BAŞÖRTÜSÜNÜN DİNİMİZDEKİ YERİ

Müslüman kadınlar için başörtüsü örtmek, Allah’ın emri olan kesin bir farzdır. Allah Resûlü’nün hadisleri de bunu beyan etmektedir. Ayrıca bunun üzerinde bütün müctehid âlimler söz birliği (icmâ ve ittifak) etmişlerdir(1).


Yusuf Özcan

yusuf@yusufozcan.com

2012-12-12 06:07:47

Müslüman kadınlar için başörtüsü örtmek, Allah'ın emri olan kesin bir farzdır. Allah Resûlü'nün hadisleri de bunu beyan etmektedir. Ayrıca bunun üzerinde bütün müctehid âlimler söz birliği (icmâ ve ittifak) etmişlerdir(1).

Kur'an-ı Kerim'de: "…Başörtülerini, yakalarının üstüne kapayacak sûrette koysunlar…" buyrulmaktadır. (Nur, 31). Peygamber Aleyhisselâm da, konuyla ilgili bir hadîsinde: "Ergenlik çağındaki bir kadının –yüz ve eller dışında- hiçbir yerinin nâmahreme gösterilmesinin câiz olmadığını" bildirmiştir. (Ebû Dâvud, Hd.4104).

Âyet-i Kerîmenin metninde "başörtüleri" anlamındaki kelime "humur" olarak geçmektedir. Humur, "himâr" kelimesinin çoğul şeklidir. Himâr ise "örtü" demektir ve bilinen örfte başörtüsüne mahsus isim olmuştur. Âyet-i Kerîmede kastedilen de budur(2).

Adı geçen âyette, Müslüman kadınların başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını ve göğüslerini örtmeleri ve bunu sağlayacak başörtüsü kullanmaları emredilmektedir(3). Bütün tefsirlerin yazdığı sahâbe döneminden beri bütün müslümanların inanç ve anlayışı budur.

Şüphesiz ki, kadının yüzü ve elleri –bir de ayakları- dışında, saçlarıyla birlikte bütün bedeni avrettir. Bunların zaruret dışında nâmahrem - yabancı erkeklere gösterilmesi câiz değildir ve örtülmesi farzdır. Bunun dışındaki inkârcı yaklaşımlar, tamâmen yanlış ve saptırmadır.

(Temeli savaş esirliğine dayanan – ve şimdi mevcut olmayan-hizmetçi durumundaki "câriye" kadınlar içinse, baş ve kollar, diz altı baldırlar ve göğüs bölgesinin açık olması serbest bırakılmıştır.)

İslâm öncesi kadınlar da başörtüsü (türban) takıyorlardı. Fakat yalnız arkalarına bırakırlar, önden yakaları ve boyundan açık kalırdı. Örtüyle ilgili ayet gelince, bunu duyan müslüman kadınların hepsi bu emre uyarak, geniş örtülerle derhal başlarını örtüyorlardı(4).

Tarih boyunca İslâm toplumunda kadınlar, başörtüyle örtünmüşlerdir. Daha çok dışarıda giyilen ve bütün bedeni kaplayan, "cilbab" denilen geniş dış örtüsü de bunun tamamlayıcısıdır. Başörtüsü geleneği sıradan bir âdet değil, Allah ve Resûlü'nün emriyle, tüm müslümanların icmâ ve ittifakıyla benimsenip yerleşmiş bir uygulamadır.

Kadınlar için başörtüsüsün dinî bir emir olduğuna inanmamak, İslâm'dan kopma tehlikesine götürür… Müslüman kadın için bunun ilâhi emir gereği bir vazife olduğuna inandığı halde, çeşitli nedenlerle, kendi ihmâl ve isteğiyle başörtüyü terk eden hanımlar, dinden kopmuş olmazlar; ancak günahkâr olurlar.

Evet, başörtüsü ve örtünmeye gereği gibi dikkat etmemek, erkekler için de zaruret yokken irâdesiyle açık-saçık kadınlara bakmak haramdır, günahtır. Fakat bu durum ısrarla devam etmedikçe, farz namazları terk etmek kadar büyük günahlardan sayılmaz! "Tevbe edip günahtan vazgeçenler ise, onu işlememiş gibi olurlar." (İbn Mâce,Dd.4250).

Zamanımızda birçok müslüman hanımın, örtünmek istediği halde moda ve alışkanlık yahut çeşitli zorluk ve engeller yüzünden, toplumda başörtüsü örtemediği bilinmektedir.

