DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZA İKİ ÖNERİ VE PEYGAMBERİ YAŞAMA SANATI
Sayın Diyanet İşleri Başkanımız, Peygamberimize hakaret içeren “Müslümanların Masumiyeti” adlı lanetlik filmin birinci bölümünü izleyince “aşağılık bir film” demiş, öfkesini ve üzüntüsünü şu şekilde dile getirmişti: “İçim yandı. Neden yandı? Çünkü biz Resulü Ekrem’i yeterince anlatamadık. 120 bin kişiden oluşan, İslam’a hizmet eden bir kurumun başı olarak içim daha çok yandı. Bir oyun oynanıyor. Küresel bir provokasyon devam ediyor. Küresel ideoloji, İslam’ın tırmanışını kabul etmiyor.
Sayın Diyanet İşleri Başkanımız, Peygamberimize hakaret içeren "Müslümanların Masumiyeti" adlı lanetlik filmin birinci bölümünü izleyince "aşağılık bir film" demiş, öfkesini ve üzüntüsünü şu şekilde dile getirmişti: "İçim yandı. Neden yandı? Çünkü biz Resulü Ekrem'i yeterince anlatamadık. 120 bin kişiden oluşan, İslam'a hizmet eden bir kurumun başı olarak içim daha çok yandı. Bir oyun oynanıyor. Küresel bir provokasyon devam ediyor. Küresel ideoloji, İslam'ın tırmanışını kabul etmiyor."
Evet, muhterem Başkanımız, küresel ideoloji İslam'ın tırmanışını kabul etmiyor ve zaten etmeyecek. Çünkü küresel ideoloji aktörlerinin kahir ekseriyeti, Yahudi ve Hıristiyan bloka mensuptur. Onlar hakkında da Yüce Allah bize şu bilgiyi vermektedir:
وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ
"Yahudiler ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır. Sen onların dinine ve yoluna girmedikçe."(1) Ayet bununla kalmıyor, doğru yolun ne olduğunu, ondan ayrılanın akıbetinin ne olacağını da üstüne basa basa bildiriyor ve şöyle buyuruyor:
قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ
"Sen de ki: "Allah'ın hidâyet yolu olan İslâm, doğru yolun ta kendisidir. Sana gelen bunca ilimden sonra onların heva ve heveslerine uyacak olursan, Allah'a karşı hiçbir koruyucu ve yardımcı bulamazsın."(2)
Bizim onların dinine ve yoluna girmemiz imkânsız. Çünkü Allah'ın razı olduğu hak yol ve hak din İslam'dır.(3) Hamdolsun Allah'a, biz bu dinin mensuplarıyız. Allah'ın gönderdiği son ve her yönüyle eşsiz olan bir peygamberin yani Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin de ümmetiyiz. Dolayısıyla bizim bulunduğumuz noktayı, bulunduğumuz dini, iman ettiğimiz son peygamberi terk etmemiz mümkün değildir. Çünkü bu terk edişin akıbeti cehennemdir, iki dünya saadetinden mahrum kalmaktır. Aklı başında olan, vicdanı bozulmamış hiçbir Müslüman bunu göze alamaz.
Ama gayr-i Müslimlerin İslamiyet'e girmeleri ve son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)'e iman etmeleri mümkündür, kolaydır, gereklidir ve farzdır. Çünkü onların da cennete ihtiyaçları vardır. Çünkü İslamiyet cennettir. Yüce Allah, bütün semavî dinlerin misyonunu İslamiyet'te, bütün peygamberlerin misyonunu da Hz. Muhammed (s.a.v) de toplamıştır. İslamiyet bütün âlemlerin tek ve hak dini, Peygamberimiz de bütün insanlığın tek ve son peygamberidir.
Yahudi ve Hıristiyanların bizim bulunduğumuz noktaya gelmeleri mümkünse ve gelmeleri de gerekli ve zorunluysa bunu neden yapmıyorlar. Neden gelmiyorlar?
