهم إني أسألك العافية
"Allah'ım! Senden afiyet (azaptan korunmayı) isterim."
Veya buna benzer bir söz söylemesi; Yüce Allah'ı tenzih eden âyetleri okuduğunda Allah'ı bütün eksikliklerden tenzih ederek;
سبحان الله وتعالى
"Yüce Allah bütün noksanlıklardan ve kusurlardan uzaktır" demesi veya:
تبارك الله رب العالمين
"Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!" demesi veya:
جلت عظمة ربنا
"Rabbimizin sahip olduğu azamet ne yücedir" vb. sözler söylemesi sünnettir. Tîn Sûresinin "Allah hâkimlerin hâkimi değil midir?" (Tin, 8) ayetini okuyan kimsenin:
بلى وأنا على ذلك من الشاهدين
"Evet, ben de buna şahadet edenlerdenim" demesi; Kıyâme sûresinin;
"İnsanları bir damla sudan yaratan Allah, ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?" meâlindeki 40. Âyetini okuduğunda:
بلى أشهد
"Evet, ben de buna tanıklık ederim" demesi; A'raf ve Mürselât surelerinde geçen "Artık onlar, bu Kur'ân'dan sonra hangi söze inanacaklar?" âyetini(4) okuduğunda:
آمنت بالله
Ala Suresinin "Rabbinin Yüce Adını tesbih et" meâlindeki 1. Âyetini okuduğunda:
سبحان ربي الأعلى
"Yüce Rabbimi bütün noksanlıklardan ve kusurlardan tenzih ederim) demesi müstehap (olan Kur'ân okumanın adaplarından)dır.
(Kur'an okumanın adaplarından biri de), okuyucunun, okuduklarını anlamasına mani olan engellerden kurtulmasıdır. Mesela, şeytanın, kendisine harfleri iyi okumadığı, mahreçleri iyi çıkarmadığı vesvesesi vermesi yüzünden (iyi okuyacağım diye) okuduklarını durmadan tekrarlayıp, manaya dikkatini vermemesi okuduklarını anlamasına mani olan engellerdendir.
Ayrıca günahlarda ısrar etmesi, kendini büyük görmesi, nefsin isteklerine itaat edecek kadar arzularına düşkün olması da kalbin kararıp paslanmasına ve Kur'ân'ın manasını anlamaya mâni olan engellerdendir.
Kur'ân okuyan kimsenin, Kur'ân'daki hitapların (emir, yasak, müjde ve tehditlerin) kendine yönelik olduğunu; kıssaların efsâne ve hikâyelerden ibaret olmadığını, bilakis ibret için anlatıldıklarını bilmesi ve bu konuda uyanık olması gerekir.
Dipnotlar
1-Ebû Davud, Tîrmizî, ibn Mace. Sahih olarak.
2-Ahmed, Nesâî, İbn Mace, Hâkim.
3-İbn Mace
4-A'raf, 185; Mürselât, 50.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et!
Hicr, 99
GÜNÜN HADİSİ
Alî b. Ebî Tâlib (r.a.)'dan :
"Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın."
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...