İnancında samimî ve örtünmeye tarafdar olan, fakat başörtüsüyle aradaki engelleri aşmakta zorlanan bu hanımlara, hoşgörü ve anlayış gösterilmelidir. Bu gibi bayanlar, sırf başörtüsüz diye horlanıp dışlanmamalı; durumlarına göre bilgi ve ilgi desteğiyle, örtünme hususunda yardım ve imkân sağlanmalıdır. Her zaman ve her yerde gereği gibi örtünmeyen de, elverişli zaman ve ortamda mümkün şekliyle örtünmelidir.

(Başörtüsü takmak istediği hâlde, zarurî sebeplerle erkekler arasında başını açmak zorunda kalan bayanların, insan saçından olmamak şartıyla, hayvan kılı veya sentetik ipliklerden yapılmış peruk kullanmaları-hoş olmasa da-câiz olur; gerektiğinde takılabilir)(5).

Dipnotlar

1) et-Taberî: Câmiu'l-Beyan (Beyrut,1988),18/119; Ebû Ceyb:Mevsûatü'l icmâ (Dimaşk,1997),2/843-46;el-Kardâvî: Fetâvâ Muâsıra (Küveyt,1996),1/453.

2) es-Sicistânî: Garîbü'l-Kur'an (Beyrut, 1997), s. 298; el-Kurtubî: el-Câmi'li-Ahkâmi'l-Kur'an, 12/233; el-Vâhidî: el-Vasît (Beyrut,1994), 3/316; İbnü'l-cevzî: Zâdü'l-mesîr (Beyrut,1987), 5/356; İbn Manzûr:Lisânü'l-Arab (Beyrud,1995), 4/213.

3) Hamdi Yazır: Hak Dini Kur'an Dili, (İstanbul, 1970-71), 5/3505;Vehbe ez-Zuhaylî: et-Tefsîru'l-Münir (Beyrut,1991), 18/211,218; el-âlûsî: Rûhu'l-Maânî, (Beyrut, 1997),18/208-209.

4) el-Câmi' li-Ahkâmi'l-Kur'an, 12/233; İbn Kesîr: Tefsîru'l- Kur'ani'l-Azîm (Riyad,1997) 6/46-47; er-Râzî: et-Tefsîru'l- Kebîr, (Beyrut, 1990), 23/179; İbn Atıyye: el-Muharreru'l-Vecîz (Beyrut, 1993), 4/178.

5) İbn Hacer: Fethu'l- Bârî (Beyrut, 1996), 11/572; el-Aynî: Umdetü'l-Karî (Beyrut, 1998), 15/115; İbn Âbidîn: Reddü'l- Muhâr (Beyrut, 1964), 9/535-36; es-Semerkandî: Tuhfetü'l-Fukahâ (Beyrut, 1993), 3/344; İbnü'l- Cevzî: Ahkâmü'n-Nisâ (Beyrut, 1988), s. 345.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

Ehl-i Sünnet âlimleri ihtiyaç olmadıkça Sahabe arasında baş gösteren anlaşmazlıklardan uza

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

Ehl-i Sünnet kavramı temelde "alem" yani belli bir fırkanın özel ismi ve ünvanı değildir. An

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

Aktardıkları bilgilere göre tarihçileri birkaç grupta değerlendirmek mümkündür: 1. Grup: G

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

Burada, İslâm ulemasının önde gelenleri ve muhakkik âlimler tarafından tesbit edilen ve İsl

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

Sosyal bir varlık olan insanoğlunun, topluluk olarak yaşaması, fıtratının bir gereğidir. Fer

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

Sultan İbrahim tahta çıkar çıkmaz başta Koçi Bey olmak üzere musâhipleri (özel danışmanl

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

Anadolu topraklarının bizlere vatan haline gelmesinde hizmeti geçmiş büyük tarihî şahsiyetle

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

Peygamberlerin masumiyeti konusu, çok yönlü bir konudur. Burada bizi ilgilendiren husus, peygambe

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

g. Ebu Hüreyre'nin Para Karşılığında Emevî Taraftarlığı ve Ali Aleyhtarlığı Yaptığı

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

e. Namazı Ali'nin Arkasında Yemeği Muaviyenin Sofrasında Yediği İddiası Ebu Hüreyre aleyhin

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

Sahabenin ve Bu Cümleden Olarak Hz. Aişe'nin Onun Rivayetlerini İhtiyatla Karşıladığı İddia

Maide-7

"Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir."

GÜNÜN HADİSİ

SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ

Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)

TARİHTE BU HAFTA

*Cumhuriyet'in ilanı(29 Ekim 1923) *Sütçü İmam Maraş'ta direnişi başlattı(31 Ekim 1919) *I.Dünya Harbine girdik(1 Kasım 1914) *İmam-ı Rabbani Hz.lerinin İrtihali(2 Kasım 1624) *Hz.Ömer(r.a.)'in Şehadeti(3 Kasım 644)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI