RAHMAN Ä°SMÄ°NÄ°N YANSIMALARI
Allah'ın isim ve sıfatları, genel olarak iki ÅŸekilde mütaÂlâa edilir: Bunlardan birincisi, azamet ve kibriya [büyüklük ve yüceliÄŸi] ifade eden, celâlli isim ve sıfatlarÂdır. Ä°kincisi ise lütuf ve merhamet ifade eden cemalli isim ve sıfatlar olarak adlandırılır.(
Allah'ın isim ve sıfatları, genel olarak iki ÅŸekilde mütaÂlâa edilir: Bunlardan birincisi, azamet ve kibriya [büyüklük ve yüceliÄŸi] ifade eden, celâlli isim ve sıfatlarÂdır. Ä°kincisi ise lütuf ve merhamet ifade eden cemalli isim ve sıfatlar olarak adlandırılır.(1)
Allah'ın isim ve sıfatlaÂrının bu iki tecellisini gösteren yer, kâinat aynasıdır. Bütün kâinat, bu iki tecellinin ışıklarını yansıtan bir ekran hükmündedir. Gerçekte bu iki tecellinin hiçbirisiyle yakınÂdan uzaktan bir münasebeti bulunmayan mükevvenatın simasında parlayan bu yansımalar, Rahman olan Allah'ı gösteriyor.
Yaratılışı itibarıyla bir varlığa muhtaç, yaraÂtıcı bir kuvvete muhtaç, yaratılmaya muhtaç, var oldukÂtan sonra ayakta kalmaya muhtaç, öldükten sonra dirilÂmeye muhtaç olan ÅŸu insanlar ve cinler, Cennet'e girmeye, Cehennem'den kurtulmaya ne kadar da muhtaçtır. Ä°ÅŸte büÂtün bu ihtiyaçlarının giderilmesi ve arzularının yerine geÂtirilmesinde, elbette sonsuz bir ÅŸefkat ve rahmete, nihaÂyetsiz bir azamet ve kudrete ihtiyaç vardır.
Rahman Suresi, Rahman isminin bir yansıması olarak baÅŸtan sona kadar bu iki tecelliyi nazara vermektedir. Hadis-i kutsîde ifade edilen "Rahmetim, gazabımın önüne geçti."(2) ÅŸekÂlinÂdeki kutsî fermanın hakikati, bütün berraklığıyla bu suÂrede kendini göstermektedir.
Celâl ve cemal sıfatlarının farklı iki yönü vardır. Bunlardan birisi, Yüce Allah'ın Zat-ı Akdesine bakar, O'nun zatının şuunatına işaret eder; yani bizzat Allah'ın kendisini tavsif eder, O'nu gösterir. İkincisi ise, Allah'ın kâinatta cereyan eden fiillerinin ve o fiillerin yansıdığı varlıkların kendi durumlarını gösterir.
Bir cümleyle ifade etmek gerekirse bu sıfatlar bir yönüyle Yüce Yaratıcı'ya, diÄŸer yönüyle de yaratıklara bakar. Bu iki sıfat, Rahman Suresinde iki ayette geçmiÅŸtir. Surenin 27. ayetinde, Allah'ın kendisine bakan cihetini göstermek üzere, "celâl ve cemal sahibi" anlamındaki isim, "Zü'l-celâli ve'l-Ä°kram" ÅŸeklinde gelmiÅŸtir. Burada "zü" lâfzı, merfu gelmekle ayette geçen ve Allah'ın "Zât-ı Akdes"i anlamına gelen "Vech" kelimesinin bir vasfı olarak kullanıldığını gösterÂmektedir.(3)
Bu sıfatların ikinci defa geçtiÄŸi yer ise sureÂnin son ayetidir. Bu ayette "Zi'l-celâli ve'l-Ä°kram" isminin ilk kelimesi olan "Zü" lâfzı, yukarıdakinin aksine merfu deÄŸil, mecrur olarak "Zi" ÅŸeklinde gelmiÅŸ ve "Rab" isminin bir vasfı olduÄŸu gösterilmiÅŸtir. "Rab" isminin tezahürleri, kâÂinattaki rububiyet yansımalarıdır. Rububiyet ise yaÂratma-yönetme gibi fiilî icraata bakan nizamın adıdır.
Özetlersek: Bu iki sıfat, surede iki ayrı ayette söz konusu yapılmış ve iki farklı cihete iÅŸaret edilmiÅŸtir. Ä°lk yerde Allah'ın zatına, ikinci yerde de Allah'ın fiillerine bakan ciÂhetine dikkat çekilmiÅŸtir.(4)
Gerçekten, "Rezzak" anlamında olan Rahman isminin en bariz vasfı "celâl ve cemal"dir, diğer bir ifadeyle izzet ve ikramdır. Bütün canlıların rızkını veren bir rezzakın ihsan ve ikramı, lütuf ve rahmeti güneş gibi parlıyor. Celâl ve izzete gelince; onlar da az bir dikkatle görülebilir. Çünkü her şey zatında güçsüz ve zayıftır, birçok cihetle fakir ve muhtaçtır. Hâlbuki diğer taraftan umulmadık bir şekilde bu ihtiyaçları gideriliyor; kendilerine yapılan gaybî yardımlarla izzetli bir hâle geliyorlar.
Meselâ: Maddelerde asıl olan, atalet ve eylemsizliktir. Bu ise zillet ve miskinÂliÄŸi, tembellik ve rehaveti beraberinde getiriyor. Hâlbuki kâinatta hiçbir ÅŸeyi sükûn-u mutlaka mahkûm etmeyen Yüce Yaratıcı, atom sisteminden galâksilere kadar her ÅŸeyi hareketli kılarak canlılığın izzetiyle onları serfiraz kılmışÂtır.
Yine, bir külçe kemikten ibaret olan aÄŸaçları dal, buÂdak, sümbül, meyve ve çiçek gibi yemyeÅŸil elbiselerle hazır bir tören alayı ÅŸeklinde donatmıştır. Hele fakirlerin de fakiri olan insanoÄŸlunun üzerinde görülen izzet ve ikram görüntüleri ve "yeryüzünün halifesi" unvanına yakışır bir mevkiye oturtulması, sonsuz bir lütuf ve ihsandan baÅŸka neyle izah edilebilir?
Bir hayvan yavrusu birkaç saat içeÂrisinde ayaÄŸa kalktığı ve birkaç gün zarfında hayat ÅŸartÂlaÂrına ayak uydurabildiÄŸi hâlde, insanoÄŸlunun bir-iki yılda ancak ayaÄŸa kalkması ve yıllardan sonra ancak haÂyata uyum saÄŸlayabilmesi gerçeÄŸi ortadayken bu âcizliÂÄŸiyle beÂraber, bütün hayvanlara hâkim olması, ilâhî lütuf dışında neyle açıklanabilir?
Dipnotlar
1-bk. Nursî, Bediüzzaman Said, İşaratü'l-İcaz, s. 15.
2-el-Buharî, Tevhid, 55.
3-krş. el-Kurtubî, a.g.y.
4-krş. el-Kurtubî, a.g.y.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
"Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın! Çünkü O, işitendir ve bilendir."
Fussilet, 36
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...