MEHMED FEYZİ PAMUKÇU
Mehmet Feyzi Ağabey’in ölümünden bir yıl önceydi. Simav’dan İbrahim Erden ile, Ali Uçar Ağabey’in okuma programına katılmak için Rize’ye gitmiştik. Yunus Ağabey’in denize nazır beş katlı dershanesinde on beş gün okuduktan sonra, Ali Uçar Ağabey’in tavsiyesi üzerine Mehmet Feyzi Ağabeyle görüşmek üzere Kastamonu’ya geçtik.
Vatanlar vardır; bağlar, bahçeler diyarıdır.
Âlimler vardır; felekler, melekler ayarıdır,
Mehmet Feyzi Ağabey'in ölümünden bir yıl önceydi. Simav'dan İbrahim Erden ile, Ali Uçar Ağabey'in okuma programına katılmak için Rize'ye gitmiştik. Yunus Ağabey'in denize nazır beş katlı dershanesinde on beş gün okuduktan sonra, Ali Uçar Ağabey'in tavsiyesi üzerine Mehmet Feyzi Ağabeyle görüşmek üzere Kastamonu'ya geçtik.
Kastamonu'da akşam dershanede kalıp Mehmet Feyzi Ağabey'in ziyaretçi kabul edip etmediğini sorduk. Bir mani olmazsa ziyaretçileri kabul ettiğini söylediler. Sabah saat onda evinin zilini çaldık. Allah'a şükür kapı açıldı ve ziyarete kabul edildik. Bizim giriş yolumuza göre sağdaki bir odaya girince onu yataktan yarı doğrulmuş olarak beyaz sarıklı, beyaz sakallı bir pir-i fani olarak karşımızda bulduk. Elini öpüp yatağının karşısındaki minderlere oturduk.
Bakışları taa ruhunun derinliklerinden gelerek bizi gözlerimizden okuyan bir optik okuyucu gibi ruhumuzu delip geçti. Böyle mübarek zatlar acaba kendilerini ziyarete gelenlerde ne ararlar ki, böyle manalı ve dikkatlice bakarlar? Acaba bu zatlar daha ziyaretçiler gelmeden önce onları niyetleriyle beraber rüyada veya "yakaza" âleminde görürler de, bu gelenlerin o gördükleri olup olmadığına mı bakarlar? Yoksa Allah onlara gelen kişilerin içini, fikirlerini, hayatlarını ve niyetlerini okuyan bir bakış vermiş de, onlar farkına varmadan bizim ruhumuzu mu okurlar?
Bütün bu duyguları bize hatırlatan ağabeyin şahin bakışlarından sonra, sohbete başladık. Fırsat bu fırsat deyip abiye üst üste sorular sorarak onun konuşmasını istedik. Sorduğumuz sorular daha çok o zamanki cemaat içi meseleler ve Türkiye'nin hal-i pürmelâliyle ilgiliydi. Fakat o bu sorulara cevap vermek yerine farklı şeylerden bahsetti. Adeta bize demek istedi ki bunlar sizin dışınızda cereyan eden hususlardır. Bunlarla uğraşmayı boş verin de siz kendi özünüze bakın. Bir insan olarak, bir Müslüman olarak ve bir nur talebesi olarak kendi deruni âleminizde ihlâslı, muvazeneli, hikmetli ve salih bir kişi olmaya çalışın.
Hatırlayabildiğimiz kadarıyla yataktaki duruşu bile bir şeyhülislamı hatırlatan, Bediüzzaman'ın "Sır Kâtibim" dediği o muhteşem zat şu üç husus üzerinde durmuştu:
Kendisinin bir ehl-i ilim olduğunu, kütüphanesinde beş yüzden fazla eser olduğunu ve onları okuduktan sonra Üstad'ı tanıyıp Risale-i Nur'ları okuduğunu ve bu şekilde Risale-i Nur'ların kıymetini, mukayese ederek, daha çok anladığını belirtti.
 Bu zamanda insanların âlim, şair, yazar olabileceklerini, bunun kolay olduğunu ancak veli olamayacaklarını ve bunun çok zor olduğunu anlattı. Bu konuyu açıklarken meşru nikâh üzerinde çok durdu. Bu asırda insanların çokça nikâhsız evlilik yaptıklarını veya aile içi huzursuzluklarla nikâhlarını muhafaza edemeyerek sıkıntı çektiklerini belirterek, günümüzde nikâhsız yaşayan insanların şair, âlim, yazar olabileceklerini ancak evliya olamayacaklarını açıkladı.
Üstad'tan sonra nefsinin Türkiye'yi gezip dolaşarak bütün kardeşlerle görüşmek istediğini ve bundan çok büyük bir haz duyduğunu anlayınca nefsinin bu isteğini reddedip, tam tersine, eve kapanarak hiçbir yere gitmemeyi ve hatta evden bile çıkmayarak nefsinin arzularını geri çevirdiğini belirtti. Çünkü gezip dolaşmanın yanlış anlaşılabileceğini ve bazı nefislerin de bunu örnek alabileceğini, bu gezmelerin bazı sıkıntılara da sebep olabileceğini düşündüğünü ve Kastamonu'daki evinden dışarı çıkmadığını anlattı.
Onu dinlemeye devam ederken yeni misafirler gelince bize elini öpüp kalkmak düştü. Müsaade isteyip ayrıldık. Ayrılırken başındaki azametli beyaz sarık, sanki büyük bir mana için, Kastamonu'nun büyük âlimi Mehmet Feyzi Ağabey'in başını taçlandırıyordu. Tebessüm eden nurani yüzü de beyaz sakalıyla birlikte tam bir sünnet-i seniyye silueti arz ediyordu.
Biz Rize'den yola çıkarken Ali Uçar Ağabey: "Mehmet Feyzi Ağabey çok yaşlandı, belki de onu kaybedeceğiz. Onun için gidip elini öperek ziyaret etmeniz uygun olur." demişti. Onun bu ifadesi bizim ziyaretimizin müsebbibi olmuştu. Gerçekten de onu, ziyaretimizden bir sene sonra kaybettik. Değerli Mehmet Feyzi Ağabeyimiz Hakk'ın rahmetine kavuştu.
Allah, onun cenazesine katılmayı da nasip etti. Bir kez daha Kastamonu yollarına düşerek Ağabey'in tabutu altına elimizi soktuk. Daha bir yıl önce öptüğümüz o pamuk eller şimdi bizim üzerimizdeki tabutun içinde kupkuru uzanıyordu. Bu dünya faniydi. Önemli olan bu dünyayı bu ağabey gibi ilmiyle amil olarak yaşamaktı. Hele hele bu zamanda Bediüzzaman'ın talebesi olarak, onun zor günlerinde onun sır kâtibi olarak yaşamaktı. İşte şimdi mezara koyduğumuz bu insanın bedeni ne kadar temiz, ne kadar müsterih idi. Allah bizleri de onların şefaatine nail eylesin. Âmin!
Cenazesi çok kalabalıktı. Onun cenazesinde de "Yirminci Mektup" okundu. Ardından Sungur Ağabey uzun bir dua yaptı. Mezarın etrafındaki koskoca bir alandaki cemaatin duaları âminlere karıştı. Eller göğe yükselip yüzlere sürüldü. Oturup Kur'an dinledikten sonra tekrar bu fani dünyanın, kısa, zorlu, eğri, büğrü yollarına, düşerek Bediüzzaman'ın ve talebelerinin manevi ve uhrevi âleminden bu dünyaya geri döndük.
Bu az ve kısa birliktelikten sonra âcizane Mehmet Feyzi Ağabey'in bizde bıraktığı intibalar şunlar oldu:
Kastamonu'da bir zamanlar İslam'ı, ruhen, şeklen yaşayan ve herkese örnek olan birisi vardı. O da Bediüzzaman'ın talebesi Mehmet Feyzi Pamukçu'ydu.
O mübarek zat, Üstad'ın sır kâtibiydi.
Kendi ifadesiyle: "Hizmet hayatında önde yürüyüp sıkıntı vermektense, arkada kalıp hususi yaşamayı tercih edenler" dendi.
Tasavvufla Risale-i Nur arasında köprü olmuştu. Herkese hitap ediyordu.
Kerametleri zamanla daha iyi anlaşılan, ehl-i hal bir zattı.
Afakî âlemden ziyade kendi deruni âleminde mükemmelliğe ulaşan değerli bir âlimdi.
Kelamı, hazır âlemi; bakışları ruhu, şekli ise ahireti aydınlatıyordu.