Onların İslamiyet'i ve Peygamberimizi kabullenmemelerinin tek sorumlusu onlar değildir. Bu sorumluluğun veya bu vebalin yarısı da Müslümanlara aittir. Çünkü Müslümanlar Peygamberlerini hakkıyla temsil edemediler. Sayın Başkan da buna dikkat çekiyor ve şöyle diyor: "Demek biz Peygamberimizi yeterince anlatamadık."Bu ifadelerden yola çıkarak ben de şimdi soruyorum:
-Bunca yıl, bunca asır neden biz Peygamberimizi anlatamadık? Bu sorunun cevabı bize göre şudur:
-Çünkü biz, Peygamberimizi anlamadık veya anladık ama anladığımızın gereğini yapmadık. Anlamadık ki anlatalım, tanımadık ki tanıtalım.
PEYGAMBERİ OKUMA, ANLAMA VE YAŞAMA SANATI
Peygamberi anlamak demek, onun ahlakıyla ahlaklanmak demektir. Kibri, enaniyeti bırakmak demek, tevazu ve mahviyetin doruk noktasına çıkmak demek, makam ve unvan havasından uzak kalmak demek, cömertlik demek, cömertlikten ve dağıtıcı olmaktan dolayı kimi zaman karnını doyuracak bir şey bulamamak, açlıktan karnına taş bağlamak demek, Hz. Peygamber'in hasırda yattığını, iki kişinin zor sığabileceği kulübemsi bir yerde bir ömür boyu yaşadığını anlamak ve takdir edebilmek demek, bırakın dostlarını, azılı düşmanlarını dahi affedebilmek demek, affıyla da insanların gönlünü ısındırmak ve İslam'a kazanmak demek, ırkçılığın, bölgeciliğin belini kırmak demek, kendin için istediğini, bütün insanlık için istemek demek, Allah ile nefes almak, Allah ile nefes vermek demek, çoğu geceleri kaim, çoğu gündüzleri sâim olmak demek, eliyle, diliyle kimseye eziyet etmemek demek, hilm, merhamet sahibi olmak demek, şiddetten uzak durmak, yaşatmak için yaşamak demek, ihlâs demek, isâr demek, İslam demek, vifak demek, ittifak demek, ittihad demek, şefkat demek, muhabbet demek, uhuvvet demek, adalet demek, medeniyet demek, ilahî ahlakla ahlaklanmak demek, ilahî ahlaka ve ahkâma bağlılıkta peygamber teslimiyeti içinde olmak ve her hususta Peygambere benzemek demek…
İslam âlemi böyle olabilseydi, Yahudi ve Hıristiyanların kahir ekseriyeti, gayr-i Müslimlerin çoğu şimdiye çoktan Müslüman olmuştu.
Demek isterim ki, öyleyse gelin yeni bir sanat kolu ihdas edelim. O sanat kolunun adı:"Peygamberi Okuma, Anlama ve Yaşama Sanatı"olsun.
Okuduğumuz, tanıdığımız ama, yaşamadığımız bir peygamberi anlatmak için değil, okuduğumuz, tanıdığımız ve yaşadığımız bir peygamberi tanıtmak ve anlatmak için halkın ve dünyanın karşısına çıkalım.
İmanımız onun imanına, ahlakımız onun ahlakına, siyasetimiz onun siyasetine, ticaretimiz onun ticaretine, çevreciliğimiz onun çevreciliğine, halkla ilişkilerimiz onun halkla ilişkilerine, ibadetimiz onun ibadetine, hukukumuz ve adaletimiz onun hukuk ve adaletine, sevincimiz onun sevincine, hüznümüz onun hüznüne, ciddiyetimiz onun ciddiyetine, şakalarımız onun şakalarına, sözlerimiz onun sözüne, özlerimiz onun özüne, işlerimiz onun işine benzesin.
Bakın o zaman size iltihak etmeyen, katılmayan, katılmasa da hayran olmayan bir gayr-i müslim kalır mı?
Helaket ve felaket asrını saadet asrına dönüştürmenin yolu budur. Anarşi ve terörü bitirmenin, bölücülük ve ayrımcılık belasından kurtulmanın, şiddetten ve hiddetten uzak kalabilmenin, gerçek anlamda emniyet ve huzuru tesis etmenin, sağlıklı ve sağduyulu yaşamanın yolu budur.
Çağın Mebûsu ve Sözcüsü de bir asır önce Şam'da verdiği hutbede bu günleri görerek Müslümanları uyarmış ve şöyle demiştir: "Eğer biz İslam (Peygamber) ahlakının ve iman hakikatlerinin güzelliklerini davranışlarımızla ortaya koysaydık, diğer dinlerin mensupları elbette cemaatler halinde İslâmiyet'e gireceklerdi; belki dünyanın bazı kıtaları ve devletleri İslâmiyet'i kabul edeceklerdi."
Güneşe itiraz eden bir insan var mı? Hayır. Neden? Çünkü güneş ısı, güneş ışık, güneş güzel, güneş sıcak, güneş ihtiyaç. Peygamberimiz ondan daha güzel, ondan daha sıcak, ondan daha büyük bir ihtiyaç. Güneş, Peygamberimizin sarayının lambası. Güneş onun yüzü suyu hürmetine yaratıldı.
"Hak yarattı âlemi / Aşkına Muhammed'in/ Ay ve günü yarattı/ Şevkine Muhammed'in.
Ol dedi, oldu âlem/ Yazıldı levh u kalem/ Okundu hatm-i kelam, Şanına Muhammed'in"
Eğer biz, Peygamberimizin önündeki perdeleri ve bulutları aradan kaldırabilsek veya biz onun önünde perde ve bulut olmazsak inadından ve hasedinden inanmayan Ebucehil gibiler hariç, Avrupalısı ve Asyalısı herkes Peygamberimizin güzelliklerine hayran olacak, "ballar balını buldum, kovanım yağma olsun" diyeceklerdir.
SAYIN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZA İKİ ÖNERİ:
1-Yukarda da ifade ettiğim gibi yeni bir sanat kolu ihdas edelim. O sanat kolunun adı: "Peygamberi Okuma, Anlama ve Yaşama Sanatı" olsun. Diyanet işleri başkanlığımız ve tüm personeli, ilahiyat camiamız ve tüm mensupları bu projenin ve bu kampanyanın öncülüğünü yapsın.
Okuduğumuz, tanıdığımız ama yaşamadığımız bir peygamberi anlatmak için değil, okuduğumuz, tanıdığımız ve yaşadığımız bir peygamberi tanıtmak ve anlatmak için halkın ve dünyanın karşısına çıkalım. Bu iş zordur ama yapılması gereken de budur. Dünya ve ahiret cehenneminden kurtuluşumuz, dünya ve ahiret cennetine kavuşmamız da bu zoru başarmaya bağlıdır.
2-Diyanet İşleri Başkanlığımıza ikinci önerim: Bu seneki Kutlu Doğum Haftasının konusu: "Hz.Peygamber ve Çevre" olsun. Gerek insan çevremize ve gerekse doğa çevremize karşı yapılan tahribatı, reva görülen hiddeti, şiddeti ve hunharca davranışları görünce bu meselenin geniş dairede ele alınması kanaatine vardım.(4)
Sevgi ve saygılarımla.
Dipnotlar
1-Bakara, 2/ 120
2-Bakara, 2/ 120
3-Bkz. Al-i İmran, 3/ 19; Maide, 5/ 3; Al-i İmran, 3/85
4-Geniş bilgi için bkz; Farklı Bir Bakış Açısıyla Kur'an ve Sünnette Çevre- Rağbet Yayınları, 2011-İstanbul.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALİSTLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar dağda
İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIŞTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AİLESİ
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADİROV: KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
- İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-51
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-50
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-49
- TALİBAN ÜZERİNDEN ZIT ETKİYİ DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-47
- BU VATAN BİZİM
- MÜJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÜRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-46
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-44
- KALP FİKİR VE KALP DİNDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-41
- EMNİYET TEŞKİLATI VE EMNİYET NİMETİ
- PERSPEKTİFE GİREN ŞAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir."
İsra, 84
GÜNÜN HADİSİ
"Kim, müslüman kardeşinin namusunu ve şahsiyetini korursa, Allah onun yüzünü kıyamet gününde cehennem ateşinden uzak tutar."
Tirmizî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...