Ona Risale-i Nur'un Ahmet Yesevi'si demek yanlış değildi. O, yalnızlıklar içerisinde mutlak bir çoğunluğa; o, kitap dolu sade bir odada mutlak bir yoğunluğa erişmişti.
Onun beyaz sarığı sanki dünyayı güneşe bağlayan halat, onun beyaz cüppesi de sanki saman yolunu aydınlatan kandildi.
Risale-i Nur'lar onun yanında güneşti.
O, Bediüzzaman'ın yanında, ayın hâleleri içinde ilk halkalarından biriydi.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
MUSTAFA KARAMAN BEYİN GÖZÜNDEN MEHMED KIRKINCI HOCAEFENDİ
“Cenab-ı Hak varlıkları bereket yönünden üç kategoriye ayırmış; Bereketli insanlar vard
VAHDET YILMAZ AÄžABEY
50 yıllık bir hukukum vardı Vahdet ağabey ile. Beni ilk defa terziye götürüp elbise ve palt
MEHMET KIRKINCI HOCAMIZIN VEFATININ SENE-Ä° DEVRÄ°YESÄ° MÃœNASEBETÄ°YLE
Bugün rahmetli Mehmed Kırkıncı hocamın sene-i devriyesi. Kendisini minnet ve şükran ile anarÄ
PROF. DR. ŞENER DİLEK BEY’DEN KIRKINCI HOCAMIZLA ALAKALI HATIRALAR
Benim kanaatime göre hocamın mümeyyiz üç vasfı vardı; Birincisi: Kırkıncı Hocamda mükemme
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-2
HACI FARUK TİFNİKLİ EFENDİ Hacı Faruk efendi, Mustafa Necati Efendi’den sonra hocamın ikinc
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-1
Kıymetli ziyaretçilerimiz, Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’nin talebelerinden, kendisinden İslami
NECATÄ° KURÅžUNOÄžLU AÄžABEYDEN HÄ°ZMET HATIRALARI-3
ÜSTADIN MAHKEMEDEKİ FOTOĞRAFININ BULUNUŞU Erzurum’da müteahhit Osman beyin evinde dersteydi
MEHMED KIRKINCI HOCA’NIN ESERLERİ VE HAYATIM HÂTIRALARIM
Bazı şahsiyetler vardır ki, fikirleriyle, eserleriyle, hizmetleriyle sembol olmuşlardır. Memlek
NECATÄ° KURÅžUNOÄžLU AÄžABEYDEN HÄ°ZMET HATIRALARI-2
1979 senesiydi. Memlekette anarşi olayları en üst düzeye çıkmış, kan gövdeyi götürüyordu
NECATÄ° KURÅžUNOÄžLU AÄžABEYDEN HÄ°ZMET HATIRALARI-1
Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, yeni bir nehir söyleşimizi daha hizmetinize arz ediyoruz. Ya
BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-4
HACI MUSA KIRKINCI AĞABEY Hacı Musa ağabey çok zeki bir insandı. Çok farklı bir insandı. Bi
- ABDULLAH KAPLAN’IN ARDINDAN
- TANIYANLARIN DÄ°LÄ°NDEN MOLLA ZAHÄ°D MALAZGÄ°RTÄ°-1
- BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-3
- BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-2
- BÄ°R IRMAÄžIN KIYISINDA DOLAÅžMAK-1
- ABDULBAKİ SÜNNETÇİ HOCAEFENDİ
- EBU’L MESEL’DEN BAZI NOTLAR
- DEDEMDEN BİR DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
- VAHDET YILMAZ AÄžABEY KÄ°MDÄ°?-3
- VAHDET YILMAZ AÄžABEY KÄ°MDÄ°?-2
- VAHDET YILMAZ AÄžABEY KÄ°MDÄ°?-1
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-2
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-1
- MEHMED FEYZİ PAMUKÇU EFENDİ
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-4
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-3
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-2
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-1
- KIRKINCI HOCAMI ANMA VESİLESİYLE BİR KAÇ SÖZ
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-3
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-2
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-1
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-5
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-4
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-3
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-2
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERÄ°M-1
- MOLLA MEHMET ZAHÄ°T HOCA EFENDÄ° Ä°LE TANIÅžMAM
- MERHUM KIRKINCI HOCAMIZIN TALİM VE TEDRİS YÖNÜ
"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."
Tahrim, 8
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!"
Müslim
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...